> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran İlimleri > Vahiy vakıası 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Vahiy vakıası 2  (Okunma Sayısı 1533 defa)
29 Nisan 2011, 13:18:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 29 Nisan 2011, 13:18:07 »



Vahiy Vakıası 2

 

Muhamrned, ne RasuHerin ve ne de vahiy adına insanlara hitabeden ve göğün sözlerini onlara aktaran nebilerin ilkidir. Ta Hz. Nuh zamanından beri, Allah'ın sözlerini insanlara aktaran ve kendi nevalarından konuşma­yan, seçilmiş kimseler zaman zaman geldi. Allah'ın onunla kendilerini des­teklediği vahy, kendisiyle Muhammedi desteklediği vahiyden farklı değil­di. Aksine vahiy vakıası hepsinde aynı idi. Çünkü kaynağı birdi; hedefi bir­di. [25] Nitekim Yüce  Allah şöyle buyurmaktadır:

«Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi (Habibim) sana da vahyettik; ve yine İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, Yakub'un evlat­larına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a, Süleyman'a vahyetik ve Davud'a Zeburu verdik. Gönderdiğimiz öyle peygamberler vardır ki, onları, bundan (bu sûreden) önce sana beyan ettik. -Öyle peygamberler de vardır ki, sana onların kıssalarını bildirmedik; ve Allah, Musa'ya (vasıtasız) hitabetti» [26]. Açıktır ki ayetin isimlerini sarahaten zikrettiği peygamberlerin özellikle zik­redilmeleri, İsrailoğuilarının en meşhur peygamberleri olmalarındandır. On­lar hakkında söylenen haberler, Hicaz ve çevresinde Rasuiüllah (s.a.v.) e komşu bulunan Kitab Ehli arasında yaygındı» [27].

Onun için Kur'an'ı Kerim, Muhamrned'in kalbine indirilene vahiy deme­ye özen göstermiştir. Ta ki, bütün peygamberlerle ona gelen vahiy . hem mana ve hem de iâfız olarak birbirine benzesin. Kur'an şöyle   buyuruyor:

«Yıldıza (Süreyya), bat­tığı zaman kasem olsun ki, Sapmadı doğru yoldan arkadaşınız (Hz. Pey­gamber), azıtmadı da; (haberiniz olsun ey Kureyş halkı). O nevadan (ken-

di nefsinden) söylemiyor. Kur'an sade bir vahiydir, ancak vahyolunur.» [28]

«Deki: «Onu kendiliğimden değiş­tirmem benim için olmayacak şeydir. Ben, vahiy olanından başkasma tabi olmam.» [29].

«Onlara (istedikleri) bir âyet gelmediği

vakit derler ki: «Kendinden (onları derib) onları toplasaydın ya!» De ki: sRabbımdan bana ne vahy olunursa ben ancak ona uyarım.» [30]

Ayrıca akıl sahibi kimselerin vahyi tuhaf karşılamalarını onlara yakış­tırmaz ve şöyle buyurur:      

«İnsanları korkut, iman edenlere Rabler:

indinde kendileri için muhakkak bir kademi sıdk olduğunu müjdele diye içlerinden bir ere (Peygambere) ettiğimiz Vahy insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler: «Bu, seksiz şüphesiz ve apaçık bir sihirbazdır» dediler» [31]. İnsanların beşeriyette müşterek olmaları, Allah'ın araların­dan birini dilediği ilim, hikmet ve imana aday seçmesine engel olduğuna mantık hüküm verebilir mi? Mantık bu seçimi bir tuhaflık saymaya yetkili-midir ki, insanlar meseleyi alaya alsın ve küfür ehli bu vahyi sihire ben­zetsin?

Tuhaf karşılanmayan vahiy, anlaşılması kolay ve kapalılıktan uzak bulunanı olmalıdır. O halde dinin nazarında bu vahyin hakikati nedir? Hz. Muhammed'e geleni ile diğer Peygamberlere geleni arasında ne gibi bir farklılık vardır?

Din, bu şekildeki süratli gizli haber vermeyi «vahiy» olarak isimlendirir­ken, vahiy kelimesinin lügat manasından uzaklaşmış değildir. Vahyin kul­lanıldığı manalar:

a. İnsan için söz konusu olan fıtrî vahiy. Yüce Allah'ın: «Musa'nın anasına onu emzir diye ilham ettik.» [32] sözü île [33]. ayetlerinde olduğu gibi.

b. Hayvan için söz konusu olan içgüdü. Yüce Allah'ın şu sözünde oldu­ğu gibi: [34]

c. Rumuzla ve ima yollu süratli işaret! Hz. Zekeriyya'dan bahisle   şu ayette geçtiği gibi: [35]Bu âyetin tefsirinde biiinen, Hz. Zekeriyya'nın onlara bir işarette bulunduğu ve konuşmadığı dır. Şairin şu sözlerinde de ayni manada kullanılmıştır: «Ona öyie bir bakış baktım ki, niteliklerinin harikalığında düşüncemin incelikleri şaştı.

Göz kırpması ona, onu sevdiğimi iletti. Ve o iletiş yanaklarında   etki yaptı.»

d. Vücut organlarıyla ima. Şairin şu sözünde olduğu gibi: «Ona bir ba­kış baktım, vasıflarının fevkaladeliğine düşüncenin incelikleri şaştı.    Göz kırpış; ona, onu sevdiğimi ima etti. İma, yanaklarında etki yaptı. [36]

Kur'an-ı Kerim pyrıca şeytanın vesvesesi ile kötülükleri insana   hoş göstermesini de vahiy ile ifade ederek şöyle buyuruyor [37]Yine şöyle bu­yuruyor: [38]

Kur'an-ı Kerim, Allah'ın acilen emirlerini yerine getirmeleri için melek­lerine ilka ettiği şeyleri de vahiy olarak isimlendirir [39]

Allah'ın, peygambere ulaştırmak üzere meleği mükellef kıldığı münez-zel kitapların ayetlerini vahiy olarak ifade etmesi ile Peygamberin kendisi­ne vahiy ifadesi arasında sıkı bir ilişki vardır. İki ifade arasındaki ma­na farklılığı, vahiy meleğinin vahiy vazifesini tam bir sadakatla yerine ge­tirmesi ile peygamberin onu anlayıp hıfzetmesi, onu tebliğ etmesinden baş­ka bir şey değildir. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: «Kuluna, (kulunun) vahyedeceğini vahyetti.» [40]. Çün­kü burada kastedilen, Allah'ın, güveniir olan vahiy meleği Cebra­il'e, Cebrail'in peygamberlerin sonuncusu Muhammed (s.a.v.) e vahyedeceğini vahyettiğidir. O halde bu âyetteki vahyin delâlet ettiği mana şu aşağı­daki ayette geçen tenzil kelimesinin delâlet ettiği manadır:    (Kur'an) muhakkak ve muhakkak âlemlerin Rabbı (tarafından) indirilmedir. Onu Ruhu'l-Ernîn, inzâr edicilerden olasın diye, senin kalbine indirmiştir.» [41]

Ancak Kur'an-ı Kerim, süratli bir şekilde ve gizli olarak haber verme­yi vahiy olarak isimlendirirken vahiy kelimesinin lügat manasını gözetmek­le birlikte Allah ile kendilerine indirdiği kitaplara namzet olarak seçtiği peygamberlerle gaybî ve gizli ittisali sadece vahiy meloğiyle olmamıştır. Aksine, bir âyette vahyin üç şekline işaret edilmiştir:

a. Mânânın Peygamberin kalbine ilhamı.

b. Allah'ın Perde arkasından Peygamberle konuşması. Nitekim Yüce Allah ağacın arkasından Hz. Musaya nida   etmiş ve Hz. Musa   da   bunu duymuştu.

c. Vahiy denirken dindar bir kimsenin norma! ölarcfk anladığı şekildir ki, bu da melek vasıtasıyla olan vahiydir. Vahiy meleği ya bir insan sure­tinde veya kendi aslî suretinde olduğu halde Allah'ın ulaştırmasını istediği talimatı getirip Peygambere tebliğ eder.Söz konusu ettiğimiz bu üç şekil şu ayette ifade edilmektedir: «Hiç bir insan yoktur ki Allah'ınonunla (doğrudan doğruya) konuşması olsun, ancak vahy ile, yahut perde arkasından, yahut bir Peygamber gönderipte kendi izniyle dileyeceğini vahy etmesi sureti ile olur. Çünkü O çok yücedir, hikmet sahibidir» [42] O halde «vahiy» olarak isimlendirilen bu gizli ve süratli haber ver­menin kendine has özel şekilleri vardır. Ayrıca bu şekiller, Kur'anın naza-nnda gizlilik ve sürat bakımından vahye benzeyen eski ve yeni haber verme şekillerinden farklıdır. Onun için Kur'an-ı Kerim bütün Peygamber­lerde vahiy mefhumunun aynı olduğunu açıklamasına rağmen Kitabı Mu­kaddes Sozlüğü'nde [43] vahyin «Allah'ın ruhunun, ruhî hakikatlerle gaybî haberlere muttali olmaları için, şahsiyetlerinden hiç bir şey kaybetmeksi­zin mülhem kâtiplerin kalblerine hululüdür. Bu mülhem kâtiplerin herbirinin kendilerine has telif şekilleri ve ifade üslûpları vardır.» şeklinde tarif edil­mesi esef vericidir. Bizim teessüfümüz burada iki bakış açısının birbirin­den farklı olmasıdır. Çünkü -bu sözlüğün tarifine göre- vahiy Allah'a bağlı ve O'ndan kaynaklanan dinî aiandan çok uzak ve insanlığın çeşitli şekille­rine; mülhem şairlerle arif mutasavvıflarda saf ve temizine, kâhin ve sihir­bazlarda bozuk ve bulanık çeşitlerine şahit olduğu keşf medlulüne çok da­ha yakındır.

Kelimeleri yerli yerinde kullanmamaktan dolayı vahy vakıası ile keşf ve benzeri ilham, sezgi, bilinç altı ve bilinçsizlik gibi kelimeler arasında kalın bir çizgi çizmeyi gerekli görüyoruz. Ne yazık ki günümüzün aydınlan, yabancılara benzemek sevdasıyla bu gibi kelimeleri ağızlarına sakız yapı­yor ve diğer peygamberlerle peygamberlerin sonuncusu Muhammed (s.a.v.) e gelen vahyi büyük bir saflıkla bu gibi kelimelerle izah etmeye kalkışıyor­lar.İddia eden herkese keşfi ispatlamak pek kolaydır ama vahiy iddiasın­da  bulunan bir kimse bu iddiasında İsrar etse de onu reddedebiliriz.

Keşf, açık ve sınırları belli bir anlamdan uzaktır. Çünkü çoğu zaman o, çalışma ve gayretin yahut ruhî egzersizlerin ya da uzun düşünmenin bir ne­ticesidir. Kalbde ne tam bir yakîn ve ne de tam bir şüphe doğurur. O, dai­ma şahsî bir şey olarak kalır. Hakikati, daha üstün ve yüce bir kaynaktan almaz. Ariflerin keşfi ve erenlerin ilhamı, kalbin yakine ulaşmaksızın bildiği bir nazdır. [44]. Kalb ona sürüklenirken, hakiki kaynağını bilmeden ona yö­nelmiştir. Haz ve zevk ehlinin her haz ve zevki ona dahildir. Hatta Yu-nanlılardaki şiir tanrıları efsanesi ile cahil Araplardaki şiir şeytanları da onun kapsamı içerisindedir.Hiç şüphesiz keşif de, ilham gibi psikolojinin ilgilendiği konulardan bi­ridir ve onu iddia edenlerce bile hâlâ mübhem hususları ihtiva etmekte­dir. Çünkü bu gibi şeyler «bilinç dışı» alanının içine girmektedir. [45]. Bu alan -isminden de anlaşıldığı gibi- şuur hallerinden çok. uzaklardadır: Şa­yet bir kimse için: O, keâf ve ilham sahibidir denilirse o, bununla peygam­berlik ve vahiy derecesine yükselmez. Çünkü her vahiyde tam bir şuur ve kavrayış vardır. [46] Her Peygamberlikte, peygamberliğin anlamı ve hedefi açık ve nettir.Vahiy vakıasında dinî hakikatler ve gaybî haberler tabiatları itibarıy­la meçhul perdesini aralamayı ferasete ve sezgiye bırakan şuur dışı yol­lardan uzaktır. Ayrıca mantıkî deliller ve zamanla olgunlaşan düşünceler­le mechuiün bilinmeyen yönlerini ortaya çıkararak zahirî duygu ölçülerine de uymak mecburiyetinde değildir. [47] O, ancak iki zat arasında geçen ulvî muhavere düşüncesine tabidir: Konuşan, emreden ve veren zat, bir de muhatap olan, emirleri yerine getiren ve alan z...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Vahiy vakıası 2
« Posted on: 28 Mart 2024, 19:11:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Vahiy vakıası 2 rüya tabiri,Vahiy vakıası 2 mekke canlı, Vahiy vakıası 2 kabe canlı yayın, Vahiy vakıası 2 Üç boyutlu kuran oku Vahiy vakıası 2 kuran ı kerim, Vahiy vakıası 2 peygamber kıssaları,Vahiy vakıası 2 ilitam ders soruları, Vahiy vakıası 2önlisans arapça,
Logged
24 Nisan 2015, 22:17:01
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 24 Nisan 2015, 22:17:01 »

Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan Sümeyye abla.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes