> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Urfada Üç Gün
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Urfada Üç Gün  (Okunma Sayısı 652 defa)
15 Ekim 2011, 06:36:50
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 15 Ekim 2011, 06:36:50 »



Urfa'da Üç Gün


Ekim 2006 - 94.sayı

Bilal DEMİRSOY kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.


Urfa tarihin çok eski zamanlarında kurulmuş bir yerleşim yeri. Dünyanın her şehri gibi taştan topraktan. Ama bu topraklara basmış öyle ayaklar var ki, onların bıraktığı iz bu şehri adeta dünyaya ait olmaktan çıkarıyor.

Akşam üstüydü, bir arkadaşımla karşılaştım. Urfa’ya gideceklerini söyledi. Beni de davet etti. Daha tamam dediğimde içimde tarifsiz bir huzur hissettim. Sanki bu davet, arkadaşımdan değil, oralardan gelen bir davetti ve ben ona icabet ediyordum. Öyle hissettim.

Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Eyyûb, Hz. Elyesa, Hz. Lut, Hz. Nuh, Hz. Şuayb, Hz. İsa ve Hz. Musa peygamberlerden (onlara ve cümle enbiyaya selam olsun) izler taşıyan Urfa’dan, peygamberler diyarından davet alıyordum.

O zamana kadar hiç gitmemiştim peygamberler diyarı Urfa’ya. Bazen açıklayamadığınız bir mutluluk hissiyle kendi kendinize güler durursunuz ya, işte Urfa yolculuğumuz da böyle başladı.

Makam-ı İbrahim


Yolların nasıl bittiğini, zamanın nasıl geçtiğini anlatmayayım. Pek de hatırlamıyorum zaten. İşte geliverdik. Urfa’dayız, peygamberler şehrinde. Bir otele yerleştikten sonra soluğu Mevlid-i Halil Camii’nde aldık. Diğer adıyla Dergâh Camii. Makam-ı İbrahim’e bitişik büyük bir cami bu.

Caminin yan avlusuna girerken, adeta tarihin kapıları açılıyor, geçmişe doğru bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Bilim kurgu hikâyelerindeki başka bir boyuta geçiş gibi. Buranın hemen yakınında Makam-ı İbrahim var. İbrahim aleyhisselamın doğduğu ve rivayetlere göre yedi yaşına kadar saklandığı mağara. 

Anlatıldığına göre, Keldan halkının kralı Nemrut rüyasında bir erkek çocuğun dünyaya geldiğini ve bütün saltanatını, putları kırıp yıktığını görür. Bunun üzerine ülkesinde yeni doğan bütün erkek çocukların öldürülmesini emreder.

Hz. İbrahim a.s.’ın mübarek annesi ise hamileliğini gizler, doğumu yaklaşınca da bu mağaraya saklanır. Oğlu İbrahim’i yedi yaşına kadar bu mağarada gizlice büyütür, sonra evine götürebilir.

Ateş ve Balıklı Göl


Kur’an-ı Kerim, Hz. İbrahim a.s.’ın bir zaman sonra halkın taptığı putların anlamsız şeyler olduğunu tebliğ etmeye başladığını bildirir. Fakat Nemrut’un işine gelmez bu. Zira hem atalarının dini aşağılanmaktadır, hem de dinle desteklediği iktidarı tehdit altındadır. Sonrası insanlık tarihinin en bilinen olaylar zinciridir. Nemrut büyük bir ateş yaktırır. Hz. İbrahim a.s.’ı büyük bir mancınığa bağlatıp bu ateşe fırlatır. İnsanlığı ateşten korumaya çalışan bir mübarek peygamber ateşte yakılmak istenmektedir. Cenab-ı Hak razı gelmez buna. “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selamet ol!” (Enbiyâ, 69) buyurur. O gürül gürül ateş bir anda gül bahçesine dönüverir.

Bundan sonrası halk söylencelerinin de işin içine karıştığı, bir rivayetler dizesidir. Buna göre odunlar balık, ateş de su oldu ve asırlardır su akmaya, balıklar da bu suda yüzmeye devam etti. Bu suya bugün Balıklı Göl denmekte.

İbrahim aleyhisselam’ın ardından Nemrut kendi öz kızını da Hz. İbrahim’e inandı diye mancınıkla fırlattı. Onun düştüğü yer de güzel bir bahçeye dönüştü ve Allah oradan bir pınar çıkardı. Burası da Ayn Zeliha olarak biliniyor. Bu pınar, Balıklı Göl’ün hemen bitişiğinde.

O zamandan bu yana Balıklı Göl’ün etrafı yemyeşil kalmış. Gölün hemen kenarına, Hz. İbrahim’in mancınıkla atıldıktan sonra düştüğü yerde küçük bir mescit yapılmış. Yanında Halilürrahman Camii, karşı tarafında ise Rızvaniye Camii ve medresesi, cennet gibi bahçesiyle ahiret aşıklarına doyumsuz bir iklim sunuyor.

Urfa’da seher vakti

Urfa’da ikinci günün sabah namazı için tekrar Dergâh Camii’nin yolunu tuttuk. Yolda arı uğultusuna benzeyen sesler geldi kulağımıza. Ne olduğunu, nereden geldiğini anlayamadık önce. Camiye yaklaştıkça adeta fezada yankılanan bu seslerin cemaatin topluca söyledikleri kelime-i tevhid olduğunu anladık. Seher vakti sanki zikretmede kuşlarla insanlar yarış eder gibiydi Urfa’da. Bu seher vaktinde her şey zikrediyor. İyice kulak verseniz, sessizliğin bile zikrini duyar gibi oluyorsunuz.

Ürperdik. Yürüyor muyduk, yoksa uçuyor muyduk acaba?  Namaz eda edildikten sonra Makam-ı İbrahim’in yanındaki mescide geçildi. Topluca bir saat kadar esma-i hüsnâ okundu ki, şu satırları yazarken hâlâ kulaklarımda yankılanıyor. O sabah başka bir sabahtı. Yaşananlar, hissedilenler unutulacak türden değil.

Eyüp Nebi Köyü


Hz. İbrahim aleyhisselam’ın makamını ziyaretten sonra Eyüpnebi köyüne vardık. Hz. Eyüp aleyhisselam’ın makamının bulunduğu köy burası. Urfa’ya 70-80 km. kadar uzaklıkta.

Caminin bahçesinde ilerliyoruz. Türbenin bahçesinde tatlı bir hava var. Ağaçların arasından güneş göz kırpıyor. Küçük bir kabristanın içinden geçerek ilerliyoruz. İnsanı bir manevi iklim sarıyor ki anlatılır gibi değil.

Bir peygamber makamını ziyaret etmek hakikaten büyük edep istiyor. Bizler de bildiğimiz kadarıyla, kırık dökük edeple Hz. Eyüp a.s.’ın türbesinden içeri giriyoruz. Bir huzur kaplıyor içimizi. Türbedar bizim için sandukayı açıyor. 1 metre kadar aşağıda Hz. Eyüp aleyhisselam’ın mübarek naaşları. Eğiliyoruz içeriye doğru.

Bir peygamberin bedenine bu kadar yakın olmak insanı sarsıyor. Bir anda zamansızlaşıyor insan, mekânsızlaşıyor. Kendi varlığı görünmez bir buharın içinde eriyor, bir tür sarhoşlukla uyuşuyor. Bu nasıl bir koku? Hangi koku ‘güzel koku’ ifadesini bu kadar anlamsızlaştırır? Bu kadar güzel, derin, baş döndüren bir koku bu dünyaya ait olmasa gerek. Bir pencere mi var? Nereye açılıyor o pencere?

Aklı hâlâ başında kalanlara türbedar ısrarla açıklıyor: “İçeride hiçbir koku malzemesi yok! Bu Eyüp peygamberin kokusudur, senelerdir değişmedi, hep aynı.”

Vuslata bir adım kala


Eyüp aleyhisselam’ı ziyaretten sonra takriben 1 km. uzaklıktaki Elyesa aleyhisselam’ın makam-ı şeriflerini ziyaret ediyoruz. Sandukanın yanında yerden bir metre yükseklikte, daha çok taş görünümlü bir ağaç gözümüze çarpıyor. Anlatıldığına göre Elyesa aleyhisselam’ın âsâsıymış bu ağaç.

Elyesa aleyhisselam, Eyüp aleyhisse-lam’ı ziyaret etmek için epeyce yol yürüyüp, bugünkü Eyüpnebi köyüne kadar geldi. Yorgunluktan bitap haldeydi. Dinlenmek için bir kenara oturdu. Bu arada bir adamla karşılaştı. Ona Eyüp aleyhisselam’ı ziyarete geldiğini, ne kadar yolu kaldığını sordu. Adam geldiği yol kadar daha gitmesi gerektiğini söyledi. Halbuki Eyüp aleyhisselam çok yakınında idi. O adam aslında şeytan idi ve Elyesa aleyhisselam’a yalan söyledi.

Rabbim bildirmedikçe kimse bir şeyi bilemez. Bir mübarek nebi dahi olsa... Bu kıssa bunu söyler bize. Zaten takatsiz kalmış olan Elyesa aleyhisselam âsâsını yere saplar ve hayatını nihayete erdirmesi için Allah’a dua eder. Sonra oracıkta ruhunu teslim eder. Âsâsı filizlenir, ağaç olur. Kabrinin hemen yanında asırlarca bir asker gibi nöbet bekler. Bir süre önce türbe çalışmaları esnasında bu ağacın gövdesi kendiliğinden kopmuş. Şimdi bir metre kadarı duruyor.

Yolculuğumuzun geri kalanında da insanlığın en eski yerleşim yerlerinden biri olduğu söylenen Harran şehrini gezdik. Yeryüzünden kimler geçti, neler yaşadı, kim hidayete erdi, kim sapıttı diye düşündüren bir geziydi bu da.

Urfa ziyareti, herhangi bir yeri gidip görmekle aynı değil. Rüyada gibiydik. Misafirliğimiz boyunca manevi ziyafetlerle beslendiğimiz, görünmeyen ev sahipleri tarafından şefkatle ağırladığımız hissine kapıldık. Böyle bir zanna sebep olması bile bir şehre yeter. Urfa sahiden şanlıymış, şanslıymış.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Urfada Üç Gün
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:53:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Urfada Üç Gün rüya tabiri,Urfada Üç Gün mekke canlı, Urfada Üç Gün kabe canlı yayın, Urfada Üç Gün Üç boyutlu kuran oku Urfada Üç Gün kuran ı kerim, Urfada Üç Gün peygamber kıssaları,Urfada Üç Gün ilitam ders soruları, Urfada Üç Günönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes