๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Mevlana => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 13 Temmuz 2011, 21:39:07



Konu Başlığı: Kelime Sözlüğü
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 13 Temmuz 2011, 21:39:07
KELİME SÖZLÜĞÜ


Âb-ı Hayat 1. Ebedi hayata sebep olan hayat suyu diye tabir edilen bu kelime edebiyatta ‘Çok güzel ifade, latif söz, parlaklık’ manalarında kullanılır. 2. Mec. Yumuşak ve hafif su.

Ağyar (Ar) 1. Yabancılar, yakın olmayan adamlar, 2. ed. Aşığın nazarında sevgilisiyle görüşenler.

Ahmak (Ar) Akılsız, budala, kalın kafalı, eşanl. bön.

Akibet (Ar) 1. Son. Eşanl. Ahir, pâyân, nihayet, encâm, 2. Sonuç, netice

Akis (Ar)  1. Bir yere çarpma, vurma. 2. Işık veya şekillerin bir yere çarpıp geri dönmesi veya orada görünmesi

Akl-ı Cüz’i -Küll’ün mukabili. Sınırlı kontrol.

Akl-ı Külli (Ar) Kainatın bütün işlerinde hüküm süren ezeli nizam.

Araz (Ar) Asıldan ve doğuştan olmayıp, iğreti ve değişip ayrılabilir olan hal ve sıfat, sonradan ortaya çıkan durum.

Âriyet (Ar)  Ödünç belli bir süre için geri verilmek üzere alınan şey.

Ayân (Ar) Gözle görünen, eşanl. zahir, aşikar, belli.

Ayn (Ar)  1. Göz 2. Pınar, kaynak. 3. Bir şahıs veya şeyin kendisi.

Batman (i.) Bölgelere göre iki okkadan sekiz okkaya kadar değişebilen sıvı ve tahıl ölçüsü.

Bekâ (Ar) Bulunduğu halde kalma, kalıcılık, sürekli varoluş, eşanl. sebat, devam.

Benlik (i) 1.Kendine çok önem verenin hali, eşanl. enaniyet, gurur, kibir. 2. Öz varlık, kişilik, eşanl. şahsiyet.

Beyhûde (Far.) Boş, faydasız, nafile.

Biteviye (s.) Bütün, eşanl. yekpare, tekmil.
Bukağı (i) Köstek, zincir, pıranga, eşanl. bent kayıt.

Çeng (Far.) 1. Pençe, insan ve yırtıcı hayvan pençesi. 2. Harp denen bir müzik aleti.

Çevgân (Far.) 1. “Guy u çevgan” denilen bir çeşit cirit oyununda, hayvan üstünden topu tutup almağa yarayan ucu eğri değnek. 2. Polo.

Elest (Ar.) İnsanlığın yaratılışının başlangıcı, Allah’ın insanları yaratıp “Elestü bi Rabbiküm” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?) diye buyurduğu zaman.

Elif (Ar.) 1. Eski alfabemizin ilk harfinin adı. 2. Mec ed. Uzun, düzgün ve mütenasip boy.

Eshab-ı Şimal Amel defterleri sol taraflarından verilen-ler, cehennemlik kimseler.

Eshab-ı Yemin Ahid ve yeminlerinde sebat edenler. Kendi kazançlarından ziyade Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve ikra-mına kavuşacakları ümid edilenler.

Eşkal (Ar.) Şekiller.

Fani (Ar.) Sonu gelen ve yok olan, sonsuz olmayan 2. Pek zayıf.

Fasık (Ar.) Yasak ve kötü şeyler yapan, yasak şeylere karşı düşkünlüğü olan, günahkar.

Fer (Far.) 1. Parlaklık, aydınlık, ışık, ziya, 2. Süs, bezek 3. Gösteriş, göz alıcı görünüş.

Fevt (Ar.) 1. Kaçırma, elden çıkarma, kaybetme. 2. Ölüm, ölme.

Garaz (Ar.) 1. Maksat, niyet, 2. Kötülük istercesine ve gizli kasıt ve niyet. 3. Gizli düşmanlık, kin, kötü niyet, kötülük istemek.

Gayb (Ar.) 1. Hazır ve göz önünde olmama, gaiplik. 2. Bellisiz ve bilinmeyen şeyler, görünmez ve bilinmez haller, sırlı ve gizli olan şeyler, 3. Gözle görülmez olan alem.

Gem (i) Atın ağzına vurulan demirden yapılmış alet. Atın başının çevresine dolanan kayışlarla ve buna bağlı dizginle kullanılıp havyanı zapt eder ve istenilen tarafa çevirir.

Gevher (Far.) 1. Elmas, cevher, kıymetli taş. 2. Bir şeyin aslı ve mayası, mec. Güzel söz söyleyen.

Güruh  Cemaat, takım, bölük.

Hacet (Ar.) İhtiyaç, lüzum. 2. İhtiyaç duyma, zaruret. 3. Lüzumlu ve gerekli olan şey. 4. Allah’tan beklenen, iste-nen dilek.

Halvet (Ar.)  Tenhaya çekilme, yalnız kalma. Issız, boş yer. Mec. Fazla sıcağı anlatmak için kullanılır.

Hamhalat (Far.) Olmamış, olgunlaşmamış, bükülmüş kemerli.

Hannas (Ar.) Şeytan.

Haris (Ar.) Aç gözlü, aşırı arzu ile isteyen.

Harut (Ar.)  1. Marut denilen meleğin arkadaşı. 2. Mec. Sihir yapan, büyücü.

Hassa (Ar.)  Hükümdarın şahsına ait ordu. 2. Bir kimseye veya eşyaya mahsus olan hal, kuvvet tesir.

Hatem (Ar.) 1. Mühür, imza yerine mektubun sonuna basılmak üzere sahibinin ismi kazılan damga. Yüzük 3. En sonraki.

Hikmet (Ar.)  1. Bilgelik, bilge olan kimsenin hali, üstün akıl ve yüksek ilim. 2. Gizli sır, hakikat, 3. Felsefe ilmi ve kolları.

Himmet (Ar.) 1. Zihin ve kalple bir işe girişme, niyet, kasıt. 2. Gayret, çalışma 3. İyilik, yardım. 4. Manevi yöneliş, rûhani imdat.

Hisset (Ar.)  Cimrilik, hasislik.

Izhar (Ar.) 1. Gösterme, meydana çıkarma. 2. Yalan-dan gösteriş.

İbrişim (Far.) Bükülmüş ipek, ipek ipliği

İdrak (Ar.)  1. Anlayış, akıl erdirme 2. Erişme, yetişme, kavuşma. 3. Çağını bulma, mevsimine yetişme

İhsan (Ar.) 1. İyilik etme, güzel davranma. 2. Bağışlama 3. Verilen, Bağışlanan şey, 4. Yardım etme, lütuf

İhtiyar (Ar.) Yaşlı, koca, pir, şeyh. 2. Ölçme, tercih. 3. Kabul etme, katlanma, razı olma. 4. İsteme, dileme, kendini bilip kendi istek ve arzularına göre hareket etme.

İhtiyat (Ar.) İleride lüzumu görülür bir ihtimal ve düşüncesi ile tedbirli davranma, basiret, tedbir.

İksir (Ar.) Eskiden kimya ile uğraşanların olağanüstü bir kuvvet ve tesiri olduğuna inandıkları hayali cisim. Mec. Bir şeyin elde edilmesinde en tesirli ve biricik sebep

İllet (s) Hastalık, sayrılık. Sebep, bir şeye yol açan, bir şeyi gerektiren hal mec. Bozukluk, arıza.

İnayet (Ar.) 1. Gayret, dikkat, çalışma, eşanl. soy himmet, 2. İyilik.

İrşat (Ar.) Doğru yolu gösterme, doğru yola yöneltme, gafletten uyandırma 2. Bir şeyhin birine tarikatı ve Allah’a yakınlaşma yolunu göstermesi.

İşve (Ar.) Eda, naz, gönül avlayan tavır.

İtiyat (Ar.)  Adet edinme, alışma, alışkanlık eşanl. ülfet.

İtizal (Ar.)  1. Bir tarafa çekilme, yalnızlığı seçme. 2. İşten çekilme, istifa 3. Mutezile mezhebi ve inancı

İttihaz (Ar.) 1.Edinme, kabul etme. 2. Sayma, tutma, gözüyle bakma. 3. Kullanma, 4. Düşünme, kurma.

Kafir (Ar.) 1.Tanımayan, bilmeyen gördüğü iyiliği unutan, iyilik bilmeyen. 2. Allah’a ve birliğine inanmayan, Allah’a ortak koşan.

Karin (Ar.)  1. Yakın, 2. Bir kimseyle yakınlığı ve iliş-kisi olan, arkadaş, komşu, hısım. 3. Bir şeye sahip olan, bir hal ile nitelendirilen.

Kement (Far.) 1. Eskiden düşmanı ve avda bazı hayvanları yakalamak için uzaktan atılan ucu ilmikli, boyuna geçtikten sonra çekilince sıkışan ip. 2. Zuluf

Kesat (Ar.)  Sürümsüzlük, revaçsızlık, satılmama, geçmeme, 2. Azlık, seyreklik, az bulunma, kıtlık.

Keyfiyet (Ar.)  1. Bir şeyin niteliği 2. Bir hadisenin oluş şekli. 3. Madde, iş olup biten şey.

Kışır (Ar.) 1. Kabuk, tahıl, meyve vb. derisi. 2. Bilhassa kahve kabuğu.

La Havle (Ar.) Bir bela ve tehlike karşısında ve sabrın tükendiğini belirtmek için söylenen. Kuvvet ve kudret, ancak Allah’tadır. (Lahavle ve la kuvvete billahi’l-aliyyi’l-azim)

La Mekan (Ar.)  Yersiz, bir yere ihtiyacı olmayan.

Lenger :  Bakırdan yapılan yayvan ve kenarları geniş sahan veya tepsi.

Levh-i Mahfuz : Allah tarafından takdir olunmuş şeylerin yazılı olduğu manevi levha.

Liyakat (Ar.)  1. Yararlık, layık olma, yaraşır olma. 2. Yeterlik.

Mağrip (Ar.)  1. Güneşin battığı yer ve yön, batı eşanl. garp.

Mahmul (Ar.) 1. Yüklenmiş, bir hayvanın üzerine konmuş, 2. Yükletilen, bağlanan.

Matah (Ar.)  Kötüleme, küçük görme, hafife alma ifadesi ile mal, eşya ve insan için kullanılır

Mazarrat (Ar.) Dokunma, zarar, ziyan.

Mazhar (Ar.) Bir şeyin ortaya çıktığı, göründüğü yer veya kişi, tecelli yeri, 2. Erişen, kavuşan, şeref kazanan kimse.

Mazlum (Ar.) Zulüm görmüş, zulme ve haksızlığa uğramış, 2. (Türkçe’de) Sessiz, yumuşak, sakin.

Medet (Ar.) Yardım, imdat

Mefret (Ar.) Kocaman, iri, büyük.

Mehenk (Ar.) 1. Altın ve gümüşün ayarını ölçmeğe yarayan bir çeşit taş: altın ve gümüş, üstüne sürülerek ayarları tespit edilir. 2. Mec. Bir şeyin veya kimsenin değerini anlamaya yarayan şey, ölçü.

Meşakkat (Ar.) 1. Güçlük, sıkıntı, zahmet, eziyet. 2. Sıkıntılı iş, güç ve yorucu hizmet.

Meşrik (Maşrık) (Ar.) Güneşin doğduğu yer ve yön, gün doğusu.

Meşveret (Ar.) Danışma, görüşme, ‘Görüş ve düşüncesini alma.’

Mevzu (Ar.) Konulmuş, bırakılmış, 2. Koyulmuş, yapılmış, yürürlükte olan. 3. Uydurma, düzme, doğru olmayan.

Mevzun (Ar.) 1. Tartılmış, ölçülmüş, 2. Ölçüye uygun, ölçü olarak alınan bir örneğe göre çekilen. 3. Yakışıklı, düzgün.

Mihnet (Ar.) 1. Sıkıntı, eziyet 2. Üzüntü, kaygı, tasa, acı, dert, 3. Bela, âfet, musibet.

Mim 1. Eski alfabemizin yirmi yedinci harfinin adı 2. İşaret, alamet.

Muattal (Ar.) 1. Bırakılmış, terkedilmiş, kullanılmayan, 2. İşsiz, boş. 3. İş görmez, kullanılmaz, duruma gelmiş.

Muhakkik (Ar.)  Bir Hadisenin, bir durumun doğru olup olmadığını araştıran, doğrusunu arayan, gerçeği meydana çıkaran, tahkik ve tetkik eden.

Mukallid (s.) 1. Taklit eden, bir şeyin aynısını yapmağa çalışan.

Munis (Ar.) 1. Herkesle görüşen, kanı sıcak, sokulgan, cana yakın. İnsandan kaçmayan, 2. Akla yatkın, münasip.

Mutad (Ar.) Alışılmış, alışkanlık haline getirilmiş, adet olunmuş, her zaman ki, her zaman olan.

Mutezile (Ar.) Sünnet ehli olan müslümanlardan ayrılan ve Vasıl bin Ata isimli kimseye uyan bir topluluk.

Muztar (Ar.) Zorlanan, mecbur, bir işe zorlanmış, çaresiz kalmış.

Mücahede (Ar.) 1. Çalışıp çabalama, nefsi yenmek için gayret sarf etme. 2. Allah yolunda yapılan savaş, Allah’ın adını yüceltmek için savaş.

Müdare (Ar.) Kin ve düşmanlığı gizleyip görünüşte dostluk gösterme, yüzü gülme.

Müflis (Ar.) 1. Parasız, züğürt.

Mürailik (i) Gösteriş için güzel, doğru bir iş yapan kimsenin hali, riyakarlık, iki yüzlülük

Müsemma (Ar.) 1. Bir ismi olan, adlandırılan. 2. Kararlaştırılmış, tayin edilmiş

Müşkül (Müşkil) (Ar.) Zor, çetin, eşanl. Mania.

Müştak (Ar.) Özleyen, arzulayan, göreceği gelmiş olan, can atan.

Nazargah:  Bakılan veya bakılacak yer.

Nedamet (Ar.) Pişmanlık, pişman olma.

Nefs-i Mutmainne (Ar.)  İyiliği kötülükten seçip ayırarak insana insanlık vazifesini tanıtan ve hatırlatan kuvvet.

Nehiy (Ar.) Yasaklama, menetme, bir işi yapmamayı emir ve tembih etme.

Nikab (Ar.) Yüz örtüsü, peşçe, yaşmak eşanl. hicap 2. Perde, örtü.

Rey (Ar.) 1. Görme, görüş. 2. Fikir, düşünce, bir iş hakkında düşünme sonucu olarak söylenilen ve ileri sürülen çıkar yol, hal çaresi.

Rikkat (Ar.) 1. İncelik, yufkalık, 2. Mec. Acıma, üzün-tü.

Riya (Ar.) İki yüzlülük, yalandan gösteriş. Mürailik.

Riyazat (Ar.) Nefsi kırma, zühd ve takva maksadı ile rahat ve hoşa gidecek şeylerden uzak durup perhizle ve az şeyle yetinerek yaşayış.

Ruhu’l-Kudüs: Cebrail.

Salik (Ar.) Bir yola giren, bir yolda giden, bir yol takip eden.

Sedef (Ar.) Midye ve istiridye türündün kabuklu deniz böceği cinsleri, 2. İçinde inci bulunan bu türden deniz böceği.

Selsebil (Ar.) Hafif ve lezzetli su. Cennette bir çeşmeye verileri ad.

Server (Far.)Bir topluluğun en ileride bulunanı eşanl. Reis.

Sofestailik: Kainatın yaratıcısını, Cenabı Hakk’ı kabul etmemek için her şeyi inkar eden, sofizm, safsatacılık.

Şahne (Ar.) Eskiden şehrin dirlik ve düzenliğine bilhassa gece emniyetini korumak ve sağlamakla vazifeli memur, gece bekçisi, subaşı, zabit müdürü, eşanl. ihtisab ağacı

Taassup (Ar.) 1. Birine taraflık ve yandaşlık etme.

Tamah (Ar.) Doymazlık, çok arzu etme, aç gözlülük.    

Tebdil (Ar.)Değiştirme, başka bir şekil sûrete koyma.

Teferrüç (Ar.)1. Açılma, ferahlama. 2. Eğlenmek için yapılan gezinme, seyir.

Temsil (Ar.)1. Benzetme, teşbih. 2. Bir şeyin aynısını yapma. 3. Bir şeyin sembolü olma 4. Mesela, misal.

Tesnim 1. Kabartma, kubbeli yapma. 2. Cennetteki ırmaklardan birinin adı.

Tevfik  (Ar.)1. Uydurma, uygunluk, 2. İlahi yardım, Allah’ın bağışladığı hidayet.

Tevil (Ar.) Bilinen anlamından başka bir anlama yorumlama.

Tiryak (Ar.) 1. Eskiden zehire ve bazı hastalıklara karşı ilaç olarak kullanılan bir cins macun. 2. Bilhassa panzehir.

Töhmet (Ar.) Birine yüklenilen suç, işlediği zan ve kuruntu altında olup henüz gerçeklik, doğruluk kazanmamış cürüm, suç kabahat.

Ülfet (Ar.) Alışma, alışıklık, uyuşma, birbirini tutma, uygunluk 2. Görüşme, konuşma 3. Dostluk.

Vird (Ar.) Belirli zamanlarda okunması manevi bir vazife olarak adet edinilen Esma-i Hüsnâ, âyetler dualar vb.

Vuslat (Ar.) Sevenin, sevdiğine kavuşması.

Yakin (Ar.) Kanmış olma, şüphe kalmama, kesin bilme, şüpheden sıyrılarak bilme. Eşanl. İtminan.

Yarlıganma: Rahmet etmek, bağışlamak, mağfiret etmek.

Zahitlik: Zahidin hal ve şanı eşanl. Zühd.

Zebun (Far.) Zayıf, kuvvetsiz, halsiz dermansız

Zulüm (Ar.)  Haksızlık, eziyet, işkence baskı, adaletsizlik



Konu Başlığı: Ynt: Kelime Sözlüğü
Gönderen: Nurcan 8/F üzerinde 03 Mart 2014, 03:26:11
Her zaman karşılaştığımız kelimeler Rabbim razı olsun hemen indiriyorum pc me tarihi kitaplar da özellikle çıkma olasılığı yüksek kelimeler bunlar ne kadar teşekkür etsek gerçekten az. Rabbim katında razı olsun heba etmesin etmemize izin vermesin.