Konu Başlığı: Öğreticilerin Hatalı Tutum ve Davranışları Gönderen: Ekvan üzerinde 01 Kasım 2010, 01:31:02 1- Öğreticilerin Hatalı Tutum ve Davranışları Yaygın din eğitimi kurumlarında görev yapan öğreticilerin, bu eğitim-öğretimi gerçekleştirirken sergiledikleri bazı hatalı tutum ve davranışlar öğrencilerin bu kurumlardan soğumalarına ve antipati duymalarına sebep olmaktadır. Sözgelimi, öğreticinin, öğrenciyi arkadaşlarının yanında cezalandırması, dayak atması, azarlaması veya alay etmesi, onu en çok üzen davranışlar arasında yer almaktadır.[617] Öğrencilerin ilk adımı öğretmenlerinden beklemelerine karşılık, öğretici-öğrenci diyaloğunun ideal seviyede olmayışı,[618] başarıyı olduğu kadar, bu kurumlara olan öğrenci sempatisini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun yanında mükâfatlandırma oranının sınırlı kalması,[619] buna karşılık cezalara ve özellikle dayağa sık sık başvurulması da öğreticilerin hatalı tutum ve davranışları arasında yer almaktadır. Dayak cezasına başvurma oranı araştırmamızda % 32.65 düzeyinde iken [620] sadece İstanbul ilindeki Kur'ân Kurslarına yönelik yapılan araştırmada % 14.28 düzeyindedir.[621] Kur'ân Kurslarıyla İlgili Genelge'de yer almamasına rağmen [622] dayak cezasına başvurma oranının bu derece yüksekliği düşündürücüdür. Gerek İslâm eğitim sistemine, gerekse günümüz pedagoji anlayışına ters düşen bu uygulamanın sadece Kuran Kurslarına mahsus olmadığı da bir gerçektir.[623] Ancak dinin ve dinin temel kaynağı olan Kur'ân-ı Kerim eğitiminin yapıldığı bu müesseselerde dayağa bu derece başvurulmasının, öğrencilerin bundan sonraki hayatlarında olumsuz etkileri olacağını belirlemiş bulunmanın[624]endişesini taşımaktayız. Döverek gerçekleştirilen Kur'ân öğretimi, sonradan, Kur'ân'ı hiç açıp okumamak şeklinde soğukluğa sebep oluyorsa, burada suçlu, öğreticiden başkası değildir. Zorlayarak hafızlık yaptırmak, öğrencilerin % 73'üne, öğreticilerin ise % 63.20'sine göre hatalı bir davranıştır.[625] Gerek öğrenci, gerekse öğreticilerin büyük çoğunluğunun bu konuda, "zorlama olmaması gerektiği" yönündeki görüşleri, Kur'ân ve Sünnet'e olduğu gibi, İslâm eğitimcilerinin görüşlerine ve günümüz eğitim anlayışına da uygundur.[626] Yeterli kabiliyeti olmayan öğrencilerin aileleri tarafından özenti neticesinde hafızlığa yönlendirilmeleri, yanlış sonuçlar vermektedir.[627] Asıl hedef Kur'ân'ı okumak, anlamak ve üzerinde düşünmeyi sağlamaktır.[628] Ebeveyn işte bu konuda kendisini sorumlu tutmalıdır. Ancak çocuğunu zorla hafızlığa yöneltmesi ve bu konuda ısrar etmesi doğru değildir.[629] Bütün kapasitesini kullandığı halde zorlanan öğrencinin Kur'ân'dan belli sureleri ezberlemesi yeterli görülmeli, bununla birlikte kolay ezberleyen ve bundan zevk alan öğrenciyi de Kur'ân'ı ezberlemeye ve hafız olmaya teşvik etmelidir. Ayrıca Kur'ân'ın severek ve isteyerek okunup ezberlenmesi prensibi de öğrencilere kavratılmalıdır.[630] Bu şekilde gerçekleştirilen Kur'ân veya hafızlık öğretimi, ileriki yıllarda öğrencinin Kur'ân'dan ve dinî prensiplerden kaçan biri olmasına değil, Kur'ân'ı seven ve okuyan, onu anlamaya ve yaşamaya çalışan bir kişi durumuna gelmesine vesile olacaktır. Öğreticilerin bir başka yönden eksiklikleri, Yönetmelik'te yer almasına rağmen,[631] Kur'ân Meali'ni öğrencilerine yeterince okumamalarıdır. Öğreticilerin bizzat kendilerinin % 57.54' ünün de Kur'ân Mealini baştan sona okumamış olmaları,[632] gerçekleştirdikleri eğitim-öğretime de yansımaktadır. Nitekim öğrencilerden % 97'si ezberletilen dua, ayet ve surelerin meallerinin okutulmadığını belirtmişlerdir.[633] Kur'ân Mealinin öğreticiler ve öğrenciler tarafından yeterince okunmaması, Kur'ân'ın" mesajının gereğince anlaşılmamasına sebep olmaktadır. Böylece bir öğrencinin de ifade ettiği gibi [634] Kur'ân'ı "papağan" gibi okuyan ama birşeyler öğrenemeyen ve okuduklarının gereğince yaşayamayan kişilerin varlığına zemin hazırlanmış olmaktadır. 1985 ve 1986 yıllarında gerçekleştirilen araştırmalarda, öğrencilerin, Kur'ân Mealinin seçmeli ders olarak okutulması yönündeki istekleri,[635] bugün de geçerliliğini korumaktadır. Öğretici ve öğrenciler, görüş birliği içinde bu dersin seçmeli dersler arasında bulunması gerektiğini belirtmişlerdir.[636] Öğreticilerin bir başka eksikliği, genel eğitim-öğretimle ilgili eserleri yeterince takip etmemeleri ve genellikle Îmam-Hatip lisesi mezunu olmakla sınırlı kalan bir tahsil seviyesine sahip olmalarıdır.[637] Bizzat kendileri tarafından, bu kurumlarda görev yapacak olanların yüksek okul veya İlahiyat Meslek Yüksek Okulu mezunu olması gerektiğini ifade etmeleri,[638] bu kurumlarda görev yapan öğreticilerin tahsil seviyelerinin mutlaka yükseltilmesi yönünde tedbirler alınması gereğini ortaya koymaktadır. Hizmetiçi eğitim kurslarına katılma oranlarının % 44.30 ilesınırlı kalması da,[639] öğreticilerin bu kurslara daha çok katılımını sağlama yolunda birtakım tedbirleri gerekli kılmaktadır. Bu görevlilerin İlahiyat Meslek Yüksek Okullarına alınmasında bazı kolaylıkların sağlanması, problemlerin çözümünde yardımcı olabilir. |