> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran-ı Kerim Ayetleri > Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911  (Okunma Sayısı 881 defa)
15 Eylül 2010, 13:48:18
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Eylül 2010, 13:48:18 »



Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911


Gözümüzle görebildiğimiz mahsusatı bize gösterebilecek, yahut hariçte vücudu olmayan ihtisasatı duyurabilecek melekeye., edebiyatta tasvir derler. Bununla beraber mutlak olarak zikredildiği zaman tasvir yalnız mahsûsata münhasır kalır.

Tasvir üç türlü olur. Birincisinde edip bir müstensih ressam tavrı takınarak tersim edeceği levhayı aynen alır; kendisinden hiç bir çizgi ilâve etmez. İkincisinde o levhayı olduğu gibi çizmiyerek, gerek ilâve, gerek tay suretiyle yer yer tadilât icra eder. Üçüncüsünde ise tasvir edeceği şeyi olduğu gibi göstermek tarafına hiç yanaşmıyarak, onu evvelce kendisi bambaşka bir nazarla, bambaşka bir şekilde gördükten sonra öylece gösterir; yani başkalarının gördüğü gibi değil, kendisinin görmek istediği gibi göstermeye çalışır.

Şu taksime göre birinci tasvir sırf hakikî, üçüncüsü büsbütün hayalî, ikincisi ise hakikatla hayalin mümtezic bir şekli oluyor-

Bir çok levhalar vardır İki şiiri içinde olduğundan şairin bütün sanatı, bütün vazifesi onları aynen nakletmekten ibaret kalır. Lâkin bu okadar kolay bir iş değildir.

Zira bir kere o levhaları gayet muhit, gayet nafiz bir nazarla görmek; sonra da o suretle gösterebilmek lâzım.

Yine bir takım levhalar vardır ki, bizde uyandıracakları hissiyati ulviyeye nisbetle heyeti hakikiye ve maddiyeleri pek naçia kalacağı için, o gibi elvahı tasvir ederken nazarı temaşamızın önündeki sureti bırakır; muhayyilemizde çizdiğimiz nakışlan kâğıt üzerine nakletmeye çalışırız.

Tasvirde fazla tafsilâttan ihtiraz etmelidir, diyorlar. Doğrudur. Ancak, ne gibi yerlerde ne gibi tafsilât zaiddir? Mesele burasını kesdirip atmaktır. Hele hakikî tasvirlerde bazan Öyle nevakıs geliyor ki: tasvir için tutulacak mikyas eldeki mevzu ile o mevzudan çıkarılacak neticeye göre detişmek lâzımdır. Evet, mevzuun ne derecelerde tafsile tahammülü vardır, kezalik istenilen neticeye varmak için karşınızdaki levhanın, yahut hangi noktaları, hangi çizgileri gösterilmek icab edecektir? Bunu katî bir düstur ile bildirmek kabil olamaz.

Eski şairlerimizin hiç ehemmiyet vermedikleri, adetâ şairliğe münafi gördükleri bir meslek varsa, o da mahsûsata ait hakikî tasvirlerdir.

Eğer ilk devirlerde gelen şairlerimiz îran edebiyatiyle uğraştıkları kadar, Arabın şiiri kadimiyle tevaggul etselerdi; yahut devri mutavassıtta yetişen ediblerimiz garbın asarı edebiyesine bigâne kalmasalardı, bugün bizim de elimizde tasvire dair güzel güzel eserler bulunurdu. Vaesafa ki divanlarımızdaki tasvirler baştan başa hayalîdir. Bahar, hazan, gurub, tulü gibi elvahı kudret bile etraflı bir surette tasvir olunmamıştır. Bir acem şairi baharı nasıl görmek istemiş ise, biz de öyle görmek istemişiz. Gariptir ki, “bahariye” ünvan-ı acibi altında gördüğümüz şiirlerde ismi geçen Çiçeklerin çoğu îran toprağında yetişir, burada bulunmaz! Memleketimizde mezarlık haricinde, servi ağacı pek nadir görülürken, bahar tasvir den şiirlerimiz her çimenden bir ırmak geçirir; her ırmağın iki tarafını da servi ağaçlariyle doldurur!

Hele bir çok Şitaiyelerimiz [55] var ki, insan onların Temmuz ayında yazıldığına hükmeder! Şairlerimiz bahar oldu mu, bütün kâinata bir hullei hazra [56] giydirirler; kış geldi mi, duşu zemine bir sürei beyza [57] geçirirler. Olur, biter. Varsın şu iki renkli libas örttüğü vücutlara gere namütenahi tenevvüler göstersin, onları ne görürler, ne gösterirler.

Edebiyatımızın tasvir hususunda bu kadar geri kalmasına bizde resmin fıkdanı da sebep gösterilebilir. Evet, eğer vaktiyle bizde de ressamlık olsaydı, belki şairlerimiz musavviriiğin kıymetini anlayarak bir az da bu türlü, yani gördükleri gibi yazmaya çalı­şırlardı.

Şimdi, yukarda söylediğimiz, şu üç muhtelif tarzı tasvirin hangisi intihab edilmek lâzımdır, sureti kafiyede tayin olunamaz. Orası mevzuun icabına, hususiyle şairin zevkine, daha doğrusu kabiliyetine kalmış bir şeydir. Ancak şiirdeki tasvirler, nesirdekiler kadar tafsilâta müsait değildir, sözünü bir kaidei külliye olarak ileri sürebiliriz.

Zamanımızdaki hikâye yazanlar, zemin ittihaz ettikleri vak´anın güzergâhında ne varsa, sağlı sollu tasvir etmeden geçmezler; geçmeyi yolsuz bulurlar. Lâkin bu usul şiire tatbik (olunamaz, olunsa da hoşa gitmez. Meselâ şair karşısındaki binanın tulünü, arzını santimetresine kadar göstermeye kalkışacak olursa, şiirin tadını kaçırır. Evet, bu öyle bir ifrattır ki nihayet otuz kırk arşın yüksekliğindeki bir yapıyı göklere kadar çıkarmaktan ibaret olan tefrit ile birleşir. Ne asumana kadar çıkarmalı; ne de eb´adım şerit çekip ölçmelidir,

Şiirdeki hakikî tasvirler pek dağınık, pek etraflı olmamalıdır, demiştik. Çünkü bu gibi tasvirlerden maksat bir çok hakikatleri eşyaya söylemektir. Meselâ bir fakirin sefaletini tarif ederek, haline acındırmak için şöyle perişandır, böyle sefildir... demektense, o zavallının yuvasında´ nazarı merhamete olanca uryanlığıyle çarpacak ne gibi şeyler varsa, onları gösterivermek, çok daha beliğ olur. Zira birinde söylüyorsunuz, birinde ise gösteriyorsunuz. Elbette görmek dinlemekten müessirdir.

Tasvirden maksat hakikatları eşyaya söylemektir, hükmünü kabul edersek mevzua göre mikyas tayin eyleyebiliriz.

Hakikî tasvirlerde tabiiliğin haricine çıkmak hiç olamaz; zaten bunu ihtara hacet yoktur. Şayet karşımızdaki levhayı aynen çizmeyeceksek, tadilâtı Öyle bir surette icra etmeliyiz ki, kimse farkına varmasın.

Şu beş on sene içinde çıkan romanların birinde, bir yat tasviri vardı ki, müfredatına varıncaya kadar gösteriliyordu. Muharrinin ne derecede muvaffak olduğunu tabii ben anlayamazdım, bahriyeli arkadaşlarımdan birine gösterdim, o da bize yat olmak üzere tavsiye edilen yadigârın bir enine, bir boyuna, bir de derinliğine baktıktan sonra, kahkahayı salıverdi: “Ayol, bunun neresi yat? bu senin bildiğin salapurya!” dedi.

Bazan eşya kâfi gelmez, yahut icab eder de, eşhas da tasvir olunur; Hatta o eşhasa söz de söyletilir. İşte tasvirin pek mühim bir kısmı olan bu söyletmek meselesi gayet ince bir iştir. Her seviyedeki, her sanattaki, her memleketteki halkın tarzı ihtisası, tarzı rüyeti, tarzı muhakemesi, tarzı tekellümü birbirine benzemiyeeeği azıcık benzese bile, arada gayet farklar olacağı için hayale kapılarak, bir adama düşünemiyeceği, söyleyemiyeceği, yahut büsbütün başka bir vadide söyleyeceği sözleri söyletmemelidir. Bu şarta lüzumu derecesinde riayet edilmezse, ortaya çıkan eser pek maskara bir şey olur. [58]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911
« Posted on: 19 Nisan 2024, 05:37:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 rüya tabiri,Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 mekke canlı, Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 kabe canlı yayın, Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 Üç boyutlu kuran oku Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 kuran ı kerim, Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 peygamber kıssaları,Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911 ilitam ders soruları, Edebiyat Bahislerî:2 Tasvir 9 Şubat 1327-1911önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes