> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Kapaktakiler > Biz Kimiz?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Biz Kimiz?  (Okunma Sayısı 590 defa)
13 Temmuz 2011, 07:41:33
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 13 Temmuz 2011, 07:41:33 »



Biz Kimiz?


Eylül 2010 - 141.sayı

Halil AKGÜN kaleme aldı, KAPAKTAKİLER bölümünde yayınlandı.

İnsanın hayatına anlam veren “Ben kimim?” sorusu, modern hayatın hengâmesi içinde giderek perdeleniyor. Bu soruyu sormak kimilerine göre soyut, felsefî ve son tahlilde boş bir işle uğraşmak anlamına geliyor. Oysa insan, anlam merkezli bir varlıktır. İnsanı insan yapan ve onu diğer bütün varlıklardan ayıran şey, onun anlam-dolu bir hayat yaşama imkanına sahip olmasıdır.

Hayatımıza anlam veren “Ben kimim?” sorusu kimilerine göre artık eski önemine sahip değil. Çünkü insanların hayatını dolduran ve meşgul eden pek çok şey var. Geçim derdi, teknololoji, medya, eğlence kültürü, televizyon, alışveriş merkezleri ve hayatımızı dolduran başka meşgaleler, anlam üreten araçlar olarak görülüyor. İnsana hizmet etmesi gereken araçlar, birer amaç haline geliyor. İnsanın varlığıyla anlamlandırdığı şeyler, insanın hayatını anlamlandıran şeyler haline geliyor. Hiyerarşi bozuluyor ve her şey alt üst oluyor.

Temel yanlış olunca

İhtiyaç duyduğu her şeye sahip olan bir kişi, neden kimlik sorunuyla uğraşsın? Modern kapitalist kültür bilinç altımıza bu fikri aşılıyor. İnsanın ihtiyaç duyduğu her şey bu dünyada varsa ve bunları elde edebilecek imkanlara sahipse, neden “ben kimim?” gibi büyük ve zor bir soruyla uğraşsın insanlar?

Durum gerçekten böyle mi? İnsan bu dünyada ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olabiliyor mu? İnsanın ihtiyaç duyduğu şeyleri kim, nasıl ve hangi kriterlere göre belirliyor? Öncelikle sorgulamamız ve masaya yatırmamız gereken sorular bunlar.

Modern ekonomi “insanın ihtiyaçları sınırsız fakat kaynaklar sınırlıdır” önermesiyle başlar. Ve ilk tuzak burada çıkar karşımıza. İnsanın ihtiyaçları gerçekten sınırsız mıdır? Elbette değil. Ama sınırsız tüketim ekonomisi için insanın “ihtiyaçları sonsuz bir varlık” olarak tanımlanması gerekiyor. İnsan böyle tanımlanacak ki sürekli tüketmek istesin. Halbuki psikologlar sürekli tüketme duygusunun tatmin edilemez bir duygu olduğunu ve insanları mutsuz ettiğini bilimsel olarak ispatlamış durumdalar.

Sistem kuracağım derken insanı unutan, insanı yücelteceğim derken düzeni ortadan kaldıran ideolojiler çağında yaşıyoruz. Sosyalizm ve kapitalizm, güya insan merkezli ideolojiler. Ama ikisi de insanın ne olduğundan habersiz. İnsanı değil, beşeri tanıyorlar onlar. İnsaniyet makamını değil, beşeriyeti ve nefisi yüceltiyorlar. Temel yanlış atıldığı için bütün yapı baştan sona bozuk kuruluyor.

Aynadaki insan

İnsanın kim olduğunu bilebilmesi için her zaman bir aynaya ihtiyacı vardır. İnsan aynaya bakacak ki nerede olduğunu görebilsin. İnsanın kendini muhasebe edebilmesi için de bir hakikat aynasına ihtiyaç vardır. Kur’an uyarıyor: Kendi haline bırakıldığında insan unutkandır, zalimdir, nankördür, yıkıcıdır, acelecidir. Ona kim olduğunu her daim hatırlatmak gerekir. Peki bunu kim yapacak? İnsana kim olduğunu ne, kim, nasıl hatırlatacak?

İnsanoğlunu, biyolojik yapısı ve DNA’sı ile tanımlamaya çalışmak, İstanbul boğazını denizin özgül ağırlığıyla tanımlamaya benziyor. Suyun kimyası, toprağın elementleri, havanın nitelikleri bize Boğaz’ın fizik özellikleri hakkında bir fikir verir. ama bunların hiçbiri bize Boğaz’ın güzelliğini, derinliğini, bizim için anlamını ortaya koymaz. Hepimizin DNA kodu çok az farklarla birbirine benzediğine göre bizi tanımlayan şey, herhalde vücudumuzdaki hücrelerden daha farklı ve daha fazla bir şey olmalı. İnsanın özündeki manaya ulaşmak için daha farklı, daha yüksek bir atıf çerçevesine ihtiyacımız var.

Kur’an bize yol gösteriyor. Toprak gibi basit ve sıradan bir maddeden yaratılan insan, ancak kendisine ruh üflendikten sonra kıymet kazanmıştır. İnsan fizikî-biyolojik varlığı itibariyle diğer varlıklardan farklı değildir. Hatta cinlere ve meleklere kıyasla insanın mayası varlık skalasının alt sıralarında yer alır.

İnsanı “eşref-i mahlukat” yapan cevher, onun ruhu ve ruh dünyasıdır. İnsan neslinin babası Hz. Adem’e bütün isimleri öğreten Cenab-ı Hak, böylece insana varlığın anahtarlarını teslim etmiş ve bu bilgi sayesinde onu diğer varlıklardan üstün kılmıştır. Bu bilgi öylesine kıymetli, öylesine kutsal bir bilgidir ki, her daim Allah’ı tesbih eden melekler dahi bu ilme sahip olan insanın önünde eğilmekle mükellef kılınmışlardır.

İnsanı yeryüzünde Allah’ın halifesi, temsilcisi, vekili yapan da bu bilgi, bu cevher, bu ruhtur. Bu yönünü ihmal eden ya da kendinden menkul olduğunu zanneden bir insanın bu hilafet vazifesini yerine getirmesi mümkün değildir. Kendi cevherini unutan insan, ancak kendi sahte cennetinde kendisinin –hâşâ- bir ilâh olduğu zehabına kapılır ve böylece hem dünyasını hem de ahiretini heba eder.

Beşer değil insan olmak

Bu, artık insan değil, beşerdir. Yani kendini et ve kemikten ibaret sanan zayıf, aciz, aceleci bir maddi varlıktır. Oysa insanın amacı beşeriyetten insaniyete geçmektir. Fakat burada kalmak da değildir gayemiz. Adım adım, sabırla ve duayla insaniyetin kemâl makamlarına ulaşmaktır. Ta ki insan Allah’ın halifesi olduğunu hatırlasın ve bu sorumluluk bilinciyle hayatını idame ettirsin.

“Ben kimim?” sorusuna işte bu varlık düzeyinde cevap aramak durumundayız. Cenab-ı Hak Kur’an’da “ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” buyurduğunda, insanın özündeki bu ruhî cevhere atıfta bulunmaktadır. İnsan Allah’ın varlığına ve birliğine şehadet etmek için yaratılmıştır. Çünkü tek hakikat O’dur. O’ndan bağımsız varlık yoktur. O’ndan ayrı hakikat yoktur. O’nun dışında değer, anlam, erdem yoktur. İnsan ancak hakikatle varolduğu zaman anlamlı bir varlıktır. Mutlak hakikat tek olduğu ve Cenab-ı Hakk’tan başkası olmadığı için insan, varlığının anlamını ancak O’na yakınlaştıkça keşfeder.

Hayatını sahte bir cennette çelik-çomak oynayarak geçirmek insanın onuruna yakışmaz. Çünkü insan “ahsen-i takvim” üzere yani en güzel surette yaratılmıştır. Çünkü insanı yaratan Allah, yine ona konuşmuş, vahiy ve peygamber göndermiştir. Çünkü insan bir hayvan değildir ve kendisine verilen nimetlerin şükrünü eda etmelidir.
Fakat insandaki beşeriyet yönü, yani zayıf ve aciz tabiatı onu yalnız bırakmaz. Kulağına hep başka şeyler fısıldar. “Gel bu dünyanın tadını çıkar!” der. “Zaten bu dünyadan başka hayat yok.” der. İnsanın aklını ve gönlünü çelmek için binbir bahane uydurur. İnsanı beşeriyet makamında tutmak için elinden gelen her şeyi yapar. Nefsanî duygularına amir olması gereken insan nefsinin memuru, kölesi haline gelir. Kendinden daha aşağıda bir varlığa boyun eğen kişi, onurunu, izzetini, hatta aklını ve izanını koruyabilir mi?

Manevi yolda kılavuz

Peki maddeyi aşıp manaya yelken açan insan, varlık denizinde yolunu nasıl bulacak? Bu, “ben kimim” sorgusunun en kritik yönlerinden biridir. Zira maneviyat yolu da pek çok tuzakla, desise ile doludur. Neden? Çünkü şeytan insanı hiçbir zaman yalnız bırakmaz. Meyhanede de onun peşine takılır, camide de  tekkede de... İnsan manevi yolda ilerlerken de irşada muhtaçtır. Nasıl madde aleminde her şeyin bir kuralı, düzeni, nizamı varsa, mana aleminin de kuralları, ilkeleri vardır. Bu kurallar olmasa insan maneviyat yolunda da olmadık badirelerle karşılaşabilir.

Modern çağın en büyük yanılgılarından biri, insanın maneviyat alemini kendi başına inşa edebileceğine  inanmasıdır. Birkaç mistik şiir, birkaç felsefî söz, birkaç sırlı ve sihirli cümle... işte insanın ihtiyaç duyduğu maneviyat iklimi! Öyle mi acaba? Sahih kaynaklardan beslenmemiş bir maneviyat arayışı, insanın ihtiyaçlarına cevap verebilir mi?

Sosyete maneviyatına dönüşen, köksüz ve temelsiz ruhiyatçılık insanın derdine derman olamaz. Nasıl insan suyunu temiz kaynaktan içmek, ekmeğini saf hamurdan yoğurmak zorundaysa, manevi gıdasını da doğru kaynaktan almak zorundadır. Kur’an “hevasını kendine ilah edineni gördün mü?” diye soruyor. Çünkü insan “ben maneviyat yolcusuyum” derken, Allah korusun, hiç bilmeden nefsinin kulu ve kölesi olabilir. Kibre kapılıp şirklerin en kötüsü olan gizli şirke mağlup olabilir. Manevi yolda ilerlediğini zannedip hiç bilmeden mukaddesata, maneviyat alemine isyan bile ediyor olabilir.

O yüzden burada da bir mizana, kıstasa, ölçüye ihtiyaç var. O ölçüyü veren de şüphesiz Kur’an ve Sünnet’tir.  Bu sahih ve berrak iki kaynak, “ben kimim?” sorusuna açık ve net cevaplar veriyor: İnsan bu alemde hakikata şehadet edecek, adaleti kuracak ve Allah’a kulluk edecektir. İnsanı yüceltecek olan vasıflar işte bunlardır. İnsan imanlı ve erdemli olacak ki hayatında anlam bulsun.

Bizi beşeriyet mertebesinden insan makamına taşıyacak olan, bu ahlâkî ve manevi hasletlere sahip olmaktır. Zira insanı insan yapan, onun kendi eliyle ürettiği maddi araçlarla övünmesi değildir.  Bu, şirkin en tehlikeli türlerinden biridir. İnsanı insan yapan, maddeyi aşması, manaya ulaşması ve anlamlı bir hayat yaşamasıdır.

Akıl sahibi insan, bu anlamın nerede olduğunu bilir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Biz Kimiz?
« Posted on: 25 Nisan 2024, 02:41:55 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Biz Kimiz? rüya tabiri,Biz Kimiz? mekke canlı, Biz Kimiz? kabe canlı yayın, Biz Kimiz? Üç boyutlu kuran oku Biz Kimiz? kuran ı kerim, Biz Kimiz? peygamber kıssaları,Biz Kimiz? ilitam ders soruları, Biz Kimiz? önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes