> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Kapak Konusu > Hızla tüketip hızla tükeniyoruz
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hızla tüketip hızla tükeniyoruz  (Okunma Sayısı 1052 defa)
23 Temmuz 2015, 18:16:02
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 23 Temmuz 2015, 18:16:02 »



HIZLA TÜKETİP HIZLA TÜKENİYORUZ

Perihan MURAT

90’lı yıllarda çok popüler olmuş yabancı bir şarkının sözleri şöyleydi: “Güç ve para, para ve güç/Dakika dakika, saat saat/Herkes koşuyor ama koşanların yarısı bakmıyor/Hayatlarımızın çoğunu harcamaya devam ediyoruz.” Bu sözler çağımızı özetlemeye yetiyor. Şarkının türünün “Rap” olması da sözlerdeki nokta atışı tespitleri pekiştiriyor. Birbirini kovalayan kelimelerin hızlı bir ritimle buluşması sanki bir yere yetişmek için koşuşturmakta olduğumuz hayatlarımızı anlatıyor.
Rutin hayatın içinde evden işe, işten eve derken tatil yapmak için bütün bir yıl; emekli olup rahata ermek için de bir ömür boyu çalışıyoruz. Bu döngüde yolu kısaltmak için de hızımızı arttırıyoruz. Bu sebeple günümüzde yaşadığımız en büyük sıkıntılarından biri “zaman” daha doğrusu zamansızlık olduğundan piyasada “hız” pazarlanıyor; biz de hep daha hızlı olanı elde etmek için daha çok koşuyor, daha az yaşıyoruz. Maddeten; hızlı arabalara, daha hızlı telefonlara, hızlı bilgisayarlara sahip olmayı tercih ederken manen; eğitim, iş, evlilik ve hatta dini konularda hızla zirvede olmayı istiyoruz. Tuhaf olan şu ki zaman kaybetmemek adına, etrafımızda olanların farkına varmıyor, hayatımızı bir çırpıda yaşamaya kalkıyoruz.

KİŞİLİK ÇOK, VAKİT YOK

Yıllar öncesinin bilim kurgu filmlerinden hatırlarsınız görüntülü telefonları, ışınlanmaları, uçan arabaları, havada giden hızlı trenleri... İşlerinizi yetiştirmekte güçlük çektiğiniz zaman her yere yetişebilmek adına “Ah, keşke ışınlansam!” diye hayıflanmışsınızdır... Aslında günümüze baktığımızda son 20 yılda gerçekleşen teknolojik yenilikleri de küçümseyemeyiz. Özellikle ulaşım ve iletişim alanındaki gelişmelerin hayatımıza büyük kolaylık sağladığını söyleyebiliriz. Fakat bu yenilikler hayatlarımızı kolaylaştırırken alışkanlıklarımızı, davranışlarımızı hatta tecrübelerimizi değiştiriyor. Teknolojiyle birlikte biz de hızlanmaya, sürekli çok yönlü özellikler kazanmaya çabalıyoruz. Bu da bizi sürekli bir yere yetişmek için zorluyor. Zaman kazanmak için her şeyi bir arada kullanmaya başlıyoruz. Mesela küçücük bir ekranın içinde hayatımızın tamamını saklayabiliyor oluşumuzu, ulaşmak istediğimiz bilgilere anında sahip oluşumuzu akıllı telefonlarımıza borçluyuz. Bu sebepledir ki artık telefonlarımız bir araçtan ziyade bir uzvumuz haline geldi. En hızlısına sahip olma arzumuz, her şeyin bir arada bulunmasını istememiz hayatımızın tamamına yansıyabiliyor.
Psikolojik Danışman Mehtap Kayaoğlu, günümüz insanının içinde bulunduğu durumu şu şekilde anlatıyor: “Son zamanlarda moda olan bir tabirle insanlar sürekli koşuşturuyor ve zaman yönetimi konusunda yeterince başarılı değiller. Bir koltuğa iki karpuz sığmazdı, şimdi bir sürü karpuz doldurma peşindeyiz. Örneğin eskiden işe alınırken sadece alanınızdaki okuldan mezun olmak yeterliydi, şimdi bu yeterli değil. Bu da bir açıdan teknolojik gelişmelerin hızlanmasıyla başladı. Bu gelişmelerle artık hayatımızda çoklu kişilikler ortaya çıkmakta. Çünkü artık tek bir şeyi temsil etmiyoruz, çoklu durumları temsil ediyoruz. ‘Hepsine birden yetişeyim, hepsini birden en iyi şekilde yapayım’ diye uğraşırken de farkında olmadan ‘mükemmeliyetçi kişilikler’ olup çıkıyoruz. Bu da zaman içerisinde çok büyük yıpranmalara, yorgunluklara neden oluyor.” Kayaoğlu’nun bahsettiği çoklu kişiliklerimiz; bizi dar alanda kısa paslaşmalar yapmaya, kısa zamanımıza çok fazla şey sığdırmaya zorluyor.

SIKIŞTIRILMIŞ HAYATLAR

Teknolojik gelişmeler hayatımızı, alışkanlıklarımızı etkiliyor dedik. Aslına bakarsak daha hızlısına sahipken daha çok zamanımızın da olması gerekir ama nedense evdeki hesap çarşıya uymuyor. Daha hızlı olmaya başladıkça daha çok geç kalıyoruz. Bu da teknolojiyle ortak bir paydaya götürüyor bizi: “sıkıştırma” tekniğine. Bilirsiniz ki internet ortamında boyutu yüksek olan dosyaları sıkıştırarak (ZIP) aktarımını sağlayabilirsiniz, böylelikle bilgiler bellekte daha az yer kaplar. Biz de hayatımızı sıkıştırarak hafızamızda daha az yer kaplamasını sağlıyoruz. Alışkanlıklarımızın değişmesi de tam olarak bu yeniliklerle paralel ilerlemekte. Biz de dijital çağa ayak uydurup her şeyi hızlı bir şekilde yapmaya, her şeyden biraz biraz öğrenmeye çabalıyoruz. Bu yüzden de “Hızlandırılmış İngilizce kursu”, “3 gün 2 gece kültür turu”, “1 haftada şok diyet” gibi paket programlar; kısıtlı sürede “çok” iş yapmayı hedefleyenler için biçilmiş kaftan oluyor. Kayaoğlu bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Her şeyden biraz bilme arzusu -Anadolu’da bir tabir vardır ‘maymun iştahlı’ diye- nerede uzmanlaşacağını bilmeyen, sürekli arayan insan psikolojisini gösteriyor. Bir kurstan çıkıp diğerine koşan çok yönlü kişilik görüntüsüdür bu. Mesela ‘Dağcılık da yaptım’, ‘Dalgıçlık da yaptım’ gibi eğlence olsun diye tezatlıkları bir araya getirebiliyor. ‘Gördüm, buldum, tattım, her yere gittim’ demek için sosyal faaliyetleri, hobileri de tüketiyoruz.”

ESKİDE (Mİ) KALDI O GÜNLER

Tüketim anlayışımız ve hız arzumuz fıtratımızla savaşıyor. Çağımıza baktığımızda insan doğası ve dayatılan dünya algısı arasında bazı çelişkiler ortaya çıkmakta. İnsani değerlerimizin hızla “Eskide kaldı” tabiriyle konumlandırılması, bu dayatmacılığın kaçış yolu. Modernizmle birlikte hayatımıza giren sabırsızlık, hazcılık, kolaya kaçma, faydacılık gibi kavramlar bir tür normali oluşturuyor. Sosyolog Nurhayat Kızılkan’a göre bu tür dayatmalar kitlelerin algısını büyük ölçüde etkiliyor. Kızılkan, “Modern düşünce insanı belirli bir yaşam stiline zorluyor. Erkeklere ve kadınlara belli roller belirleyip sadece o çizgilerde yaşamasına imkan tanıyor. İnsan; büyük bir şehirleşme, kendisinin ve bedeninin doğaya ait olduğunu unutuş; hayvanlara, doğaya karşı bir yabancılaşma yaşamaya başladı. Bu da insan doğasında olan değerlerin yavaş yavaş kaybolmasına neden oluyor. Zaten işine de yabancılaşıyorsun. Bir çanta yapacaksınız diyelim: Derisini başkası işliyor, zımbasını başkası basıyor, dikişini başkası… Sabahtan akşama kadar aynı işi yapıyorsun ve işin tamamından bihabersin. Bu insanın fıtratına aykırı; insan ‘Ben bir makine miyim?’ sorusunu sormaya başlıyor ya da kendini bir robot haline getirmiş oluyor. İşte, hız da modern düşüncenin tamamıyla bir parçası. Sen orada o hızla baş etmeye çalışıp ‘insan’ kalmaya çabalıyorsun, başarabilsen de bazılarına göre ilkel oluyorsun” diyerek hayatımızın parçası haline gelen bu çelişkiyi açıklıyor.

ESKİSİNİ AT, YENİSİNİ AL

Geçicilik ve hızlı tüketim hep yeni olanı istemeyi ve yeniyi talep etme ihtiyacını doğuruyor. “Kullan-at” pratiği bu ihtiyacımızı karşılıyor ve hızlı tüketim endüstrisi de “tek kullanımlık” materyallerini üretiyor. Makineleşme ve seri üretimin sonucu olan ucuzluk da bu kavramı besliyor. Ekonomik olarak “Eskisiyle uğraşacağına yenisini al, eskisini at” algısı tüketim çarklarını döndürüyor. Çünkü günümüzde profesyonel işçilik, zaman artı emek demek. Bu da astarı yüzünden pahalıya geliyor demek oluyor. Biz de örneğin bir televizyonu tamir ettirmek yerine “son model” yeni televizyonumuzu alıp parasını taksit taksit ödeyebiliriz. Yapılan araştırmalar da zaten piyasalarda dayanıklılık ve kalite yerine “yeni ürün” pazarlandığını gösteriyor. Hem daha çabuk hem de yeni bir ürüne bu şekilde rahatlıkla ulaşabiliriz.
Başka bir pratiklik örneği ise geleneksel yemek yeme alışkanlığımızın ayaküstü yemek olan “fast food”a dönüşmesi. Burada da durum farklı değil; sağlıksız ama lezzetli, zararlı ama hızlı, kalitesiz ama ucuz olmasına rağmen tercihimizi “hızlı ve ucuz” olandan yana kullanıyoruz. Hız ve geçicilik penceresinden baktığımızda bu anlayışımız bilgi alışverişimize ve ilişkilerimize de yansıyor. Teknolojiyle beraber edindiğimiz bilgi kaynakları da değişiyor malumunuz. Popüler anlık sosyal medya bağlantılarıyla pratik ve tek kullanımlık paylaşımlar zaman akışında kaybolup gidiyor. Bu da tabii olarak bilginin güvenilirliğini ve değerliliğini eksiltiyor. Bu hızlı haber akışı içinde gerçeğe vakıf olamadığımız gibi bilgili olan sadece elimizdeki ekranlar oluyor, biz değil.
Aile, iş ve arkadaşlık ilişkilerine gelince hızla tüketilen ilişkiler günümüzün “modern” insanını temsil ediyor. Kısa süreli arkadaşlıklar, biten evlilikler, iş değişiklikleri gibi kalıcı olamayan birçok statü, ilişki durumu göze çarpmakta. Bu yaklaşımı ele alan Mehtap Kayaoğlu: “Kıyafetlerimizdeki ‘al-at’ anlayışımız sosyal ilişkilerimiz ve sosyal faaliyetlerimizde de kendini göstermeye başladı. Sürekli yeni insanlar tanıyarak, eski ilişkileri arkada bırakarak yenilik aramak tüketim anlayışımızın göstergesi. Bu demek değil ki yeniliklere ve yeni insanlara hayatımızda yer vermemeliyiz. 30 yıldır tanıdığımız birine hayatımızda yer verdiğimiz gibi yeni arkadaşlıklar, yeni insanlarla da iletişim kurmalıyız. Önemli olan bunu yaparken kendimizi tanımamız çünkü biz insanız ve kendimizi yetebildiğimiz yerlerde temsil etmeliyiz. Her şeyi dolu dolu yaşama telaşına düşüp kendimizi ve sosyal çevremizi unutmamalıyız. Ayrıca bu durum insanın ‘kendilik psikolojisi’ ve ihtiyaçlarıyla da alakalı. Sosyal ilişkilerimizde de bu şekilde kalıcı bağlantılar kurmamız, kendi tercihlerimizle mümkün” diyor.

“HIZLI YAŞA, GENÇ ÖL”

Hızla birlikte hayatımıza giren stres ve yoğunluk metabolizmamızı olumsuz etkiliyor. Bu konuda araştırma yapan Alman Biyolog Max Rubner canlıların metabolizma hızlarının, yaşam sürelerini belirlediğini iddia ediyor. Bu teoriye göre insanın yaşamı boyunca tükettiği enerji; soluk alma, uyku, kalp atışı gibi yaşamsal faaliyetleriyle bağlantılıdır. Kişi enerjisini hızla tüketirse de yaşam süresinin azaldığı düşünülür. Buna örnek olarak da doğadaki en yavaş canlı olan kaplumbağaların yaşam süresini vermektedir. Rubner’in ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hızla tüketip hızla tükeniyoruz
« Posted on: 18 Nisan 2024, 09:45:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hızla tüketip hızla tükeniyoruz rüya tabiri,Hızla tüketip hızla tükeniyoruz mekke canlı, Hızla tüketip hızla tükeniyoruz kabe canlı yayın, Hızla tüketip hızla tükeniyoruz Üç boyutlu kuran oku Hızla tüketip hızla tükeniyoruz kuran ı kerim, Hızla tüketip hızla tükeniyoruz peygamber kıssaları,Hızla tüketip hızla tükeniyoruz ilitam ders soruları, Hızla tüketip hızla tükeniyoruzönlisans arapça,
Logged
23 Temmuz 2015, 19:18:50
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 23 Temmuz 2015, 19:18:50 »

Esselamu aleykum.Değişen yaşam koşulları bizleri hızlı yaşamaya,hızlı tüketmeye itiyor.Bu hızlı yaşamada kişiyi hızla tüketiyor.Kişiler arası iletişim bozukluğu,aralatın bozulmadı,kişinin asosyallik yüzünden huzursuz olması.Rabbim bize hidayet etsin.Hayayın her snsini anlamlı,değer bilerek geçirmeyi nasip etsin..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes