> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > İz Bırakanlar > Hak dostlarından edep ve nezâket
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hak dostlarından edep ve nezâket  (Okunma Sayısı 2041 defa)
03 Kasım 2010, 12:38:07
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 03 Kasım 2010, 12:38:07 »



Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından -15- Edep ve Nezâket



Edep, insanı diğer mahlûkattan farklı kılan bir husûsiyettir. İnsan; edep, nezâket, zarâfet ve takvâsı ile Hak katında kıymet kazanır. Bu sebepledir ki Hak dostlarının güzel vasıfları arasında edep ve nezâket fazîletlerinin müstesnâ bir yeri vardır. Nitekim nice mâneviyat büyükleri de tasavvufu, “güzel ahlâk ve edepten ibâret” görmüşlerdir.

Emir Külâl Hazretleri’nin mânevî terbiyesi altında kâmil bir edep ve nezâketle yetişen Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh-, intisâbının ilk yıllarında, nefsinin gurur ve kibrini kırıp Rabbine karşı “hiçlik” hâlini lâyıkıyla hissedebilmek için, hasta ve muzdarip insanlara, yaralı hayvanlara hizmet etmek ve insanların geçeceği yolları temizlemekle vazîfelendirilmişti. Kendisi o zamanki hâlini şöyle anlatır:

“Hocamın emrettiği yolda uzun süre hizmet ettim. Benliğim o hâle geldi ki, yoldan geçerken, Allâh’ın herhangi bir mahlûku karşısında olduğum yerde durur, önce onun geçip gitmesini beklerdim. Ondan evvel adım atmazdım. Bu hizmetim yedi sene devam etti. Buna mukâbil öyle bir hâl tecellî etti ki, onların inilti sûretinde hazin hazin sesler çıkarıp Hakk’a ilticâ etmelerini hissetmeye başladım.”

İşte hikmetle nurlanan gönüller için kâinattaki her şey, ilâhî kudret ve azameti îlân eden tecellîlerden ibârettir. Bu hâle kavuşabilmek için de mânevî terbiye ile rûhun rikkat ve incelik kazanması, rûhânî manzaraları görüp onlardan ibret alacak hâle gelmesi ve hikmette derinleşmesi şarttır. Zîrâ akılla kavranamayan nice sırlar, hikmetle çözülür. Hikmette derinleşmeden mânevî sırlar ayân olmaz.

Edep, Hak yolcusunun en kıymetli azığıdır. İnsan hem dindar hem de kaba, geçimsiz ve nezâketsiz olamaz. Zîrâ İslâm’ın rûh itibâriyle özü; îtikadda tevhîd; amelde ise edep, istikâmet ve merhamettir. Bu itibarla denilebilir ki, bütün esaslarıyla İslâm dîni, baştan sona nezâket, zarâfet ve nezâfet ölçülerinden, yani “güzel edep”ten ibârettir. Hak dostu Mevlânâ Hazretleri bunu ne güzel ifâde eder:

“Gözünü aç da Allâh’ın kelâmına baştan başa bir bak! Âyet âyet bütün Kur’ân, edep tâliminden ibârettir!”

Hak dostları da vâsıl oldukları derecelere ancak yüksek edepleri ile nâil olmuşlardır. İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurur ki:

“Edebe riâyet etmeyen hiç kimse, Allâh’a vuslat yolunda mesâfe alamaz, yâni Hak dostu olamaz. Din büyüklerinin yolu, baştan sona edeptir.”

En mühim edep de; bizi halk eden;

ALLAH TEÂLÂ’YA KARŞI EDEP

Unutmamak gerekir ki şeytan -aleyhillâ’ne- huzûr-i ilâhîden, ilim veya amel noksanlığı sebebiyle değil, edepsizliği yüzünden kovuldu. Bu yüzden şeytanı mahveden en güzel fazîlet, edeptir. Hazret-i Mevlânâ bunu şöyle îzah eder:

“İblis, Hazret-i Âdem’e secde etmeyip Allâh’ın emrine karşı gelince:

«–Benim zâtım ateşten, onunki çamurdandır. Yüksek olanın aşağı olana secde etmesi nasıl yakışık alır?» dedi.

İşte İblis, Allâh’a edepsizce karşılık vermesi yüzünden lânete uğradı ve huzûr-i ilâhîden kovuldu. Üstelik bir de küstahlık edip, kendisini halk edenle cidâle kalkıştı. (Fîhi Mâ Fîh, s.159)

Ebû Ali ed-Dekkâk -rahmetullâhi aleyh- buyurur ki:

“Edebi terk etmek, ilâhî huzurdan kovulmayı îcâb ettirir. Her kim sultânın önünde terbiyesizlik ederse kapıya, kapıda edepsizlik ederse ahıra gönderilir.”

Ecdâdımız; “Edebi edepsizden öğren.” diyerek edebe riâyet etmeyenlerin hâl ve âkıbetlerinden ibret almayı öğütlemişlerdir. Bizler de şeytanın düştüğü vaziyetten gereken dersi çıkarmak durumundayız.

Cenâb-ı Hakk’a karşı lâyıkıyla edep sâhibi olan kul, lâubâlî hareketlerden kaçınır; bu vesîle ile ibâdet ve muâmelâtındaki kusur, hatâ ve gafletinin farkına varır. Amellerine güvenme illetine yakalanmaz.

Unutmayalım ki ne kadar güzel amelimiz olursa olsun bütün bunlar, okyanusa atılan bir kova su misâlidir. Cenâb-ı Hakk’ın lutufları karşısında bütün ibâdet ve hizmetlerimizi az görmeliyiz. Kulluk mes’ûliyetimizi toplumdaki düşük seviye ile değil, sahâbe ve evliyâullâh ile mîzân etmeliyiz. Çünkü Cenâb-ı Hak, Ensâr ve Muhâcirleri bizlere numûne göstermektedir.

Diğer taraftan, kulluk edebini lâyıkıyla yaşayanlar, bütün güzelliklerin Hak’tan, bütün kusurlarınsa nefsinden kaynaklandığı şuuruna ererler.

İbâdetleri terk eden veya kötü yola düşen bir kimsenin; “Ne yapayım, kaderim böyle imiş!” demesi, nefsânî ve şeytânî bir gaflet ifâdesidir. Namaz kılmak isteyen bir kimseye Cenâb-ı Hak, kılma sebeplerini ihsân eder; kılmak istemeyenlere de mânî sebepler vererek kıldırtmama tecellîsinde bulunur.

Kendimizi işlediğimiz günahlardan mâzur göstermek, “kadere bühtân” etmektir ki, Hakk’a karşı edepsizlik ve ahmaklık demektir. Şeytan’ın ayağını kaydıran da bu hususta gösterdiği edepsizlikten başkası değildir. Bu yüzden şeytanı en çok kahreden şey, kendisinin hatâya düştüğü noktada mü’minin gösterdiği Hakk’a itaat, rızâ, teslîmiyet, yâni “kulluk edebi”dir.

Tasavvufun en mühim gâyelerinden biri, insanı “ihsan duygusu”na yâni dâimâ Hakk’ın huzûrunda bulunduğu idrâkine yükselterek Allâh’a karşı zâhirde ve bâtında edep sahibi kılmaktır. Mâneviyat büyükleri demişlerdir ki:

“Zâhiren ve bâtınen edebe sarıl. Çünkü bir kimse zâhirî edepte kusur ederse zâhiren cezâ görür, bâtınî edepte kusur ederse bâtınen cezâ görür. Kim edebi zâyî ederse, kendini Hakk’a yakın zannetse de uzaktır, makbûl zannettiği hâlde merduttur (reddedilmiştir).” (Rûhu’l-Beyân, X, 401)

Dolayısıyla Rabbimiz’in bizler için takdir buyurduğu şeyler hakkında, şeytanca bir küstahlıkla cidâle girişmek yerine, hemen o anda boyun eğip rızâ ve teslîmiyet göstermek ve bizim için o tecellînin en hayırlısı olduğunu düşünmek, en mühim bâtınî edepler cümlesindendir.

_

Bir gün hadîs âlimlerinden bir zât, genç yaştaki Bâyezîd-i Bistâmî’yi görünce çok hoşuna gitti. Zekâ ve anlayışını ölçmek için sordu:

“–Güzel çocuk! Namaz kılmasını güzelce biliyor musun?”

Bâyezîd-i Bistâmî de ona:

“–Evet, Allâh’ın izniyle becerebiliyorum.” cevâbını verince; “Nasıl?” diye sordu. Bâyezîd-i Bistâmî de:

“–Buyur yâ Rabbî, emrini yerine getirmek üzere huzûruna durdum, hissiyâtıyla tekbîr alıyor; ______ ________ diyorum; Kur’ân-ı Kerîm’i tâne tâne okuyor; tâzîm ile rükûya varıyor; tevâzu ile secde ediyor; vedâlaşarak selâm veriyorum.” dedi. O zât hayran kalarak:

“–Ey zekî çocuk! Sende bu derin anlayış varken, insanların gelip başını okşamalarına niçin izin veriyorsun?” diye sordu. Zîrâ bu takdir ve iltifatların nefsini gurura sevk edebileceğini ve buna mahal vermemesi gerektiğini düşünüyordu.

Genç Bâyezîd-i Bistâmî ise şu ârifâne karşılığı verdi:

“–Onlar beni değil, Allah Teâlâ’nın beni süslediği o güzelliği meshediyorlar. Bana âit olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl mânî olabilirim?”

İşte gönlün ulaşması gereken kulluk edeplerinden bir diğeri de bütün güzellikleri Allah’tan bilmek, onu nefsine izâfe etmemektir.

En büyük edep, Cenâb-ı Hakk’ın zâtına karşı tâzîm göstermektir. Bunun da en güzel tezâhürü, ibâdetlerde kendini gösterir. Allah dostları:

“İbâdet, insanı cennete götürür; ibâdette edep ve tâzîm ise Allâh’a götürür, Hak ile dost eyler.” demişlerdir.

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- ise:

“Amelde edep, onun kabûlüne işarettir.” buyurmuştur.

Hızır -aleyhisselâm- da şu duâyı yapmayı tavsiye etmiştir:

“Allâh’ım! Sana kulluk yapmam husûsunda bana güzel edep ihsân eyle.”

Hak dostları bütün bu bâtınî edep hâllerine ilâveten, dâimâ huzûr-i ilâhîde bulunma şuuru ile yaşadıkları için, zâhirî edebe de son derece îtinâ göstermişlerdir. Bu ise, ibâdetteki huşû ve edep hâlini ibâdet dışında da muhâfaza etmek şeklinde ifâde edilebilir. Nitekim Cenâb-ı Hak:

“Onlar namazlarını muhâfaza ederler.” (el-Meâric, 34)
“Onlar namazlarında devamlıdırlar.” (el-Meâric, 23) buyurur.

Hazret-i Mevlânâ, bu âyetlere işârî mânâ vererek şöyle der:

“Kul, namazdaki hâlini namazdan sonra da muhâfaza eder. Böylece bütün bir ömrünü, edep, huşû; dilini ve kalbini muhâfaza içerisinde geçirir. Bu, gerçek âşıkların, yani Hak dostlarının hâlidir...”

Mânevî terbiyenin gâyesi de; kişiye dâimâ ilâhî kameralar önünde olduğu şuurunu kazandırmaktır. Bu sâyede nezâket, zarâfet, edep, hayâ gibi yüksek hasletleri, kişinin tabiat-ı asliyesi kılabilmektir.

Dâvud-i Tâî Hazretleri şöyle anlatır:

“Yirmi yıl Ebû Hanîfe Hazretleri ile birlikte bulundum. Bu zaman zarfında dikkat ettim; ne yalnızken ne de yanında birileri varken başı açık olarak oturduğunu ve istirahat maksadıyla da olsa ayaklarını uzattığını hiç görmedim. Kendisine:

«–Yalnızken ayağınızı uzatmanızda ne mahzur var?» dedim. Bana:

«–Cenâb-ı Hak karşısında edepli olmak daha efdaldir.» dedi.”

Hak dostu Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Hazretleri’nin de, ömrü boyunca ayağını uzatarak oturduğu, sırtını bir yere dayayarak yemek yediği görülmemişti. Hayatı boyunca yüksek edep ve nezâketin misâli olan Sâmi Efendi -rahmetullâhi aleyh- sohbetlerinde sık sık:

Edep bir tâc imiş nûr-i Hüdâ’dan

Giy o tâcı emîn ol her belâdan…

beytini tekrar ederlerdi.

Yine hayatı edep, nezâket ve zarâfet ile taçlanmış Hak âşıklarından Samsunlu Hüseyin Efendi’nin cenâzesinin gasil hizmetini gören Mustafa Okutan kardeşimiz de, bizzat şâhid olduğu bir hâli şöyle ifâde etmişti:

“Hüseyin Efendi’yi gaslederken sağ ayağı göğsüne dayalıydı, bir türlü açamadık. Kabre koyduğumuzda da hemen sağına dönüverdi.”

Şüphesiz ki bu; “Kişi yaşadığı hâl üzer...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hak dostlarından edep ve nezâket
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:35:23 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hak dostlarından edep ve nezâket rüya tabiri,Hak dostlarından edep ve nezâket mekke canlı, Hak dostlarından edep ve nezâket kabe canlı yayın, Hak dostlarından edep ve nezâket Üç boyutlu kuran oku Hak dostlarından edep ve nezâket kuran ı kerim, Hak dostlarından edep ve nezâket peygamber kıssaları,Hak dostlarından edep ve nezâket ilitam ders soruları, Hak dostlarından edep ve nezâket önlisans arapça,
Logged
25 Mart 2017, 20:50:34
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 25 Mart 2017, 20:50:34 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri onun yolunda giden ve onun rizasini kazanan hak dostlarıniny olunda giden onlarin nezaketindeedebinde yasayan kullardan olalim insallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Mart 2017, 00:22:12
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 26 Mart 2017, 00:22:12 »

Aleykum selam Rabbim dogru yoldan bizleri ayirmasin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
26 Mart 2017, 04:13:45
Sevgi.
Bölüm Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 17.948


« Yanıtla #3 : 26 Mart 2017, 04:13:45 »

Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Mevlam bizleri herdaim Rızasına uygun yaşıyabilen kullarından etsin inşaAllah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

26 Mart 2017, 16:09:37
Mehmed.
Görevli Sorumlusu
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 18.662


Site
« Yanıtla #4 : 26 Mart 2017, 16:09:37 »

Ve aleykümüsselam Tasavvuf öyle bir yol ki yok olmadan var olunmaz Rabbim paylaşım için razı olsun
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes