> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Kuran Ahlakı > Gayret Ve Rıfk
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gayret Ve Rıfk  (Okunma Sayısı 1456 defa)
20 Aralık 2010, 12:28:41
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 20 Aralık 2010, 12:28:41 »



III- Gayret Ve Rıfk

Önceki iki problemin tetkiki, bize Kur'ânî yasamanın perspektifini sezme imkânı verdi. Yalnız ahlâkî gayret değil, maddî gayret dahi, İs­lâm'ın nazarında ancak dinin hedef edindiği hayırla orantılı bir değere sahiptir. Meşakkatler, bir işe veya ödeve sokulmuş olarak bulunmadığı zaman, hiçbir nass, bize onları bulmaya çalışmaya davet etmez. Tersine, normal hayatın yükü, ağırlığını hissettirdiği zaman, hiçbir şey, bize onu atlatmak yetkisini vermez. Körü körüne taassup veya alelade ve ham so­fuluk, aym şekilde bertaraf edilmişlerdir.(Kelimenin geniş anlamiyle) ahlâkî hayrın gerçekleşmesinin, bizim gücümüzün müdahelesini gerektirdiği durumu ele alalım. Şu halde biz, bu gerekliliğin gücü üzerinde kendimizi sorguya çekmek zorundayız. (Yaratıcı gayretin derecelerini tetkik ederken gösterdiğimiz üzere) yalnız aslî ödevimizin gayreti, bir mükemmeliyet ödevi haline gelmez; aynı za­manda gerekirlik yerini, müsaade ve ruhsata, hattâ yasaklamaya bırakır­ken, gücümüz bütünlüğü içinde kendinin ötesinde birtakım sınır ister ve­ya belirtir mi?Bu soru üzerine bazı naslarla karar verilecek olursa, mücâhede kendi­ni unutarak en yüksek ideali hedef almak zorunda kalacaktır. Böylece Hacc suresinin sonuncu âyetleri içerisinde, aşağıdaki şu emirleri okuyo­ruz: "Ey müminleri Rükû edin, secde edin, Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki, murada eresiniz." (Kelimesi kelimesine) "Hak Tealâ yolunda hakkıyle ve ancak O'nun için cihad edin[140]ve sure de: "Ey iman edenler! Allah'a kar­şı gelmekten nasıl korunmak gerekiyorsa Öylece korunun.[141]Fakat, Kur'ân'da ve Sünnet'te diğer birçok âyet ve hadisler, açıkça be­şerî imkânlarımızdan söz etmektedirler. Bu yolda birinci merhale, Unutmayalım ki, Fransızca'da olduğu gibi, Arapça'da da, bütün sahalarda maddî gayret kadar, ahlâkî gayrete de uygun gelen mücâhede ve mücâdele lâfızları, cins isimlerdir. Muhte­vanın burada harbe hiçbir imâda bulunmamasından maada, bize öyle görünüyor ki, bu âyet­ler, bu müessesenin tesisinden önce nazil olmuşlardır. Gerçekten bu sure, bütünlüğü içinde yalnız hicretin birinci devresine ait olmamakta, aynı zamanda bazı Mekkî istisnaları da ihti­va etmektedir; ve "Nâsih ve Mensuh" adlı kitabında İbn Hazm'a göre, ikinci yansından bi­raz fazlası, Mekke'ye ait bulunmaktadır. Şu halde nas, burada söz konusu olan meselenin ge­nel anlamında, gayret mevzuunda zikredilmiş olmak için, zarurî niteliğe sahip olarak görü­nür. Nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Gerçek mücâhid, nefsine karşı mücâdele edendir.", Tirmfzî, Kitâb-ı Fadâirenin âyetinin zahirî sertliğini yumuşatmak için Sünnet'in bize açıkça ve­rilmiş olduğunu bildirdiği, aşağıdaki âyet yoluyla aşılmıştır. İlgili âyet şöyle buyuruyor: "O halde gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı vazifelerinize dikkat edin.[142]. Gerçekte bu âyet, Allah'ın sıfatlan yoluyla lâyık olması se­bebiyle değil, fakat insanların erişebilmeleri sebebiyle amelin sınırını or­taya koymaktadır. Şu halde bu formül, onların güçlerini aşan herşeyden onları muaf tutmaktadır. Fakat o, aynı zamanda, onların bütün güçlerini bu idealin hizmetine koymaya onları teşvik ediyor gibi görünmektedir. Öyleyse, Kur'ânî ahlâk, kuvvetten bitkin düşmeyi, yani aşırı gayret ve ça­lışmayla hayatı feda etmeyi mi emrediyor?Diğer iki emir, bu karışıklığı gidermeye yetişmektedir: ''Kendilerinizi öldürmeyin. Allah size karşı bağışlayıcıdır.[143]Kendi elinizle kendinizi tehli­keye atmayın.[144] (Hakikat ve mecaz olarak).Ve eğer özel hükümlere kadar inecek olursak, onların tatbikatını, da­ha insanî ve daha makul kılmakta belirgin bir kaygı göreceğiz. Mahru­miyet içinde veya baskı altında, yalnız ölümün ihtimali, ihlâli mazur kıl­maz; aym zamanda daha önce gördüğümüz gibi hastalık, ihtiyarlık, as­kerî harekât tarafından zorlanan zaruretler ve yolculuk sıkıntıları da bir indirimi, bir te'hiri veya ibadetin yapısında başka herhangi bir değişikli­ği belirleyebilen birçok sebeplerdir[145].îşte şimdi burası, ödevi duruma adapte etme hususundaki bu Kur'ânî kaygının mana ve hedefini aydınlatmanın yeridir.Her şeyden önce, ödevin belli bir değişikliğe maruz kaldığı durumlar için bunların istisna olduğunu ve kural olmadığını belirtelim. Onlar iki katlı istisnadırlar. Ödevler içindeki istisnalar, esasında dinî ödevlere da­yandığından, onlann insanî yükümlülüklerimizle hiç bir ilgisi olmamak­tadır. Dürüstlüğe, yapılan taahhütlere sadakate, insanların masum haya­tına, mülkiyetlerine, şereflerine v.s. saygıya ait ödevler için binbir şekil yoktur. Onlar, tatbikatlardaki istisnalardır, çünkü onlar, ancak zayıf veya müsait olmayan şahısları muaf ve müstesna tutarlar.Bundan sonra hattâ ilâhî ödevle ilgili bu sınırlı sahada, onlann kalbî imanla alâkalı olmadıklarını ve tamamen onun özünü muhafaza ederek ancak ödevin belli maddî bir cephesini ilgilendirdiklerini hatırlatalım. En tehlikeli güçlükler, mü'minleri namazlarını edadan muaf tutmakta ve haccm tarihinin dışında hiçbir ayarlamaya müsaade etmemektedir. Hatta bu alanda bile adaptasyon, ne yürürlükten kaldırma, ne de terk etmedir.Şu bir gerçektir ki, naslarda açıklanan ve genelleştirmeye hakkı bu­lunmayan bu değişikliklerin dışında, Kur'ân ve Sünnet, zaruretin kanunu belirleyeceği[146] şeklinde genel bir usûl ortaya koymuşlardır. Ve bu ikisi, normal ve bilhassa dinî uygulamamızda sert ve zararlı bir gayreti bizden uzaklaştırmak için bu zarureti oldukça geniş ve insanî bir veçhe altında tasarlamaktadırlar. Kur'ânî kanunun bu merhametli karakteri üzerinde duran âyetler oldukça çoktur.Bu konuda gayretin itidâlliğine teşvik edici herhangi bir şeyi görmek gerekir mi?Muaflık konusunda Kur'ân'm ifade ettiği anlatım biçimim düşünmek çok faidelidir. O, bunu çok büyük ihtiyatla işlemektedir. Nerdeyse onla­rı bizim anlayışımıza bırakmaktadır. Gerçekte o, durumun kaçınılmaz icâbına göre hareket ediniz, demeye kadar gitmez; o, size böyle hareket etmeniz müsaade veya müsamaha edildi de demez. Eğer ona daha yakın­dan bakacak olursak; zaruretin, yükümlülüğü ortadan kaldırmadığı gö­rülür, ihlâl vâkî olduğu zaman, bu zaruret, ancak bu ihlâlin tesirini kal­dırır. O bağışlanır[147]. Fakat daha dikkate değer olan şey, onun, gayretin aşağı bir derecesine müsaade ettiği durumda, hemen zaaf ve gevşeklikle ilgili temayüle mukavemet etmek için cesaretimize seslenmesidir; o, bize bu mukavemetin ihtiva ettiği acılara katlanmamızı ve yılmadan en üstün çözüm yolunu benimsememizi öğütler[148]. Gerçekte, gayretin asaletine dair bu davet, Kur'ân-ı Kerim'in, her an üzerinde durmaya devam ettiği mümeyyiz temadır[149]. Yine o, daha genel bir şekilde, ahlâkî hayrın iki de­recesi arasında, bizi bunlardan en değerli ve şereflisini seçmeye, yani ka­tı medenî adaletten[150]çok ulvî cenabhğa, öc almaktan[151] çok bağışlama­ya teşvik etmektedir.Şu halde Kur'ân-ı Kerim, bizi asgarî bir gayrete teşvik etmektedir. O, bize ilk güçlükler karşısında gerilemeyi de müsaade etmiyor. Mücâhede etmek, tahammül etmek, sabretmek, daha iyiyi aramak, işte onun prensi­bi budur.Bununla birlikte Kur'ân, bu davette aşırı dereceye gitmemektedir. O, hizmetkâr ve şevkli gayretimiz önünde, biri maddî, diğeri ahlâkî olmak üzere iki sınır koymaktadır. Bir yandan henüz hastalıktan acı çeken vücut, sıhhatli insamnki gibi, aynı görevi edâ etmek zorunda değildir. Öte yandan, hangi durumlarda olunursa olunsun, başkalarının zararına belli bir uygu­lamaya kendini kaptırmamak gerekir[152]. Gayretimiz, ödevlerimizin bütü­nü üzerine hakkaniyetle tevzi edilmelidir. Ruhumuzun hizmetçisi olan be­denimiz, hayatın diğer sahalarında bizi acze uğratacak derecede dar bir idealin hizmetinde yıpranmış ve yaralanmış olamaz. Hakikaten Sünnet, bi­ze şunu öğretiyor: "Senin üzerinde Rabb'ının hakkı vardır. Nefsinin hakkı vardır. Ailenin hakkı vardır... (Başka bir rivâyet-te, misafirlerinin veya ziya­retçilerinin hakkı vardır,) Öyleyse her hak sahibine hakkını ver![153].Esasen, birçok kez ve duruma göre, Hz. Peygamber, uzun müddet uyanık kalma ve aralıksız oruç tutma gibiibadetlerde aşın uygulamayı menetmiş, kınamış veya mahkum etmiştir. Bir yolculukta Hz. Peygam­ber, halkın izdihamını ve birisini güneşten gölgelediklerini görerek: "Bu adama ne oluyor?" diye sordu. Ashab da: "Oruçludur yâ Resûlallah!" de­diler. Resûlallah: "Yolculukta (yani böylesine meşakkatli yolculuk esna­sında) oruç tutmak arzu edilen ibadet cümlesinden değildir[154] buyurdu. Bu fırsatlardan birinde, Ramazan ayında, bizzat Resûlallah oruçlu idi; fa­kat o, halka örnek vermek için, bir bardak su istedi ve halkın gözleri önünde onu yukarı kaldırarak orucunu bozdu[155]. Başka bir yerde de bu­na benzer bir olay geçmişti: Bir gün Resûlallah, iki oğlunun arasına yas­lanmış, sallanmakta olan bir ihtiyar gördü. "Bu adamın nesi var?" diye sordu. Onlar: "O kendi kendine yaya olarak hacc yapmaya adakta bulun­muş" dediler. Bunun üzerine Resûlallah: "Hiç şüphesiz Allah, bu kimse­nin kendi kendine azap etmesinden müstağnidir[156] buyurdu ve ona bir binek almasını emretti.Bununla birlikte aynı Sünnet bize, Hz. Peygamberin, başkalarına ben­zerini tavsiye etmediği pek büyük bir gayreti harcamak alışkanlığının bulunduğunu nakletmektedir. Hiçbir zaman o, bütün bir gece uyumu­yordu. Bazen ö, gece namazında ayaklan şişinceye kadar ayakta duru­yordu. Özellikle Ramazanın son on günü esnasında bütün geceyi namaz kılarak geçiriyordu ve Ashabını da aynısını yapmaya teşvik ediyordu[157]. Kimi kez o, gece ve gündüz, aralıksız günlerce oruç tutuyordu. Ona aynı amelin yapılmasını yasakladığı ileri sürüldüğünde, o: "Şükreden bir kul olmayayım mı?[158] diye cevap verirdi; ya da: "Ben sizin gibi değilim, Rabbim beni yediriyor ve içiriyor[159]derdi.Burada biz, öğülen gayretin izafî karakterini anlıyoruz. Yalnız maddî güç değil, aynı zamanda ahlâkî güç de insanlar arasında eşit şekilde pay-laştırılmamıştır. Bazıları için, aşırılık ve taassup denilebilecek olan şey, diğerle...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gayret Ve Rıfk
« Posted on: 28 Mart 2024, 13:02:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gayret Ve Rıfk rüya tabiri,Gayret Ve Rıfk mekke canlı, Gayret Ve Rıfk kabe canlı yayın, Gayret Ve Rıfk Üç boyutlu kuran oku Gayret Ve Rıfk kuran ı kerim, Gayret Ve Rıfk peygamber kıssaları,Gayret Ve Rıfk ilitam ders soruları, Gayret Ve Rıfkönlisans arapça,
Logged
29 Mart 2018, 18:12:16
Mustafa Yasin
Dost Üye
*****
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 239


« Yanıtla #1 : 29 Mart 2018, 18:12:16 »

Selamün aleyküm Allah bizlere gayret edersek mutlaka rızkımızı verir eğer çalışmazsa Allahu Teala rızkınızı vermez Allah razı olsun paylaşımdan
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
30 Mart 2018, 02:55:46
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #2 : 30 Mart 2018, 02:55:46 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

30 Mart 2018, 03:53:16
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.947


« Yanıtla #3 : 30 Mart 2018, 03:53:16 »

Aleyküm Selâm. Ancak gayretli çalışanlar rızkını hakederler. Rabbim bizleri her işinde gayretli olanlardan eylesin inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes