Konu Başlığı: Öğrenci Gözüyle Yaygın Din Eğitimi ve Öğretimi Gönderen: Ekvan üzerinde 01 Kasım 2010, 01:44:23 4. Öğrenci Gözüyle Yaygın Din Eğitimi ve Öğretimi Daha önce de belirtildiği üzere, yaygın din eğitimi ve bunun önemli bir kurumu olan Kur'ân Kurslarıyla ilgili çalışmalar yok denecek kadar azdır. 1985 ve 1986 yıllarında yapılan iki çalışmaya, 1990-91 yılında gerçekleştirilen bir araştırma da eklenecek olursa elimizde şu ana kadar yapılmış ancak üç çalışma bulunmaktadır.[596] İlk iki çalışma yüzeysel araştırmalar olup, son araştırma ise bu konuda değerli bilgiler ihtiva etmesi yönüyle önem taşımaktadır. Araştırmamızla hemen hemen aynı zamanlarda gerçekleştirilen ancak sonuçları daha önce yayınlanan bu çalışmaya şimdi ele alacağımız konuda da zaman zaman atıflarda bulunacağız. Bu başlık altında, yaygın din eğitimi kurumlarının öğrenci gözündeki durumu ve değeri, öğrencilerin verdikleri cevaplar çerçevesinde analitik ve istatistikî yaklaşımla ele alınacaktır. a. Analitik Yaklaşım Anket uygulanan Îmam-Hatip Lisesi öğrencilerinden yaygın din eğitimi kurumlarına, dinî bilgiler ve Kur'ân okumayı öğrenmek maksadıyla gitmiş olan öğrencilerin açık uçlu sorulara verdikleri cevaplar, yaygın din eğitimi kurumlarının öğrenci gözündeki durumunu ve değerini ortaya koyması bakımından önemlidir. Öğrencilerin, "Şu anda teklif edilse, din eğitimi ve öğretimi için tekrar Kur'ân Kursu, cami veya özel bir din hocasına yine gider miydiniz? (Sebebini de lütfen açıklayınız)" sorusuna verdikleri cevaplar bu kurumların öğrenci nazarındaki durumunu, realiteyi ve özlenen ideal hedefleri de ortaya koymaktadır. Öğrencilerden 722 (72.86)'si bu soruya "Evet giderdim" 269 (27.14)'ü ise "Hayır gitmezdim" cevabını vermiş, 9 öğrenci ise (00.9) bu soruyu cevapsız bırakmıştır. Buna göre öğrencilerin yaklaşık 3/4'ünün bu soruya müsbet yönde cevap verdikleri söylenebilir. Bu cevapların devamına yazılan açıklayıcı bilgiler ise, öğrencilerin tekrar gitmeyi isteyip istememelerinin sebeplerini ortaya koymaktadır. "Evet giderdim" diyen öğrencilerin görüşleri şu ifadelerle kompoze edilebilir: 1- Kur'ân okuma ve dinî bilgiler yönüyle yetersizim. Eksiklerimi tamamlamak ve daha iyi bir seviyeye ulaşmak için gitmek isterdim. Öğreneceğim daha pek çok şeyin olacağına inanıyorum. Gerek bilgilerimi pekiştirmek, gerekse dinimi daha iyi öğrenmek ve anlatabilmek, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşabilmek için gitmek isterdim. (96 86.3) 2- Oradaki güzel günleri tekrar yaşamak,manevî havasını teneffüs etmek isterdim.Bizlere iyi davranan muhterem hocalarımızın varlığı sebebiyle hem manevî yönü olan, hem de neşeli geçen bir hayatımız vardı.Yaşanılan hayatın en güzeli oradaydı. (% 5.9) 3. Okulumuzda verilen din eğitimi ve öğretimi oldukça yetersiz sayılır. Bu eksikliğimi tamamlamak için giderdim. (% 4.7) 4. Bu dalda ilerlemek ve bilgimi artırmak istiyorum. Bu nedenle tekrar gitmek isterdim. Çünkü ilmin yaşı yoktur. (% 3.1) Görüldüğü üzere, açık uçlu soruyu cevaplayanların % 86.3'ü yaygın din eğitimi kurumlarını, eksiklerini giderebilecekleri tek kurum olarak görmekle hem bu kurumlara olan sempati ve ilgilerini belirtmekte, hem de dinî eğitim yönüyleÎmam-Hatip Liselerinin yetersizliğine dikkat çekmektedirler. Önemli bir bulgu olarak karşımıza çıkan bu tablo, yaygın din eğitimi-öğretimi kurumlarının nitelik ve nicelik bakımından daha iyi şartlara kavuşturulmasını kaçınılmaz kılarken, İmam-Hatip Liselerinin yetersizlik sebeplerinin araştırılmasına kapı açmaktadır. Nitekim 3. ve 4. sırada yer .alan sebepler de bu görüşümüzü destekler mahiyettedirler. Buna göre öğrenciler okullarında verilen din eğitimi-öğretimini, az ve kısıtlı ders saatleriyle verildiği için yetersiz saymaktadırlar. Öğrencilerin açıkladıkları sebeplerden ikincisi ise, yaygın din eğitimi kurumlarında geçirdikleri güzel günler ve bu günlerin onlar üzerinde bıraktığı manevî değeri olan hatıralar oluşturmaktadır. Bazı öğrencilerin, "O günlerde hocamızla aramızda sağlam bir sevgi ve saygımız vardı. Okuldaki gibi değil tabii.. Saygımız içtendi. Şimdiyse saygıyı ceket düğmesine düşürdüler. Orada insanlara insan gibi muamele ediliyordu. Şefkat, merhamet, kardeşlik ve sevginin merkezi idi. Dostluk, huzur ve mutluluk vardı. Arkadaşlarımla aramda geçen güzel günlerin ve sevgili hocamızdan aldığımız bilgilerin hatırı için yine giderdim. İnsanın içi bir hoş oluyor ferahlıyor, kendini huzurlu hissediyor. Oradaki sıcaklığı hâlâ unutamıyorum. İnsanın inancı güçleniyor..." şeklindeki cevapları da bunu yansıtmaktadır. Bu ifadelerin, belirgin bir nostaljik değeri varsa da, öğrencilerin o kurumlarda geçirdikleri güzel günlerin hatırasını hafızalarından silemedikleri realitesi de gözardı edilmemelidir. Bu realite de bizi, yaygın din eğitimi kurumlarının çocuklar ve gençler üzerinde olumlu etkiler bırakabilecek yerler olduğu, bu nedenle, adı geçen kurumların ve öğreticilerinin mutlaka daha iyi şartlara kavuşturulması gerektiği sonucuna ulaştırmaktadır. Konunun başlarında, öğrencilerin % 27.14'ünün kendilerine yöneltilen soruya "Hayır gitmezdim" cevabını verdiklerini belirtmiştik. Tekrar bu kurumlara gitmek istemeyen öğrencilerin açıklamaları da oldukça önem arzetmektedir. Öğrenci genelinin yaklaşık 1/4'ünü oluşturan bu tavır, yaygın din eğitimi kurumlarından olduğu kadar, öğrencilerin şahsî psikolojik yapılarından da kaynaklanmış olabilir. Buna göre öğrencilerden tekrar yaygın din eğitimi kurumuna gitmek istemeyenlerin gerekçeleri, genellikle şunlardır: 1. Orada öğreneceğim bilgileri okulumda (İHL) zaten görmekteyim (% 29.9). 2. Kur'ân okuma ve dinî bilgiler yönüyle kendimi yeterli görüyorum. Şu anda buna gerek duymuyorum (% 25.3). 3. Kur'ân Kursunda geçirdiğim günleri hatırladıkça bir daha oralara gitmek, azarlanmak, hakaret edilmek ve dayak yemek istemiyorum. Bilgisi eksik hocaların davranışları yüzünden hocalardan soğumuş vaziyetteyim. Sabah akşam kapalı bir yerde kalmak ve sert tedbirlere maruz kalmak istemiyorum (% 18.7). 4. Şu anda üniversiteye hazırlanıyorum. Oraya ayıracak vaktim yok ( % 7.5). 5. Orada öğreneceğim bilgileri kendim de kitaptan öğrenebilirim {% 6.5). 6. Orada öğrenciyle gereği gibi ve yeterince ilgilenmiyorlar. Sınıflar kalabalık, bu yüzden gitmek istemiyorum (% 5.6). 7. Yaşımın müsait olmadığına inanıyorum. Zamanı geçti artık (% 4.7). 8. Yazları çalışarak aileme yardım etmem gerekiyor (% 1.9). Açık uçlu soruya verilen bu cevapların yaygın din eğitimi kurumlarına tekrar gitmeme sebeplerini yeterince açıkladığı kanaatindeyiz. Buna göre öğrenciler, ilk sırada, örgün din eğitimi kurumları olan İmam-Hatip Liselerini, yaygın din eğitimi kurumlarıyla aynı seviyede görmekte ve ikinci bir kurumu gereksiz kabul etmektedirler. Ardından bu kurumlardan alabilecekleri fazla birşey olmadığı kanaati ve kendilerini bu konuda yeterli gördükleri görüşü belirtilmektedir. Üçüncü olarak sıraladıkları gerekçe ise konumuz açısından önemlidir. Buna göre öğrencilerin % 18.7'si Kur'ân Kursu, cami hocası ya da özel bir hocadan aldıkları din eğitiminde kendilerine uygulanan maddî (bedenî) veya manevî cezalardan olumsuz yönde etkilendikleri için bir daha bu kurumlara gitmek istememektedirler. Bazı öğrencilerin, "Bu yerlerden bıktım./ Her zaman hocadan dayak yiyordum. Bundan dolayı gitmek istemiyorum./ Falaka dahil herşey vardı. Zaten gurbetteydik./ Bazen dersini vermeyene yemek de vermezlerdi.." şeklindeki acı itirafları konuya ışık tutmaktadır. Öğrencilerin verdikleri bu cevaplar, yaygın din eğitimi kurumlarında yaşanan acı hatıraların, arada geçen zamana rağmen unutulmadığını ortaya koymaktadır. Yaygın din eğitimi kurumuna giderek olumsuz yönde etkilendiği halde, yine de bir örgün din eğitimi kurumu olan İmam-Hatip Liselerini tercih edenlerin yanı sıra, bu kurumlarda kendilerine pedagojik olmayan metodlarla verilmeye çalışılan din eğitiminden bıkarak ve soğuyarak başka okullara giden ve bu arada dinî ve dinî prensipleri de bir kenara bırakan öğrencilerin sayısının da az olmadığı endişesini taşımaktayız.[597] Yaygın din eğitimi-öğretimi kurumlarında yasak olduğu Halde [598]başvurulan dayak vb. onur kırıcı cezalardan olumsuz yönde etkilenerek bu kurumlara bir daha gitmek istemeyenlerin % 18.7 düzeyinde olması ayrı bir kaygı unsurudur. Bu oranların sağlıklı olup olmadıkları biraz sonra çapraz çizelge ve chi-kare testleriyle kontrol edilecektir. Ancak % 18.7'lik bu oranın üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir nokta olduğunu belirtmeliyiz. Bu noktanın araştırılarak irdelenmesi ve yaygın din eğitimi kurumlarında bu-gibi cezaların neden bu derece yaygın oluşunun sebepleri üzerinde mutlaka durulması gerekmektedir. b. İstatistikî Yaklaşım İlgili soruya yapılan açıklamaların gruplar haline dönüştürülmesi ve öncelik sırasına göre maddeleştirilmesi, konunun analitik yönünü teşkil etmekteydi. Şimdi ise yaygın din eğitimi kurumlarına tekrar gitmek isteyip-istememek düşüncesiyle, farklı değişkenler arasındaki ilişkiler, istatistiki yönden ele alınarak bu değişkenlerin öğrencinin düşüncesinde ne derece rol oynadığı tesbit edilmeye çalışılacaktır. Çeşitli değişkenlerin etkinlik derecesi, frekans dağılımını gösteren çapraz çizelgeden izlenebilir [599]. Çevre değişkeninin frekans dağılımında farklılaşmaya sebep olduğu görülmektedir. Sözgelimi, yaygın din eğitimi kurumlarına tekrar gitmek isteyenlerin oranı Van'da % 81.4 iken, bu oran Erzurum'da % 79'a, Balıkesir'de % 69'a, Bursa'da ise % 67.9'a düşmektedir. Chi-kare değerlerinin anlamlı olduğu bu tablo, Van ilinde gerçekleştirilen yaygın din eğitimi ve öğretimi türünü bir kez daha hatırlatmamızı gerektirmektedir. Van'daki yaygın dinî eğitimin genellikle cami hocaları ve özel hocalar tarafından gerçekleştirilen geleneksel tarzda din Tablo- 32: Yaygın Din Eğitimi Kurumlarına Tekrar Gitmek İsteyip-İstememenin Değişkenlere Göre Dağılımı eğitimi olduğunu[600] hatırlatmamız, konuya bir noktada açıklık getirebilir. Şahsî gözlemlerimiz de Van ilinde verilen yaygın din eğitimi-öğretiminde hoca-talebe ilişkisinin oldukça samimi, saygı ve sevgiye dayalı, tutarlı bir eğitim tarzı olduğu yönündedir. Bu samimi diyalogun öğrencinin tekrar bu kurumlara gitmek isteyişinde rol oynaması düşünülebilir. Her ne kadar bu durumu tek bir sebebe bağlamamak gerekirse de, yaygın din eğitimi kurumuna gitmek istemeyenlerin en yüksek oranda Bursa'da gerçekleşmesi, Bursa'nın ise yaygın din eğitimini Kur'ân Kursları vasıtasıyla gerçekleştiren illerin başında yer alması [601] biraz önceki tahminimizi destekleyen bir bulgudur. Sınıf faktörü birkaç puanlık bir farklılaşmaya yol açmaktadır. Ancak chi-kare sonuçları anlamsızdır. Cinsiyet faktörü ise belirgin bir farklılaşmaya sebep olmaktadır. Chi-kare değerlerinin desteklediği bu durum, erkeklerin, kız öğrencilere nazaran bu kurumlara gitme konusunda daha istekli olduğunu ortaya koymaktadır.[602] Öğrencinin daha önce gitmiş olduğu yaygın din eğitimi kurumu ile, bu kurumlara tekrar gitmek isteyip-istememe arasında da anlamlı bir ilişki vardır. Buna göre, tekrar yaygın din eğitimi kurumlarına gitmek isteyenlerin başında bu eğitimi özel hocalardan alanlar gelmektedir. Bu sonuç ise, konunun başında çevre faktörü incelenirken Van ili için yaptığımız değerlendirmeyi doğrulayan önemli bir bulgudur. Öte yandan bu kurumlara gitmek istemeyenlerin başında yaygın din eğitimini Kur'ân Kurslarında alanların gelmiş olması da biraz önce cinsiyet faktörünü incelerken dipnotta yaptığımız değerlendirmeyi destekleyen bir durumdur. Bu sonuçlar birleştiğinde, ilk olarak araştırılması ve üzerinde ciddiyetle eğilinmesi gereken yaygın din eğitimi kurumunun Kur'ân Kursları olduğu ortaya çıkmaktadır. Öğrencilerin bu kurumlarda elde ettikleri Kur'ân'ı okuma, ezberleme ve hafızlık derecesiyle, tekrar bu kurumlara gitmek isteyip-istememeleri arasında da anlamlılık derecesi yüksek olan bir ilişki mevcuttur. Buna göre, öğrencilerden hafızlığa çalışarak öğrenimlerini tamamlayıp hafız olanlar bu kurumlara tekrar gitmek isteyenlerin başında gelmektedirler. İlginç ve olumlu bir gelişme sayılabilecek bu sonuç, hafız öğrencilerin bu kurumlara olan sempatilerinin halen var olduğu veya bu kurumlarda geçirdikleri günlere bir hasret (nostalji) şeklinde yorumlanabileceği gibi, kendilerince de ifade edilen, "Kur'ân'ı okuma ve ezberleme yönüyle şu anda bulundukları okuldan memnun olmadıklarının" bir işareti olarak da algılanabilir. Bu görüşümüzü destekleyen bir başka sonuç, öğrencilerden "sadece yüzünden okuyabiliyorum ve ezberlerimi de unuttum" diyenlerin, kurumlara gitmek isteyenler olarak ikinci sırada yer almış olmalarıdır. Bu bulgular da İmam-Hatip Liselerinde okutulan Kur'ân dersinin yetersizliğini bu kez de istatistikî metodlar vasıtasıyla ortaya koymaktadır.[603] Yaygın din eğitimi kurumlarında başvurulan mükâfat ve cezaların oranı sıklığı, türü ve etkilerinin de bu kurumlara tekrar gitmek isteyip-istememe tavrında rol oynayabileceği düşünülebilir. Chi-kare testleri bunu ortaya koyacaktır. İfadeler arasındaki mükâfat ve ceza kelimeleri, sadece yaygın din eğitimi kurumlarında başvurulanlara aittir. Mükâfatlandırma oranı ve sıklığı faktörü bu konuda farklılaşmaya sebep olmakla bu konuda etkin bir rol oynadığını ortaya koymaktadır. Sık sık mükâfatlandırılanlar, bu kurumlara gitmek isteyenlerin başında gelmektedir. Hiç mükâfatlandırılmayanlar ise bu kurumlara tekrar gitmek istemeyenleri oluşturmaktadır. Chi-kare testinin desteklediği bu sonuca göre, yaygın din eğitimi kurumlarında verilen maddî-manevî mükâfat türlerinin, öğrencilerin bu kurumlara tekrar gitmek istemelerinde olduğu kadar, bu kurumlara duyacakları sempatide de etkin rol oynamaktadır. Mükâfatların türü de bu konuda etkin rol oynamaktadır. Çapraz çizelgede bu kurumlara tekrar gitmek isteyenlerin, daha önce bu kurumlarda en çok "güzel sözlerle övülen, takdir ve tebrik edilerek" mükâfatlandırılan öğrenciler olduğu görülmektedir.Bu mükâfat türünün öğrenci üzerinde etkinliği gözardı edilmeyecek düzeydedir. Bu itibarla güzel sözlerle övmek, tebrik ve takdir etmek, öğrenci üzerinde bu kurumlara ve öğreticilere karşı sempati uyandıran en önemli etkendir denilebilir. Mükâfatın olumlu ya da olumsuz etkileri de öğrencinin ilgili kurumlara tekrar gitmek isteyip-istememesini etkilemektedir. Frekans tablosunda, verilen mükâfatlardan olumlu yönde etkilenen öğrencilerin % 80 gibi yüksek bir düzeyle tekrar bu kurumlara gitmeyi arzuladıkları izlenmektedir. Chi-kare sonuçları ise bu dağılımın anlamlı olduğunu ifade etmektedir. Cezalandırma oranı ve sıklığı da bu konuda rol oynamaktadır. Frekans dağılımında, bu kurumlara tekrar gitmek istemeyenlerin başında, adı geçen kurumlarda "sık sık cezalandırılan" öğrencilerin geldiği görülmektedir. Chi-kare sonuçlarının anlamlı oluşu, cezalandırmanın bu kurumlara antipati duyulmasına sebep olabileceğini ifade etmemize imkan tanımaktadır. Cezaların türü de bu konuda etkin bir rol oynamaktadır. Buna göre öğrencilerden bu kurumlara tekrar gitmek istemeyenler, daha önce bu kurumlarda "azarlanma ve hakaret" cezasına maruz kalanlardır. [604] Bunu dayakla cezalandırılanlar izlemektedir. Chi-kare değerlerinin anlamlı bulunması sebebiyle denilebilir ki, öğrencilerin maruz kaldıkları azarlanma ve hakaret gibi ağır derecedeki manevî cezalar ve buna eşlik eden dayak gibi maddî (bedenî) cezalar, onlar üzerinde oldukça olumsuz etkiler bıraktığı gibi [605], bu kurumlara antipati duymalarına ve bir daha gitmek istememelerine sebep olmaktadır. Cezaların öğrenci üzerindeki olumlu veya olumsuz etkileri de bu konuda rol oynamaktadır. Frekans dağılımında, cezalardan olumlu yönde etkilenen öğrencilerin.[606] % 82.8'inin, bu eğitim kurumlarına tekrar gitmek hususunda tereddüt etmedikleri görülmekte, olumsuz yönde etkilenen öğrenciler ise, gitmek istemeyenlerin başında gelmektedir. Chi-kare testinin desteklediği bu dağılım, konunun üzerinde ciddiyetle durmayı gerektirmektedir. Bu sonuçlar bir bütün olarak ele alındığında denilebilir ki, öğrencinin yaşadığı şehir (çevre), sınıf ve cinsiyeti, önceden gitmiş olduğu yaygın din eğitimi kurumunun türü, buralarda başvurulan mükâfat ve ceza türleri... Bütün bunlar öğrencinin tekrar bu kurumlara gitmek isteyip- istememelerinde etkin rol oynamaktadırlar. Sonuç olarak denilebilir ki, Yaygın Din Eğitimi Kurumları, öğrenci gözünde oldukça değerli, ama çözülmesi gereken birtakım problemleri de olan kurumlardır. Yapılacak en önemli iş, bu kurumların problem ve beklentilerine yönelik yeni araştırmaların gerçekleştirilmesidir. |