> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Eğitim > Mükafat ve Ceza > Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler  (Okunma Sayısı 778 defa)
05 Kasım 2010, 02:04:06
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 05 Kasım 2010, 02:04:06 »




a. Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler


İslâm Eğitim Tarihi'nde ilk olarak eser veren İbn Sah­nûn, [314] (v.240/854) eğitimde disiplini sağlamak amacıyla uygulanacak cezalarda, suçun çeşidinin dikkate alınmasını öngör­müştür. Sözgelimi o, dersten eğlenceye kaçmak, derse karşı tembellik göstermek gibi suçlarda bulunan öğrencilere on vuru­şa kadar izin verirken, Kur'ân kıraati ile ilgili cezalarda üçten fazla vurulmaması gerektiğini kaydetmiştir.[315] Öte yandan İbn Sahnûn, Hz. Peygambere izafe ettiği bir ifadeyi [316] zikrederek öğretmenin eğitim-öğretimde mutlaka eşit ve adil davranışlarda bulunması gerektiğini vurgulamıştır. Bedenî cezalara sık sık başvuran zalim öğretmen tipini şiddetle kötüleyen İbn Sahnûn, verilecek cezanın hiçbir zaman, çocuğu yiyecek ve içecekten mahrum etme şekline dönüştürülmemesine dikkat çekmiştir.[317] Bununla birlikte öğrencilerin ferdî farklılıklarına dikkat edilerek eğitilmeleri hususunda uyarıda bulunan İbn Sahnûn, vasiyetin­de "Onu (oğlunu) ancak teşvik ve sena (övmek) ile te'dib et. O dövmek ve zorlamakla terbiye edilecek çocuklardan değildir" [318] diyerek, bu tavsiyesiyle öğrencilerin hepsinin aynı metodla ter­biye edilemeyeceklerini ifade etmek istemişti.

Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkilere dair eseriyle tanı­nan Kâbisî,(v.403/1012) İbn Sahnûn'un görüşlerinden önemli ölçüde etkilenmiştir. [319] Kâbisî, öğretmenin öğrencisini disipline etmek konusunda şöyle bir yol izlemesini salık ver­mektedir:

"Çocuk yazı,okuma ve hıfzetmede (ezberlemede) hata yapar veya ihmal ederse, ya da oyuna kaçarak ders dı­şı şeylere dalarsa, veya okuldan kaçarsa, öğretmen önce onu nasihatlerle uyarır, ayıplar. Bir dahaki se­ferde ayırma (yalnız bırakma) ve tehditte bulunur. Tehdit ve nasihatler fayda vermezse, üçüncü seferde döver." [320]

Görüldüğü üzere Kâbisî, disiplini sağlama hususunda cezaya başvurmadan önce çeşitli metodların denenmesini istemektedir. Gerçekte Kâbisî dayağı benimsemeyen, ancak gerektiğinde baş­vurulabileceği kanaatinde olan bir eğitimcidir. [321]

"Öğretmenin kızması ve gazabına göre hareket etmesi, ne çocukların eğitimlerine fayda verir ve ne de onun kalbine huzur getirir. Çünkü kızgınlık geldiği zaman kendi nefsini tatmin için Müslümanların çocuklarını dövecektir ki, bu da adaletli bir davranış değildir." [322]

görüşüyle, dayak konusunda öğretmenlerin sorumluluk altında bulunduklarına dikkat çekerek, hissî hareketlerden kaçınılması gerektiğini ifade etmektedir. Son çare olarak başvurulabilecek dayak cezasında Kâbisî'ye göre buluğ çağına yaklaşmamış çocuklar ancak hafif şekilde ve üçten fazla olmamak şartıyla dövü­lebilir. Buluğ çağına yaklaşmış ve dik kafalılıkta ısrar eden çocuk­lar ise -velileriyle görüşülüp izin alındıktan sonra on vuruş sınır olmak şartıyla dövülebilir. Bununla birlikte öğretmen bu konuda hiçbir zaman aşırı gitmemelidir. Çünkü Kâbisî bu davranışları tenkid ederek şöyle demektedir:

"Bu ancak kuru, merhametsiz ve cahil öğretmenden sadır olur. Öncelikle sana, öğretmenin kızgınken öğrenciyi dövmekten nehyedildiğini (yasaklandığını) söylemiştim (...)İyi olmasını istediğin kimseyi terbiye etme yolu şiddet ve zarardan beri olarak terbiye etmektir. Çünkü terbiye kapısı, düşmanlık kapısı değildir." [323]

Denilebilir ki, Kâbisî de, görüşlerinden etkilendiği İbn Sahnun gibi eğitim-öğretimde öncelikle sevgi, şefkat, uyarı, nasi­hat ve tenkid yollarının denenmesini, bunların fayda vermediği durumlarda cezaya başvurulmasını savunmaktadır.

İslâm ahlakını konu alan eserleriyle bilinen İbn Miskveyh (v. 42 ı/ı 030) ise çocuğu iyi huy ve davranışlarından dolayı övmek ve taltif etmek gerektiği görüşündedir. Bunun aksi du­rumlarda, çocuğu disipline etmek amacıyla "azarlama" meto­duna başvurulmasını, ancak bunu da ölçülü bir şekilde yapmak gerektiğini ifade ederek şöyle demektedir:

"Çocuğu azarlamada aşırılığa gidilirse, bu onu alışkan­lığa sevkedecektir. Çocuk azarlama ve suçunun teşhir edilmesine alışacak olursa hayasızlığa sürüklenmiş ve kötü bildiği (ve bu sebeple de gizli yapmakta olduğu) şeylere meleke kazanmaya teşvik edilmiş olur. Bu nok­tadan sonra, nefsinin alışmış olduğu yasak ve kötü davranışlara tevessül sonucu, gelecek azarlamaları dinlemek normalleşecek ve üzerinde etkili olmayacaktır."[324]

Bunun yanında İbn Miskeveyh, çocukların eğitiminde ve suç işledikleri zaman onlara uygulanabilecek cezaların tatbiki hususunda birtakım prensipler koymuştur. Buna göre: Çocu­ğun ilk defa işlediği suç affedilir. İkincisinde, "şu şu işleri yap­mak kötüdür" gibi sözler söylemek suretiyle, dövmeden azar­lanır. Üçüncüsünde ise kulağı çekilir. Aynı suçu tekrar işlerse hafif yollu dövülür. Öğretmen bu metodların hepsini denedik­ten sonra çocuk hala vazgeçmezse, onu bir müddet kendi ha­line bırakması gerekir.  Sonra aynı  metodlara yeniden  döner.[325]

Görüldüğü üzere İbn Miskeveyh de disiplini sağlama konu­sunda sevgi, nasihat ve hoşgörü taraftarı olup, ancak bunların fayda vermediği durumlarda hafif dövmelere izin verilebileceği kanaatindedir.

Daha çok tıp alanındaki kaynak eserleriyle tanınan İbn Sina (v. 428/1036) aynı zamanda çocuk eğitimiyle ilgili orijinal sayılabilecek görüşlerin de sahibidir. [326] İbn Sina, disiplini sağla­mak için çocuğu bazen korkutmayı, bazen teşvik etmeyi, ba­zen ılımlı davranarak ünsiyet kurmayı, bazen yalnız bırakarak ilgisizliği, bazen ilgi göstermeyi, bazen yüz çevirmeyi, bazen övmeyi, bazen azarlamayı... bütün bunları yeri ve zamanı ge­lince ölçülü bir şekilde kullanmayı tavsiye etmektedir. İbn Si­na'ya göre, çocuğu elle dövmek gereken durumlarda bun­dan kaçınmamalı ve bilginlerin (hükema) de işaret ettiği gibi [327] ilk vuruş biraz acıtıcı olmalıdır. Nitekim ağır tenkitler de fayda vermeyip, çocuğun hatalı oluşu kesinlik kazanınca, ona verilecek ilk dayak cezasının acı verecek şekilde olması, çocukta bundan sonrakilerin daha şiddetli olacağı hissini uyandıracak­tır. Bunun aksine ilk vuruş hafif olursa, çocuk bundan sonraki­lerin hafif olacağı zannına kapılarak artık dövülmekten kork­mayacaktır.[328]

Bu fikirleriyle İbn Sina, çocuğa verilecek ilk cezanın şiddet­li olması gerektiğini ileri sürerek bu ilginç görüşüyle diğer İslâm eğitimcilerinden farklı düşünmektedir.

Tarihî sıra itibariyle ele alacağımız bir diğer İslâm eğitimcisi birçok yönüyle tanınan Gazali (v.505/1111) olacaktır. Onun eğitimle ilgili eserleri de -diğer eserleri gibi- zamanında ilgi görmüş ve kendinden sonraki eğitimcilere ilham kaynağı olmuştur. Gazalî, gerek ebeveyne, gerekse öğretmenlere şu önemli tavsiyeyi yapmaktadır:

"Öğretmen (veya ebeveyn) bütün davranışlarını takva öl­çülerine uydurmalı ve kendisini hesaba çekmelidir. Çünkü öğrenci (veya çocuk) öncelikle onun davranışları­na bakar, sonra söylediklerinden faydalanır." [329]

Bu görüşüyle Gazalî, disiplini sağlama konusunda en önemli faktörün iyi örnek olunması gerektiğine dikkat çekmektedir.

Çocuk veya öğrenciyi hatalı davranışlardan menederken onlara doğrudan doğruya hakaret mahiyetindeki uyarılarla de­ğil, ima ve şefkat yoluyla yasaklar konulmalıdır. Çünkü kusuru açıkça söylemek haya perdesini yırtar, sahibine kötülük yapma cesaretini verir ve bulunduğu halde inat etmeye teşvik eder.[330]

Aynı şekilde, Gazalî, çocuğa kınayıcı sözler çok söylendiği takdirde çocuğun bu sözleri dinlemeye alışarak kötü davranışla­ra tevessül etmeye cesaretleneceğini, kalbinde bu sözlerin artık tesirsiz kalacağını belirterek, bu konuda İbn Miskeveyh gibi dü­şünmektedir. [331]Gazalî'ye göre çocuk gizli olarak yapmak istediği her ha­reketten menedilmelidir. Çünkü o, gizlice yapmak istediği şey­lerin kusur olduğunu bilir. Gizlice yapa yapa onunla ünsiyet peyda eder ve sonunda onu açıktan yapmaya başlar. [332]

Gazalî, çocuğa oyun, eğlence ve dinlenme imkanının ye­terli bir şekilde sağlanması taraftarıdır. Aksi takdirde devamlı surette derslerle meşguliyet, çocuğun "kalbinin ölüp, zekasının sönmesiyle" sonuçlanacaktır. [333]

İyi hareketlerde bulunan çocuk takdir edilip mükâfatlandırılmalıdır. Çocuğun güzel ahlâk örneği sayılabilecek bir hareke­ti görüldüğünde takdir ve taltif edilmeli ve halk arasında da iyi hareketinden dolayı övülmelidir. Bütün bunlar çocuğu iyiliğe teşvik eder. Şayet bazen hatalı hareketi görülürse, bu hususta görmezlikten gelmeli, çocuğun gizli kusurlarını teşhir etmeme­lidir. [334] Dayak cezasına ise, ancak en son çare olarak başvurul­malıdır. Çünkü çocuğu aşırı şekilde azarlamak veya dövmek, onun ruh hayatında olumsuz etkilere sebep olacaktır. Bu ne­denle dayağa sık sık başvurulmamalıdır. Gerektiği durumlarda ise, katı kalplilikle öç alan bir kimse gibi değil, bilakis merha­meti elden bırakmayan ve eğitici amaç güden bir kişi olarak davranmalıdır.[335]

Bütün bu görüşlerinde İbn Miskeveyh'in izlerini hissettiren Gazalî öğretmenlere, eğitimlerini daha çok korkutmaya dayalı disiplin ağırlıklı, dayak ve cezaya ise çok az yer veren bir metodla yapmalarını tavsiye ederek, kendine özgü görüşünü orta­ya koymuştur. [336]

İbn Miskeveyh ve Gazalî'nin görüşlerinden etkilendiği anla­şılan [337] İbnu'1-Hacc el-Abderî (v.7,37/1336) de, "çocuk iyi hareketlerinden dolayı herkesin gözü önünde mükâfatlan­dırılmak, yaramazlıklarına ise göz yumularak hemen azar­lama yoluna gitmemeli" görüşündedir. Ona göre bu, en iyi davranış şeklidir. Ancak İbnu'1-Hacc, "çocuk suçu tekrar işler­se, gizlice cezalandırılmalı, fakat hatası sık sık yüzüne vurulmamalıdır" demektedir. Çünkü baba çocuğa karşı, sözün­deki heybeti korumalıdır. Bunun için de, sık sık değil, arada sı­rada azarlama yolunu tercih etmelidir. Zira çok azarlamak ba­bayı çocuğun gözünden düşürecektir,[338]

Öte yandan İbnu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:55:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler rüya tabiri,Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler mekke canlı, Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler kabe canlı yayın, Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler Üç boyutlu kuran oku Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler kuran ı kerim, Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler peygamber kıssaları,Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler ilitam ders soruları, Belirli Şartlarla Cezaya İzin Verenler önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes