> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu  (Okunma Sayısı 5804 defa)
08 Şubat 2011, 21:07:28
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 08 Şubat 2011, 21:07:28 »



KUR'ÂN'DA ZAMAN KAVRAMININ SUNULUŞU

 1.Etimolojik Açıdan

 Kur'ân öncesinde ve Kur'ân'ın nazil olmaya başladığı sıra­larda Araplar arasında konuşulan dilde zaman, mekân ve olaylar birbirine girmiş vaziyettedir [364].

Zamanın dışındaki kavramları bir araya toplayıp, aralarında bir münasebet kurulduğunda, zaman ortaya çıkmaktadır. Bunun sebebi, zamanın içine girdiği kavramların tabiatında aranmalıdır. Onların tabiatının; oluş, oluşma ve fiil olduğu hatırlanırsa, bu ara­daki münasebetin de bir olayı ve hadiseyi içermekte olduğu anla­şılır. Bu durumda zaman, o olayın içinde baş gösteren bir kavram olarak görülmekte ve varlığı anlaşılıp kavranmaktadır. Zaman sü­reci içerisinde, dilin etimolojik yapısında bir takım kurallar işletile­rek, telaffuzu zor olan kelimeler kolay bir şekle getirilmiştir. Dil, çe­şitli kabilelerdeki farklılıklardan dolayı, zaman içerisindeki son çiz­gisine gelmiştir [365].

Şu halde dil, zaman içerisinde değişime uğrama kabiliyetindedir. Bîr milletteki babalar ile çocuklar arasında geçen süreç içeri­sindeki gelişmelere paralel olarak, köklü olmasa da, dilin değişimi tabii bir hadisedir [366]. İsim, her ne kadar da zamanla ilgisi yok diye tanımlansa da, müsemmanın zamanla olan münasebeti, ismin, zamanın mahsulü olduğunu göstermektedir. Zamansız bir müsemma düşünülemeyeceğine göre, zamanla ilgisi olmayan sadece isim kelimesinin kendisi olur [367]. İsim, fiil ve harf, birbirine öncelik taşı­maz. Bunların bir aşamada olduğuna hükmedilmektedir [368]. Buna dayanarak olayın, zamanın ve varlığın da bir birine öncelik taşımayacağı söylenebilir. Belki böyle bir olayın, naklinde ve tertibin­de bir öncelik sonralık düşünülebilir. Nitekim Kur'an'da fasılaların kendinden önceki kelâmla ilgisini sağlayan önemli bir özelliği var­dır. Sanki fasıladan önce gelen kısım, ona bir giriş gibidir [369].

Kur'ân, ilk yaratılışı yevm kelimesi ile ifade ederken; yevm ke­limesinin asıl manalarından olan oluş; bir varlığın veya bir olayın oluşudur. Esasen varlığı olaydan, olayı varlıktan ve her ikisini bir isimden soyutlamak mümkün değildir. Bu dikkate alınarak yer ve gök isimlerinin bunların yaratılışından, yahut yaratılışlarının isimle­rinden, veya yer ve göklerin yaratılış ve isimlerini ifade eden harf­lerin hepsinden önce olduğunu söylemek mümkün   değildir, "Kun/ol" emri ile birlikte, yaratılışın, varlığın ve varlığın adının, varlığa ve yaratmaya vasıta olan harflerin birbirine öncelik taşıma­yacağı yönündeki açıklamalar bunu desteklemektedir [370]. Gerek kozmik gerekse biyolojik, sosyolojik ve psikolojik olaylar, bu olay­ları meydana getiren varlık ve fiiller de hiçbir zaman birbirine ön­celik taşımaz. "Güneş doğuyor" cümlesinde "güneş" ismi, bu ismi meydana getiren harfler ve güneşin doğması, birbirine öncelik ta­şımaz. Ancak dil meselesi, muhatabı ile gündeme gelen bir husus­tur. Öyle ise var olmakla kendisinden söz edilmek, farklı manalar içeren ifadeler olmalıdır ki dilin gündeme gelişi, kökeni hakkındaki varsayım [371], düşünce [372]vahiy-ilham [373] ve bir takım nazariyeler [374], insanın yaratılışı ile zamandaş; dilin yapısal değişimi ise zamansaldır [375]Nitekim tenasül yoluyla dünyaya gelen insanın, dil bakımın­dan istidadı olmasına rağmen, fiilî konuşması uzun zaman almak­tadır. Bu durum ilk insanın da konuşmak için böyle bir süreç ya­şamış olacağına delil olmalıdır.

Kur'ân, zaman kavramını sunarken, dil onun için önemli bir araçtır. İfade edeceği olayın mahiyetine göre, etnografı de geniş zamanı (Bakara, 96, 226; En'âm, 82) kullanır. Çünkü etnografi, başka toplum ve kültürler konusundaki açıklamaları geniş zaman kipiyle anlatma pratiğidir. Bu yolla bir gelenek, tören veya dünya görüşü, bir gruba, kabileye, yada etnoğrafinin seçtiği birime da­yandırılır [376]. Nitekim Bakara sûresinin 96. ayetinde, Yahudi ve putperestlerin dünya görüşlerini oluşturan yaşama istekleri, geniş zamanla ifade edilmiştir. Kur'ân, fiil, edat, harf ve edebî sanatları da yerine göre kullanır. Çünkü zaman, kendisine mahsus araçlar ile ifade edilmelidir [377]. Aksi halde iletişim gerçekleşemez.

Fiilde zamanı, sîgası ortaya koyar. Darebe sözünü işiten, önce dövme olayını fark eder, sonra da zamanını algılar. Bu ne­denle fiilde sığasının ortaya koyduğu yapısal işaret, zamandır. Söz konusu sîga lafızdan da, manadan da güçlüdür [378]. Zaman, var oluş yahut fiilin kendisi olduğu açısından değerlendirilecek olursa, lafzı ve manayı meydana getiren olayın bizzat kendisi zamandır. Çünkü mazi, hal ve müstakbel fiil, zamanla ilgili ifadelerdir. Küfe ekolüne göre, fiilin bir geçmiş, bir de geleceği vardır. Bu ekol mensupları, şimdiki zamanın ism-i fail sîgası ile ifade edileceğini ve bu zamanı, fiili yapanın bir niteliği olarak anlamışlardır. Buna kar­şılık, Basralılar, ism-i fail sîgasına, devam eden fiil adını verip, şimdiki zamanı Muzari fiil ile ifade etmişlerdir. Şimdiki zamanın, fiili yapana ait bir nitelik olduğunu, geçmiş zamanın geçtiğini, geleceğin ise henüz ortada olmadığını savunanlar, kelâmalardan ba­zılarının da katılımıyla zamanı inkâr etmektedirler [379]

Mastarda ise, mutlak zaman manası mevcuttur. Çıkma za­manı denildiğinde, bu, girme ve benzeri eylemlerin zamanından ayrılmış olur. "Çıktığı gün" denildiğinde, çıkma zamanı şeklindeki ifadenin kapsadığı mana ortaya koyulmakla birlikte, fazlasını da ifade etmektedir. Bu da çıkma zamanının, "çıkacağı gün" ifade­sinden ayrı olduğunu belirtmektedir. Şu halde zamanı, daha fazla bilinebilecek kabiliyeti olan fiile isnad etmek daha uygundur. Fiile, zamandan başka bir şey isnad edilemez [380]. Arap dilinde, zamanın, mekân ve olayın içine girdiğini morfolojik sîga olan "mef al" veya "mef’il" vezinleri göstermektedir. Bu ise Arap zihninin, zaman ve mekân için ortak bir zarf inşa ettiğini, bu iki zarfın tek bir kalıpta toplandığını, ayrıca bu kalıbın, mimli mastarıda içine aldığını gös­termektedir. Söz konusu sîganın maziden yapılmış olup, mezid fiil­lerde misli geçmiş zamanı ifade eden ism-i meful sîgasında oluşu, Araplar da, mastarın zamanla iç içe oluşunu göstermektedir [381]. Bu hususla alâkalı olarak müracaat edilen tefsirlerden bazılarında herhangi bir bilgiye ulaşılamamıştır [382]Kur'an'da geçen "mesîr" [383], "me'vâ" [384], kelimeleri uhrevî bağlamda, "mev'id" [385] ise hem dün­yevî hem de uhrevî anlamda ism-i zaman, ism-i mekân, mimli mastar olarak tek sîgada kullanılmıştır. Bu da, zamanla mekân ve olayın birbirinden ayrılamayıp, tevhidi vurgulayan dilin, formolojik bir delilidir. Yine aynı kelimeler, ahiret, kıyamet, cennet ve cehennemin zamandan tecrit edilemeyeceğini, ancak zaman öl­çeklerinin "kıyamet", "ba's", "mahşer" gibi olaylar olduğunu ve olayların birbirini ayırdığını anlatmaktadır. Ayrıca etimolojik bir gerçek olarak, ahirette hareket, zaman, mekân ve bunlarda mey­dana gelen olaylara ve değişime işaret edildiği söylenebilir.

"Doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gün" (Mâide, 119), "O gün gök sallanıp çalkalanır" (Tûr, 9) ifadeleri, Kur'ân da zamanın, fule isnat edildiğini göstermektedir. Fiil, bazen devamlılık arz eder, bazen de kesintiye uğrar. "(Yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmaları..." (Yûsuf, 35) ayetinde Allah, hapsin devamlı olmayacağına dikkat çekmek için fiil cümlesi getirmiştir. "Firavun, Benden başkasını tanrı edinirsen, andolsun ki seni zindanlıklardan ederim’ dedi" (Şuarâ, 29) ayetinde ise, hapsin devamlı olduğuna işaret etmek için, isim kullanılmıştır [386]. Yine, "doğru olanlar" (Ankebût, 3) manasındaki sadekû/iy-^ fiil sîgasıyla, aynı ayetteki "yalancılar anlamındaki kâzibîn/-^15" in de isim sîgasıyla ifade edilmiş olmas , İsm-i failin İfade ettiği işin, özne de mevcut olduğuna ve onda kök saldığına işaret etmektedir. Halbuki buna işaret etmez. Bu ayette, İslâmiyet'e hemen girecek olanlar ile, küfrünü sürdürüp gi­decek olanlardan bahsedilmiştir. Onun için müminler hakkında, fiil sîgasıyla kafirler hakkında ise devam ve sürekliliği haber veren sığayla denilmiştir. İşte bundan ötürü "doğrulara, doğ­ruluklarının fayda vereceği gün" (Mâide, 119) ayetinde = şek­linde ism-i fail sîgasında getirilmiştir. Çünkü, ahirette doğruluk, ar­tık müminlerin kalbine kök salmıştır. Fakat bu durum İslâm'ın başlangıcında böyle değildir [387]. Râzî (606/1209), Necin sûresinin 57. ayetinde geçen kelimesindeki sürekliliği ortaya koyan şu açık­lamayı yapmıştır. "Yaklaşan yaklaştı" ifadesi her gün biraz daha yaklaşan kıyamet, biraz daha yaklaştı, dolayısıyla o yakında ger­çekleşecek demektir [388]. Bu açıklamadan çok açık olarak anlaşılan, ism-i fail sîgasının süreklilik ifade edişidir.

İsm-i fail ile hem şimdiki zaman hem geçmiş zaman ve hem de gelecek zaman kastedilmektedir [389]. Nitekim Kâfirûn sûresinin 4. ayetinde anlatılmak istenen geçmiş, şimdi ve gelecekte sizin tap­tıklarınıza tapmadım, tapmıyorum, tapmayacağım şeklindedir [390]. Filozoflara göre, "her nefis ölümü tadıcıdır" (Âl-i İmrân, 185; Enbiyâ, 35; Ankebût, 75) mealindeki ayetlerde zâikatun kelimesi hem şimdi, hem de gelecek için geçerlidir [391]. Şu halde ism-i faille­rin bir kısmı ile, zaman sınırlamasının aşıldığı söylenebilir. "dişi deveyi gönderen biziz" (Kamer, 2) ifadesinde ism-i fail, mazi anlamında kullanılmış olup, ilgili işin bitmiş olduğunu ifade etmektedir. Fakat "biz o dişi deveyi göndereceğiz" denilmesinde ism-i fail, gelecek zaman manası ifade eder. Olayı Hz. Peygamber'e, sanki onun zamanında olmuş gibi canlı olarak anlatmak, böylece Hz. Peygamber'in sabır ve hakka davet hususunda Hz. Salih'i örnek almasını sağlamak ve düşmanlarına karşı ilâhî yar­dımın geleceği hususunda Rabbine güvenini sağlamlaştırmak için­dir. Sanki Allah, "faen seni gerçek mucizelerle destekleyeceğim" demişti...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu
« Posted on: 29 Mart 2024, 15:47:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu rüya tabiri,Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu mekke canlı, Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu kabe canlı yayın, Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu Üç boyutlu kuran oku Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu kuran ı kerim, Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu peygamber kıssaları,Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşu ilitam ders soruları, Kuranda Zaman Kavramının Sunuluşuönlisans arapça,
Logged
25 Ocak 2019, 13:08:32
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #1 : 25 Ocak 2019, 13:08:32 »

Esselamu aleyküm Rabbim bizleri Kur an a uygun yaşayan kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Ocak 2019, 15:31:28
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 25 Ocak 2019, 15:31:28 »

Esselamu aleykum. Zamani yaratan ve yoneten rabbe binler kez subhanallah.Rabbim bizleri kur ani okuyan anlayan kullardan eylesin inşallah. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes