> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Kapak Konusu > Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek  (Okunma Sayısı 1653 defa)
05 Ekim 2011, 11:59:59
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 05 Ekim 2011, 11:59:59 »



MUTLU AİLE OLMANIN SIRRI PAYLAŞMAYI SEVMEK

Haziran 2009 45.SAYI

Günümüzde evlenmek zor, evliği devam ettirmek ise daha da zor. Boşanmaların gittikçe arttığı toplumuzda ömür boyu aynı yastığa baş koymak niyetiyle evlenenler bile ilk zorlukta pes eder oldu. Genç kuşaklar birlikte yaşlanmayı seçtikleri eşlerine bir süre sonra tahammül edemez hale geldi. Hal böyleyken, evlenmek isteyenler de bu olumsuz tabloları gördükçe kendi başlarına aynı şeylerin geleceği düşüncesiyle mutlu bir yuva kurmaktan ümidini kesiyor.

AİLEYİ BİR ARADA TUTMANIN YOLU FEDAKARLIKTAN GEÇİYOR
SEMANUR YAMAN - TELEVİZYONCU, KANAL 7

Oysa ilk bakışta karamsar görünen bu resmin içinde “mutlu ve dengeli yuva” idealini gerçekleştirebilenler de mevcut. Kanal 7 editörlerinden Semanur Yaman bu şanslı annelerden biri. Yaman 15 yıllık evli ve üç çocuk annesi. Yani hem çalışıyor, hem de evinin huzurundan mahrum kalmıyor. Başarılı televizyoncuya göre bu mutluluğun sırrı; fedakarlık. Ancak bu “fedakarlık” ölesiye fedakarlık değil. Yaman 15 yıllık evliliğinden edindiği deneyimlerden süzülen hayat birikimini şu şekilde açıklıyor:

“ Aileyi bir arada tutmanın yolu fedakarlıktan geçiyor. Fedakarlık derken, eşlerin fedakarlık adı altında mutlak tavizler vermelerini, kendi hayatlarını tamamen bir kenara bırakmalarını kastetmiyorum. Karı-kocanın birbirlerini ve çocuklarını mutlu etmek için karşılıklı ve birinin kendini diğerinden değersiz hissetmesini önleyecek oranda fedakarlıkta bulunması önemli. Bu oranı belirlemede elimizdeki en değerli rehberin ‘empati’ olduğunu söyleyebilirim. Eşinin duygularını, sırtındaki yükün ağırlığını doğru okuyan kadın ya da erkek, olaylar karşısında doğru tepkiler verecek, eşinin herhangi bir konuda maddi veya manevi desteğe ihtiyacı olup olmadığını kolaylıkla anlayacaktır.”

“EVLİLİĞİMİ SEVGİ ÜZERİNE KURDUM”
UĞUR KARTAL - İŞLETMECİ

İşletmeci Uğur Kartal da Semanur Yaman gibi “mutlu yuva” kurabilenlerden. 38 yaşında, 7 yıllık evli ve halen ilk günkü kadar mutlu. Bu mutluluğun formülünü şu şekilde anlatıyor: “Evliliğimi sevgi üzerine kurdum. Ben dışarıda bir yerde alışveriş yaparken eşim aklıma muhakkak gelir. Aldığım veya yediğim ürünün aynısı hatta daha iyisini eşime de alırım. Çünkü onun yüzündeki ifadeyi görmek beni mutlu ediyor. Küçük şeylerden mutlu olmayı çok sevdiği için ona devamlı sürprizler yaparım. Ayrıca ikimiz de birbirimizin ailesine çok saygı gösteriyoruz. Aramızda hiçbir zaman ‘senin ailen, benim ailem’ tartışması olmadı, olmaz da. Evlilik Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) sünnetidir. Onun aile hayatını kendime örnek almaya gayret ediyorum. Eşimle bazen birbirimize, dedelerimiz anneannelerimiz gibi ‘bey-hanım’ sözcüklerini kullanırız.”

“40 YILLIK EVLİYİM AMA DAHA 40 DAKİKA BİLE DARGIN DURMADIK”
MUHTEREM DEMİRER

Geleneksel Türk ailesinin mutluluk sırrını da günümüzdeki ailevi sıkıntılara hayretler içinde bakan, Bolu’nun Göynük ilçesinde yaşayan Yaşar Engin ve Muhterem Demirer anlattı. “40 yıllık evliyim ama daha 40 dakika bile dargın durmadık” diyen 59 yaşındaki Muhterem Teyze yeni evlilerin geçimsizliğine hayret edenlerden. Eski ailelerle yeniler arasındaki büyük farkı kendi yaşamından yola çıkarak şu şekilde açıklıyor: “Eskiden kadınlar erkeklerin ayaklarını bile yıkardı. Ama karı-koca her derdi beraber aşardı. Omuz omuza sıkıntılarla baş ederdi. Eskiden saygı vardı. Şimdilere saygı diye bir şey kalmadı. Kadın erkek eşit diyerek aile yaşantısını bozdular. Eskiden bir sabunu dörde böler bir parçasıyla idare ederdik. Çocuklarımızın çamaşırlarını o sabunlarla yıkardık. Şimdi çamaşırlar makinede yıkanıyor, her iş rahat yapılıyor ama gene de evliler mutsuz. Bizim zamanımızda boşanmak yoktu. 40 yıllık evliyim daha 40 dakika bile dargın durmadık. Çocuklarımız da bizi örnek aldığından onların evlerinde de aynı saygı ve sevgi devam ediyor. Eskiden kaynana denmez ‘hanım anne’, kaynananın annesine ‘hanım nine’ denirdi. Kayınpederlere de ‘beybaba’, ‘efendi baba’ denirdi. Eşlerimize ‘bey’ diye hitap ederdik, birbirimize hep güzel sözler söylerdik. Kaç aile bir arada yaşardık. Evler dört beş oda olurdu. Evlerde ocaklar vardı, yemekler pişerdi herkes aynı tasa kaşık salardı. Sevgi de yenilen yemek gibi ortaktı.”

SORUNLAR KARŞILIKLI SABIR VE ANLAYIŞLA ÇÖZÜLMELİ
YAŞAR ENGİN

58 yaşındaki Yaşar Engin ise 18 yaşında evlenmiş, yani 40 yıllık evli. İki çocuğundan dört torun sahibi. Çocukları evlenince evde eşiyle baş başa kalmış. Can sıkıntısından Halk Eğitim’in açtığı el sanatları kursuna başlamış. Tıpkı bir genç kız gibi heyecanla kursu takip ediyor. El emeği, göz nuruyla dokuduğu yöresel örtüleri satıp eve kazanç sağlıyor. El sanatlarının yanı sıra bahçe işleriyle de uğraşmayı çok seviyor. Yaşar Teyze, kavga eden ailelere hayretle bakıyor. Çünkü ona göre her ailede üzüntü ve sıkıntı olabilir. Önemli olan karşılıklı sabır ve anlayışla sorunları çözmek.

MUTLULUĞU SOKAKTA TÜKETİYORUZ

Eskinin ve yeninin mutluluğu yakalamış ailelerini bir tarafa bırakırsak tablonun geneline yansıyan verilerin pek de iyi olmadığını görüyoruz. Artan boşanmalar, aile kavgaları, mutsuz ebeveynler, mutsuz çocuklar ve mutsuz bir toplum... Hep beraber ödediğimiz bu ağır faturanın daha da ağırını gelecek nesillere miras bırakma gerçeği de oldukça acı. Sosyolog Nevin Meriç, giderek artan boşanmaların ve mutsuz çekirdek aile tablosunun en göze çarpan nedeninin “aynı evde ama yalnız” yaşayan “biz” olamayan bireyler olduğunu ifade ediyor. Meriç’e göre modern insan, şehir hayatında her konuda büyük emek sarf ederken ailesiyle birlikte olmaya vakit ayırmıyor. Ayıranlar ise bu vakti kaliteli kullanamıyor. Meriç “dış mekan” kavramına dikkat çektiği açıklamasında şunları söylüyor: “Şehir hayatında her konuda emek sarf edilirken ailelerde birlikte zaman geçirme ihmal ediliyor. Ve bu zamanı kaliteli birlikteliklere dönüştürmek de kişilerin es geçtikleri bir durum. Bunun en önemli nedeni şehir insanının bütün enerjisini dış mekanda tüketiyor olması diye düşünüyorum. Erkek olsun kadın olsun dış mekanda harcanan emek ve enerjiden sonra evde sadece görüntü olarak televizyon karşısında oluyorlar. Böyle bir aile birlikteliği de kısa süreli oluyor. Hanımların en çok şikayeti erkeğin evine vakit ayırmaması; konuşmanın, muhabbetin özlemi duyuluyor, ihtiyacı hissediliyor ailelerde. Evdeki aile fotoğrafı genelde; kadın ve çocuk bir aile, erkek de ikinci bir kişi şeklinde olabiliyor. Böyle bir durum zamanla kişilerin tahammül sınırlarını zorluyor ve ailede birliktelik sonlandırılabiliyor.”

Meriç, boşanmamış ama “sorunlu” devam eden ailelere de dikkat çekiyor. Yani, dağılmayan her aile de sanıldığı gibi güçlü ve dengeli bir birliktelik demek değil. “Sorunlu aile birlikteliğinde ayrılmayı erteleyen durumlar genelde kadının kendi ayakları üstünde durma imkanının olmaması, eğitim ve ekonomik gerekçeler, baba evinin özgürlüğünü engelleyeceği düşüncesi, çocuğundan ayrı kalmak, eğitimlerine ket vurulması, çocukların olumsuz etkilenmesi endişesi, toplumsal kalıp yargılardan ürkme/boşanmış kadın algısı… vs diyebiliriz. Bu ve benzeri gerekçelerle aile birlikteliği devam ettiriliyor.”

“ESKİDEN YAŞAM TARZI ‘HIZ’ MERKEZLİ DEĞİL ‘TABİAT’ MERKEZLİYDİ”

Meriç, eski ailelerin neden günümüzdekilerden daha sağlam, uzun ömürlü ve mutlu olduklarını ise şu şekilde açıklıyor: “Eski ailelerin uzun soluklu olması toplumsal kabullerin aile değerlerine sahip çıkmasıyla olmuştur diye düşünüyorum. Boşanma sadece kadın için değil erkek için de olumsuz bir değerdi ve aile büyükleri boşanmayı engelleyen en önemli mekanizma idi. Diğer bir neden olarak da, hayat tarzının kişileri karşı karşıya getiren yönü azdı veya yoktu diyebiliriz. Erkek ve kadının rolleri kesin sınırlarla ayrılmıştı. Bir rol karmaşası yaşanmıyordu. Bunun yanı sıra aile büyükleri, komşu, yakın ilişkiler hep insan insana ilişkileri içeriyordu. Muhabbet de üzüntü de dalga dalga yayılıyordu. Bu da insanı ferahlatıyordu. Ayrıca yaşam tarzı hız merkezli değil tabiat merkezliydi. İnsan tabiatın sınırları içinde hayatını şekillendiriyordu. Daha doğal ve anlaşılabilir, anlamlandırılabilir bir hayat ikame ediliyordu. Gençler yaşlılardan tevarüs ettiklerini önemsiyorlar ve devam ettiriyorlardı, bir süreklilik söz konusuydu. Bu da insana neyi nasıl yapacağı bilgisini veriyordu. Ve hepsinden önemlisi dini değerlere saygı vardı. İnsanlar kul olduklarını unutmuyor ve hesaplarını yakın ilişkilerinin nasıllığına katkıları bağlamında da ele alıyorlardı.”

“AİLE’Yİ DİN KORUR”
NEVİN MERİÇ - SOSYOLOG

Aile öncelikle sorumluluk demektir. Gençlere de en az verilen hatta verilmeyen bu sorumluluk duygusu oluyor. Modern dünyada bireye yapılan aşırı vurgu insanın paylaşmaya açık ve sorumlu olması gereken yanını köreltiyor. Şehir hayatının renkli, hızlı ve cazip imkanları da aile ilişkisini gençlerin ayak bağı gibi algılamasına neden oluyor. Bunda kadın ve erkek aynı düşüncede oluyorlar diyebilirim. Modern dünyada hayatın haz merkezli inşası da kişileri paylaşım ve tahammülden uzak, bencil hale getiriyor. Dolayısıyla gençlerin aile hayatına hazırlanmaları için öncelikle sağlıklı bir ailede büyümeleri ve modern dünyanın kişi için olumsuz etki yapacağı yönlerinden uzak tutulmaları gerekiyor. Sağlıklı bir din eğitimi de -öncelikle ailede olmalıdır- gençlere olumlu motivasyonlar sağlayacaktır. Dinin dünya ve ahiret dengesini tavsiye eden yönü gençlere iyi verildiğinde gelecek hayatları da sağlıklı şekillenecektir.

Huri YAZICI

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek
« Posted on: 23 Nisan 2024, 14:00:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek rüya tabiri,Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek mekke canlı, Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek kabe canlı yayın, Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek Üç boyutlu kuran oku Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek kuran ı kerim, Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek peygamber kıssaları,Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmek ilitam ders soruları, Mutlu aile olmanın sırrı paylaşmayı sevmekönlisans arapça,
Logged
20 Ağustos 2023, 03:58:19
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.957


« Yanıtla #1 : 20 Ağustos 2023, 03:58:19 »

Esselâmu Aleyküm bizlere her yönüyle güzel örnek olan Peygamber efendimizin yolundan gidenlerden olalım inşaAllah
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

23 Ağustos 2023, 10:45:40
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.663


Site
« Yanıtla #2 : 23 Ağustos 2023, 10:45:40 »

Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri haıyrlı ailelerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes