> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Kütübü Sitte > İçecekler
Sayfa: 1 [2] 3 4 5 ... 7   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İçecekler  (Okunma Sayısı 7980 defa)
07 Nisan 2010, 12:35:13
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #5 : 07 Nisan 2010, 12:35:13 »



AÇIKLAMA:



Bu bâbın hadislerinde geçen teneffüs kelimesi iki mânada kullanılmıştır: Bir mâna, az önceki hadiste geçtiği üzere nefes alıp vermektir. Bir ikinci mâna bu hadiste olduğu üzere suyun içtiğimiz kabın içerisine ciğerlerimizden çıkan havayı göndermek, soluğumuzun kaba girmesine meydan vermektir. İşte, hadiste bu yasaklanmaktadır. Bu yasaklamanın nasıl bir edeb kaidesi olduğu açıktır. Zîra su kabı müşterektir, başkaları da ondan istifade edecektir. Soluğumuzla birlikte ağız veya burnumuzdan kabın içerisine yanımızdakileri iğrendirecek bazı şeyler sıçrayabilir. Resûlullah´ın diğer tavsiyelerinde mü´min kişinin üç ayrı solukta dinlenerek içmesi tavsiye edildiğine göre, hem su içip hem solunması, bu nebevî edebe uymamaktadır. Öyle ise, suyu içerken tek başımıza bile olsak, su kabı tamamen kendimize ait bile olsa, su kabına soluğumuzu salarak içmemiz edep dışı davranıştır. Kimse görmese bile melekler görmekte, kayda geçirmektedir.

Bazı şârihler, suya nefes vererek, ağzın sudan hiç ayrılmadan suyun içilmesini," insan içişi değil, hayvan içişidir, çünkü develer o şekilde içer" diye illete bağlamışlardır, nitekim hadiste de benzer teşbih geçti.[22]



ـ4ـ وعن أبى المثنى الجهنى قال: ]دَخَلَ أبُو سَعِيدٍ عَلى مَرْوَانَ، فقَالَ لَهُ: أسَمِعْتَ النَّبىَّ # يَنْهى عَنِ النَّفْخِ في ا“نَاءِ؟ قالَ: نَعَمْ، وَسَألَ رَجُلٌ رَسولَ اللّه # فقَالَ: إنِّى َ أرْوَى مِنْ نَفَسٍ وَاحِدٍ، فقَالَ #، فَأبِنِ الْقَدَحَ عَنْ فِيكَ ثُمَّ تَنَفَّسْ قالَ: فإنِّى أرَى الْقَذَاةَ فِيهِ. قالَ: فَأهْرِقْهَا[. أخرجه ا‘ربعة إ النسائى.الفصل الرابع: في ترتيب الشاربين



4. (2253)- Ebû´l-Müsennâ el-Cühenî anlatıyor: "Ebû Saîd (radıyallâhu anh) Mervan´ın yanına girmiştir. Mervan ona:"

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın kaplara solumayı yasakladığını işittin mi?" diye sordu. Ebû Saîd (radıyallâhu anh):

"Evet!" dedi ve anlattı: "Adamın birisi: "ben bir nefeste su içince bir türlü suya kanamıyorum (ne tavsiye edersiniz)?" diye sormuştu. Aleyhissalâtu vesselâm efendimiz:

"Kabı ağzından ayır, nefes al (sonra içmeye devam et)!" buyurdu. Adam:

"Kapta çerçöp görürsem?" diye sordu. Efendimiz:

"O takdirde suyu dök!" diye emretti."[23]



AÇIKLAMA:



1- Hadisin Tirmizî´deki vechi daha sarih. Buna göre Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) içilen şeye solumayı, (yani su içme sırasında nefes alıp vermeyi) yasaklayınca, cemaatte bulunan bir zat tek solukta, yani içerken nefes alıp vermeden, içtiği su miktarıyla suya kanmadığını, daha içme ihtiyacı duyduğunu söyleyerek bir nevî itiraz eder. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Nefes alma ihtiyacını duyunca, su kabını ağzından çek, nefesini al ver, sonra içmene devam et!" der. İkinci içişte, yine nefes alıp verme ihtiyacı duyulunca aynı şekilde kap ağızdan uzaklaştırılıp, nefes alıp verdikten sonra içmeye devam edilecektir. Şunu da belirtelim ki, bu hadisten, suyu tek solukta içmenin mübah olduğu hükmü de çıkarılmıştır. Çünkü, Efendimiz, adamı tek solukta içmekten nehyetmiyor, bilakis, "bir solukta suya doyamıyorsan bardağı ağzından uzaklaştır, (solu, sonra devam et) mânasında tavsiyede bulunuyor. Diğer hadiste sarih nehiy geldiğine göre, buradan çıkarılan cevaz tek solukta içmedeki kerâheti izale etmez.

2- Zürkânî, suyu nefes alarak içme emrinin hikmetlerini şöyle açıklar: "(Bardağı ağızdan ayırıp, nefes almak) kişiye olan hürmeti korur, töhmeti defeder, suyun bozulmasını (tegayyüre uğramasını) önler, suya tükrük sıçramasına mani olur, sömürerek içmedeki hayvana benzemeyi bertaraf eder. Hayvana benzemek, tabiatımızca da, şeriatimizce de mekruhtur."

3- Zürkânî bu hadisi şerhederken İmam Mâlik´in yukarıda kaydettiğimiz üzere, hadisten tek solukta içmenin mübah olduğu hükmünü kaydettikten sonra, şahsen katılmasa da ‘Kîle’ ile sunduğu bazı farklı görüşlere de yer verir:

"Tek solukta içmek, mutlak olarak mekruhtur. Çünkü bu, şeytan işidir, çünkü bu hayvanların tarzıdır." Tirmizî, İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)´dan merfu olarak şunu rivâyet etmiştir: "Develer gibi tek nefeste su içmeyin, fakat iki-üç solukta için. İçerken besmele çekin, bitirince de Allah´a hamdedin" (2250. hadis).

4- Hadiste aynı zatın bir başka sorusu mevzubahis: "Suyun üzerine çerçöp (veya batal dahi) denen yabancı bir madde görülecek olursa ne yapmalı?" Resûlullah´ın bu durumdaki tavsiyesi, "suyun içilmeyip dökülmesidir." [24]




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İçecekler
« Posted on: 23 Nisan 2024, 15:26:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İçecekler rüya tabiri,İçecekler mekke canlı, İçecekler kabe canlı yayın, İçecekler Üç boyutlu kuran oku İçecekler kuran ı kerim, İçecekler peygamber kıssaları,İçecekler ilitam ders soruları, İçecekler önlisans arapça,
Logged
07 Nisan 2010, 12:36:18
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #6 : 07 Nisan 2010, 12:36:18 »

DÖRDÜNCÜ FASIL

İÇENLERİN ÖNCELİK SIRASI



ـ1ـ عن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أُتِىَ النَّبىُّ # بِقَدَحِ لَبَنٍ قَدْ شِيبَ بِمَاءٍ فَشَرِبَ، وَعَنْ يَسَارِهِ أبُو بَكْرٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْه، وَعَنْ يَمِينِهِ أعْرَابِىُّ، فَأعْطى ا‘عْرَابىَّ فَضْلَهُ، وَقَالَ ا‘يْمَنُ فَا‘يْمَنُ[. أخرجه الستة إ النسائى .



1. (2254)- Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bir bardak süt getirilmişti. İçerisine su katıldı. Önce kendisi içti. Solunda Hz. Ebû Bekir (radıyallâhu anh) vardı, sağında da bir bedevi. Sütten artan kısmı bedeviye verdi ve:"

(Öncelik hakkı) sağındır, sonra da onun sağı(ndan devam etsin)!" buyurdu."[25]



ـ2ـ وعن سهل بن سعد رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]أُتِىَ النَّبىُّ # بِشَرابٍ فَشَرِبَ، وَعَنْ يَمِينِهِ غَُمٌ، وَعَنْ يَسَارِهِ ا‘شْيَاخُ، فقَالَ لِلْغَُمِ: أتَأذَنُ لِى أنْ أُعْطِِىَ هؤَُءِ، فقَالَ الْغَُمُ: وَاللّهِ يَا رسُولَ اللّهِ َ أُوثِرُ بِنَصِىبى مِنْكَ أحَداً، فَتَلّهُ رَسولُ اللّهِ # في يَدِهِ[. أخرجه الشيخان.وزاد رزين: »قالَ وكانَ الْغَُمُ الْفَضْلُ بْنَ الْعَبَّاسِ« .



2. (2255)- Sehl İbnu Sa´d (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a bir içecek getirilmişti. Ondan, önce kendisi içti. Sağında bir oğlan, solunda da yaşlılar vardı. Oğlana:

"Bardağı şu yaşlılara vermem için bana izin verir misin?" dedi. Oğlan da:

"Ey Allah´ın Resûlü, Allah´a yemin olsun bana sizden gelecek nasibime başkasını asla tercih edemem!" diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bardağı onun eline koydu."[26]

Rezîn şunu ilave etti: "Zikri geçen oğlan el-Fadl İbnu Abbâs idi."[27]



ـ3ـ وعن ابن أبى أوفى وأبى قتادة رَضِيَ اللّهُ عَنْهم قاَ: ]قالَ رَسُولُ اللّه # سَاقِى الْقَوْمِ آخِرُهُمْ شُرْباً[. أخرجه أبو داود عن ا‘ول، والترمذي عن الثاني .



3. (2256)- İbnu Ebî Evfâ ve Ebû Katâde (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bir cemaate içecek dağıtan, en son içer."[28]

Hadisi Ebû Dâvud İbnu Ebî Evfâ´dan Tirmizî de Ebû Katâde ´den rivâyet etmiştir.[29]




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

07 Nisan 2010, 12:36:45
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #7 : 07 Nisan 2010, 12:36:45 »

AÇIKLAMA:



Bu bâbın son üç hadisi, cemaat halinde iken suyu veya meşrubat gibi herhangi bir içecek maddesi geldiği zaman, dağıtımın nasıl bir sıra takib edeceği hususunda prensip vaz etmektedir:

1- Öncelikle cemaatin büyüğünden başlanacaktır.

2- Büyüğün sağındaki ve onun sağındaki şeklinde devam edecektir, el-eymen fe´l-eymen bu demektir.

3- İçecek maddesini dağıtan da en sonunda içecektir. Nevevî, bu sonuncu madde için: "Bu edeb sadece içecekle ilgili maddelere has değildir. Buna kıyasen, aynı mânayı taşıyan başka taksimlerde de buna riâyet edilmelidir: Et, meyve, koku, vs. her ne olursa olsun, taksimi yapan, kendisi en sonda almalıdır" der.

Müslim´in bir rivâyetinde, cemaatte bulunan Hz. Ömer, Hz. Ebû Bekr´i ismen zikrederek, bardağın ona verilmesini taleb ederse de Hz. Peygamber sağdaki bedeviye verir ve üç kere tekrar eder:

"Sağdakiler, sağdakiler, sağdakiler!"

Bu vak´ayı rivâyet eden Hz. Enes de üç kere tekrar eder:

"Sünnet budur, sünnet budur, sünnet budur!"[30]



Büyüğün Takdimi Meselesi:


Ebû Ya´lâ´nın bir rivâyetinde İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) Resûlullah´ın su dağıtımında; "Büyükten başlayın!" dediğini belirtir. Ayrıca büyükle başlamayı emreden başka rivâyetler de var.

Arada bir teâruz gözükmektedir.

Âlimler bunu, cemaatteki ferdlerin sağsol diye ayırmaya imkan vermeyecek şekilde eşit oturma haline hamlederler. Bu hal, büyüğün önünde veya arkasında veya sol tarafında oturmuş olmaları durumunda veya bir başka vaziyette ortaya çıkabilir. Öyle ise böyle bir durumda büyükten başlanmalıdır.

İbnu Hacer soldakini takdimi emreden hadisle ilgili olarak şu yorumu kaydeder: "Hadisten çıkarılan bir hüküm şu olmalıdır: Şayet fâilin fazileti ile vazifenin fazileti teâruz ederse "vazifenin fazileti" esas alınır, tıpkı erkek ve kadına âit iki cenaze gelmesi halinde, kadının velisi erkeğin velisinden efdal bile olsa erkeğin velisi -mefdul olmasına rağmen- takdim edilir. Çünkü cenaze vazifedir, onun efdaliyetine itibar olunur, ona namaz kılacak olanın efdaliyetine değil. Buradaki sır şudur: Erkeklik ve sağlık herkesin kesinlikle hükmedebileceği unsurlardandır. Fâilin efdaliyeti öyle değil. Zîra bunda asıl olan zandır, hatta efdaliyeti nefsü´l-emirde kesin olsa bile aslolan yine zandır." [31]



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

07 Nisan 2010, 12:37:27
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #8 : 07 Nisan 2010, 12:37:27 »

BEŞİNCİ FASIL

KAPLARIN AĞIZLARININ ÖRTÜLMESİ



ـ1ـ عن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قال رَسُولُ اللّهِ #: غَطُّوا ا“نَاءَ وَأوْكُوا السَّقَاءِ[. أخرجه الشيخان وأبو داود.وزاد مسلم: »فَإنَّ في السَّنَةِ لَيْلَةً يَنْزِلُ فِيهَا وَبَاءٌ َ يَمُرُّ بِإنَاءٍ لَيْسَ عَليْهِ غِطَاءٌ، أوْ سِقَاءٍ لَيْسَ عَلَيْهِ وِكَاءٌ إَّ نَزَلَ فيهِ مِنْ ذلِكَ الْوَبَاءِ«.قالَ اللَّيْثُ: »فَا‘عَاجِمُ عِنْدَنَا يَتَّقُونَ ذلِكَ في كَانُونَ ا‘وَّلَ« .



1. (2257)- Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Kapların ağızlarını örtün, dağarcık (ve tulukların) ağzını bağlayın."[32]

Müslim´in bir rivâyetinde şu ziyade var: "Zîra yılda bir gece vardır ki onda veba yağar. Şayet ağzı açık kaba veya bağsız dağarcığa rastlarsa bu vebadan ona mutlaka iner."

el-Leys dedi ki: "Bizim yanımızdaki acemler bundan kânun-u evvel ayında sakınırlar."[33]



AÇIKLAMA:



1- Rivayet muhtelif vecihlerde bir kısım ziyadelerle gelmiştir. Mesela Müslim´in bir rivâyeti şöyledir: "Kapların ağızlarını örtün, dağarcıkkların ağzını bağlayın, kapıyı kapayın, lambayı söndürün. Zîra şeytan dağarcığı çözemez, kapıyı açamaz, kabın kapağını kaldıramaz. Eğer kabın üzerine örtecek bir şey bulamazsanız bir çöp olsun gerin ve üzerine Allah´ın ismini zikredin. Çünkü küçük fasık (fare) ev sahiplerinin üzerine evlerini yakar."

2- Rivayetin Buhârî´deki bir vechinde, rivâyet, "Geceleyin yatınca lambaları söndürün..." diye başlar.

İbnu Dakîku´lÎd der ki: "Kapıların kapatılma emrinde hem dînî, hem dünyevî maslahatlar var. Nefisler ve mallar böylece aylakların, fesadcıların, bilhassa şeytanların şerrinden korunmuş olur.

"Şeytan, kapalı kapıyı açamaz" sözü, bu emrin şeytanların insanlara karışmasını önlemek maslahatına râci olduğuna işaret eder. Şeytanın durumunu belirterek emrin sebebini de açıklaması ancak peygamberlerin bilebileceği mahfi bir meseleye dikkat çekmek, uyarmak içindir."

3- Senenin bir gecesinde veba indiğinin beyan edilmesi ve bu gecenin hangi gün olduğunun belirtilmemesi kapların her gece örtülmesi hususunda dikkate, uyanıklığa ve teyakkuza sevkeden bir durumdur.

4- İbnu Hacer icabı halinde, örtme yerine çöp germekle iktifa etmedeki sırrı şöyle açıklar: "Zannımca bu sır, çöpü gererken çekilen besmeleyle ilgilidir. Böylece çöpün gerilmiş olması, o esnada besmele çekildiğine bir alamet olur. Gerilmiş çöp sebebiyle bunu anlayan şeytanlar kaba yalaşmaktan imtina ederler." Meselenin örtme emrini te´kîde râci yönü de vardır.[34]



ـ2ـ وفي رواية لهما: ]اسْتَسْقَى #، فقَالَ رَجُلٌ يَا رسُولَ اللّهِ: أَ نُسْقِيكَ نَبِيذاً؟ قالَ: بَلى. قالَ فَخَرَجَ الرَّجُلُ يَشْتَدُّ، فَجَاءَ بِقَدَحٍ فِيهِ نَبِيذٌ، فقَالَ #: أَ خَمَّرْتَهُ، وَلَوْ أنْ تَعْرُضَ عَلَيْهِ عُوداً، وَشَرِبَ[.ولمسلم عن أبى حميد: إنَّمَا أُمِرْنَا بإبْكاءِ السِّقَاءِ لَيًْ، وَبِا‘بْوَابِ أنْ تُغْلَقَ لَيًْ[ .



2. (2258)-Yine Buhârî ve Müslim´de gelen bir rivâyette şöyle denmiştir: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) su istedi. Bir adam:

"Ya Resûlullah sana nebiz (şıra) sunmayalım mı?" diye sordu. Efendimiz.

"Evet, sun!" buyurdu."

Râvi der ki: "Adam hızla çıktı ve içinde nebiz (şıra) olan bir bardakla geri döndü. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Ağzını kapamadın mı, hatta üzerine gereceğin bir çöple bile olsa?" dedi ve nebizi içti."

Müslim´de Ebû Humeyd´den gelen bir rivâyette şöyle buyurulmuştur: "Biz, geceleyin dağarcıkları bağlamakla emrolunduk. Kapıların da geceleyin örtülmesiyle emrolunduk."[35]



AÇIKLAMA için de önceki hadisin açıklamasına bakılsın.




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

07 Nisan 2010, 12:38:45
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« Yanıtla #9 : 07 Nisan 2010, 12:38:45 »

ALTINCI FASIL

MÜTEFERRİK HADİSLER


ـ1ـ عن عائشة رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]كانَ النَّبىُّ # يُسْتَعْذَبُ لَهُ المَاءُ مِنْ بُيُوتِ السُّقْيَا[.قال قتيبة: »هِىَ عَيْنٌ بَينَها وَبَيْنَ المَدِينَةِ يَوْمَانِ[. أخرجه أبو داود .



1. (2259)- Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´a es-Sükyâ kuyularından tatlı su getirilirdi."

Kuteybe der ki: "O (es-Sükyâ) Medîne ile Mekke arasında iki günlük mesafe bulunan bir göze idi."[36]



AÇIKLAMA:



1- İsti´zâb tatlı su temin etmek demektir. Hadis Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) için es-Sükyâ denen ve Medîne´ye iki günlük uzaklıkta bulunan bir yerden su getirildiğini ifade etmektedir. Suyutî, es-Sükyâ´nın Mekke-Medîne arasında yer alan bir köy olduğunu belirtir. Suyun es-Sükyâ´dan getirilmesi, oradaki suların tatlı ve daha kaliteli olmasındandır. Zîra Medîne´nin suları tuzludur.

Ancak şunu da belirtelim ki, bu hadis, Resûllullah (aleyhissalâtu vesselâm)´in içtiği bütün suların oradan getirildiğini ifade etmez. Çünkü Medîne´nin suları da içilemeyecek kadar tuzlu olmadığı gibi, Resûlullah´ın Medîne kuyularından su içtiğine dair pek çok rivâyet gelmiştir. Hatta bazı siyer kitaplarında Efendimizin (aleyhissalâtu vesselâm) suyundan içtiği kuyuların isimleri zikredilir. İbnu Sa´d Tabakât´ında Resûlullah´ın su içtiği kuyular üzerine açtığı bâba tam dört sayfa tahsis eder ve rivâyetler kaydeder. Sözgelimi Ebû Talha´nın Allah yolunda tasadduk ettiği Beyruha adlı bahçede gölgenin daha serin, suyun daha tatlı olduğu, bu sebeple Hz. Peygamber´in sıkça oraya teşrif buyurdukları belirtilir. Bir diğer kuyu Medîne´ye dörtbeş kilometre mesafedeki Kuba köyündeki Gars kuyusudur, devesini orada ıhdırmış, sudan içmiş ve: "Bu, cennet gözelerinden bir gözedir" buyurmuştur.

Ebû Eyyûb el-Ensârî (radıyallâhu anh)´nin evinde misafir iken Hz. Enes (radıyallâhu anh)´in peder-i muhteremleri Mâlik İbnu´n-Nadr´ın kuyusundan tatlı su getirilmiştir. Kendi evine yerleşince hizmetçisi Enes, Sükyâ´dan getirir olmuş diğer bir hizmetçisi Rabâh, bazan Gars, bazan da Sükyâ´dan su taşımıştır.

Resûlullah´ın suyundan içtiği bir diğer kuyu, suyu pek tatlı olan Câsim kuyusudur ve Ebû´l-Heysem İbnu´t-Teyyehân´a aittir.

Bir diğer kuyu Büdâ´a kuyusudur. Sehl İbnu Sa´d (radıyallâhu anh): "Resûlullah´a Büdâ´a kuyusundan elimle su verdim" der. Efendimiz, bir çok kereler buradan hem içmiş, hem abdest almıştır.

Medîne´nin meşhur bir diğer gözesi Rûme kuyusudur. Sahibi suyunu parayla satmaktadır. Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm)´in: "Bunu (Müzenî) sahibinden satın alıp tasadduk edecek olan müslümanın sadakası ne makbul sadakadır!" irşadı üzerine Hz. Osman (radıyallâhu anh) sahibinin istediği parayı -ki dörtyüz dinar´dır- vererek satın alır ve Allah yolunda tasadduk eder ve bundan böyle herkes o sudan parasız istifade eder. Resûlullah durumu öğrenince: "Allah´ım! Osman´a cenneti vacib kıl!" duasında bulunur.

"Sebil" adıyla Allah yolunda çeşme tesîs etmenin ilk örneğini, habîb-i rabbülâlemîn, Fahr-i kâinat Resûl-i Ekrem´in duasına mazhar Osman-ı Zinnûreyn efendimiz bu te´sisi teşkil etmiş olmalıdır.

Şüphesiz Resûlullah´ın suyundan içmiş bulunduğu kuyular bunlardan ibaret değildir.

2- İbnu Hacer, Resûllullah´ın tatlı sudan içmesiyle alakalı Buhârî rivâyetini açıklarken şu notu düşer: "İbnu Battâl demiştir ki: "Tatlı su te´min etmek "zühd"e mâni değildir; bu mezmûm olan tereffüh sayılmaz. Ancak suya misk ve benzeri bir şey atarak kokulamak tereffühdür. İmam Mâlik, bunda israf olduğu için mekruh addetti. Fakat tatlı su içmek, bunu aramak mübahtır. Sâlih kişiler bunu yapmıştır. Acı suyu içmede bir fazilet (ve sevap) yoktur." İbnu Battâl devamla der ki: "Bunda (hadiste), yemeğin iyisini aramanın câiz olduğuna delâlet vardır, bu da hayır ehlinin amelindendir. Nitekim âyet-i kerîmede "Ey iman edenler, Allah´ın size helâl kıldığı temiz şeyleri haram kılmayın" (Mâide 87) buyurulmuştur. Bu âyet, leziz yemeklerden imtina etmek isteyenler hakkında inmiştir. Eğer leziz yemekler, alınması istenmeyen şeyler arasında olsaydı bunları kullarına vermezdi. Üstelik, kulların kendi kendilerine bunları haram kılmalarını yasaklamış olması da gösterir ki, Cenâb-ı Hak, onların alınmasını, yenilmesini murad etmekte, bunları vermesine mukabil kulların şükretmesini dilemektedir, her ne kadar insanların şükrü, nimetin hakkını ödemeye yetmese de." İbnu´l-Münir, İbnu Battâl´ın bu mütalaasına biraz karşı çıkmış:

"Evet, tatlı su içmek zühde, verâya aykırı değildir, bu açık bir husus, ama bu hadisten leziz yemeklerin de mübah olduğunu istidlâl etmek pek uzak bir ihtimaldir (o mesele ile bunun arasında ciddi bir ilgi yok)" demiştir.[37]



ـ2ـ وعن جابر رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]دَخَلَ النَّبىُّ # حَائِطَ رَجُلٍ مِنَ ا‘نْصَارِ وَهُوَ يُحَوِّلُ المَاءَ في حَائِطِهِ، فقَالَ #: إنْ كَانَ عِنْدَكَ مَاءٌ بَاتَ هذِهِ اللّيْلَةَ في شَنَّةٍ، وَإَّ كَرَعْنَا، فقَالَ: عِنْدِى مَاءٌ بَارِدٌ، فَانْطَلَقَ إلى الْعَرِيشِ فَسَكَبَ في قَدَحٍ، ثُمَّ حَلَبَ عَلَيْهِ مِنْ دَاجِنٍ لَهُ فَشَرِبَ[. أخرجه البخارى وأبو داود.»الْكَرْعُ«: الشرب بالفم من النهر أو الساقية.»وَالْعَرِيشُ«: معروف .



2. (2260)- Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Ensâr´dan bir zâtın bahçesine girdi. Bu sırada adam, bahçeye su çevirmekte idi. Resûllulah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Yanınızda şenne (eskimiş tuluk) içerisinde akşamdan kalma suyunuz varsa (ver de içelim), yoksa, akan sudan "ağzımızla içeriz" buyurdu. Adam:

"Evet yanımda soğuk su var!" deyip, kulübeye giderek bir bardağa su koydu, sonra da üzerine bir keçiden süt sağdı. Efendimiz ondan içti."[38]




[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: 1 [2] 3 4 5 ... 7   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes