> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Ahlakı > Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı  (Okunma Sayısı 1485 defa)
22 Aralık 2010, 22:46:23
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 22 Aralık 2010, 22:46:23 »



B. Niyet ve Ahlâkî Fiilin Tabiatı   
               
 
Niyetin yokluğu ile ilgili birinci meselenin incelenmesi, her eylemin ahlâkî sıhhatinin şartı olarak, bize niyet prensibini tesis etmeyi sağlamış­tır. Şuursuz olay, iradesiz olay ve hatta bir yükümlülüğe bir boyun eğ­me (veya bir ihlâl) olarak tasavvur edilmeyen şuurlu ve iradî, fakat sade­ce tabiî ve kutsal olmayan görünümü altında vuku bulan amel, bunlar-dan'biri olduğu zaman, ödevimizi ifâ edecek güçten uzaktır.Şimdi niyetin aktif rolünü yani onun varlığının tesir derecesini incele­yelim. Önce eylemin bizzat tabiatında derin bir değişiklik getirebüip ge­tiremeyeceğini, başka bir tabirle iyi niyetle meydana gelen kötü bir ame­lin bununla ahlâkî bir değer kazanıp kazanmayacağını ve bu şekilde fa­ziletli bir amel haline gelip gelmeyeceğini ve aksi durumda bu durumun tersinin doğru olup olmayacağını bilmek meselesidir.Bu meseleye cevap vermeden önce ilk iş olarak meselenin vaz' edildi­ği ıstılahların manasını hatırlatmanın görev olduğuna inanıyoruz. İyi ve­ya kötü niyet ne demektir? İradeyi amellere sürüklemeye elverişli bütün hareket ettirici kuvvetler bir yana bırakılırsa, biz iradenin, onun amelle­rinde ve bu amellerin niteliğinde hapsedilmiş olduğunu farz etmeye de­vam ediyoruz. İradenin gayelerle hareket edebildiği andan itibaren, bu­rada niyetin iyiliği, onların şerefine bağlı bulunamaz. Bu gayeci kavra­mın incelenmesi, bu faslın ikinci kısmına ayrılmış olmasına rağmen, bu­rada niyetin değeri, sadece kanuna uygunluğu veya ihtilafı açısından ta­savvurlarımıza hüküm verdiğimiz usûlden neşet etmektedir. Ahlâkî hü­kümlerimiz eşyanın realitesine zorunlu olarak uygun düşmediğinden dolayı, gerçekte öyle olmamasına rağmen, herhangi bir şeyin ödeve uy­gun veya aykırı olduğunu araştırırken iradenin bir fasıla vermesi müm­kündür.Gerçekte mesele, kendiliğinden olmasa bile, en azından bizim açımız­dan öyle olması için, bir eylemi mubah veya yasak olarak doğruca değer­lendirmemizin ve onu olduğu gibi takip etmemizin yeterli olup olmadı­ğını bilmektir.Bu meseleye, gerek müsbet, gerekse menfî kesin bir cevap vermek son derece güçtür. Çünkü, bir taraftan biz terimlerin kesinliği içinde teze göre, yalnız kendisinde "sınırsız mutlak hayır", "dünyada tek hayır ve hatta dünya-nın Ötesinde de"[8]ahlâkî hayır oluşturan iyi niyeti savunursak, bu, bizi mantıken yalnız vicdanın bütün sapıtmalarını ve hatalarını haklı göster­meye götürmeyecek, aynı zamanda onları faziletin mutlak değerleri ve mükemmel örnekleri saymamıza götürecektir. Ve bu, -biraz ilerde Kant'ın yaptığı gibi- "ödeve ters ameller" olarak, o durumları uzaklaştır­ma isteğimizin başarısız bir teşebbüsü olacaktır. Çünkü açıkçası zikredi­len durumlar sahipleri tarafından kurala uygun farz edilmişlerdir. Eğer insan niyetin dışında, bizatihi olduğu gibi, kanuna maddî bir uygunluk istemeyi aklından geçirirse, o zaman ancak o, böylece koymak istenilen iyi iradenin mutlak değer prensibinden vazgeçmek suretiyle, yapılmakta olanı yıkacaktır.

Diğer taraftan, amelin tabiatı ne olursa olsun vicdanın nazarlarını de­ğiştirmekte yetersiz kabul edilirse, yalnız amelin maddesi meşruiyet na­zarında kınanamaz olarak görünmek şartiyle,en günahkâr tasanlar, en kara niyetler, en temize çıkarılmış kabul edilen niyetler seviyesinde ahlâ-kîliğin içinde kabul edilmiş olmak zorundadır.Böylece bir evet veya kesin bir hayır ile cevap vermeye elverişsiz olma­mız sebebiyle, problem, bizi içinden çıkılamaz gözükebilen bir dilemma karşısmda bırakmaktadır. Bununla beraber, bu çift yönlü güçlük, açıkça mutlakm sınırsız bir arzusuna bağlı olmaktadır, ki o burada temiz vic­danlarda en küçük yankı bulmayan bir arzudur. Gerçekte biz, ahlâkî tak­dirlerimizde, içe ait görüşlerimizin açığa çıkan amellerimiz üzerinde te­sirsiz olmasını kabul edemeyiz; fakat bu yolda bu amellerimizin değeri­ni ortadan kaldıracak dereceye gitmeyiz. Şu halde yorumladığı vicdan ha­diselerinin yanında kalmak isteyen ahlâkî bir felsefenin işi, oldukça müp­hem olmasına rağmen, yalnızca bu âdil şuurun küçük farklarını kurtar­mak, ortaya çıkarmak ve mümkün olan açıklıkla onların sınırlarını tayin etmek olacaktır.En büyük müslüman ahlâkçılar, bu işi tamamlamaya nasıl çalıştılar? Ve açıkçası bir defa daha söz konusu nedir?Ahlâkî (yani etik) bir karar alan kimse için, dört durum mümkündür: O, kanuna uygun olarak mı veya ona rağmen mi, amel etmek ister? Bu iki durumda, bizzat onun amel etme tarzı, kanunun emrettiğine uygun mu veya aykırı mıdır? Onun hükmünün vakıaya uygun düştüğü durumları bir tarafa bırakalım, çünkü bu farzetmede ahlâkçıya hiçbir güçlük kendi­ni göstermez. Biz yalnız sübjektif ve objektif durumların ayrıldıkları du­rumlar üzerinde duralım[9]. Takdir ölçüsü olarak iki noktai nazardan han­gisini almak gerekir? O, bu veya şu ameli tasavvur etme usûlümüz mü, tutumumuzun değerini kesin olarak kararlaştıran ve onun üzerine ahlâ­kî niteliğini basan kural ile onun uyuşmasının veya çelişmesinin üzerin­de hüküm verme tarzımız mı? İşte mesele budur.Oysa biz, bu mevzuda müslüman ahlâkçıların cevabının her zaman parelel bir çizgi takip etmediğini tesbit ediyoruz : Bu, onların kınayıcı hü­kümlerinin kesin faktörüne işaret eden bazan niyet, bazan amelin cismi­dir. Birinci durum muhalif bir niyetle beraber, dine uygun bir amelin du­rumudur; ikinci durum birincinin tersidir.

1- Bir amelin sahibi, tasarısının kurala aykırı düştüğünü düşünerek bu amelin ahlâkî tabiatı üzerinde yanıldığı zaman, bununla beraber onu uygularsa, bu ödeve aykırı olma niyetinde hiç şüphesiz o, bu yöneltilme tarzından dolayı bizzat mahkûm olmaz. Burada "amelin maddesinin hiç bir değeri yok, niyet her şeydir" bu, müslüman fakihlerin açık ve ortak hükmüdür; ve aşağıdaki misaller, onların bu hükmü, ödevin bütün sa­halarına nasıl yaydıklarını yeterince göstermektedir. Böylece, başkasına ait olduğuna itikat ettiği, fakat gerçekte kendinin olan bir malı hakimi­yeti altına alan bir kimse; gerçekte haram olmadığı halde kendisine tak­dim edilen bir meyve suyu konusunda yanılan ve onu alkollü bir içki olarak alıp bu niyetle içen başka bir kimse; belli bir saatte öleceğine iti­kat ederek buna göre kendini daha önce namaz kılmaya zorunlu hisse­den, bu namazı normal süre içinde kılmış olduğu halde, korkuları dağıl­mış olarak onu vaktinde eda etmeyen üçüncü kimse. Kısacası bizatihi meşru olduğu halde, her kim kendi gözünde suç sayılabilen bir amele te­şebbüs ederse, şüphesiz ondan kanunî cezayı kurtaracak olan bu maddî uygunluğa rağmen, o bu günahkâr niyetle ahlâkı kanun karşısında suç işlemiş olur.

2- O, zıt durumda da aynı mıdır? iyi niyet, şerri hayır kılan değiştirici bu güce sahip midir? îşte bir misal: Biz, insanların mukaddesatları karşı­sında ne kadar çok müteessir ve hassas olduklarını biliyoruz, o derece ki onların taptıkları sahte bir ilâha yöneltilen bir kötülük, onlar tarafından gerçek mabut olan Allah'a karşı pekâlâ bir küfrü kışkırtabiliyor. Bundan dolayı Kur'ân-ı Kerim bu kışkırtmayı yasaklamıştır[10]. Fakat imanının şid­detiyle sürüklenmiş coşkun bir mü'min böyle muhtemel tepkileri düşün­meksizin ihtiyatsızca putlar için hakaretini ifade etse, o, niyetinin temiz-liğiyle mazur olmayacak mıdır? Başka bir misâl: Kur'ânî ahlâk, küfreden­leri ve iftiracıları[11] olduğu kadar, onları itirazsızca dinleyen ve bununla onlara suç ortağı olanları[12] da kınamaktadır. Fakat, ben iftiraya uğrayan şahsa hiç bir kötülük istemiyorsam, yalnız her insanla iyi ilişkiler içinde olmanın zorunluluğuna inanıyorsam, böylece hiç bir kişiye kötülük ve zulüm etmeyişimi, bütün temiz niyetlerimi muhafaza ederek, belki bazı saygılar borçlu olduğum iftiracıyı serbest bırakamayacak mıyım? Böyle hareket ederken kendi kendime iyi yaptım demeye hakkım olmayacak mı? Üçüncü bir durum: Doğrusu, vasıtaları ölçüsünde, gerçek ilmi yay­mak herkes için bir ödevdir. Sahip olduğumuz hakikatleri başkalariyle paylaşmak zorundayız. Gerçekten de onu çok basiretli yapmak zorunda­yız, îlim, ihtirasın hizmetinde olduğu gibi adaletin hizmetinde de kulla­nılabilen, tersine dönebilir bir silâhtır. Şu halde mizacın, menfaatin veya alışkanlığın kendilerini ilmin hizmetini kötüye kullanmaya götürdüğü kimselerin eğitimimizde hakları olmayacaktır. Fakat niyetimde onların kötülük yapmasına yardım etmek olmadığı zaman, onları tamamen tüm kendi sorumlulukları altında hareket etmeye bırakırken eğer sadece ve temiz yürekle onları aydınlatmak istiyorsam, bu benim tarafımdan övül­meye değer ve cömert asil bir davranış değil midir?Ahlâkçılarımız kesin olarak hayır derler. Asla bir kötülük, iradenin büyücülüğü ile, kötü aydınlatılmış vicdanın bu çeşit saflığıyla iyiliğe dö­nüşmez[13]. Hatamız, kirliliği temizlemenin büyüleyici bağışına sahip de­ğildir. Tersine, Gazâlî'nin söylediklerine göre, onda uyguladığımız bu al­layıp pullama, başka bir günah meydana getirir; O, şöyle der: "Bilâkis şeriate aykırı olarak şer ile hayır istemek, başka bir serdir. Eğer onu bilerek yaparsa, o şeriate muhalefet etmiş olur. Eğer onu cehaleti sebebiyle ya­parsa, onu bilmediği için böylece âsi olmuş olur (onun cehli, şeriati bil­memesi ve bilmediğini bilmemesi sebebiyle çift yönlü bir bilgisizliktir. Ve denilmiştir ki, cehaletin en kötüsü bilmediğini bilmemektir). Çünkü ilim öğrenmek, her müslümana farzdır. Hayırların hayır olduğu ancak şeriatle bilinir. Şu halde hayrın şer olması nasıl mümkündür? Bu olur şey değil..." Sonra şöyle der: "Bilgisizlik sebebiyle hayrı masiyetle isteyen mazur değildir[14]. Ancak yeni müslüman olmuş olan, öğrenmek için za­man bulamamış olan müstesna"[15]Bununla beraber, biz şunu ilâve ederiz, eğer bilmemezlik özür ise, o hatalı bir niyetle ahlâkî prensiplerden bir prensibin seviyesine yükselebi­lir mi? Eğer durum böyle idi ise, niçin insanın bu bilgisizlikten çıkması ve hatalarından dönmesi zarurîdir?Hz.Peygamber sadece "Amell...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı
« Posted on: 18 Nisan 2024, 07:03:42 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı rüya tabiri,Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı mekke canlı, Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı kabe canlı yayın, Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı Üç boyutlu kuran oku Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı kuran ı kerim, Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı peygamber kıssaları,Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı ilitam ders soruları, Niyet ve Ahlaki Fiilin Tabiatı önlisans arapça,
Logged
03 Ocak 2017, 19:13:05
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 03 Ocak 2017, 19:13:05 »

Esselamu aleykğm.Niyeti salih olan amelide dogru olup allah yolunda olan ve güzel ahlak sahibi olup kurtuluşa erenlerden olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Ocak 2017, 19:47:27
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 03 Ocak 2017, 19:47:27 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri niyeti güzel ameli güzel kullarından eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

16 Nisan 2017, 06:23:48
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.956


« Yanıtla #3 : 16 Nisan 2017, 06:23:48 »

Bismillah..
 Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Gerçekten niyet çok önemli. Mevlam niyetlerimizi herdaim hayırlı olanlardan eylesin inşaAllah. Amin ecmain
 Paylaşım için Allah ( c.c ) Razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

16 Nisan 2017, 18:46:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #4 : 16 Nisan 2017, 18:46:50 »

Aleykümselam.Rabbim bizleri peygamber efendimizin yolunda giden ve güzel ahlak ile yaşayan ve fiilleride islam yolunda güzel ahlak yolunda olan kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes