> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Kapak Konusu > Modern Çağın Bilmecesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Modern Çağın Bilmecesi  (Okunma Sayısı 757 defa)
12 Aralık 2011, 13:13:11
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Aralık 2011, 13:13:11 »



Modern Çağın Bilmecesi; Kadın Hakları

Mart 2008 30.SAYI

Bir yerlerde çok büyük bir hata yapıyor kadınların haklarını savunduğunu söyleyenler. Bu en temel hata kadının fıtratını yok saymaları, görmezden gelmeleri, dünyayı kadınlar ve erkekler arasında bir savaş alanına çevirmeleri.

İnsanlık tarihinde “kadın”a İslam dini kadar hak veren başka bir din ve inanç sistemi olmadığı halde nedendir bilinmez çağdaşlık yanlıları inat ve ısrarla bu gerçeği görmezden gelirler. Her yıl 8 Martta Türkiye’deki kadınlara hakları hatırlatılır birileri tarafından. Şehirlerde yaşayan, okumuş, kariyer sahibi kadınlar kendileri gibi olmayan kadınları “kurtarmak” için bir günlük seferberlik ilan ederler.

Feminizm genel anlamıyla kadın-erkek ayrımcılığına karşı çıkarak, cinsler arasında siyasal, ekonomik ve toplumsal eşitliği savunan görüş olarak tanımlanabilir. Batıda Fransız devrimi ile birlikte kadınların seçme ve seçilme hakkı, mülkiyet hakkı kadın özgürlüğü kavramı çerçevesinde savunulmuştur. Çeşitli eylem ve reformlar sonucunda kadınlar açısından bazı haklar elde edilmiştir. Feministler bu hakları elde ettikten sonra özgürlüklerinin yalnız bu haklarla sınırlı olmadığını, asıl sorunun erkeğin kültürel egemenliği olduğunu savunarak mücadelelerine devam etmişlerdir. Gazeteci yazar Özlem Albayrak’a feminizmin nasıl ortaya çıktığını sorduğumuzda “Dünya ölçeğinde feminizmin, ‘kadınların kadın olduğu için ezildiğini gören ve bu gördüğü şeyi doğru bulmayan’ kadınlarca var edildiği söylenir” diyerek cevaplıyor sorumuzu.

Radyocu Şebnem Güler Karacan’a feminizm ve kadın hakları konusundaki düşüncelerini sorduğumuzda “Feminizm deyince aklıma sadece Duygu Asena geliyor. Türkiye’de bu akım onunla başladı ve bitti” diyor ve şöyle devam ediyor: “Benim sözlüğüme hiç almadığım bir kelime. Bizim toplumumuz için anlamsız geliyor. Feminizm hep saldırmak olarak algılandı bizde. Çünkü istedikleri şeyleri almaya çalışırken hırslı ve kavgacı tutum sergilediler. Hırs ve kavgayı kimse fazlaca sevmez. Bu sefer hak alacağız diye korkunç kadınlar olarak algılandılar.” Feministlerin bu sert tavırlı hak arayışlarına karşılık zaman zaman kadınların daha çok hakka sahip olduğunu düşünüyor Şebnem Güler Karacan. Karacan’a göre erkekler çok daha sıkıntılı bir hayat sürüyorlar aslında. Bu durumda “Kadınlar boşuna mı yoruluyorlar?” diye sorduğumuzda ise Karacan’ın cevabı şöyle oluyor: “Kadınlar eşit olacağız diye kendilerini öldürmekten vazgeçmeliler artık. Bu her iki taraf için de çok yorucu. Ayrıca böyle bir zorunluluk yoktur. Herkes fıtratına göre yaşamalı. Zorlanmaya gerek var mı sizce ?”

Hayatı bin parçaya bölünen kadınlar

Peki ne anlamı var 8 Mart Dünya Kadınlar Gününün? Feminizm kadınların haklarını savunma konusunda bu kadar iddialı bir akım da neden hala dayak yiyen, ucuz iş gücü olarak kullanılan, “Çocuk da yaparım, kariyer de” masallarıyla bin parçaya bölünüp yine de mutsuz olan kadınlar var dünyada?

Demek ki bir yerlerde çok büyük bir hata yapıyor kadınların haklarını savunduğunu söyleyenler… Bu en temel hata da kadının fıtratını yok saymaları, görmezden gelmeleri. Dünyayı kadınlar ve erkekler arasında bir savaş alanına çevirmeleri.

Allah’ın yarattıkları içinde şefkati belki de en cömertçe verdiği varlık olan kadınlar, sadece kendilerini değil, ailelerini, ana babalarını, eş ve evlatlarını da bu ayrıcalıklı halleriyle kuşatma yeteneğine sahip olarak doğarlar. Ama kadın hakları savunucularına göre kadın “birey”dir, tek başınadır ve sadece kendisi için yaşamalıdır. Böyle bir durumda varlık hamurundaki potansiyeli açığa çıkaramayan modern zaman kadınları kendilerini “özgür” olduklarına inandırsalar da aslında benliklerinin esaretindedirler.

Üstelik, kadın haklarını kadın-erkek arasında bir güç mücadelesine dönüştüren anlayış kadınların taşıyabileceklerinin çok üstünde yüklerin altına girmelerine de sebep olur. Hem iş hayatında hem evde yıpranan kadın, mutlu olacağını zannederken yoğun bir stres ve baskı yaşamaya, kendini yetersiz hissetmeye başlar. Halbuki ev ve aile hem kadın hem de erkek için huzurlu bir limandır. Ama kendini her konuda ispatlamaya çalışan kadınlar için ev, özgürlüklerini sınırlayan dört duvardır.

Kadınların derdi “hak”sızlık değil hakların ihlali

“İyi hoş da her ev güllük gülistanlık, kadınların da hiçbir derdi yok mu?” bu memlekette diyenler çıkabilir. Evet, ne yazık ki ülkemizde mutsuz olan, çok ciddi anlamda problemler yaşayan milyonlarca kadın var. Dayak ve kadına karşı şiddet, kadınlarımızın karşılaştığı en büyük sıkıntılardan biri. Maddi imkansızlıklardan ya da yasaklardan dolayı eğitim görememek de yine en büyük sıkıntıların başında geliyor. Töre cinayetleri bir başka büyük afet. Çalışan kadına hakkettiğinden çok daha az ücret ödenmesi, anne olduğu durumda çalışan kadınların büyük ölçüde işlerini kaybetmesi, içki ve kumar gibi alışkanları olan eşler yüzünden maddi manevi sıkıntılar yaşanması, resmi nikah yapılmadığından eşlerinin sosyal güvencelerinden yararlanamamaları gibi sorunlar da kadınların hayatını zorlaştırmaya devam ediyor.

Kadınları “ev” merkezli bir hayat yerine sürekli “dışarıya” çağıran feminist harekete göre tüm sorunların temelinde kadının erkek tarafından birey olarak kabul edilmeyişi ve suistimal edilmesi yatıyor. Halbuki kadınların yaşadıkları problemlerinin hangisinin kökenine inilse büyük ölçüde Allah’ın kurallarının çiğnenmesi sonucu o sıkıntılarla yüz yüze gelindiği ortaya çıkar.

Mesela, bir erkek, eşini ve çocuklarını Allah’ın emaneti olarak görmüyorsa ve kalbinde Allah korkusu taşımıyorsa onlara dayak da atar, her türlü kötülüğü de yapabilir. Allah’ın yasakladığı içki, kumar ve fuhuş belasına bulaşan bir erkek de bu anlamda eşine zulmeder. Ailesinde, köyünde, mahallesinde “Elalem ne der?” ölçüsüyle yaşayanlar, kızlarını rızası olmayan kişilerle zorla evlendirmeye kalkanlar da töre adı altında kadınların, genç kızların canını almakta beis görmezler. Kaldı ki gazetelerin üçüncü sayfalarında bu türden haberlere sıkça rastlanır.

Töre cinayetleri de büyük ölçüde adet ve geleneklerin inancın önüne geçmesi hatta inançlardan daha fazla hakim olması sebebiyle yaşanıyor. Hatta öyle bir yanlışa düşülüyor ki bazen bu yanlış örf ve gelenekler dinin emriymiş gibi bile anlaşılabiliyor. İşte o noktada da kadın hakları savunucuları İslam dininin kadını ezdiğini, hiçbir hak tanımadığını, kadının yok sayıldığını iddia ediyorlar.

Oysa anne babalar çocuklarına dini, imanı, ahlakı, edebi yerli yerince öğretebilse çocuklarını yanlışlardan sadece baskıyla ve korkuyla korumaya çalışmazlar. Ülkenin en ücra köylerinde bile televizyon ekranlarından parıltılı hayatlar gören, hiçbir ahlaki kaidenin, insani değerin varolmadığı sahte dünyalara özenen gencecik kız çocukları hatalar yaparlar ve bunun bedelini canlarıyla öderler.

[/b]Kadına en büyük hakkı veren Allah

Halbuki Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) sadece Veda Hutbesi’ndeki sözleri bile İslam dininin kadına nasıl büyük değer biçtiğini göstermeye yeter. Efendimiz (s.a.v) “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu konuda Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve ismetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır” buyurmuştur.

Üstelik Peygamberimiz eşlerine ve kızlarına karşı davranışlarıyla da İslam toplumunda kadınların ne kadar “özel” ve “değerli” olduğunu da ortaya koyar. İslam tarihi bir yana sadece Asr-ı Saadet’te yaşamış hanım sahabelerin hayatları incelendiğinde kadınlara hem aile hayatında hem sosyal hayatta insanlık tarihinde o güne kadar hiç olmadığı ölçüde haklar tanındığını görmemek için kör olmak gerekir. Sahabe kadınları savaşa da katılır, ticaret de yapar, ilimle de uğraşır. Ama hepsinin de önceliği “İslam’ı hakkıyla öğrenmek, yaşamak ve aile hayatlarında da öğrendiklerinin yaşanmasını sağlamaktır”.

1400 yıl önce henüz İslam’la şereflenmemiş bir toplumda sırf “kız çocuğu” olarak dünyaya geldikleri için gömülen kızlarla bugün özgürlük adına inançsızlık, alkol, uyuşturucu çukuruna atılan, töre diyerek canları alınan kızlar arasındaki benzerliği görmeyenlere ne söylesek boş.

    Şebnem Güler Karacan:

    Kadın hakları ve özgürlükleri kadınları bazen mutlu ediyor, bazen mutsuz. Duruma göre değişir yani. Çok fazla özgür kalan kadın, bu sefer de “kimse benimle ilgilenmiyor” bunalımına düşebiliyor. Anneliği kölelik gibi görüyorlar. Kadın deyince akla gelen ilk şey bu onlar için. Bu yüzden de baskıyı bu yönde kurmaya çalışıyorlar. Kendi hayatlarını kurdukları ve yürüttükleri gibi birer hayat biçiyorlar herkese. Halbuki herkes hissettiği gibi yaşamalı. Ben böyle hissederim de bir diğeri başka türlü bakar bu işe. Kadın olarak yaratılmamızın bir hikmeti vardır elbette. Bunu sorgulamak da akıllıca değil. Bana anne olma hakkı verilmişse ben bu hakkımı kullanmak isterim. Bir başkası istemeyebilir. Ama aileyi yıpratmaya çalışmak o arkadaşların ilk yolu ve onlara göre en kolay yol. Televizyonu ailelerimizin bir parçası yaparak hayatımıza sokan zihniyete benzetiyorum ben onları.

    Özlem Albayrak:

    Türkiye’de “eşitlik” falan gibi şeyler, en fazla bir temenni, tatlı bir hülya, bir  tevatürden ötesi değildir. Feminist dernekler, töre cinayetleri, erken yaşta evlenmek, sosyal hayata katılamamak gibi çeşitli gerekçeler nedeniyle “Kadınlar için eğitim şart” derler ama, yalnızca açık olanların üniversiteyi hak ettiğine inanırlar. Köyde kocasının zulmü altında inim inim inleyen başörtülü kadına üstenci, sahte bir şefkat gösterirler ama, kendileri kadar eğitimli, kendil...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Modern Çağın Bilmecesi
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:20:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Modern Çağın Bilmecesi rüya tabiri,Modern Çağın Bilmecesi mekke canlı, Modern Çağın Bilmecesi kabe canlı yayın, Modern Çağın Bilmecesi Üç boyutlu kuran oku Modern Çağın Bilmecesi kuran ı kerim, Modern Çağın Bilmecesi peygamber kıssaları,Modern Çağın Bilmecesi ilitam ders soruları, Modern Çağın Bilmecesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes