> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak  (Okunma Sayısı 755 defa)
12 Şubat 2011, 17:47:21
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 12 Şubat 2011, 17:47:21 »



Gayr-i Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak

 Gayr-i müslimlerle yardımlaşma konusunda olduğu gibi, İslam'ın ve müslümanların menfaatına yarayan konularda bir zulüm ve haksızlığa sebebiyet vermemek şartıyla mü'minlerin başkaları ile ittifak ve anlaşma yapmaları da alimlerin büyük çocuğunluğu tarafından dînen caiz görülmüştür.

Bu karşılıklı olarak birbirlerinin menfaatlerini koruma gayesine yönelik olabileceği gibi insanlığın zararına olan bir harekete mani olmak maksadıyla yapılmış umûmî bir anlaşma ve ittifak da olabilir.

Bazı kimseler, “Ey iman edenler, Yahudi ve hristiyanları dostlar edinmeyin” [293] ve “Mü'minler mü'minleri bırakıp kâ­firleri veli edinmesinler” [294] âyetleri ve benzeri nasslarla istid­lal ederek gayr-i müslimlerle hangi şekilde olursa olsun, anlaş­ma yapılmayacağını iddia etmişlerse de ekseri alimlerce bu iddia benimsenmemiştir.

Nitekim çağdaş müfessirlerden M. Reşid Rıza (ö. 1354/1935) hangi şekilde olursa olsun, başkaları ile ittifak ve antlaşma yapılamayacağı görüşünü ileri sürenleri şiddetle eleş­tirerek şöyle der: “Dinde bilgisizce söz söyleyen ve Kur'an-ı Kerîm'i arzularına göre tefsir edenler, “Müminler mü'minleri bırakıp kafirleri veli edinmesinler” [295] ayeti ve, “Ey iman edenler, Yahûdî ve hristiyanları dostlar edinmeyin” [296] ayetleri gibi genel ve özel yasaklama içeren ayetlerin, müslümanlann -maslahatları icâbı dahi olsa- başkalarıyla ittifak veya antlaşma yapamayacağına delâlet ettiğini iddia etmektedirler. Onlar bu şekilde düşünürken, Hz. Peygamber (s.a.v)in, şirk üzere olduk­ları halde Huzâa kabilesi ile antlaşmalı olduğunu gözden ka­çırmaktadırlar.

Bundan da öteye cahillikleri sebebiyle din adına taassub gösteren bazıları, müslümanm gayr-i müslime hüsnü muamelede bulunmasının, onunla iyi geçinmesinin veya her hangi bir işte ona güvenmesinin caiz olmayacağı görüşünde­dirler.

Biz bu mesele hususunda bir gazetede yazarken, telgrafla elimize; mutaassıb afganhlardan bazılarının, Hindistanda ingilizlerle ikili ilişkilere girmesi, onlarla birlikte yemek yeme­si, alafranga elbiseler giymesi ve onlarla toplantı düzenleme­sinden ötürü emirlerine kızarak küfrüne ve emirlikten azlinin vücûbuna hükmettikleri, toplantılarını dağıtmak için askerler gönderdikleri haberi geçti. İşte bu türlü cahil mutaassıplar, İslama ve müslümanlara en zararlı yaratıklardır. Bundan da öteye onlar, İslam'ın hakikatine diğer milletlerden daha uzak olanlardır. Kur'an'ın diline, üslûbuna ve ilk müslümanlann onu uygulama tarzına yabancı olmalarına rağmen, böyleleri Kur'an'ı anlıyorlar mı acaba?

Nitekim Üstad (Muhammed Abduh), bu ayetin tefsiri sa­dedinde genişçe açıklamalarda bulunarak şöyle dedi: “Bu âyetinmanası şudur: “Mü'minler kâfirleri, Hatib İbn Ebî Beltaa'nın yaptığı gibi kâfirlerin maslahatlarını mü'minlerin maslahatlarına tercih hususunda veliler ve yardımcılar edinme­sinler. Çünkü böyle bir durumda kâfirleri tercih etme ve mü'minlerden üstün tutma daha da öteye imana karşı küfre do­laylı yoldan da olsa, destek verme vardır. Böyle bir durumun ise, kendi şahsi menfaati olsa bile mü'minden asla sadır olma­ması icabeder. Bunun için Ömer (r.a), Hatıb'ı münafık olarak isimlendirmiş ve onu öldürmek istemiştir. Ancak Resûlullah (s.a.v), Hatıb'ın Bedir ehlinden olduğunu hatırlatarak onu bun­dan menetmiştir. Resûlüllah, yasak olmasına rağmen müşrikleri dost/veli edinmesinden ötürü Hatıb'ın küfrüne hükmetmediği halde, biz İslam adına, müslümanlann, onlara, onların müslümanlara ihtiyacından daha fazla muhtaç oldukları bir durumda ehl-i kitap olmaları sebebiyle bize müşriklerden daha yakın olan kitap ehli bir hükümete karşı mü'minleri bırakıp onları velî edinme gibi bir durum söz konusu değilken yemek, içmek, elbise giymek ve onların hükümetlerine karşı güzel dav­ranışta bulunmak gibi Allah'ın kendisine mubah kıldığı bir fiil­den başkasını işlemeyen Afgan emiri gibi bir kimseyi nasıl olur da tekfir edebiliriz?[297]

M. Abduh, Mücadele 22. ayetini tefsir ederken de bu ko­nuda şunları söyler:

“Şayet mü'minlerin mü'min olmaları, kâ­firlerin de kâfir olmaları cihetleri ile karşılıklı dostça ilişkiler içerisinde bulunma mü'minlerin her hangi bir işi hususunda ise, bu noktada menedilen dostluk, dini küçük düşürme, dindarlara eziyetlime ve maslahatlarını zayi etme gibi durumlarda söz konusu olabilir. Bunun dışında dünyevî muamelelerin ticaret ve benzeri gibi çeşitli şekillerinde olursa, bu yasaklamanın kapsa­mına girmez. Çünkü bu muamele Allah'a ve Resulüne karşı hudud koyma yarışına girme yani, Allah'a ve Resulüne düş­manlık ve dinîne mukavemet anlamına gelmez.”[298]

Çağdaş alim Muhammed Gazzâlî de İslam'ın ve müslümanların yararına olduğu takdirde gayr-i müslimlerle ittifak ve anlaşma yapılacağı görüşünü benimseyen alimlerden­dir. O Resûlüllah (s.a.v)in müşriklerle birlikte yapmış olduğu “Hılfu'l-Fudul=Fazîletlerin Muhafazası Antlaşması'nı delil geti­rerek bugün de bu tür antlaşma ve ittifakların caiz olduğunu ifade ederek şöyle der:

“Hılfu'l-Fudul’a gelince, hayat sahifeleri ne kadar karar­mış olursa olsun, kötülükleri ne kadar artarsa artsın, hayatın şeref manaları ile titreyen, kahramanlık ve iyilik için koşan faziletli insanlardan hâli olmadığının bir delilidir.

Câhiliyyenin o gafil çağlarında hayır sahiplerinden bir kaç insan kalkıp aralarında adaletin kabulü ve haksızlıkların ortadan kaldırılması ve buna benzer kaybolmuş faziletlerin “Harem” toprağında yenilenmesi üzerine anlaşıyorlar.”[299]

Said Havva, Gazzâli’nin bu görüşlerini aktardıktan sonra şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “Acaba bugün bir kısım müslümanların bir araya gelerek “Hılfu'l-Fudul” anlaşması gibi bir anlaşmaya gerçekleştirmesi caiz midir? Aynı şekilde müslümanların kendilerinden başkalarıyla “Hılfu'l-Fudul'a ben­zer bir ahitleşmeyi taahhüt etselerdi caiz olabilir mi?

Muhakkakki Allah, “Ey iman edenler!... iyilik ve takva hususunda bîrbirinizle yardımlaşın” [300] ayeti ile müslümanlar üzerine iyilik, takva ve fenalıklardan sakınma hususunda yar­dımlaşmayı farz kalmıştır. Bunun için bir kısım müslümanların bu gibi konularda biraraya gelerek birbirleri ile bir akit yapma­ları caizdir. Çünkü bu anlaşma, zulüm ve azgınlık amacıyla diğer müslümanlara karşı yöneltilmiş bir çeşit hizipçiliğe dö­nüşmek suretiyle mescid-i dırar meselesine benzemediği müd­detçe şer'an caiz olan bir hususu tekid etmekten ibarettir. Müs­lümanlarının her hangi bir zulmü ortadan kaldırmak yahut bir zalime karşı durmak üzere kendilerinden başkalarıyla anlaşma­larına gelince, bununla halde ve istikbalde İslam'ın ve müslümanların maslahatını muhafaza ediyor olmaları şartıyla onlar için böyle bir anlaşma da caiz olur.

Bunun delili Resûlüllah (s.a.v)in: “Abdullah İbn Cüd'ân'ın evinde iştirak ettiğim bir anlaşmayı kırmızı kırmızı develeri bana verseniz gene de bozmam. Bu anlaşmayı yapanlar Hâşim, Zühre ve Teym oğullarıdır. Bunlar ebediyyen mazlumun yanında olacaklarına dâir anlaşarak birbirlerine söz verdi­ler. Bugün de öyle bir anlaşmaya davet edilseydim, hiç tereddüt etmeden icabet ederdim. İşte bu anlaşma “Hilfu'l-Fudul”dür.” hadisidir. Zira Resûlullah, İslam'dan sonra dahi kendisini böyle bir anlaşmaya çağıranlara icabet etmeye hazır olduğunu bildirmektedir. [301]

Bütün bu hususlar gösteriyor ki islamın ve müslümanlarm maslahatına halel getirmemesi ya da başka bir zulüm ve haksızlığa sebebiyet vermemesi kaydıyla müslümanların ihtiyaç duydukları zaman gayr-i müslimlerle her türlü ittifak ve anlaşmayı akdetmeleri caizdir. [302]


[293] Maide: 5/55.

[294] Ali İmran: 3/28.

[295] Ali İmran: 3/28.

[296] Maide: 5/55.

[297] M. Reşid Rıza, Tefsîru'l-Kurâni'l-Hakîm, 111/278.

[298] M. Reşİd Rıza, a.g.e, III/278.

[299] Said Havva, EI-Esâs fîs-Sünne, (Çev: Heyet), İstanbul, 1991, I/202)den naklen.                             

[300] Maide: 5/2.

[301] Said Havva, a.g.e. 1/201-202

[302] Mikdat Öccü, Kur’an’da Veli Ve Velayet, Suffe Yayınları, İstanbul, Ocak 1997: 129-134.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak
« Posted on: 20 Nisan 2024, 00:48:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak rüya tabiri,Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak mekke canlı, Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak kabe canlı yayın, Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak Üç boyutlu kuran oku Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak kuran ı kerim, Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak peygamber kıssaları,Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmak ilitam ders soruları, Gayri Müslimlerle İttifak Ve Antlaşma Yapmakönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes