> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Mişkatul Mesabih > İzahat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İzahat  (Okunma Sayısı 983 defa)
08 Eylül 2011, 13:47:30
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 08 Eylül 2011, 13:47:30 »



İzahat

 

Hadîsi şerifin baş tarafında geçtiği üzere, Hz. Ömer (R.A), bâzı Yahu­dilerin «Benî israil hikâyeleri» diye vasıflandırılan hikâyelerini duyunca doğ.

ru veya eğriliği hususunda şüpheye dalıyor ve böyle şüphe ve teaccubun-dan dolayı da Resülüllah sallallâhü aleyhi vesellem efendimizden soruyor. Fakat Resulü Ekrem efendimiz çok kesin ve açık bir ifâde ile yasaklayıp ayıplayarak buyuruyor: «Yahudi ve Hıristiyanların hayretleri! (tefrikaya ve ba tılİara dalmaları) gibi siz de (dîniniz de) hayretmi edicilersiniz.»

Resulü Ekrem efendimizin bu cümlelerinde kitablarını bıraktpda Ruhban ve^apazlarının fikirlerine uyan yahûdî ve Hırıstıyanlara uyulmaması ve on­ların hareketlerinden son dereoe kaçınılmasını tavsiye buyurmaktadır.

Bu mübarek cümlelerde şu mealdâki âyeti kerîmelere işaret vardır :

«Onlar (Yahûdî ve Hıristiyanlar), âlimlerini ve Rahiblerini Ailahdan baş­ka Rablar edindiler..» (Tevbe sûresi, 31)                                                             

Diğer âyeti kerimede de şöyle buyurulmuştur.

«(Eymüminler!) Kendilerine apaçık deliller ve âyetler geldikten sonra, parçalanıp ayrılığa düşen Yahûdî ve Hıristiyanlar gibi olmayınız. İşte onlar için çok büyük bir azab vardır.» (Ali İmrân sûresi, 105}

İşte bu âyeti kerîmelerde de belirtildiği üzere Yahûdî ve Hıristiyanların sapıtmalarına başlıca sebebler, kendi nefislerine ve şeytanın arzusuna uy­gun olarak bir takım uydurma ve yalan hikâyeler ve hükümler çıkararak hak ve hakikati beyan eden kitablarını ve peygamberlerinin buyruklarını bırak­maları i!e ayrı ayrı fırkalara bölünmüşlerdir ve her fırkada kendilerinin doğru yolda olduklarını savunurlardı. Aynı zamanda o fırkacıların fırkalarında de­vam etmelerine de onlarca âlim tanınan kişilerde bu işlerin yöneticileri olu­yorlardı.

Şu halde daha evvel geçen hadîsi şeriflerde açıklamış olduğumuz fırâ-kı dâlleden olan yetmiş iki (72) fırkanın da yine bir yöneticileri ve savunu­cuları vardır. Bunların bu şekilde oluşları geçmişdeki hak yolu bırakıp ba­tıl yollan ihdas eden Yahudi ve Hırıstıyanları taklid etmekden başka bir şey değildir. Bu sebeble de Rasûlüllah sailailâhü aleyhi ve sellem efendimiz, Hz. Ömeri uyarıb dikkat çekiyor ve onların yoluna düşebileceği hususu be­lirtiyor.

Gerçekler böyle beyan edilmesine rağmen, günümüzde şiddetle ve çok hızlı bir şekilde fırkacılığa dalanlar vardır ve sanki helal ve iyi bir iş yapılı­yormuş gibi, savunuluyor. Ağızlarda «islam» kelimesi vardır. Hareket, icraat ve bir çok sözler hiç de islâmî değil, tamamen fırkacıların tâkîb edib işledik­leri yollardır, Aynı zamanda tuttukları bu fırkacılığı tasvib etmeyen veya :enkid edib îkazda bulunmak isteyenleri, en ağır kelimelerle itham edip suçlayanlar. Daha ileri gidip küfürle mukabelede bulunanlarda oluyor.

Zavallılar, din ve îmanın esâsını bilemeyince önlerine düşen muhteris nsanların kurbanları oluyorlar ve böylece dinlerini   tahrif tebdil ve tağyir ederek batılları savunan Yahûdî ve Hıristiyanlar! taklid ettiklerinin farkında değildir.

Günümüz de dahi. Dinlerinin haram kıldığ; bir çok hükümleri yeni yeni fetvalarla değiştiren papazlar görülmüştür. Meselâ, Homoseksüel denilene, «LİVATA» yi ingiltere de bâzı papazlar fetva vererek helal diyebilmiştir. Bun­lar kâfirlerin tuttukları yoldur. Müslüman böyle haram ve hatta küfür yolla­ra sapmaması lazımdır. Aksi takdirde Allah muhafaza kâfir olur.

Resülüllah sallallâhü aleyhi vesellem efendimiz mübarek sözünün de­vamında şu :

«Eğer Musa (A.S.), diri clmuş olsaydı, onunda benden başkasına tâbi olması olmaz, ancak bana tabî olurdu.» cümlesinde de şu âyeti kerimelere işaret vardır:

«Muhammed (Aleyhisselâm, Zeyd gibi) erkeklerinizden hiç birimin ba­bası değildir, fakat o (Muhammed aleyhisselam), Allanın Resulü ve Peyğam herlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.» (Ahzab sûresi, 40)

Evet âyeti kerîmede de belirtildiği üzere Resulü Ekrem efendimiz. Pey­gamberlerin en son gelenidir. Ve bir daha peygamber gelmeyecektir. On­dan sonra gelenler kim olursa olsun, ona ve onun şeriatına tâbi olacaktır. Peygamber efendimizin buyurduğu gibi, Musa aleyhisselamda gelse, oda Peygamber efendimize tabî olacaktır. Nitekim Son zamanda Hz. İsa aley­hisselam yer yüzüne indiğinde oda Peygamber efendimizin getirmiş olduğu şeriat hükümleri ile hükmedecektir. Daha yukardaki hadîsi şeriflerin îzah kısmında naklettiğimiz gibi, Ancak cizyeyi kaldıracaktır. İslamdan başka hiç bir şeyi kabul etmeyecektir.

Peygamberler ahidlerine vefalı kimselerdir. Daha evvel verilen sözleri harfiyyen yerine getirirler. Netekim bir âyeti kerimede şöyle buyurulmuştur :

«Allah, vaktiyle Peygamberlerin mîsâkını (bağlılık sözünü) şöyle almış­tı : Celâlim hakkı için, size kitab ve hikmetten verdim. Sonra sıîze, beraberi-nizdekini tasdik eden bir Peygamber geldiğinde mutlaka ona îman edecek­siniz ve muhakkak ona yardımda bulunacaksınız. Bunu ikrar ettinizmi ve bu ağır ahdimi üzerinize alıp kabul ettiniz mi?, buyurdu. Onlar da (Peygam­berler de) : ikrar ettik, dediler. Allah da şöyle buyurdu : Öyle ise, birbiri­nize karşı şahid olunuz ve bende sizinle beraber şâhidlerdenim.» (Ali İmran sûresi, G!J

Yukardaki hadîsi şerifi açıklamaya çalıştığımız üzere, şu anda en doğ­ru ve en iyi gidilip tâbi olunacak tek yol Kur'an ve sünnet yoludur. İcma', ümmetle kıyası fukaha da, esas İtibariyle kitab ve sünneti açıklayıcı bireı delil ve yollardır. Binaenaleyh bütün yollar ve ameller, islâma dayanmalıdır ki, mükemmel olan doğruluğa kavuşmuş olsun.

Tâkib edilen yollar islamdan ve Peygamber yolundan başka yol olursa, o yol çıkmaz sokak menzilindedir. Sonu perişanlıktır, arzu edilen hedefe va­rılamaz ve hatta eğri olması hasebiyle pek çok tehlikeli uçurumlara da gö­türebilir.

Bu sebeble dinden ve din yolundan ayrılan bütün milletler ve devletler, payidar olmamıştır. Dinsiz millet yaşayamamıştır. Cok geçmeden yıkılmış­lardır. Hatta islam esaslarına bağlı olduklarını beyan eden ve fakat tatbik ve İcraatları İslama ters düşen pek çok sahte görünüşlü millet ve devletlerde, yıkılıp perişan olmuşlardır.

Bütün beşeriyyetin kurtuluşu. Tek yol islam'a ve tek lider Hz. Peygam­ber efendimize tabî olmaktadır. Huzur, sükûn, ağız tadı ve her çeşit hayati kalkınmaların refahı, beşeriyyetin tek önder ve lideri olan Hz. Peygamberin izindedir. [239] 

 

Tercümesi:


178 - (39) Ebî Saîd Elhudri (R.A} den mervîdir, dedi: Resûlüfiah (SAV) buyurdu :

«Bir kimse, tîybı yer, sünnetle amel eder ve insanlar onun mihnet ve meşakkatinden emin olursa, Cennete girer.»

—  Bunun üzerine bir adam dedi : Ya Resûlüllah!   Şüphesiz bu şekil (tîyb yeme, sünnetle amel etme ve insanların o kimsenin fitnesinden eminli-ği) bugün insanlar içinde pek çoktur?[240]

—  Resûlüllah (SAV) buyurdu :

«Benden sonra gelen senelerde olur.» [241] 

İzahat
 

Hadîsi şerifde beyan edilen tîyb lokma yemek, sünnetle amel etmek ve insanların fitne ve belaya uğratılmaması hükümlerini kısa tarif ederek açık­lamaya çalışalım.

a) Tiyb, halaldan daha üstün nimettir ki, kazanç esnasında mâsiyet ve günahla ilgili hiç bir kabahat işlenmeden ve ibâdetler de en güzel kemali

bulundurarak îfa eden kişinin kazandığı şeydir. İşte bundan yemek çok güzel ve iyi bir nimettir.

Semtine haram ve şüpheli olma kokusu dahi uğramayan ve verâ sahi­binin kazandığı böyle nimetler, hemen hemen çok güç ve yok denecek kadar zordur. Zira günümüzde Tîyb değil helal kazanmak dahi meseledir. Adam namaz kılmaz, yahud kendisi kılar oğlu kızı veya ailesi namaz kılmaz. Yalan söyleyen, hiyle yapan, faiz ile muamelede yüzen, cemaatla namaza bi hak­kın riayet etmeyen ve daha saymakla bitmeyecek derece de harama yak' laşan işlerle meşkul olan bir cemaat ve cemiyetin kazancı, elbette tîyb ola­maz. Çünkü helal olmayan bir nimet asla tîyb olamaz.

Hadîsi şerifde Tîyb yemeyi, ameli sâlihden evvel zikretmekte ki hikmet ise, Tîyb lokmayı yemeden ameli sâlih olamıyacağı içindir ve bu hükmün böyle olduğunu beyan eden şu âyeti kerîmeye   işaret vardır :

«Ey Resuller! Tiyb şeylerden yiyiniz ve sâiih amel işleyiniz.» (Müminun sûresi, 51)

b)   Ameli sâlih, yani işlenen her amel ve söylenen her söz, şer'i şerifin hükümlerine muvafık olan şeydir. Ameli sâlihin görülebilmesi, temiz ve he­lal lokmayı yemeye ve yapılacak amelden evvel bedenî, ruhîye cismî kabil­den olan her türlü temizliğe riayet edilmesi ve yapılan amelin şartlürına hakkı ile bağlı kalınması da şarttır.

c)  Keza bir kimsedende insanlar salim ve emin olarak yaşamalı, o kim­senin hiç bir kimseye zulmü, iftirası, eziyet ve fitnesi dokunmaması lazım­dır.

İşte bu üç hal bir kimsede bulunursa, varacağı yer doğrudan doğruya cennettir. Şayet Tîyb yemez, ameli salihde bulunmaz ve insanlarda o kim­senin zulüm ve fitnesinden kurtulmazsa, işte bu adamcağız cennetten uzak, cehenneme müstehak olur.

Hadîsi şerifin son kısmında yukardaki üç hâlin bulunmadığını beyan eden ashabı kirâme Hz. Resul şöyle buyuruyor: «Benden sonra gelen sene­lerde olur.»

Resulü Ekrem efendimizin bu mübarek sözü de çok evvel görülmüş ve günümüzde artık son hızına ulaşmıştır. Zira pek çok kimseler, yedikle­rine heialdan haramdan hiç dikkat etmemekteler, kazançlarını daha cok ha­ramdan kazanmaktalar, namaz ve abdeste riayet etmeden kazananlar ise, pek çoktur. İşte böyle kazançlar, değil Tiyb, helâl bile olmaz.

Keza ameli sâlih ve insanlara eziyet ve zararları tokunmadan hayat geçirenler de azınlığı teşkil etmektedir. İşte bu hallerin böyle olacağını söy­le...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İzahat
« Posted on: 19 Nisan 2024, 21:06:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İzahat rüya tabiri,İzahat mekke canlı, İzahat kabe canlı yayın, İzahat Üç boyutlu kuran oku İzahat kuran ı kerim, İzahat peygamber kıssaları,İzahat ilitam ders soruları, İzahatönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes