> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran-ı Kerim Ayetleri > Hasbihal
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hasbihal  (Okunma Sayısı 1095 defa)
15 Eylül 2010, 16:15:08
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Eylül 2010, 16:15:08 »



Hasbihal


17 Haziran 326 -1910

İkindi üstü Ayasofya meydanından geçiyordum. Şadırvan avlusundan bölük bölük çıkan cemaat bende evvelâ bir hatıra, sonra bir çok hayal, daha sonra bir çok temenni, bir çok ümit uyandırdı:

Kemal bey merhum, bir gün arkadaşlarından Nuri beyle beraber yine bu meydandan geçiyormuş. Öğle namazını kılarak caminin muhtelif kapılarından muhtelif semtlere dağılan halkı dikkatle süzdükten sonra demiş ki:

“Nuri! Bu millet ne zaman adam olur bilir misin?

“Hayır.

“Ne zaman, bu camilerden şu dizlikli, poturlu hamallarla, küfecilerle beraber senin benim gibi yakalıklı, bastonlu beyler çıkarsa.

Nuri bey bu vak´ayı tanıdıklarından birine söylemiş; ben o adamdan duydum. Düşünülürse söz ne kadar doğru, ne kadar manalıdır!. Kemal bey merhum bu temennisiyle, tabii ki avamın ibadetini istihfaf etmiyor; Ancak ibadeti maksut bizzat bilen; abdestde, namazda, camide, cemaatde ne azim hikmetler, ne ince dakikalar bulunduğunu kimseden işitip bellemeyen bu zavallıların içinde kendilerini irşad edecek, uyandıracak adamlar bulunmasını istiyor. Camiler efkârı milleti tenvir için ne müsait yerlerdir! Ağzı düzgün bir zat kürsiye çıkar da Kur´an´ namına, hadis namına hangi hakikati cemaate telkin edemez? Ihtirasatınm bir çoğunu cami kapısının dışında bırakarak temiz, asude bir kab ile Allah´ın evine giren şu binlerce halktan niçin istifade etmemeli? Niçin onları cemiyet için daha müfid bir hale getirmemeli?

Yazıklar olsun ki elimizdeki nimetlerden, vasıtalardan istifade etmenin hiç yolunu bilmiyoruz! Daha doğrusu bilerek bilmiyerek o yolları kamilen kapıyoruz. İbadetlerimiz hemen hemen birer bidat şekline girmiş!.. Büyük camilerde cuma namazı bir saate yakın sürüyor kî, mahfilde tilâvet olunan Kur´anı Kerim ile asıl namazdan başkası için geçirilen zamanlar hederdir!..

“Tayyebe-Hahu enfasekum.”“ diye başlayan; yarısı arapça, yarısı acemce gidip, lâkin bir edayı mahsus ile okunan; arada müezzinlerin tarziyeleriyle fasıladar olan; cami hademesi tarafından tevşib

ismi lâtifiyle yad olunan mülemma mensur da kimin icadı olsa gerek? Allah aşkına söyleyiniz bu uzun tekerleme camaatin canını sıkmaktan, uykusunu getirmekten başka neye yarar?..

Anlarım: Ağza düzgün hafızlar mahfile çıkarak kemali tertil ile Kur´an okurlar; zamanı gelip sünnet kılındıktan sonra hatip manidar bir hutbe irad eder. Aradaki bidatların hazfından kazanılacak zaman da bu suretle mev´izeye kalmış olur.

Lâkin mev´ize bermütad israilyat olacaksa vaz geçtik! Camaati müslimine artık içtimaiyat lâzım, içtimaiyat! Şarkta, garpta, şimalde, cenupta ne kadar müslüman varsa zillet içinde, sefalet içinde, esaret içinde yaşadığını; sefil bir milletin elinde kalan dinin kabil değil iyla edilemiyeceğini bilmeyen, anlamayan vaizi kürsiye yanaştırmamalı. Va´ız milletin mazisini, halini bilmeli; camaati istikbale hazırlamalı.

Hele hoca efendilerimiz hiç kürsülerin semtine uğramıyorlar. Göreceksiniz: Ramazanda yine kürsüler şuradan, buradan koşup gelen medrese, mektep görmemiş ümmî hocalar tarafından işgal olunacaktır!

Hocamız Halis efendi hazretlerinden niyaz ederiz:

Ya bu kürsülere Ramazanda birer adam çıkarsınlar, yahut bu ceheleyi cemaatin başına belâ etmesinler. Doğrusu bu herifleri dinledikçe gençlerdeki dinsizlik modasını hemen hemen mazur göreceğim geliyor! Eğer dinin ne olduğunu bunlardan öğrenseydim mutlaka İslâm´ın en büyük düşmanı olurdum!

Camiler hakkında söylediğimiz sözler dünyanın her tarafındaki camileri kendinde cemeden Hicaz hakkında evleviyetle varid olur.

Hicazın bir müslüman sergisi olduğunu, böyle bir sergi hiç bir millette olmadığını, bundan istifade etmemek kadar sersemlik tasavvur edilemiyeceğini ukalamız pek çok söylemişlerse de biz tekrarını faydasız görmüyoruz. Hem de görmemeliyiz. Bu gibi hakikatlar her gün herkes tarafından söylenmelidir. Meşrutiyetten, hürriyetten yalnız ötekine berikine ağız dolusu söğmek suretile mütelezziz olmamalıyız; yapılması elzem olduğu halde yapılamayan şeyleri yaptırıncaya kadar uğraşmalıyız,

îşte hac mevsimi yaklaşıyor. Evlâdını, ayalini bırakıp bir çok paralar, fedakârlıklar ihtiyarile dünyanın bir ucundan öbür ucuna kadar giden bu saf yürekli adamlara neler anlatılmaz, ne telkinatta bulunulmaz!.. Hiç olmazsa hacdan maksat ne olduğunu öğrenirler, birbirlerini tanırlar. Ya bu az muvaffakiyet midir?

Vaesfâ ki, hacılarımızın içinde “Medinede peygamber yatıyor; kâbede Allah...” diyenler bile var!..

Zenginlerimizin bir kısmı hacca gitmez, bir kısmı bedel gönderir, bir kısmı da on onbeş kişi ile beraber gider. Bu sonrakilerin dört beşyüz lira sarf edip götürdüğü adamlar kimlerdir biliyor musunuz, Mahallenin ihtiyar bekçisi, muhtar mütekaidi, merhum babasının azatlı kalfası gibi hikmeti hacci dünyada değil, ahirette bile anlayamıyacak adamlar!..

Be mübarek adam! Bunların yerine iki üç adam akıllı arkadaş götürsen de, müslümanlar arasında bir tanışma, bir birleşme husulüne çalışsan olmaz mı?

Arapça, acemce, rusça, tatarca konferanslar vermek, hutbeler irad etmek; mağribi aksadan gelen arabı, Hindden, Cinden, Sibiryadan, Afgandan, buradan giden huccac ile tanıştırmak; umumunun musab olduğu içtimaî hastalıkları ortaya koyarak buna el birliği ile çare aramak, ihmal, olunacak bir iş midir?

Hükümet belki bu hususta bazı tedbirler düşünmüş bazı, adamlar bulup göndermiştir. Fakat zenginlerimiz de vazifelerini ifa etmelidir. Evet, “musallidir, müttekidir, tütün bile içmez” diye mahallenin bekçisine elli lira verip bedel göndermekle bir şey olmaz. Madem ki bir fedakârlıktır ihtiyar olunuyor, bari müfid olsun, demeli ona göre adam bulmalıdır.

Hayatını âlem-i İslâm’ın saadetine vakfetmiş olan seyyahı Şehir Abdürreşit İbrahim efendi hazretleri geçen seneki hac için “bu seneki hac azıcık bir şeye benzedi...” buyuruyorlardı. İnşallah bu şebahet gide gide ayniyet derecesine yükselir.

Ancak bu umniyenin tahakkuku (bu dileğin gerçekleşmesi) o mübarek ülkeye hac mevsiminde dediğimiz gibi adamların gitmesile, yahut gönderilmesile kabil olabilir. Yoksa validem senakârmız da bu sene hacce gidiyor ki. ecri sırf kendisine ait kalacak, cemaate hiç hayrı dokunmayacaktır, zannederim. [36]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hasbihal
« Posted on: 19 Nisan 2024, 12:15:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hasbihal rüya tabiri,Hasbihal mekke canlı, Hasbihal kabe canlı yayın, Hasbihal Üç boyutlu kuran oku Hasbihal kuran ı kerim, Hasbihal peygamber kıssaları,Hasbihal ilitam ders soruları, Hasbihalönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes