> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran-ı Kerim Ayetleri > Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân  (Okunma Sayısı 930 defa)
15 Eylül 2010, 13:43:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Eylül 2010, 13:43:19 »



Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân


Osmanlı übedasını garplı´lardan bu kadar geride bırakan esbabın en birincisi, şüphe yoktur ki, plân meselesidir.

Evet, evvelce enine, boyuna düşünüp tasarlanmış, bidayeti, gayeti kestirilmiş, muntazam muayyen bir tertip dahilinde çalışmakla alel amya [61] nâzımlık, yahut nasirlik etmek arasındaki farkı teslim için uzun uzadiye mürakabaya varmak istemez!

Eski şairlerimiz böyle muntazam plân dahilinde hareket etmeyi hatıra getirmiş olmadıklarından başka; bizim tarzı kadim şiirimiz, doğrusu, pek öyle plân dinler takmadan değildi!

Yeni şairlerimiz plâna lüzumu kadar değilse de, az çok ehemmiyet veriyorlar. Maamafih naşirlerimiz oldukça muntazam, oldukça makul bir tertip dahilinde yazı yazmağa başladılar.

Garplılar eskidenberi “resimsiz, plânsız hiç bir eseri sanat meydana gelemez,” iddiayı muhikındadırlar. Hatta alınanların en büyük edibi olan meşhur Göte “ne çıkarsa plândan çıkar.” düsturunu daima tekrar ederdi.

Ne hacet! Dest-i kudretten çıkan asarı bile nazarı im´an ile tetkik edecek olursak bir tertibi ezelînin bütün hutut-i müthîşesini kemal-i hayretle görürüz.

İmam Gazali, Levhi mahfuz için “kâinatın planıdır”, deyip çıkıyor.

Evet, güzel bir plân, metin bir eseri edebînin temeli mesabe-indir. Vakıa şu sözler birdenbire pek kaide perestane telâkki olunabilirce de iyi düşünülünce bundan daha sağlam bir düstur bulunamıyacağı anlaşılır.

Meydana getirilecek eser ne olursa olsun, insan öyle bir plân dahilinde harekete mecbur olmalıdır ki, o plân ne kadar mümkün ise o kadar işlenmiş olsun; onun haricine çıkmak -kabil olmasın. Şimdi böyle müfredatlı bir plân tasarlandıktan sonra, bir kere işe başlanıldı mı, artık önce kabul edilen nisbetler gözetilmelidir. Çünkü o nisbetler bir çok düşünülerek kabul edilmiş idi; Çünkü plândan maksat taşkınlıklara meydan vermemek idi. İnsan ne kadar çok yazar, ne kadar çok tetebbu ederse, şu hakikate o nisbette kuvvetli bir kanaat hasıl eder:

İyi bir plân bir eserin metanetine, kıymetine üslûp kadar hâkimdir.

Evet, iyi bir, plân metin bir üslûp ile birleşince artık o eser; cihan-ı edebde bekaya namzettir. Büyük ediplerin muhallet eserleri hep bu tarzda yazılmış olanlardır.

Pek meşhur bir tiyatro müellifi, eserinin plânını çizdikten sonra “tiyatromu bitirdim.” dermiş. Bu sözde biraz ifrat olsa bile, plânın ehemmiyetim pek vazıh bir surette gösterir. Semahatı karihaya mağrur olarak işe başlayıvermek, ben plâna tabi olacağı­ma, plân bana tabi olsun demek doğru bir hareket değildir. En büyük

Eczası arasında nisbet gözetilmemiş, kaide-i i´tidale riayet olunmıyarak kâh ifrata, kâh tefrita gidilmiş, elhasıl gelişi güzel yazılmış ne kadar asarı edebiye görüyoruz ki eğer biraz plân, biraz intizam dahilinde hareket edilmiş olsaymış, bugün bütün o eserler kûşe-i nisyana atılmayacak, muhafaza-i mevcudiyet edecek imiş. Öyle ya, büyük kabiliyette yaratılmış olduğu halde eserlerini sırf karihasının şevkine tabi olarak rast gele yazan edipler unutulup gidiyor da, nisbetle okadar yüksek fıtratta olmayan diğer bir takım muharrirler ibkayı nam ediyorlar. Çünkü bu sonrakiler hemen kalemi ele almıyor; mevzuunu iyi seçiyor; sonra, iyi düşünüyor; plânı ile adam akıllı uğraşıyor; icab eden yerini tavzih, lâzım gelen tarafını tenkih ediyor.

Evvelce plânını güzelce tertib etmeyen bir edip için eserinde sukut muhakkaktır. Kim plânımı iyi çizmiş, ne söyleyeceğini, ne yapacağını kestirmiş ise, muvaffakiyet onundur.

Bazı gençler böyle bir mecburiyete kolay kail olmuyorlar. Evet, karihanın şevkine, hayalin servetine mütevekkilen işe başlayıvermek, çok zamanlar tabiata daha mülayim gelir. Hiç bir istikşaf yapılmaksızın, hiç bir rehber almaksızın maksada varılır zannolunur. Yazmak, bir an evvel yazıp bitirmek hırsı bu gibi ihtiyatlara meydan bırakmaz. Öyle ya! Tabiat-ı şairane galeyana gelmiş: Nükteler, mazmunlar saha-i hayalde dolaşıp duruyor. Artık neye beklemeli?

Hayır, hiç de öyle değil! O sanihalar, o manalar, o fikirler biraz sıkışmakla, biraz tazyik görmekle hiç bir şey kaybetmez. Görmezmisiniz ihtimare terk edilen mayi daha kuvvetli olur; şişenin ağzını vaktinden evel açarsanız fışkıran, köpükten başka bir şey değildir!

Müfredatiyle düşünülmüş, iyi çizilmiş bir plân olmazsa eserinizin başa çıkacağı pek şüphelidir. Çıksa da karmakarışık bir şey olur. Çünkü sevk-i tesadüfe kalmış olacağı için, eserin değersiz, ehemmiyetsiz bir kısmı lüzumundan fazla itinalı olur da, bilâkis çok uğraşılmak icab eden en mühim ciheti lâkayıdane geçiliverir. 282

Büyük bir adamın şu sözleri hiç bir zaman nazarı dikkatten uzak tutulmamalıdır:

Sırf evvelce plânını çizmemek, mevzuu lüzumu kadar düşünmemek seyyiesi ile dir ki büyük kabiliyetler bile müşkilât içinde kalarak, işin içinden nasıl´ çıkacaklarını tayin edemezler. Vakıa ortada bir çok maani, bir çok efkâr görürler. Lâkin onları ne bir­birleriyle mukayese ettikleri, ne de aralarında bir tertip gözettikleri olmadığından hangisini hangisine tercih etmek lâzım gelecek, birdenbire kestiremezler. Tereddüt içinde saplanıp kalırlar. Lâkin ne zaman bir plân çizer, ne zaman mevzua doğrudan doğruya irtibatı olan bütün efkârı toplar, sonra da onları bir tertibe, bir nizama koyarlar ise o vakit hangisini en önce kâğıt üzerine nakledecekler, işe nerden başlayacaklar, derhal kestirirler; eserlerinin en canlı yeri neresi olacağını hissederek, o ruhlu noktayı ihsasa uğraşırlar. Artık bunlar için yazmak, işkence değil, âdeta eğlence olur.

Demek iyi yazmak için, evvelâ mevzuu tamamiyle temsil etmiş olmak, saniyen maaninin, efkârın sırasını iyice görerek onlara muntazam, mantıkî bir silsilei cereyan verebilmek için, o mevzuu etrafiyle düşünmek lâzımdır.

Bir kere de kalem ele alındı mı, artık o çizilmiş olan daire dahilinde cevelanına ruhsat verilmeli; yalnız harice çıkmasına, yahut bazı yerlerde pek çok, bazı yerlerde pek az, elhasıl nisbetsiz bir tarzda dolaşmasına müsaade olunmamalidir. Yani devredeceği sahanın tayin eyleyeceği hareketten başka bir hareket verilmemelidir.

Madem ki bu gün plân bu kadar mühimdir, gayet mutaassıp davranarak bidayette iyice kesip biçmelidir. Mevzu, henüz mevadd-ı iptidaiye halinde, henüz ecza-i müteferrika şeklinde iken kabili İslahtır. Yoksa, bir kere kisve-i nazma, yahut nesre girdi mi, artık feda edilemez. Çünkü okadar uğraştıktan sonra bu fedakârlık insana pek zor gelir.

Bir de herkesin bazı maaniye, hatta bazı elfaza karşı hususî bir temayülü vardır; onları lüzumlu lüzumsuz kullanmak, sarf etmek ister. Onun için plân çizilirken o fikirler, o kelimeler şayet mevzua uzaktan temas ediyor, daha doğrusu bir güzellik vermiyor­sa hemen atılıvermelidir.

Meşhur Paskal´ın dediği gibi “Bir şeyin yalnız güzel olması kâfi değildir, mevzua bigâne olmaması da şarttır. Mevzu öyle ister ki: Ne bir gey eksik olsun, ne bir şey fazla.”

Plân hakkında söylediğimiz şu sözleri bir fransız edibinden naklettik, çünkü garplıların bu meseleye ne kadar itina ettikllrini göstermek istiyorduk.

Evet, bizim divanlarımızda, mecmualarımızda yer yer öyle kıymetli beyitler. Öyle cemiyetli mısralar bulunur ki bir garp şairinin karihasından nadiren sünuh eder. Lâkin maateessüf onların tertibine hiç riayet edilmemiş, hatta böyle bir tertip akla bile getirilmemiş olduğu için, heyeti mecmuaları paydar bir güzellik gösteremiyor. Meselâ Fuzûlî elbstte pek büyük bir şairdir; Leylânamesinde elbette pek yüksek şiirler vardır. Lâkin hazretin efsanesini nazma kalkışmazdan evvel eserine nasıl başlayacağını, nelerden bahsedeceğini, nasıl bir netice vereceğim düşünmemiş; yani hiç bir plân, hiç bir taslak yapmadan sade karihasına, serveti hayaline, semahati hissine güvenerek işe başlayıvermiş, onun için bu kadar emeği heder olmuş gitmiş!

Leylâname-i Fuzûlî için hâşâ, kıymeti edebiyeden mahrumdur, demek istemiyoruz; demek istiyomı ki; Fuzûlî daha as şair, lâkin daha çok sanatkâr olsaydı, o eseri vücuda getiren eczayı edebiyeden daha az kıymetli mevad ile daha güzel bir bedia telif edebilirdi. Fuzûlî için söylenen bu sözler Nabi´ler, Yahya´lar, Şeyh Galip´-ler hakkında da variddir. Bizim garp edebiyatından ettiğimiz, daha doğrusu edeceğimiz istifade onların bütün hissiyatına, hatta bütün adatma tercüman olarak bu millete anlayamıyacağı, anladığı surette de zevk alamıyacağı bir takım ucubeler okutmak; yahut halkın zevki behimisini okşayacak, zaten sallanıp duran ahlâkı umumiyeyi temelinden yıkacak numuneler göstermek değildir. Gözümüzü açmalı, aklımızı başımıza almalıyız da edebiyatı insaniyete hadim müstakil bir sanat telâkki ederek tealisine onlar gibi çalışmalıyız; şeraitini cami bir eseri edebî nasıl oluyor, ne gibi hazırlıklar istiyor, buralarını onlardan öğrenerek muntazam, muayyen plânlar, metîn, muhkem usuller takib etmeliyiz. [62]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:41:45 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân rüya tabiri,Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân mekke canlı, Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân kabe canlı yayın, Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân Üç boyutlu kuran oku Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân kuran ı kerim, Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân peygamber kıssaları,Edebiyat Bahîsleri: 5 Plân ilitam ders soruları, Edebiyat Bahîsleri: 5 Plânönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes