> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Akaid Eserleri > Kelam İlmi > Sünnî-Şîî ittifakına doğru
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sünnî-Şîî ittifakına doğru  (Okunma Sayısı 2767 defa)
09 Ekim 2010, 10:40:26
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 09 Ekim 2010, 10:40:26 »



SÜNNÎ-ŞÎÎ İTTİFAKINA DOĞRU


Ebu'l-Berekât es-Süveydî

 

Sunuş:
 

Bu yazı, es-Süveydî diye tanınan Ebu'l-Berekât Abdullah Efendi b. Huseyn el-Bağdâdî'ye ait bir risalenin tercümesidir. Süveydî, Os­manlılar devrinin Irak âlimlerinden olup aklî ve naklî ilimleri tahsil ve tedris etmiş, hadis, edebiyat, dil ve tarih konularında eserler ver­miştir. Hicrî 1174, milâdî 1761 yılında Bağdad'da  vefat etmiştir.

Tercümesini sunduğumuz risale,  müellifin,  «en-Nefhatu'1-miskiyye fî'r-nhleti'1-Mekkiyye» adlı  seyahatnamesinden alınmış ve ayrı basıl­mış bir parçadır   Risalenin adı «el-Huce-cu'l^kat'ıyye li't-tifâkı'1-fîrakı'l-îslâmiyyedır.

Risale, bizim ricamız üzerine, Mustafa Çağrıcı tarafından tercüme edilmiş ve NESİL Aylık Fikir Dergisinde yayınlanmıştır (Yıl, 1979, sa­yı, 10, s. 33-48), Tercüme için asıl kabul edilen metin Mısır, Matbaatu's-saâde, 1323 (1-29 sayfa) baskısıdır. Risalenin başka baskıları da var­dır. «Mu'temeru'n-Necef» kitabında da hulâsa olarak yer almıştır (Tab'u's-selef). Yazıdaki başlıklar ve dipnotları mütercim tarafından ilâve ediîmşitir. [1]

 

Rahman Ve Rahim   Allah'ın Adıyla
 

Hamd, âlemlerin Rabbı Allah'a... Salât ve selam, Allah Elçisi, resuller ve nebiler hâtemi, efendimiz Muhammed'e ve onun aziz ve temiz âl u ashabına...

Allah Tealâ, yüce dine hizmet etmek, bid'at ve fesat ehlini he­zimete uğratmak imkânını bana bahşedince, beni bu meramıma ulaş­tırdığı, İslâm camisaının ıslahına muvaffak kıldığı, Hakkı benim elim­le İcra ettiği, bâtılın ateşini benim mubahasemle söndürdüğü için; Sahabeye söven, onları küfürle itham eden, fazilet ve hilafetin (diğerlerinden önce) Alî b. Ebi Tâlib'e ait olduğunu iddia eden, müt'a nikâhını ve (çıplak) ayak üzerine mesh yapılmasını caiz gören ve bunlara benzer, herkesin bilip duyduğu bir takım bid'atlar, çirkin ve sapık düşünceler taşıyan Şia'yı, bütün bunlardan vazgeçirme başa­rısını bana lütfettiği için Allah'a bir şükür ifadesi olarak Beytullah'ı ziyarete karar verdim.Hadisenin  mahiyeti  kısaca  şöyle : [2]

 

Osmanlı-İran Münasebetleri Ve Nadir Şah:
 

Şah Hüseyin'in, Afganlılar tarafından öldürülmesiyle, Acem ül­kesi parçalandı; Afganlılar, (1135/1723'de) ülkenin başkenti İsfahan'ı, Osmanlılar (Allah güçlerini artırsın) da diğer frazı beldeleri ele ge­çirmişlerdi.[3] Şah Hüseyin'in oğlu Tahmasb, intikam almak ve zil­letten kurtulmak üzere harekete geçti. Etrafında yığınla halk toplan­dı. Onun tarafına geçenler arasında, kendisinden bahsedeceğimiz Nadir Şah da vardı.

Ne var ki Tahmasb, şaraba düşkün olduğu için halkın sıkıntıları­nı pek düşünmez, umursamazdı. İşte bu yüzden Na'dir, Tahmasba yaklaşmaya çalıştı. Sonunda Tahmasb'ın güvenilir adamı oldu ve Tah­masb, devletin bütün işlerini ona bıraktı[4].

İşte bu Nadir denen zat, kaybedilmiş toprakları kurtarmaya ko­yuldu. Afganistan'dan İsfahan'ı aldı ve onları darma-dağın etti. Ken­disine «Tahmasb Kulu» lakabı verildi ki, «Tahmasb'ın kölesi» demek­tir. Bu lakap, asıl adı unutulacak kadar şöhret buldu.

Tahmasb kulu (Nadir Şah) Osmanlıların zaptettikleri toprakları kurtarma faaliyetine girişti. Büyük bir ordu ile Bağdad'ı kuşatmak üzere  harekete geçti. O sırada Bağdad    valisi,  kendisi  de  babası

merhum Hasan Paşa gibi vezir olan. Osmanlı Devletinin kuvvet tim­sali, büyük vezir Ahmed Paşa idi, Ahmed Paşa, bu harici düşmanla savaşa memur edilmemiş, sadece kalenin dahili nizamını temin için görevlendirilmişti. Birinin serpuşu sur dışına düşse, onu almak için dahi dışarı çıkılmazdı.

Ahmed Paşanın maiyyetinde güvenlik için üç vezir daha bulunu­yordu : Kara Mustafa Paşa, Sarı Mustafa Paşa ve Hamaloğlu Ahmed Paşa.

Tahmasb kulu denen azgın, sekiz ay boyunca Bağdad'ı muhasa­ra altında tuttu. İçeride erzak tükendi; atları, eşekleri, hatta kedi ve köpekleri yemek zorunda kaldılar. Tam bu sırada Allah bu adamı Bağ-dad'dan uzaklaştırdı ve şehri ondan kurtardı (1146/1733). Şöyle ki: Osmanlılar, Nadir Şah'a karşı bir ordu teçhiz ettiler. Ordu kuman­danı Vezir Topal Osman Paşa idi. Kumandan Bağdad'a doğru hareke­te geçti. Nadir Şah'ın maiyyetindeki Acem ordusunu yenip hezime­te uğrattı. Ne var ki, şiddetli bir çarpışmadan, hezimet ve yenilgiden sonra Tahmasb Kulu, İkinci defa Bağdad'ı kuşattı. Vali, yine Vezir Ahmed Paşa idi ve Allah yine Bağdad'ı ondan korudu.

Bundan sonra Tahmasb Kulu (Nadir Şah) Rum (Anadolu) tarafı­na, Erzen-i Rum (Erzurum)a yöneldi ise de, başarı sağlayamadı. Mogan sahrasına vardığında, kendisinin hazırladığı bir planla Acemler, sal­tanat hususunda ona bey'at ettiler. Bey'at tarihî (ebced hesabiyle) «el-Hayru fi mâ vakaa (hayırlısı vaki olandır)» ibaresinin düştüğü 1137[5] dir. Ancak, bey'atten memnun olmayanlar, bu ifadeyi de­ğiştirmişler ve «Lâ hayra fi mâ vakaa (bu hadisede hayır yoktur.)» demişlerdir ki, bu ifade de ayni tarihi gösterir.

Bu bey'atten sonra Nadir Şah Hind tarafına yöneldi. Bir Hind eya­leti olan Abad-Kürsi'ye ulaşıncaya kadar Hind topraklarında ilerleme­yi sürdürdü. Uzun süren bir kuşatmadan sonra şehri ele geçirdi. Şeh­rin sultanı Şah Muhammed'le bir anlaşma yaparak, Hindistandan he­sabi kitabı yapılamayacak kadar mal aldı. Ayrıca, Muhammed Şah'a, her yıl hazinesine belli sayı ve cinslerde mal göndermesini kabul et­tirdi.

Hindistan'dan Türkistan'a geçerek Belh ve Buhara şehirlerini isti­la etti. Velhasıl, Afganistan ve Türkistan'la beraber İranın tamamı onun hakimiyetine girdi. Acemler, şah Muhammed'e varıncaya kadar Hindlilerin de onun saltanatını kabul ettiklerini, Şah Muhammed'in, onun vekili olduğunu ve işte bu yüzden Tahmasb kulu (Nadir Şah) nun, kendisine «şehinşah» unvanını taktığını, sadece bu isimle anıl­masını istediğini ve bunun dışında bir adla kendisini ananları ceza­landırdığını  söylerler.

Nadir Şah, Hindistan'dan sonra, Lezgileri itaat altına almak kas-dıyle Dağıstan yönünde harekete geçti. Dört yılını bu topraklarda ge­çirdi İse de bu seferde, ne bir maddi fayda ve ne de bir tek Le'zgi'nln dahi itaatini sağlayamadı.

Bu müddet zarfında Osmanlı Devletine sefirler ve elçiler gönder­mekten de geri durmadı : Kâh Ruha (Urfa)dan Abâdan'a kadar olan bölgeyi istiyor; Timur'un zapdetmiş olduğu bu toprakların, miras yo­luyla kendi mülkü olduğunu, dolayısiyle kendisinin bu toprakların va­risi olduğunu savunuyor; Osmanfılann, Şîîlerîn bağlı bulundukları mezhebin hak olduğunu, çünki bunun, Cafer-i ^adık'ın mezhebi oldu­ğunu ve İslâmî mezheplerin beş olduğunu tasdik etmelerini; bu mez­hep için de Ka'be'de bir rükün olmasını; Zübeyde yoluyla kendisinin hacca gitmesini ve bu yoldaki konaklama yerlerini ve kuyuları ıslah etmesini; kendisinin hac emiri olmasını; şayet kendisi Irak yoluyla hacca giderse, o zaman da kendi adına birinin, (delil olarak) hacıla-n götürüp getirmesini istiyor; bazen de bu isteklerinin bir kısmın­dan vaz geçerek bir kısmında direniyordu.

Nedir Sah yer yüzünde fesat için çalışır dururdu. O kadar ki. Irak topraklarının büyük bir bölümünü harabeye çevirdi. 1156 yılına kadar buralarda çöküntü hüküm sürdü. Ardı arkası kesilmez süvari­ler, çekirge sürüsü gibi askerlerle Arap Irak'ına doğru yürüdü. Or-dusung bu topraklara yaydı. Bağciad'ın kuşatılması için 70.000 asker ayırdı. Basra'yı kuşatmak üzere de 90.000 kadar asker gönderdi. Al­tı ay süresince bizi muhasara altında tuttu. Ancak Basra halkı, topT tüfek ve bombalarla onlara karşı koydular. Bağdad'a. gelince, Nadir Şah'ın ordusu, EJağeJad kalesine bir fersah mesafede durdu ki bu, yalnızca pağdad valisi büyük vezir Ahmed Paşa'nın bir planıyle ol­du (1146/1734), Allah Teala başarısını devamlı kılsın! Nadir Şah ve askerlerinden hayatta kalanlar Şehrizûr'a yöneldiler. Buradakiler onun hakimiyetini kabul ettiler; Kürt ve Arap aşiretleri de ayni şeyi yaptılar.

Daha sonra Nadir Şah Kerkük kalesine giderek burayı sekiz gün muhasara altında tuttu. Bu süre içinde 20.000 top ve bir o kadar da bomba ile kaleyi dövdü. Kaledekiler teslim oldu ve ona boyun eğdiler. Sonra Erbii'e yöneldi; buradakiler de teslim oldular. Maiy-yetinde 20.000 civarında asker olduğu halde Musul üzerine yürüdü. Fakat yedi gün zarfında 40.000 top, ayni sayıda da bomba kullanıl­masına rağmen, Musul'lular, her şeyi Ulu Allah'a havale ederek di­rendiler. Nadir Şah, lağımlar kazdırdı, barut ve mermilerle doldura­rak ateşledi ise de bir netice elde edemedi. Musul'dan bir fayda sağlayamayacağını anlayarak oradan tekrar Bağdad'g yöneldi. Musa b. Cafer (Musa Kâzım) efendimizin kasabasına vardı; Musa'yı ve Muhammed Cevad'ı ziyaret etti. Kayıkla Dicle'yi geçerek İmam Ebu Hanife'yi de ziyaret etti.

Bu sırada Nadir Şah ile Vezir Ahmed Paşa arasındaki elçi tra­fiği de devam etti. Ta ki Nadir Şah, Şia mezhebinin hak olduğunun ve bunun Cafer-i Sadik'ın mezhebi olduğunun kabul edilmesi şeklin­deki  isteğinden vaz geçinceye kadar...

Bu arada, İmam Ali b. Ebi Talib'in kabrini ziyaret etmek ve al­tından yapılmasını emrettiği kubbeyi görmek üzere Necef'e gitti. [6]

 

Bir Tartışmanın  Hikâyesi :
 

İşte tam bu sırada ben, Şevval ayının 20'sinde (H. 1148) bir pazar günü akşama doğru evimde oturmaktaydım ki Vezir Ahmed Paşanın elçisi geldi. Vezir beni huzuruna çağınyordu. Akşam na­mazından sonra gittim; hükümet dairesine girdim. Ya...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sünnî-Şîî ittifakına doğru
« Posted on: 20 Nisan 2024, 04:29:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sünnî-Şîî ittifakına doğru rüya tabiri,Sünnî-Şîî ittifakına doğru mekke canlı, Sünnî-Şîî ittifakına doğru kabe canlı yayın, Sünnî-Şîî ittifakına doğru Üç boyutlu kuran oku Sünnî-Şîî ittifakına doğru kuran ı kerim, Sünnî-Şîî ittifakına doğru peygamber kıssaları,Sünnî-Şîî ittifakına doğru ilitam ders soruları, Sünnî-Şîî ittifakına doğruönlisans arapça,
Logged
20 Ağustos 2019, 13:52:02
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #1 : 20 Ağustos 2019, 13:52:02 »

Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

20 Ağustos 2019, 17:06:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 20 Ağustos 2019, 17:06:50 »

Esselamu aleykum. Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim. ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

21 Ağustos 2019, 12:02:42
Züleyha

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.439


« Yanıtla #3 : 21 Ağustos 2019, 12:02:42 »

Allah razı olsun hocam insallah selam ve dua ile
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
22 Ağustos 2019, 06:40:31
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #4 : 22 Ağustos 2019, 06:40:31 »

Paylaşım için Allah razı olsun. Rabbim ilmimizi artırsın inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes