> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran İlimleri > Muhkem ve müteşabih
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhkem ve müteşabih  (Okunma Sayısı 939 defa)
28 Nisan 2011, 14:46:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Nisan 2011, 14:46:52 »



Muhkem Ve Müteşabih


Şayet Kur'an'ın ihkâmından kastımız onun lafız ve manalarına zarar 'vermeyecek şekilde sağlamlığı ve nazmının güzelliği ise, tamamının muh­kem oiduğunu söyleyebiliriz. Yüce Allah'ın: «Bu, âyetleri muhkem bir kitaptır.» [509] sözünden 'kasdı da budur. Yine âyetlerinin bela­gat, icaz ve bir kısmını diğerine üstün tutmak hususundaki güçlülüğü kas-dedecek olursak, hepsinin müteşâbih olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Yüce Allah"in: «Allah, kelâmın en güzeli -olan Kur'an'ı biribirine benzer ve çift çift olarak inzal etti.» [510] âyeti bu anlamdadır.

Yukarıda geçen âyetlerdeki ihkâm ve îeşâbüh, Kur'an'ın muhkem ve müteşabihini konu alan bu incelememizin dışındadır. Bizim burada incele­me konusu yaptığımız, Âlu İmrân sûresinin şu yedinci âyetidir. Yüce Aiiah bu âyette şöyle buyurmaktadır:           

«Sana Kitabı indiren O'dur. O Kitapta, kitabın aslı olan muhkem âyetler ve •diğer müteşâbih âyetler vardır. Kalblerinde, bâtıla meyi olanlar, fitne ve te­vil isteyerek müteşâbih âyetlere uyarlar. Halbuki onun tevilini, ancak Allah ve ilimde râsih olanlar (yüksek payeye erenler) bilirler. Ve onlara iman et­tik, hepsi Rabbimiz tarafındandir derler. Onlardan kâmil akıl sahiplerinden başkası iyice düşünmez.» [511]

Apaçıktır ki bu âyette muhkem, müteşâbihin karşıtıdır. Yine ilimde râ­sih olanlar, kalbierinde bâtıla rneyl bulunanların karşıtıdır. Bu karşıt oluş, âlimleri, muhkem ve müteşâbih olanlar için (sınır çizerek) çeşitli tarifl&r yapmaya sürükiemiş ve bu konuda pekçok görüşler ve baksş açıları ortayn çıkmıştır. [512] Lâkin yaptıktan tarifler neticede muhkemin, manasına deiâ-leti apaçık olan ve bu hususta gizliliği bulunmayan, müteşâbih ise, manası­nın ne olduğu hususunda tercih edilebilecek apaçık bir delili bulundurma­yan noktasında düğümlenmektedir. Böylece muhkemin şümulüne nass ve zahir girmiş olmaktadır. Nassa gelince, o, hemen akla gelen râcih mana için konulmuş lafızdır. Müteşâbihin şümulüne de mücmel, müevvel ve müşkil girmektedir. Çünkü mücmej, açıklanmaya muhtaçtır. Müevvel de, ancak te'vi! edildikten sonra manaya delâlet eder. Müşkil ise, delâleti gizli olan; onda kapalılık ve iltibas bulunandır. [513]

Muhkemin delâletinin apaçık olması, onu inoeleme konusu yapmamı­za ihtiyaç bırakmamaktadır. Çünkü onu okumamız, manasının ne olduğu­nu anlamamıza yeterlidir. Lâkin Müteşâbihin kapalılığı, üzerinde bir miktar durmamızı gerekli kılmaktadır. Ta ki, onun ne olduğunu bilelim ve ondan sakınalım. Kaiblerinde bâtıla meyil bulunanlar gibi biz de ona tabi olmaya­lım.

Âiimierden çoğu, müteşâbihin te'vilinin sadeoe Allah tarafından bilin­diği görüşündedir. Onun için onlara göre okurken lofza-i Celâl'de durmak gerekir, tümde bir payeye ulaşmış râsih âlimlerin, Kur'an'in te'vili hususun­daki ilimleri şu sözde son bulur: «Ve onlara iman ettik, hepsi Rabbimiz ta­rafı ndandir.»

Lâkin Ebu'l-Hasan el-Eş'arî, âyette geçen üzerinde-durulması gerektiği görüşündedir. Böylece ilimde rasih olanlar, müteşâbi­hin te'viiini bilmiş oluyorlar. Ebu İshak eş-Şirâzî [514] bu görüşü açıklaya­rak onu destekler ve şöyle der: « (Kur'andan) Allah Teâlâ'nın, ilmini sade­ce kendisine mahsus kıldığı birşey yoktur. Aksine, âlimleri o ilme vâkıf kıl­mıştır. Çünkü Allah Teâlâ bunu âlimleri medh sadedinde söylemiştir. Şayet onun manasını bilmiyecek olsalar, avam tabakasına ortak olmuş olurlar.» Rağıb el-İsfahanî araya girerek manasını anlama yönünden müteşâbihi üç kısma ayırır:

a) Manasına vukuf mümkün olmayan müteşâbih. Kıyametin ne zaman kopacağı ve âhir zamanda çıkacak dâbbe'nin ne zaman çıkaca­ğı gibi.

b) İnsanın bazı vasıtalarla manasını bilebileceği müteşâbih. Garip lafızlarla muğlak hükümleri gibi.

c) Yukarıdaki iki durum arasında olan, ancak ilimde rusûh sahiplerinin bilebileceği ve başkaları için manası kapa­lı olan müteşâbih. Rasûiullah (s.a.v.) in İbnu Abbas için söyledği «Allah'ım, onu dinde fakih kıl ve ona te'vili öğret.» [515] sözünde işaret buyurduğu kısım budur.

Hiç şüphesiz er-Rağıb'ın bu sözünde ölçülülük ve itidal vardır: Allah'ın zatı ve sıfatlarının hakikatini ancak Allah bilir. Şu duada kasdedilen budur: «Sen, kendini övdüğün gibisin. Seni gereği gibi övemem.» Gayb ilmi de, Allah'ın kendisine has kıldığı ilimdir. Nitekim âyeti Kerîmede şöyle buyrul-maktadır: «O saatin (kıyametin) ilmi şüphesiz ki Allah'ın nezdindedir. Yağ­muru (mukadder olan vakitte ve mahalde) O indirir, Rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Şüphesiz Allah (her şeyi) bilendir. Her şeyden    haberdar­dır.» [516]

Sûre başlarındaki Huruf-u Mukattaa konusunu işlediğimizde bu harf­lerin hakikatini te'vil konusunun nasıl bir vara1 atmosferi içerisinde yapıldı­ğını görmüş ve âlimlerin görüşlerinin, bu harflerin hakikatini tesbit çevre­sinde değil, varlıklarınının hikmeti çevresinde döndüğünü müşahade et­miştik. Bu gibi konuların gizliliği ve insanın onlara ulaşma hususundaki ac­zi kişinin gururunu azaltarak ve tekebbürünü frenleyerek şöyle demesine sebep olur: «Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiç bir bilgimiz yok. Çünkü (her şeyi) hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan şüphesiz 'ki Sensin Sen.» [517]

«Rahmgp, Arş'a istiva etti.» gibi Allah'ın sıfattan hakkında vârid olan müşkil âyetler, insanların manasını kavrayamayacakîarı müteşabîhie ilgili âyetlerin en önernlilerindendir. İbnu'l-Lebbön «Reddu'l Müteşâbîhât ile'l-Âyâtri-Muhkemât» [518] isimli kitabında bu. tür âyetleri bir araya getirmiş­tir. er-Râzi müteşâbih sıfatların hikmetini şöyle açıklar: «Kur'an havas ve avam için gelmiştir. Avam tabakası, bir çok konuda hakikatleri idrâk et­mekten uzaktır. Bu tabakadan biri, ne çişim olan, ne yer .kaplayan ve ne de kendisine işaret edilebilen bir varlığın isbatını ilk olarak duyduğunda bu­nun yokluk ve mahza nefiy anlamına geldiğini zannederek ta'tile düşer. O halde en uygunu, hayal ettikleri varlığa münasip düşen bazı lafızlara mu­hatap olmaları gerekiyordu. Ancak bu, apaçık hakka delâlet eden Kelime­lerle de beraber olmalıydı. Birinci kısım müteşâbih ki henüz başlangıçta onunla muhatap oidukları-dır. İkinci kısım ise, apaçık hakkı ortaya koyan muhkemdir.»  [519]

Müteşâbih âyetler konusunda âlimlerin iki mezhebj vardır

Birincisi- Selef mezhebidir kî, bu müteşâbihiere iman ve ma­nalarını bilmeyi Allah'a havale etmektir. İmam Malik'e «istivamdan soruldu­ğunda şu cevabı vermiştir: «İstiva malumdur. Keyfiyeti ise meçhuldür. On­dan soru sormak ise, bid'attır. (Soru soran kişiye hitabederek) Öyle sanı­yorum ki sen kötü bîr kişisin. (Yanında bulunanlara) Bunu benden uzaklaş­tırın.» [520]

İkincisi: Sonraki âlimlerin mezhebidir. Bu mezhebe göre, ma­nası açık olarak bilinemeyen lafız, Allah'ın zatına layık bir manaya hamle­dilir. Sözkonusu olan bu görüş, İrnamu'l-Harameyn [521] ile müteahhif âlimlerden bir cemaate nisbet edilir.

Her iki mezhebi vuzuha kavuşturmak için müteşâbih sıfatlarla bazı âyetleri zikretmek isteriz. «Rahman, Arş'a istiva etti.» [522] «O, kulla­rının üzerinde kahr u galebe sahibidir.» [523] «Rabbın geldi ve melekler de saf saf olarak» [524] «Allah yanında işlediğim kusurlardan dolayı vay has­ret (ve nedâmet)ime!» [525] «Rabbının vechi bakî kalır.» [526] «Sana kar­şı (Ey Musa) gözümün önünde yetiştirilmen için...» [527] «Allah'ın eli, elle­rinizin üstündedir.» [528]«Allah size (asıl) kendi nefsinden korkmanızı em­rediyor.» [529]

Selef Allah'ı kendisi için mümteni olan bu gibi zahir şeylerden ten­zih eder ve gayb âleminde, Allah'ın onları zikrettiği gibi inanır, hakikatle­rinin ilmini O'na havale eder. Sonraki âümier ise, istivayı hiç kimsenin yar­dımı olmaksızın işleri tedbîr hususunda manevî üstünlük île izah ederler. [530] Ayrıca Allah'ın gelişini, emrinin gelişine [531] üstte oluşunu cihet yö­nüyle değil, manevî yüceliğe, [532] yanında olmayı, O'nun hakkı.üzere ol­maya, [533]vechini zatına, [534] gözünü inayetine, [535] elini kudretine, [536] ve kendi nefsini cezasına hamlederler. [537] Sonraki âlimler Allah'ın rızası, sevgisi, gazabı, kızgınlığı, hayası gibi hususların hepsini - bu minval üzere - en yakın mecazî manasıyla izah ederek şöyle derler: «Bu lafızlar­dan ancak lâzımı olan şeyler kastedilir.» [538]




[509] Huda sûresi-. 1.

[510] ez-Zümer sûresi; 23.

[511] Âlu İmrân sûresi: 7.

[512] ei-ltkan, 2/2-3.

[513] a. g. e., 2/5.

[514] Ebu İshak oş-Şirâzî, ibrahim b. Afi b, Yusuf: Münazarada kuvvetli deli!    getirmekle şöhret bulmuştur. Pek çok eseri olup en önemlisi usûlü fıkıhla ilgili alan «et-Tebsî-res dir. H. 476 yılında vefat etmiştir.  (Bk. Tabakatu's-Subkî, 3/88).

[515] el-ltkan, 2/7.

[516] Lukmân sûresi: 34.                                           

[517] el-Bakara sûresi:' 32.

[518] ei-ltkan, 2/3. İbnu'l-Lebbân, Muhammedi b. Ahmed b. Abdilmü'min    es-Siirdi  (Şem-suddin): Şam ehlinden bir müfessir ölüp H. 749 yılında vefat etmiştir. Elyazması bir tefsiri vardır.  (el-A'lom, 3/853.)

[519] ez-Zerkönî, 2/179.

[520] el-ttkan, 2/8.

[521] İmamu'l-Harameyn, Abdulmelik b. Ebi Abdillah b. Yusuf b. Muhammed el-Cûveynî eş-Şafiî e!-lrakî, Ebu'l-Meâli: İmam Gazalinin hocası olup Şafiî mezhebinin en bilgili âlimlerindendir. H. 478 yılında vefat etmiştir. (Bk. Vefeyâtu'l-A'yân, 1/287.)

[522] Tâhâ sûresi: 5.                                                       

[523] el-En'am sûresi: 61.

[524] el-Fecr sûresi: 22.

[525] ez-Zümer sûresi: 56.

[526] er-Rahman sûresi: 27.

[527] Tâhâ sûresi: 39.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhkem ve müteşabih
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:16:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhkem ve müteşabih rüya tabiri,Muhkem ve müteşabih mekke canlı, Muhkem ve müteşabih kabe canlı yayın, Muhkem ve müteşabih Üç boyutlu kuran oku Muhkem ve müteşabih kuran ı kerim, Muhkem ve müteşabih peygamber kıssaları,Muhkem ve müteşabih ilitam ders soruları, Muhkem ve müteşabihönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes