> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Öyküleri > Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi  (Okunma Sayısı 1114 defa)
10 Aralık 2010, 16:31:45
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 10 Aralık 2010, 16:31:45 »



Muhammed Reşid Rıza'nın Talut  Öyküsünü Değerlendirmesi

Seyyid Kutub'un öykünün geçtiği âyetlere bakışı,davet ve hareket açısından olmuştur. Onlardan İman, davet, hareket, eğitim ve cihadla ilgili dersler çıkarmıştır.

Reşid Rıza'nın bakışı ise, toplumsal yasalar açısından olmuştur. Toplumların ve ümmetlerin hayatında geçerli olan en önemli toplumsal yasaları yakalamaya çalışmıştır. Reşid Rıza'nın yakaladığı önemli toplumsal yasaları özetlemeye çalışacağız. "Kur'anda toplumsal yasalar, ümmetler ve bağımsızlık" başlığı altında şöyle demektedir:

"Bu öykünün anlatıldığı âyetlerde tesbit edebildiğim toplumsal yasalar ve hükümleri sıra ile ayrıntılı olarak belirtmeye çalışacağım. Umarım kavranır, ezberlenir ve Allahın izniyle unutulmaz.

Birinci yasa: Ümmetlere saldırı yapıldığı ve düşman tarafından hakları çiğnendiği zaman zulmü önlemek için duyguları uyanır ve adaletli bir liderin temsil ettiği birlik için çalışır. Filistin halkının bozguna uğrattığı israil oğullarının başına geçen o lideri aramaya başlar.

İkinci yasa: Ümmetin haklarını ve bağımsızlığını koruma gereğini duyması,hem elitlerde, hem halkta kendini gösterir.Nitekim Israiîoğullarında hükümdarın görevlendirilmesini isteyenler elitlerdir.

Üçüncü yasa: Ümmetin haklarını koruma ve düşmana karşı savaşma bilinci aydınlarda meydana geldiği taktirde çok geçmeden halkın geneline yayılır.Düşünme ve bilinç aşamasından geçip uygulama ve ortaya çıkma aşamasına geldiği zaman, reklamcıların acizliği ortaya çıkar ve samimi olanların samimiyetinden başkası yarar sağlamaz.

Dördüncü yasa: Başkanın seçiminde ümmetlerin ihtilaf etmesi genel geçer bir olgudur, ihtilaf etmek de bölünmenin sebebidir. Onun için ümmetin kabul edeceği bir belirleyicinin olması kaçınılmazdır. Nitekim Israiloğulları peygamberlerinden kendilerine bir hükümdar belirlemesini istemiş, o da belirlemiştir. Müslümanlarda belirleyici makam hal ve akd ehli {ümmeti temsil eden ve onun adına karar verme yetkisi bulunan meclis) dir.

Beşinci yasa:  Şüphesiz insanlar sosyal çıkarlarına aykırı   gördükleri   şeylerde   başkalarını   izleme   veya başkasına   uymada   sözbirliği   yapmazlar.   Onun   için Israiloğulları   kendilerine   Tâlût'un   hükümdar   tayin edilmesinde ihtilaf etmişlerdir. Delil olarak da, ancak bu tayine     karşı    çıkanların     kabul     edeceği    şeyleri göstermişlerdir, işin ilginç yanı, her iki taraf da devletin ve ümmetin  sosyal  sistemi ve  politikası  konusunda  haklı olduğunu sanır.

Altıncı yasa: Ümmet fertleri cahil ise, hükümdarlığa ve  liderliğe  en  layık kişinin  en  zengin  kişi  olduğunu düşünür.Nitekim Tâlût'un hükümdar tayin edilmesine karşı çıkanlar  onun  kendilerinden   daha   zengin   olmadığını söyleyerek   şu    sözlerle   tepkilerini    göstermişlerdir: "Kendisine çok zenginlik verilmediği ve biz kendisinden hükümdarlığa   daha   layık   olduğumuz   halde   o   nasıl hükümdar olabilir?" Cahiliyye toplumlarında bu inanç genel yasalardandır.

Yedinci yasa: Bir kişi hükümdar seçilirken aranan şartlar, Tâlût'un hükümdar tayin edilmesine israiloğullannın yaptığı itiraza peygamberin verdiği cevapta yatmaktadır. Şöyle demektedir: "Şüphesiz Allah onu sizin başınıza seçmiştir.Ona güçlü bir vücut ve geniş bir bilgi vermiştir. Allah iktidarı dilediği kimseye verir. Allah her şeyi kuşatır ve     bilir"     Bu     cevaptan     dört     şartın     arandığı anlaşılmaktadır.Şöylek ki:

a- Kişinin doğuştan sahip olduğu yetenek. "Şüphesiz Allah başınıza onu seçti"

b- Planlama ve düzenleme yapabilecek bilgi çokluğu. "Ona geniş bilgi vermiştir"

c- sağlıklı vücut, dolayısıyla sağlıklı düşünme. "Ona güçlü bir vücut vermiştir"

d- Yüce Allanın sebepleri hazırlaması. Bu da " Allah, iktidarı dilediği kimseye verir" sözleriyle belirtilmektedir. Bu özelliklere sahip olan kişiler, ehliyet sahibi olup görev verilmeye layık kişilerdir.

Sekizinci yasa: Bu da Yüce Allanın "Allah, iktidarı dilediği kimseye verir" sözünün belirttiği gerçektir. Yüce Allahın dilemesi, ümmetlerin kendi durumlarını değiştirmesine ve zalimlerin yönetimlerini yıkıp onların yerine iyi kimseleri getirmesine bağlı olarak gerçekleşir. Bu ve benzeri âyetlerin ortaya koydukları sonuç her zaman görülmektedir. Var mı görecek kişiler ?!

Dokuzuncu yasa: Komutanın bütün emir ve yasaklarına askerlerin itaat etmesi, işlerin düzgün gitmesi ve zaferin kazanılması için şarttır.Batılılarda bile, günümüzde askerlik yasaları, anlaşılan ve anlaşılmayan, iyi ve kötü her durumda askerlerin komutana itaat etmesini öngörür.

Onuncu yasa: Sabır ve sebat gösterip komutanlara itaat eden az bir topluluk; sabır ve direnç göstermeyip komutanlara itaat eksikliği olan büyük bir topluluğu yenebilir.Çünkü zafer sabredenlerindir.Yani Allahın, zaferi her zaman sabır ve sebat edenlere vermesi Onun geçerli yasadır.Telaşa düşenler ve korkuya kapılanlar, düşmandan korkup ürkenler kendilerine karşı düşmana yardım etmiş olurlar.Bu da her zaman görülmektedir.

Onbirinci yasa: Allaha inanmak ve onun huzuruna çıkmayı onaylamak, çarpışma ve savaş zamanlannda sabır ve sebat etmenin en büyük sebebidir.

Onikincî yasa: Savaşta Allaha yönelerek dua etmek yararlı olur. "Alahın izniyle onları yendiler" buyruğu bunu göstermektedir.Çünkü bu ifade, "Fa" harfiyle dua ifadesine bağlanmıştır. Normal anlamı da budur. Zira dua, Allaha inanmanın ve onun huzuruna çıkmayı onaylamanın ifadesidir.

Onüçüncü yasa: İnsanların bir kısmının diğer bir kısımla savaşması, Yüce Allahın genel geçer yasalarındandır. Çağımız bilginleri bunu hayatta kalma savaşı olarak adlandırırlar. İnsanlar arasında savaşın doğal olup hayatta kalma mücadelesinin genel yasalarından biri olduğunu söylerler. "Allah insanları birbiriyle savmasaydı, yer yüzü bozulurdu" sözündeki gerçek, sadece savaş ve çarpışmalarla sınırlı olmayıp insanlar arasında başkasını yokedip kendisinin hayatta kalma mücadelesi gereği olan her türlü rekabet ve mücadele şekillerini belirtmektedir.

İnsanlık toplumunda geçerli olan sosyal yasalar konusunda asalak olan bir takım kişiler, genel geçer bir yasa  oluğunu  söyledikleri  hayatta  kalma  mücadelesi olayının   Çağımız   materyalistleri   tarafından   geliştirilip uydurulduğunu, onlar tarafından uygulandığını, haksızlık ve zulüm  olduğunu,  dinin  öğretilerine  aykırı düştüğünü söylerler. Halbuki bunu söyleyenler insanın ne demek olduğunu bilseler,  kendilerini anlasalar veya bu âyeti anlasalardı, böyle bir şey söylemezlerdi.

Ondördüncü yasa:   "Yeryüzü  bozulurdu"  ifadesi, sosyoloji  bilginlerinin  dile  getirdiği  doğal  seleksiyon (ayıklama)   yahut   en   iyi   olanın   yaşaması   yasasını desteklemektedir. Çünkü bu da bir önceki durumun bir gereğidir.  Yüce Allah,  hak  ve  yararın yaşaması  için insanların    birbirlerini   gidermelerinin   yer   yüzünün bozulmasını engellediğini belirtmektedir. Yani insanların birbirlerini gidermeleri, hakkın ve elverişli olanın kalması demektir.Yüce Allahın müminlere savaşma izni vermesinin gerekçesini belirttiği  Hac süresindeki şu âyetler bunu açıklamaktadır:

"Zulme uğradıklarından dolayı kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmasına izin verilmiştir.Şüphesiz Allahın onlara yardım etmeye gücü yeter.Onlar haksız yere ve "Rabbimiz Allahtır"dedikleri için yurtlarından çıkarılmışlardır.Allah, insanların bir kısmını diğeriyle savmasaydı manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allahın adının çok anıldığı camiler yıkılıp giderdi. Andolsunki Allaha yardım edenlere O da yardım eder.Şüphesiz Allah kuvetlidir, güçlüdür.

Yer yüzünde onlara biz egemenlik verirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyi olanı emrederler, kötü olanı yasaklarlar, işlerin sonucu Alahın elindedir"[364]

işte bu,başkasanı savarak hayatta kalma ve hakkı savunma mücadelesine,bu mücadelenin en iyinin kalması ve en üstün olanın korunmasıyla sonuçlandığına işaret etmektedir."[365]


[364] Hac, 39-41

[365] Tsfsiru'l-Menar, 2/492 - 498, özet olarak Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.İbrahim Sarmış), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyası Yayınları,  (2.Baskı) Konya 2005: I/327-331.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi
« Posted on: 29 Mart 2024, 12:20:19 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi rüya tabiri,Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi mekke canlı, Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi kabe canlı yayın, Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi Üç boyutlu kuran oku Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi kuran ı kerim, Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi peygamber kıssaları,Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesi ilitam ders soruları, Muhammed Reşid Rızanın Talut Öyküsünü Değerlendirmesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes