> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet  (Okunma Sayısı 1977 defa)
03 Kasım 2010, 13:11:56
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 13:11:56 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlakından –28-Yaratan’dan Ötürü Yaratılanlara Merhamet



Ona dedim ki:

«–Biliyorum! Fakat bu kıtlık, seni niye bu kadar teessüre gark ediyor ki. Senin her şeyin var. Başkaları açlıktan helâk olsa, bundan sana ne?»

Bunun üzerine o kemâl ehli dostum, sanki âlimin câhile bakışı gibi bana mânidar mânidar baktı ve şöyle dedi:

«–Sâhilde olup da dostlarının denizde boğulmakta olduklarını gören bir insanın kalbinde huzur olur mu? Benim şu benzim, halkın sefâletinden sarardı. Beni kimsesizlerin ve yoksulların hâli bu duruma getirdi. Vicdan sahibi olan, kendi âzâsında yara görmek istemediği gibi, Allâh’ın diğer mahlûkâtında da görmek istemez. Allâh’a hamdolsun yaram yok, fakat başkalarının ıztırâbı benim vicdânımı tir tir titretiyor. Hastanın yanında oturan insan, sıhhatte olsa bile, hiç keyifli olabilir mi?

Zavallı fakir bîçârelerin hâlini gördükçe, yediğim her lokma boğazıma diziliyor. Sanki zehir yutuyorum. Hemcinslerini sefâlette gören bir insan, gülistanda nasıl eğlenir? Biri ağladığında benim de gözüm nemlenir.»”

Muzdaribin çilesiyle derinleşen kâmil mü’minlerin ince ve hassas gönüllerinde âdeta bir mahşer kaynar. Bu yürek yanışı, onları Hakk’ın merhamet dergâhına açılan kapının eşiğine kadar getirir. Orada kim bilir ne müstesnâ sırlar işitir, ne muhteşem hikmet manzaraları seyrederler?!.

HAK YARATTI DİYE…

Îman, muhabbetin hakîkatine vâsıl olmaktır. Muhabbeti, onun mutlak menbaına ve ona en lâyık olana, yani Allah Teâlâ’ya hasredebilme mahâretidir. Fakat seven, sevdiğinin sevdiklerine de muhabbet duyar. Dolayısıyla Allâh’a duyulan muhabbet, başta O’nun Habîbi olan Peygamber Efendimiz (sav), Ehl-i Beyt’i, Sahâbe-i Kirâm’ı, Hak dostlarını, sonra da Allah katındaki kıymeti nisbetinde her varlığı sevmeyi îcâb ettirir.

Yunus Emre Hazretleri; “Yaratılanı severiz, Yaratan’dan ötürü…” derken ve sarı çiçekle içli ve derin bir hasbihâle dalarken, varlıklardaki ilâhî kudret mührünü seyretmenin ulvî hayranlığıyla mest olmuş bir hâldeydi…

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, intisâbının ilk yıllarında hizmetiyle meşgûl olduğu hayvanâtın hazin hazin sesler çıkararak Hakk’a yalvarışlarına vâkıf olurken, bambaşka bir mânevî hazzı tatmaktaydı.

Hüdâyî Hazretleri, hangi çiçeği koparmak için elini uzatsa, o canlıların kendi dillerince Hakk’ı tesbîh ettiklerini işitip hiçbirini koparmaya kıyamamıştı…

Zira Hak âşıkları için kâinatta hikmetsiz ve abes bir varlık yoktur. Bütün mahlûkat, onları yoktan var eden Mutlak Sanatkâr’ın idrâk ötesi mükemmellikteki ilim, kudret ve sanatının bir eseridir. Dolayısıyla da, ilâhî azametin mührünü taşımaktadır. Bu sebeple Hak âşıkları, dâimâ hikmette derinleşerek bütün âlemleri ilâhî muhabbet hisleriyle ve ibret nazarıyla seyreder, duydukları hayranlıkla mest olurlar.

RAHMET NAZARI


Muhyiddîn ibn-i Arabî Hazretleri buyurur ki:

“Allâh’ın kullarına, şefkat ve merhametle muâmele et. Merhamet ve şefkatini bütün canlılara ve mahlûkâta bolca yay ve sakın ola ki; «Bu ottur, cansızdır, faydası yoktur.» deme! Bilâkis, senin idrâkinin ötesinde, onların pek çok faydası ve hayrı vardır. Yaratılmışı, bulunduğu hâl üzere bırak ve ona Yaratıcı’nın merhametiyle merhamet et!”

Kâmil bir îmânın ilk meyvesi merhamettir. Merhamet ise, elimizde olanı, bizden daha mahrûm olana ikrâm etmemizdir. İnsan, îmanda kemâle erdikçe, gitgide genişleyerek bütün mahlûkâtı şümûlüne alan bir merhamet dergâhı hâline gelir.

Hakk’ı seven, O’nun mahlûkâtını da sever. Hakk’a dost olan, O’nun yarattıklarıyla da dost olur. Bütün mahlûkâta Hâlık’ın şefkat ve merhamet nazarıyla bakabilmek ise, ilâhî ahlâk ile ahlâklanmanın bir zaferidir.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz r şöyle buyurur:

“Cenâb-ı Hak rahmetini yüz parçaya ayırdı; bunun doksan dokuzunu kendi katında tuttu, bir cüz’ünü de yeryüzüne indirdi. İşte bu bir cüz rahmet sebebiyle, yaratıklar birbirine merhamet ederler. Hattâ ana atın, (süt emzirirken) yavrusuna zarar vermemek için ayağını yukarı kaldırması bile, bu yüzde birlik rahmetin eseridir.” (Buhârî, Edeb, 19; Müslim, Tevbe, 17)

Dolayısıyla ilâhî ahlâk ile ahlâklanan bir gönül insanı da Yaratan’dan ötürü yaratılanı hoş görür; kendini, yüreğinin uzanabildiği her yerde vazifeli addeder; muhtaçların imdâdına koşar; şefkat ve merhamet tevzî eder.

Zira mü’minin gönlünde îman muhabbeti arttıkça, nihâyet bütün varlıkları -Allah katındaki kıymetleri ölçüsünde- bu muhabbet hâlesinin içine alacak seviyeye ulaşır. Mü’min bu durumda, hakikî âşık, yâni Hak dostu olur.

Hak dostları da mahlûkâta, daha ziyâde özüne îtibâr ederek davranırlar. Meselâ varlıkların en mükerremi olan insana, “Allâh’ın yeryüzündeki halîfesi” olduğu şuuruyla nazar ederler. Ve yine ona, ilâhî bir sır üflendiğinin[1] idrâkiyle yaklaşırlar.

Bu sebeple dînimizde insanın dirisine olduğu kadar ölüsüne bile hürmet gösterilmesi emredilmiştir. Efendimiz r bir insan ölüsüne rastladıklarında onun müslüman olup olmadığına bile bakmadan hemen defnedilmesini isterlerdi. Yine dînimizde, insana duyulan bu hürmetten dolayı, cenâzelerin çok soğuk veya kaynar su ile yıkanması, hırpalanması, kabirlerin üzerine basılması veya orada saygısız tavırlar sergilenmesi nehyedilmiştir.

Günümüzde, bilhassa uzaktaki dost ve akrabâların da cenâze merâsimine iştirâk edebilmeleri için soğuk hava depolarında veya morglarda cenâzeleri günlerce bekletmenin, aslında mevtâlara cefâ etmek olduğunu unutmamak gerekir. Nitekim Peygamber Efendimiz r, cenâzenin techiz ve tekfin işinde acele edilmesini, tabutun süratle taşınmasını ve cesedin de bekletilmeden bir an önce defnedilmesini tavsiye etmişlerdir.[2]

Öte yandan, mahlûkâta Hâlık’ın merhamet nazarıyla bakabilen kâmil mü’minler, günahkâr bir insana bile, -ne kadar günaha batmış olursa olsun- özündeki mükemmelliğe îtibâr ederek, sırt çevirmezler. Onun hidâyetini ve tevbeye yönelmesini diler, ebedî hayatını kurtaracak bir can simidi olmaya gayret ederler. Şu misal, bu hakîkati ne güzel îzah eder:

Mevlânâ Hazretleri’nin dergâhındaki bir sohbet esnâsında, sarhoşun biri çıkagelir. Dervişler onu inciterek dışarı çıkarmak isterler. Hazret-i Mevlânâ, o sarhoşun hakîkati aramak için dergâha sığınan bir insan olduğunu düşünerek onu incitenlere hitâben;

“–Şarabı o içmiş, âdeta siz sarhoş olmuşsunuz!” îkâzında bulunur.

Zira mahlûkâta Hâlık’ın nazarıyla bakabilmek; günâha olan nefreti günahkâra taşırmamayı ve günahkâra öfkelenmek yerine acımayı îcâb ettirir. Îman nîmetinden mahrumlara veya nefsânî zaaflara kapılmış olanlara, yılanların soğuk ve zehir saçan diliyle değil, rahmet lisânıyla yaklaşarak evvelâ gönüllerini fethetmek gerekir.

Mü’minin vazifesi, günahkâra öfkelenip onu kendi hâline terk etmek veya ona bağırıp çağırmak değil, onun elinden tutarak nezih bir hayâta dönmesine yardımcı olmaktır. Hak dostu Mevlânâ Hazretleri’nin; “Gel, gel, ne olursan ol, yine gel!..” şeklindeki müsâmahakâr dâvetindeki gâye de, insanı öz cevheriyle tanıştırıp onu şefkat ve merhametin feyizli zemininde günah kirlerinden arındırmak ve îmânın lezzetini tattırmaktır. Zira kâmil mü’minlerin gönül dergâhları, mânevî hastalıkların rahmet üslûbuyla tedâvî edildiği bir mânevî rehabilite merkezi durumundadır.

Tâbiînden hadis ve fıkıh âlimi Mutarrif bin Abdullah buyurur ki:

“Günahkârlara karşı içinde bir merhamet hissi duymayan kimse, hiç olmazsa onların lehine (onlar için) tevbe ve istiğfâr ile duâ etsin. Zira yeryüzündekilere Allah Teâlâ’dan mağfiret dilemek, meleklerin ahlâkındandır.”

İşte Allâh ile dost olanlar, bilhassa da din kardeşleriyle dost olurlar. Onlara derin bir muhabbet beslerler. Hattâ bu muhabbetleri daha da genişleyerek, bütün insanları kurtarmanın derdine düşerler. Nitekim;

“–Allâh’ın velî kulları halk içinde nasıl tanınır? Alâmetleri nelerdir?” sorusuna Ebû Abdullah el-Basrî şu cevâbı vermiştir:

“–Velî, dilinin çok tatlı ve ahlâkının güzel olmasıyla, özür dileyenlerin özrünü kabûl etmesiyle, -ister iyi ister kötü olsun- bütün mahlûkâta tam bir şefkat ve merhametle bakmasıyla anlaşılır.”

Hakîkaten, kâmil bir mü’minin yüreği, bir insanın ebedî kurtuluşuyla bahtiyar olurken; mânevî çöküntü içinde olmasından da mahzun olur. Zira onun yüreği, düşmanı bile olsa, her insanın helâk oluşundan ıztırap duyan bir merhamet ummânıdır. Bu sebeple, hiç kimsenin zarara uğramasını istemez, bilâkis bütün insanların selâmet ve saâdetini diler.

Nitekim Rahmet Peygamberi Efendimiz r, Tâif’te taşlanırken Rabbine, o belde halkının helâki için değil, hidâyeti ve ebedî kurtuluşu için duâ etmiştir.

Yâsîn Sûresi’nde kıssası anlatılan Habîb en-Neccar, dünyaya âit perdeler kapanıp ilâhî perdeler açılınca kendisini taşlayanlara merhamet ederek:

“…Âh keşke Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikrâma mazhar olanlardan kıldığını kavmim bilseydi.” (Yâsîn, 26-27) demiştir. Bu da, kendisini şehîd eden kavminin bile kurtuluşunu arzulayan bir mü’minin yüreğindeki şefkat ve merhamet ufkunu ortaya koymaktadır.

İLÂHÎ AHLÂK

Rabbimizin “Rahmân ve Rahîm” sıfatlarından hisse alan Hak dostları, Allâh’ın kullarından kendilerine karşı vâkî olan hata ve kusurlara aynıyla karşılık vermek veya onları cezâlandırmak yerine, affetmeyi tercih ederler. Zira bu, Yaratan’dan ötürü yaratılanlara gösterilen en güzel bir muhabbet ve merhamet tezâhürüdür. Yani Allâh’ın affına nâil olma ümîdiyle, suçluya karşılık verme husûsunda kendi nefsini aradan çıkarıp onu ilâhî affa muhâtap kılabilme olgunluğudur. Kullarını affede affede, Allâh’ın affına lâyık o...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:34:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet rüya tabiri,Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet mekke canlı, Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet kabe canlı yayın, Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet Üç boyutlu kuran oku Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet kuran ı kerim, Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet peygamber kıssaları,Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet ilitam ders soruları, Yaratan dan ötürü yaratılanlara merhamet önlisans arapça,
Logged
02 Kasım 2015, 19:56:04
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 02 Kasım 2015, 19:56:04 »

Esselamu aleyküm.Yaratanı,yaratandan ötürü sev,merhamet et.Yaratan da sana merhamet etsin,değer versin.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

02 Kasım 2015, 21:59:22
İkraNuR
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3.427



« Yanıtla #2 : 02 Kasım 2015, 21:59:22 »

gerçekten çok güzel bir kıssa olmuş. emeğinize sağlık. Allah (c.c.) paylaşımdan dolayı razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
23 Aralık 2015, 16:16:02
Edanur

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 1.445



« Yanıtla #3 : 23 Aralık 2015, 16:16:02 »

Aleykümüsselam.
Yaradan Rabb imiz in yüce bir merhameti vardır.O sonsuz merhamet sahibidir. Biz kullarıda merhametli olmalıyız. İnsanlara hayvanlara herşeye.Bir canlıya merhamet etmek için tanımak tanımamam sevmek sevmemek vs. önemli değildir. Ona merhamet etmeliyiz Allah yarattı diye
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

25 Aralık 2015, 19:41:35
Pelinay
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.696


« Yanıtla #4 : 25 Aralık 2015, 19:41:35 »

“Allâh’ın kullarına, şefkat ve merhametle muâmele et. Merhamet ve şefkatini bütün canlılara ve mahlûkâta bolca yay ve sakın ola ki; «Bu ottur, cansızdır, faydası yoktur.» deme! Bilâkis, senin idrâkinin ötesinde, onların pek çok faydası ve hayrı vardır. Yaratılmışı, bulunduğu hâl üzere bırak ve ona Yaratıcı’nın merhametiyle merhamet et!”

Ne güzel buyurmuş Muhyiddîn ibn-i Arabî Hazretleri.canlı cansız yaratılan her şeye merhamet.dinimizin temel taşlarındandır.
Rabbim gönüllerimizdeki rahmet,merhamet duygularını baskın hale getirsin inşallah.Allah razı olsun paylaşımın için abla
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes