> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran-ı Kerim Ayetleri > Duha Suresi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Duha Suresi  (Okunma Sayısı 1250 defa)
16 Eylül 2010, 20:36:51
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 16 Eylül 2010, 20:36:51 »



Duha Suresi


Meali



“Gündüze de, durgun geceye de yemin ederim ki; Rabbin seni bırakmadı; senden muhabbetini kesmedi; âkibet senin için evvelinden daha hayırlıdır; hem sana Rabbin öyle verecek ki; artık hoşnut olacaksın. O seni öksüz bulup ta barındırmadı mı? Şaşırmış bulup ta yol göstermedi mi? Yoksul bulup ta zengin etmedi mi? Öyle ise öksüzü sen de sakın incitme; soranı, isteyeni reddetme, Allah´ın nimetini ise her zaman ikrar et.” [17]


Tefsiri



Muhtelif rivayetler şu noktada birleşiyorlar ki:

Bu sure-i şerifenin nüzulüne sebep, Aleyhisselâtü vesselam efendimize inmekte olan vahyin bir aralık kesilmesidir. Bunışn üzerine “Allah Muhammed´i bıraktı, gazabına uğrattı,” zannedenler, yahut öyle diyenler bulundu. Şimdi bizim için zan, yahut inat şevkiyle bu sözü söyleyenlerin kimler olduğunu tahkike lüzum yoktur. Muhakkak bir şey varsa o da sure-i şerifenin üslûbu semavisinden anlaşılan şu hakikattir ki: Cenab-ı Hak birer birer saymış olduğu şu nimetleri bu suretle tekit ederek nebiyyi muhterem (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimizin ruhu müştakına itminan vermek*; hakkında sebkeden o nimetlerin sırf fadlı ilâhî eseri olduğunu düşündürüp geçmişte kendisinden inayetini esirgemeyen kerimü lâyezalin gelecekte de esirgemiyeceğini istidlal ettirmek murat ediliyor.

Üstadı muhterem Şeyh Muhammet Abduh diyor ki:

Sure-i şerifenin tertibinde hitabı vakîden müşriklerin, yahut başkalarının maksut olabileceğini gösterir hiç bir işaret yoktur. Zaten müşrikler vahyin seyrekleştiğini nereden bilecekler ki tutsunlar da dedikodu yapsınlar? işin hakikati Aleyhisselâtü vesselam efendimizin vahiydeki zevki lâhutiye olan iştiyaktır. Tabiîdir ki iştiyak, helecanı; helecan ise mutlaka korkuyu doğurur. Zira hazreti Peygamber de insandır; kendisini sair insanlardan ayıran imtiyaz yalnız vahiydir. Nitekim “De ki: Ben yalnız sizin gibi bir beşerim. Ama, bana vahy olunuyor” mealindeki birçok âyetler bu hakikati sarahatan söyler.

Demek, Cenab-ı Hak Peygamberini, başkalarının kederine, yahut sürûruna karşı değil, onun kendi iştiyakından, kendi helecanından dolayı teskin ediyor, vahiydeki fetretin (kesiklik) öyle hatırına gelen sebeplerden olmadığını yemin ile temin ediyor.

Âlem-i hakikatteki eşyadan, yahut kâinatın durumlarından birine yemin etmek Kur´an´da carî olan âdet-i ilâhiye muktezasıdır. Bundaki maksat o nama kasem olunan şeye ezelde mevdu olan hikmeti ihtar etmek; insanlar onda bir nevî şer tevehhüm etmişlerse hata eylemekte olduklarını, zira fenalığın, şerrin o gibi şeylerde olmayıp onları kullananların, yahut o surette inananların kendilerinde olduğunu anlatmaktır.

“Akibet senin için evvelinden daha hayırlı olacak” Mealindeki âyeti kerime sonradan gelecek vahiylerin evvelkilerinden daha hayırlı olacağını; çünkü dînin kemali, nimeti ilâhiyenin tamamı onlar sayesinde kabil olabileceğini tebşir ediyor. Yoksa Aleyhisselâtü vesselam efendimiz için âhiretin dünyadan daha iyi olması pek aşikârdır. Onun için âhirete âhiret, “ûlâya” da dünya mânâsı vermek o kadar mülayim gelmiyor. Hakikat, vahyin başlangıcı ile sonları arasındaki

fark ne büyüktür. “İkra bismi rabbike...” âyetlerindeki bütünlük nerede, sonları inen âyatı celiledeki, o, akaide, ahkâma ait tafsil nerede?

Hazreti Peygamberin yetim olup evvelâ dedesi Abdülmuttalib´in, sonra amcası Ebu Talib´in himayesi altında yaşadığı malûmdur. Burada tafsile lüzum görmüyoruz.

Gelelim “O seni öksüz bulup ta barsndırmadı mı” âyet-i kerimesine, Aleyhüsselâtü vesselam efendimiz daha çocukluğunda iken muvahhit idi. (Allanın birliğine inanırdı) ahlâkın en temizine malik idi; hiç bir puta tapmadı, hiç bir fenalık yapmadı. O derece ki: Kavmi arasında doğruluğun timsali tanınır, herkes tarafından “El Emin) diye anılırdı. Müşriklikten, yahut nefsine mağlûbiyetinden ileri gelecek Onun zatı keriminden dünyalar kadar uzak durur, civar-ı tahirine yaklaşmaktan korkardı. Gönderildiği milletçe şahsı, muhterem görülsün de sözü dinlensin, gösterdiği yola gidilsin, diye Cenab-ı Hak onu daha çocukluğunda iken müşriklik, ahlâksızlık gibi iki lekeden temizlemişti.

Demek, âyet-i kerimedeki dalâl bu mânâya asla gelemez. Ancak dalâlin diğer birtakım nevileri vardır ki biri de insan için karşısma çıkan yollardan hangisini tutmak lâzım geleceğinde mütehayyir kalmaktır (şaşırmaktır).

´ Evet, Aleyhüsselâtü vesselem efendimiz daha Peygamber olmazdan evvel kavmi arasındaki müşriklerin dinine bakıyor, putlarını görüyordu. Diğer taraftan her ikisi de tevhit dini olan Nasranilik ile yahudilik vardı. Acaba gerek kendi, gerek kavmi için bu iki dinden birini seçmek iyi olur mu idi? Lâkin ümmî olduğundan kitap okuyup bu iki dinin ahkâmını tetkik edemiyordu. Şu da var ki, yahudilerle Nasranilerin hali müşriklerinkinden pek farklı değildi. Onların da akideleri şirk ile, amelleri fesat ile karışmış idi. Sonra, Cenab-ı Peygamberi, asıl dalâlin, yani hayretin büyüğü, arapların haline baktığı zaman istilâ ediyordu:

İtikat bozukluğu seyyiesi olarak evham içinde, hurafeler içinde çalkalanıp duran bu kavim birbirinin kanını içtikçe, tefrikadan tefrikaya düştükçe, bir taraftan Habeşilerle Acemlerin, diğer taraftan Romalıların boyunduruğu altına girip helak uçurumuna yuvarlanmağa mahkûm idi.

Evet, bunları kurtarmak lâzımdı. Lâkin akidelerini düzeltmek, cahiliyet âdetlerinin tahakkümünü kaldırmak için ne yapmalı idi? Hangi yoldan gitmeli idi? işte Aleyhisselâtü vesselam efendimizi şaşırtan bu idi. Bir de, vakıa Cenab-ı Peygamber daha çocukluğunda iken muvahhit idi. Allahü zülcelâlin bütün âlemi yarattığını, O´ndan başkasının ibadete asla müstahak olmadığım anlamış idi. Lâkin yaşadığı müşriklik muhiti içinde, vahy-i ilâhî olmaksızın, halika nasıl ibadet edileceğim, onu nasıl tenzih etmek, hangi vasıf ile vasıflandırmak lâzım geleceğini kendiliğinden nasıl bulabilirdi?

İşte Cenab-ı Haktan vahiy ininceye kadar Aleyhisselâtü vesselam efendimizin hali bu idi. Vahyin gelmesinden sonra ise kavmini, sonra bütün cihanı kurtarmak, yaratanını tenzih etmek için tutacağı yolu öğrenerek dalâlden, yani hayretten kurtuldu. Görülüyor ki “O seni şaşırmış bulup ta yol göstermedi mi?” âyetîndeki dal vasfı Hazreti Peygamber için zül değil, bilâkis şereftir.

“Soranı, isteyeni reddetme” âyet-i celilesindeki “sail” kelimesini müfessirlerin çoğu dilenci mânâsına almış iken, merhum Muhammet Abduh doğrudan doğruya “Bilmediğini soran” ibaresiyle tefsir ediyor, delil olarak da diyor ki:

“Eğer sail lafzı sadaka isteyen mânâsına olsaydı (seni şaşırmış bulup ta yol göstermedi mi?) kavli şerifine mukabil irat buyurulmazdı; belki (seni yoksul bulup ta zengin etmedi mi) âyetine mütenazır olurdu. Bununla beraber bu ikinci âyete de mukabil olmak asla sahih olamaz. Zira Cenab-ı Peygamber aail, yani fakir idi, lâkin hiç bir zaman sail olmamıştı.” [18]

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Duha Suresi
« Posted on: 29 Mart 2024, 19:02:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Duha Suresi rüya tabiri,Duha Suresi mekke canlı, Duha Suresi kabe canlı yayın, Duha Suresi Üç boyutlu kuran oku Duha Suresi kuran ı kerim, Duha Suresi peygamber kıssaları,Duha Suresi ilitam ders soruları, Duha Suresiönlisans arapça,
Logged
22 Nisan 2015, 22:33:43
aybuke
Ziyaretçi
« Yanıtla #1 : 22 Nisan 2015, 22:33:43 »

Allah razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
17 Mayıs 2015, 11:16:13
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 17 Mayıs 2015, 11:16:13 »

Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes