> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Ahlakı > Sonuç 4
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sonuç 4  (Okunma Sayısı 1008 defa)
21 Aralık 2010, 10:42:42
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 21 Aralık 2010, 10:42:42 »



Sonuç

Bundan önceki bölümün sonunda karşılaştığımız mesele, burada en ayrıntılı ve en açık bir tarzda cevabını bulmuştur.İslâm ahlâkının, şuurlanmanın tamamıyla eksik olduğu sırf maddî ifa­deye indirilmiş bir amel durumuna hiç önem vermediğini söylemek yetmez. Aynı şekilde bir amelin ruhî çift yönlü bir gerçeğe sahip olması, ya­ni onun ahlaken mevcut olması için aynı zamanda şuurlu ve iradeli ol­ması da yetmez. Bu varlık, tamamiyle yeni bir âmilin vicdan içine sokul­masını gerektirmektedir.Bir amel ödevi, söz konusu olduğu andan itibaren, arzu edilen amel, bir kurala uygun olduğu gibi bir kanuna uygunluk açısından tasavvur edil­miş olmalıdır; ödev kavramının vicdanın etki alanı içine girmesi ve onun hedefine bağlı olması gerekir. Başka türlü, yani sadece alışılagelmiş görü­nümü altında ve maddî tanımı içinde tasavvur edilirse, amel, ahlâkîliğin dışında kalacaktır ki bu da din-dışı bir hadisedir.Genel olarak ahlâkî sıfatını ona tahsis etmek için, yalnız amelin ahlâ­kî karakteriyle ilgili bu aklî görüş zorunlu değildir, aynı zamanda çoğu kez dikkatli şekilde takdir ettiğimiz bu tasarılarımız, fiilen yargılanmış olacaklardır. Şüphesiz îslâmî ahlâk, ahlâkî kavramlarımızdan bizatihi objektif kanuna mutabakatlarından bizi muaf tutacak olan tek kıstası edinmeye kadar uzanmaz. Fakat, bir yandan ortadan kaldırılamaz bilgi­sizlik hali içinde iyi niyetimiz bizi mazur görebilir; öte yandan ve bilhas­sa, vâki' mutabakatın bizim sübjektif anlayışımızla çatıştığı durumda, ya­ni gayr-i meşru hata ile olduğuna inandığımız bir ameli edâ ettiğimiz za­man, bu kötü niyet, gerçekte en doğru olan davranışımızı mahkûm et­mek için yeterlidir. Bu husustabir icmâ' (oybirliği) vardır. Amele ait ni­yetin üstünlüğünü isbat için daha fazla açıklamaya hiç gerek yoktur.Böylece ahlâkî fiilin birinci şartı, kuralla ilişkisi içinde ve kesinlikle bu sıfatla amelin üzerinde toplanan bir irâdenin varlığıdır.Fakat bu şuurlanma, zarurî bir şart ise, o ahlâkî açıdan iyi bir niyetin yeterli şartı değildir. Doğrudan doğruya konunun (amel) ahlâkî seçimin­den başka, uzak hedefin (gaye) seçimi vardır; işte, en özel anlamda ahlâ­kî niyet bu seçimde kaimdir.Bu seçimde hâkim olmak zorunda olan kural hangisidir?Kur'ân-ı Kerim'in ahlâkî Öğretimi boyunca akılları kazanmaya mah­sus bütün ikna metodlannı nasıl kullandığını gördük. Daha önce şöyle demiştik: "İlâhî emrin yüceliği, onun hikmete uygunluğu, bizatihi hayır ile mevzunun muvâfıklığı, Kur'ân'm en yüce ve en ince duygulara verdi­ği hoşnutluk, tatbikinin ruhu yetiştirmeye yöneltilmiş olduğu ahlâkî de­ğerler; bu dünyada ve ahiretteki şerefli gayeler... Bunların hepsi, Kur'ânî Ödevin nüfuzunu kurmaya müteveccih bulunmaktadır."Kanunu bu tarzda takdim etmek, kanun koyucusunun emirlerini doğ­rulamak ve tasvip etmek için kullandığı aynı saiklerin itaat etme irâdesi­nin nedeni olan prensipler olarak insanın işine doğru dürüst bir şekilde yarayabilip yarayamaya cağını bilmek meselesini şüphede bırakacaktır. Ahlâkî bir kararın alınması söz konusu olduğu zaman, şayet daha başka­larından değilse, hangisi olursa olsun bu kaynakların herhangi birinden hareket ettirici güçlerini alma hakkı var mıdır? Daha önce sorulan mese­le bu idi ve onun çözümünü bu bölüme ayırmıştık.Şimdi biz, metinler elimizin altında bulunduğundan, bu çözümün ne olduğunu söyleyecek durumdayız. Akla arz ve takdim edilen bütün bu delillerden, Kur'ân-ı Kerim ancak, geçerli tek hedef olarak, mûtî irâdenin amel ederken ondan etkilenmek zorunda olduğu tek prensip olarak söz konusu irâdeye kabul ettirdiği bir noktayı tutmaktadır: Kur'ân'm çeşitli yerlerde, aşağı yukarı aynı lafızlarla üzerinde tekrar ettiği hedef: "Sade­ce bizzat Allah'ı gaye edinerek" amel etmektir. Kur'ân'da hiç bir yerde şu gayeci ifadeye rastlanmamaktadır: Doğrudan olan mevzuyu, şahsî veya umûmî, hissî veya manevî bir menfaat olarak "Bunu şunun için yapın!" Hissî menfaate gelince, hiç bir nass, onu ne asıl hedef, ne de tamamlayı­cı hedef olarak ileri sürer. Fakat daha da hayran kalınacak şey, hükemâ tarafından en yüksek derecede belirtilmiş olan ahlâkî hayırdır, kişisel ol­gunluk ve başkalarına kendini adama olan bu ahlâkî hayır, Kur'ân'da ni­yet konusunda ancak Allah'ın yüce buyruğuna hoşnutluktan ibaret bulu­nan yüce prensibe bağlı ikinci derecede ek bir değer gibi kendini göster­mektedir.Şu halde ahlâkî değerler alanında fıtrata bahşolunacak ne kalmaktadır? Hiçbir şey.Kurtuluşu ve vaad edilen saadeti elde etmek için bir istisna yok mudur? Hiçbir şey yoktur. Öyleyse bu konuda aşırılar ile mutediller arasındaki ihtilâf nedir?Bu ihtilâf, ancak bizi neticemizin keskinliğini hiç bir bakımdan azalt­mayan meselenin talî bir cihetine dayanmaktadır. Bazılarına göre, bu bir bayağılık ve bir değer kaybıdır. Diğerlerine göre, o bir basitlik ve bir de­ğersizliktir. Geçici isteklere tercihen üstün ebedî değerlere kavuşmaya çalışan kimseler, zaten bu adaylık için yerine getirilmesi gereken şartları bilmektedir, Ahiret makamları temiz ve Allah'a yönelmiş kalblere tahsis edilmiştir.Şu halde, kendine yabancı olan başka bir prensip tarafından sevk edil­meye tamamen kendini salıverdiğinden, aydın, bizzat kendisinin ve ka­nunla olan münasebetinin şuurunda, takip edilmesi gerekli bir örnek ola­rak ilâhî emre dikkat eden bir faaliyet yeterli olmamaktadır. Bu faaliye­tin, aynı yüce emir tarafından gayrete getirilmiş, kılavuzluk edilmiş ve hareketlendirilmiş olması gerekir. Bu emrin, derin temaşa ile bir motor duruma gelmesi gerekir; bu ışık güce dönüşmelidir; doğrudan doğruya olan mevzuun aynı zamanda son gaye olması gerekir. Dolaysız mevzu ola­rak ödev kavramiyle biz, ahlâkî hayata başladık: geçerlilik merhalesi. İşte son gaye olarak onunla, değerin zirvesine ulaşmaktayız.Kant, bu noktada doğruyu görmüştür. Fakat o, Ödev kavramını haya­tî cevherinden tamamen yoksun bırakarak, dinî ahlâk nokta-i nazarını sa­dece kopya etmiştir.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sonuç 4
« Posted on: 19 Nisan 2024, 11:58:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sonuç 4 rüya tabiri,Sonuç 4 mekke canlı, Sonuç 4 kabe canlı yayın, Sonuç 4 Üç boyutlu kuran oku Sonuç 4 kuran ı kerim, Sonuç 4 peygamber kıssaları,Sonuç 4 ilitam ders soruları, Sonuç 4önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes