> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuranda İnsan Psikolojisi > Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret  (Okunma Sayısı 1374 defa)
19 Şubat 2011, 22:28:36
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 19 Şubat 2011, 22:28:36 »



Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret

Afv'ı İlâhî :

 Allah'ın affı ve mağfireti, Kur'an'ın ehemmi­yetle bahsettiği mevzulardandır. İnsan, Kur'an'da kuvvetleri ve za'aflarıyla çok iyi bildirilmektedir.

Nasıl bildirilmesin ki onu yaratan da Allah, Kur'­an'da onu anlatan da Allah'tır. Böyle olduğu için bu müthiş imtihan içerisinde onun çokça sendele­yeceğini, hata edeceğini, şaşıracağını, yardıma ih­tiyacı olduğunu da bilir. Yaratan, onu sık sık gü­naha düşebilecek şekilde yaratmıştır. Allah'ın rahman, rahim, gafur, afüv, vedûd gibi sıfatlarının tezahürü için insanın hatalı olması gerekmektedir, Ebu Hureyre (r.a)'ın rivayet ettiği şu hadis ger­çekten dikat çekicidir:

“Nefsim, yedi kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, eğer siz günah işle­meyen kimseler olsaydınız,  Allah Teala sizi yok eder ve yerinize, günah işleyip Allah'tan bağışlan­malarını dileyen bir kavm getirirdi, onlara da mağ­firet ederdi.” [1549] Resulullah (a.s.) Rabbisinden şöyle dediğini nakletti: “Bir kul günah işler ve der ki:

“Ey Allah'ım günahımı bağışla!” Allah Teala da der ki:

“Kulum bir günah işledi ve günahını bağışlayan veya cezalandıran bir rabbi olduğunu bildi.” Sonra o kul tekrar günah işler ve :

“Ey rabbim günahımı bağışla!” der. Allah Teala da :

“Ku­lum günah işledi ve günahı ya bağışlayan veya ce­zalandıran bir rabbinin olduğunu bildi.” Kul tekrar günaha döner ve : 

“Rabbim günahımı bağışla!” der. Allah da :

“Kulum günah işledi ama biliyor ki günahı mağfiret edecek ve cezalandıracak bir rabbisi var. Ey kulum dilediğini yap, ben seni ba­ğışladım”.[1550]

“Gerçekten Rabbin, zulümlerine rağmen, in­sanlar için mağfiret sahibidir. Rabbinin ikâbı da çetindir.”[1551] Bu ayet Ehl-i Sünnet'e göre, tevbe olmasa bile Allah'ın,büyük ve küçük gü­nahları affedeceğini göstermektedir, çünkü ayet­te, zulme rağmen mağfiret zikredilmektedir.[1552] Allah, kullarını, cinlerin ağzından mağfirete davet ediyor. “Ey kavmimiz, Allah'ın davetine icabet edin. O'na iman edin ki, sizin günahlarınızdan bir kısmını yarlığasm ve sizi çok elem verici bir azabtan kurtarsın.”[1553] Burada “günahlarınız­dan bir kısmını” denilmesi şayan-ı dikkattir. Denil­miştir ki murat hâlis hakkullah olan günahlardır. Zira kul hakları mücened imanla affolun­maz.[1554] Fakat şunu bilmek gerek ki; Allah Teala'nın mağfireti herşeyi ihata eder, eğer kul hakla­rını affetmek isterse onu da affedebilir. Kul haklarını affetmemeyi sünnet edinmiş olması, gücü yet­mediğinden değildir. Adaletini o şekilde tahakkuk ettirmek içindir. Mesela, bir savaşçı  haksız yere mal gasbettikten sonra, kan akıttıktan sonra gü­zelce müslüman olsa, geçen günahları affolu­nur,[1555]i bu islâma dönenler içindir. İnsanlar inandıkları halde günah işlerler ama bir taraftan da güzel ameller işlerlerse Allah onlara da mağfiret vadediyor:   “İçlerinden iman edip de, iyi amelde bulunanlara, Allah hem mağfiret hem de büyük mükafaat vadediyor.”[1556]

Günahlar ne kadar büyük ve çirkin olurlarsa olsunlar, Allah'ın af ve keremi onlardan daha bü­yük ve geniştir.[1557] İnsanın bütün amelleri salih olsa bile Allah'ın af ve gufranına muhtaçtır.[1558] Şu ayette, Affın şartı olarak, tevbe şart koşulduğu için Mutezile tevbesiz ai'f mümkün olmadığını ileri sürmüş[1559] ise de geçen ayetler bu görüşe terstir.

“Kötülükler işleyip de sonra arkasından tevbe ve bununla beraber iman edenleri, şüphesiz ki Rabbin bunun ardından elbette yarlığayıcıdır, hakkıyla esirgeyicidir.” [1560] Allah'ın sınır­sız affı, bir taraftan muzafferiyetle imtihan olunan­ların hatalarını, bir taraftan da başka tanrılar edinmeye yeltenenlerin sapıklıklarını silip süpüre­cek kadar geniştir [1561] İnsanın, ka­zandığı günahları yüzünden başına gelen maddî ve manevi musibetlerin çoğunu, Allah'ın affı kar­şılamaktadır [1562] O, çok affedici ol­duğu için, Musa (a.s.)'ın kavminin, Tur dağında iken, altın buzağıyı tanrı edinmelerini kendine şükretsinler diye[1563] affetmiştir. [1564] Allah'ın affı, meşîetine bağlıdır.

“O, Dilediğini azab eder, dilediğini affeder.” [1565] Zamahşerî'nin iddia ettiği gibi meşîet, “tevbe ederek mağfireti hak edeni afetmeyi dileme; ısrarla masiyete devam ederek azabı iyice hak edeni azab etmeyi dilemesi.”[1566] şek­linde değildir. Allah'ın mağfiret ve ta'zîbinin hiçbirşeyle mukayyed olmadığını şu ayetten anlıyo­ruz:

“Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. O kimi dilerse yarlığar, kimi dilerse azablandırır.” [1567] Takyid, ayetin gelişine uygun değildir. Çünkü bu ayette, Allah'ın mutlak mâlikiyyetinin mutlak olduğunu ve binaenaleyh dilediğini yapabi­leceğini, meşîetine, mânı olmadığını ifade etmek­tedir. Mağfireti tevbeye, azabı zulme tamamen bağlı olsaydı, dilediğini yapan birisi olamazdı, bel­ki tevbe veya zulmün   gerektirdiğini yapan bir tanrı olurdu. Ayet, bunun aksini dile getirmekte­dir.[1568] Nitekim İsâ (a.s.),   kıyamet gününde, Allah'a ümmetinin sapmasının hesabını verdikten sonra, söyleyeceği şu sözler, bu gibi bir takyide ma­hal bırakmıyor.

“Eğer kendilerine azab edersen şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları yarlığarsan, mutlak gâlib, yegâne hüküm ve hik­met sahibi olanda gerçekten sensin sen.”[1569] Ne azabetmende bir haksızlık, ne mağfire­tinde bir izzetsizlik ve isabetsizlik tasavvur oluna­bilir. Ne istersen yaparsın, ne yaparsan, yaptığın hikmetin taa kendisi olur. İzzet de senin, hikmet-i bâliğa da. Ne hükmüne müdahale olunabilir, ne de hikmetine itiraz edilebilir. Hasılı ulûhiyyete ve hakimiyyet ancak senindir.[1570] Sen mutlak mâliksin. Tam mâlik olana, mülkündeki tasarrufuna, nasıl tasarrufta bulunursa bulunsun itiraz edile­mez.[1571] O dilerse kâfiri cennete, zahidi cehen­neme kor.[1572] Ayetin zahiri bu manaları mutazammındır. Menar sahibi bu zahiri terkederek: “Eğer onlardan iman etmiş olanları yarlığarsan muhakkak sen aziz ve hakimsin”[1573] diye tefsire gitmiştir. Fakat ortada iman etmemiş bir kavmin hesabı görülmekte ve tevhid üzere iman etmeyişle­rinin hesabını vermektedirler. Zamahşerî bu ayet­te, mutezile ile Ehl-i Sünnet arasında şu bocalama[1574] ile güzel denebilecek bir tefsir yapar: “İsa (a.s.), sen onları affettin, demiyor, eğer affeder­sen, diyor. Eğer onlara azab edersen adaletindendir, çünkü onlar azaba en müstehak olanlardır. Eğer küfürlerine rağmen onları yarlığarsan, bu yarlığamanda hikmet yönü yok değildir. Çünkü mağfiret, aklen, her mücrim hakkında güzeldir. Hem cürm ne zaman en büyük cürm olursa, onun affı da en güzel af olur”[1575]

Madem ki Allah Teala herkese karşı, azab ve mağfirette mutlak olarak kadirdir, öyleyse mü­minleri azab etmesi, kâfirleri de af etmesi müm­kündür. “O halde, iman ile küfrün hükmünün ne kıymeti olur?” diye bir vehm hatıra gelebilir. Bu vehmi def için yukarıdaki ayetin hemen akabinde şu ilâhî hükmün beyanı geliyor[1576] : “Bu gün doğru söyleyenlerin sadâkatlerinin kendilerine fayda vereceği bir gündür. Daimî ve ebedî kalıcı oldukları altından ırmaklar akan cennetler, onlarındır. Allah kendilerinden razı olmuştur, kendile­ri de Allah'tan razı olmuşlardır ve işte bu en büyük kurtuluş ve saadettir.” [1577]
 
Tevbe:

 İnsanlığın atası olan H. Âdem ile başlayan gü­nah, Allah'ın “tevbe” gibi bir tâlimini peşinden ge­tirmiştir. Âdem (a.s.) işlediği günahtan teessür du­yup tevbekâr olmak isteyince, bunun için gerekli kelimeleri bilemedi. Derken onun elem ve çaresiz­liğine Cenab-ı Allah'ın fazlı yetişti ve hususî tevbe lafızlarını ona öğretti[1578]:

“Âdem, rabbinden ke­limeler belleyip aldı (O'na yalvardı). O da tevbesini kabul etti. Çünkü tevbeyi en çok kabul eden, asıl esirgeyen O'dur.” [1579] Allah Teala için bu ayette, mübalağa sîğasıyla “tevvâp” (tevbeyi en çok kabul eden) denilmesi iki cihettendir. Birinci­si, dünya hükümdarlarından birisi, raiyyesinin kendisine karşı yaptığı bir kusuru ilk defada özür dilerse affedebilir, fakat ikincisinde aynı ha­tayı af, tabiatına uygun değildir. Fakat, Allah Teala böyle değildir. Çünkü O'nun tevbeyi kabul etmesi, kalb rikkatinden, menfaati olduğu için veya bir zararı def için değildir, aksine sadece ve sadece ihsanın ve fazlının neticesidir. Bunun için, bir mü­kellef, her saat masıyette bulunsa, sonra da tevbe etse, Allah, onun bile bütün tevbelerini kabul eder. Bundan dolayı O, tevbeyi kabulde mübalağa sîğasıyla tavsife müstehaktır. İkinci olarak, Allah'a tevbe edenlerin sayısı çokolduğu için de, O, bu tavsife müstehaktır.[1580]

Tevbe, kula isnad edilirse “rucû'” manasına, Allah'a isnad edilirse “tevbeyi kabul ve günahı af” veya “tevbeye tevfik ve onun sebeplerini tevbe edecek olana kolaylaştırmak” manasına anlaşı­lır.[1581]

Âdem (a.s.)'ın ilk zellesi henüz tabiatı olma­mıştı. Bu felâket üzerine derhal Âdem (a.s.) bu fıtratla Rabbine teveccüh edip, O'ndan kendisine bazı kelimelerin telkin buyurulmada olduğunu an­ladı ve onlarla tevbe etti. İnsanın saadeti, günah­ları kendisine tabiat edinmemek için dâima tevbe ve istiğfar üzere bulunmaktır. İnsanı üzecek şey vakî olan bir günah değil. Günahta ısrar etmek ve tevbeyi unutarak şeytana uymayı tabiat edinmek­tir.[1582]

Tevbe bu haliyle, insanın kirlenip kirlenip yı­kandığı bir nehir gibidir. Nitekim, Resulullah (a.s.)'in şu hadisi, bu temizlenişin bir başka ifadesidir:

“Günahından dolayı tevbe eden, günahsız gibidir.” [1583] Bir diğer hadis, şu güzel ifadeyle bunu beyan ediyor;

“Demirin pası gibi kalbin de pası vardır. Kalb pasının parlatılması, istiğfarla­dır.” [1584] Demirde   paslanma kabiliyeti vardır. Eğer dikkat   edilmez ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret
« Posted on: 25 Nisan 2024, 03:13:15 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret rüya tabiri,Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret mekke canlı, Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret kabe canlı yayın, Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret Üç boyutlu kuran oku Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret kuran ı kerim, Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret peygamber kıssaları,Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiret ilitam ders soruları, Cezaların Affı Tevbe ve Mağfiretönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes