> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Çeşitli Konularda Eserler > İslama Göre Dost ve Düşman > Nifak ve münafıklık
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nifak ve münafıklık  (Okunma Sayısı 1407 defa)
28 Eylül 2010, 22:53:54
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 28 Eylül 2010, 22:53:54 »



2. Nifak Ve Münafıklık


Gerçekten Mekke döneminde mü'minler bir çok belalarla karşı karşıya idiler, azab görüyorlar, işkence ediliyorlar, sıkıştırılıyorlar, bas­kı altında tutuluyorlardı. Fakat bütün bunlara rağmen dayanma gücü gösterip sabrediyorlar, mümkün olduğu kadar direkt olarak karşı koy­muyorlardı. Çünkü Mekke'de o zamanlar sadece iki gurup insan var­dı. Gurubun biri tüm yapılanlara göğüs gerip sabr eden mü'minler, diğeri ise zalim ve kâfir müşriklerdi. Mekke'de münafık diye bir gu­rup yoktu. Çünkü nifakın tabiatı gereği hep hile yapmak, tuzak kur­mak ve hep arkadan güreşmektir. Mekke'de ise bu dinin bağlıları sa­dece samimi ve dosdoğru müslümanlardı.

Ancak Medine'ye gelince durum farklıdır. Burada İslâm Devleti­nin kurulmasından, Allah'ın hükmünün ve şeriatının hakim olmasın­dan sonra, ortaya bir üçünü gurup olan münafıklar, iki yüzlüler çıktı. Aslında bu, bencil, kendisinden başkasını düşünmeyen ve zayıf karak­terli kimselerin alışageldikleri bir huydur, çünkü bunlar aynı zaman­da korkaktırlar. Bu bakımdan İslam'ın güç kazanmasından ve onun üstün gelerek hakim olmasından korkmaktadırlar. İşte bundan dola­yı münafıklar görünürde müslüman gözüküyorlar, fakat aslında küf­rü ve küfür ehlini seviyorlar, ancak onları sevdiklerini açık bir şekilde söyley emiyorlardı.

N Münafıklar: Öylesi bir toplumdurlar ki, İslamı kabul ettiklerini ve Rasûlullah (s.a)'a tabi olduklarını açıkça söyleyip, esas küfürleri­ni, Allah'a ve Rasûlünre olan düşmanlıklarını ise gizlerler. İşte bun­lar Rabbimin de buyurduğu gibi cehennem ateşinin en şiddetli olan alt tabakasındadırlar. İşte âyet:

"Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Ar­tık onlara asla bir yardımcı bulamazsın." (Nisa, 4/145)

Bilindiği gibi küfrünü açıkça ortaya koyan kâfirler, zarar bakı­mından daha az zararlı oldukları gibi, yine küfrünü açıkça ortaya ko­yan kâfirler, münafıklarla göre daha hafif bir dereceyle cezalandırıla­caklardır. Çünkü münafıklar cehennemin tabakalarının en alt kısmında yer alırlarken, kâfirler bunların üzerindeki bir tabakada yer alacak­lardır.

Aslında her iki gurup ta yani kâfirler ve münafıklaı, küfürde, Al­lah ile Rasûlüne düşmanlıkta müşterektirler, bu hususta aralarında her­hangi bir fark yoktur. Ancak münafıkların bunlardan bir farkı var­dır. O da yalancı olmaları ve nifak meydana getirmeleri. Bu yüzden müslümanların bunlardan gördükleri, zarar açıkça küfrünü ortaya ko­yanlardan daha fazladır ve tehlikelidir. Bu bakımdan Rabbim müna­fıklar hakkında bizi uyararak şöyle buyurmaktadır:

"Düşman onlardır. Onlardan sakın.” (Münafikûn, 63/4)

Burada bu âyetin tümüyle mealini verelim de, münafıkların hali­ni bir görelim:

Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa söz­lerini dinlersin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kütüklerdir. Her gürül­tüyü aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah on­ları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?" (Münafikûn, 63/4)

Şimdi tekrar âyetin kısaca işaret ettiğimiz noktasına dönelim: "Düşman onlardır. Onlardan sakın."

İşte bu gibi lafızlar hasr ifade etmektedir. Yani olayın özellikle kim tarafından ortaya konulduğunu kesin bir çizgiyle bildirmiş olmak­tadır. Bu itibarla burada: "Düşman sadece bunlardır, bunlardan da­ha büyük düşman yoktur'- demek isteniyor. Ancak buradan, "Düş­manlık sadece bunlardandır." gibi bir şey de anlaşılmamalı. Evet böyle anlaşılmamalı, müslümanların bunlar dışında düşmanları yoktur ma­nâsında değerlendirilmemeli. Aksine burada işaret olunan ve ortaya konan husus şudur.

Düşmanlıkta en ön sırayı münafıklar alırlar. O halde diğer düş­manlarını tanıman gerektiği gibi, hiç ihmal etmemen ve öncelikle düş­manların olarak bilmen gereken toplum bu münafıklardır, sakın bu­nu hatırından çıkarma. Bunların görünürde müslümanlara yaklaşıp katılmalarına değer verilmemeli, dostluk gösterileri, oturup kalkmalan, bir arada bulunmaları aldatıcıdır ve müslümanlarm düşmanları olmadıkları anlamına gelmemelidir. Bilakis bunlar, düşman olarak bi­linmeye ve düşmanlık gösterilmeye daha çok müstahaktırlar. Bunlar­dan ülkede bu durumu açığa vuranlara, müslümanlara karşı düşman­lık bayrağını çekenlere karşı mutlaka düşmanlık gösterilmelidir.

Şimdi asıl inançlarını gözleyip görünürde müslümanlardan gözü­ken, onlarla muaşerette bulunup, kalkıp oturan bu kimselerin verdik­leri zararlar, açıkça düşmanlık gösteren, bunu sürdürenlerin düşman­lığından çok daha büyük zararlar doğurmaktadır. Zira küfrünü açık bir şekilde ortaya koyan kimseyle bir harbe veya savaşa girişmek ya bir saat, bir an veya bir kaç gün sürer. Sonra da bu, biter, sona erer, sonuçta yardım ve zafer olur. Fakat münafıklarla durum hiç de diğer­leri gibi değildir. Çünkü bunlar bizim ülkemizdeler, bizim yanımızda yer alıyorlar ve evlerimizin içinde bulunuyorlar, hem de gece-gündüz bunlarla beraberliğimiz sürmektedir. İşte bunlar bizim tüm gizli şey­lerimizi düşmana gösteriyorlar, onlara gözcülük ediyorlar. Bu bakım­dan bunlardan sakınmamız gerçekten pek güç olmaktadır. Her an müslümanlar aleyhinde fırsat gözetleyip duruyorlar. Bu bakımdan bun­larla görüşmek, bir utançtır ve bir lekedir. Bunları sevmek ise Cebbar olan yüce Rabbimin gazabını çeker, insanın cehenneme girmesine ne­den olur.

Kim onların köpeklerinin peşine takılır ve görüşlerinin çengeline saplanırsa, bu hal onun dinini ve imanını paramparça eder, böylece onun için akla gelmeyecek belalar ve rezaletler biçerler. O kimseye ar­tık mahrumiyetten ve yoksulluktan alması gereken ne kadar pay var­sa bu payı bol miktarda almasını sağlarlar. Böylece o gerisingeri git­meye ve hep gerilemeye başlar da hala kendisini ilerliyor zanneder.[292]

Ancak Yüce Allah'ın bu ümmete bir nimeti ve rahmeti gereğidir ki, onları mü'minle münafıkı birbirinden ayırdetmeyecek bir halde bı­rakmamıştır. Zira mü'minin neyin iyiliğine ve neyin de kötülüğüne ol­madığım bilmemesi, böyle bir temyiz gücüne sahip olamaması halin­de, İslâm toplumunda güzel örneklerin kaybına ve yok oluşuna neden olur. Aynı zamanda doğru ve samimi olan müslümanın da sadakati­nin ve doğruluğunun önemli şeklinin ortadan kalkmasına sebep olur.

Yine İslama mensup olduklarını söyleyen bir takım kimseler de var ki, bunlar sırf menfaatçılığı gözetirler. Yani onlar sadece dünya­da çıkarları olan malın dışında bir şey düşünmezler. Tek düşünceleri dünyanın aşağılık metaıdır. Bu bakımdan mü'minler herhangi bir za­fer ve başarı kazandıklarında hemen yanlarında bu tip kimseleri bu­lurlar. Fakat bir musibet ya da felaketle karşılaştıklarında aynı kişile­rin mü'minlerin aleyhine döndükleri görülür. Yine bunlardan öyleleri de var ki, hepsi iğrenç bazı arzular peşindedirler. Yıkıcı ve iğrenç ar­zular. İçleri öylesine kin ve haset doludur ki, tem amaçları bu kin ve hasedle istediklerini elde etmektir. Bunlar hep müslümanlarm sıkıntı­ya düşmelerini ve başlarına bir şeylerin gelmesini gözetleyip dururlar. Görünürde mü'minlerin yanında olduklarını söylerler. Ancak en sı­kıntılı ve dar anlarında müslümanları hep arkadan vurarak ihanette bulunlar.

Durum böyle olunca, Allah (c.c) imtihan ve deneme yoluyla doğru ve samimi olan müslüman ile yalancı olanı açıklayıp ortaya ay­maktadır. Nitekim Rabbimiz şöyle buyuruyor:                         

"Elif, Lâm, Mîm. İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "iman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Andolsun ki, biz onlardan öncekile­ri de imtihan geçirimsizdir. Elbet­te Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka or1 aya koyacaktır.'' (Ankebût, 29/1-3)

Bjr başka âyette de şöyle buyurulmaktadır:

"Eğer siz (Uhud'da) bir acı­ya uğradınızsa, (Bedir'de de düş­manınız olan) o kavim aynı acıya uğramıştır. İşte böylece biz, zafer günlerini insanların kâh bir kesi­mine, kâh diğer kesimine nasip ederiz. Tâ ki Allah, iman edenle­ri ortaya çıkarsın ve aranızdan şa­hitler edinsin. Allah zalimleri sevmez. Bir de (böylece) Allah, iman ejflen-leri günahlardan temize çıkarmak, kâfirleri de helak etmek ister." (Al'i îmrân, 3/140-141)

Bir başka âyet meali de şöyledir:

"Allah, kirlenmişi temizden ayırdetmeksizin, mü'minleri bu­lunduğunuz halde bırakacak de­ğildir." (Al'i İmrân, 3/179).

Evet, mutlaka iyi ile kötünün, kirli ile temizin ortaya çıkarılması gerekmektedir. Kaldı ki insanların imtihana tabi tutulması, Rabbani bir imtihandır. Nefislerin arınması ve hak üzere pırıl pıril kalması bu­na bağlıdır. Kaldı ki Allah (c.c), kullarından, ister mutlu anlarında, ister sıkıntılı anlarında olsun, kendisine karşı kulluklarım yerine ge­tirmelerini ister. Sağlıklı veya sıkıntılı anlarında kulluklarım kanıtla­maları gerekir. Çünkü insanın bu her iki durumda da Rabbisine karşı yapabileceği görev ve vazifeleri bulunmaktadır. Kısaca durum neyi ge­rektiriyorsa, görevini o duruma göre yerine getirmesi lazımdır. Bun-larsız kulluk gereğince yerine getirilmiş olamaz. Kalb de bunlarsız doğ­ruya ulaşamaz, düzelemez. Nitekim insan vücudunun bile düzenli bir yol izleyebilmesi için hem sıcağa hem de soğuğa ihtiyaçları vardır. Be­den sıcağın, soğuğun, açlığın ve susuzluğun, yorgunluğun ve sıkıntı­nın ne olduğunu bilmedikçe gereğince görevini yerine getirmez. İşte kişiye gerçek anlamda bir yön verilmesi, insanın kemale ve olgunluğa erişmesi için bu sıkıntılar ve zahmetler bir şart olmaktadır.[293]

Aslında münafıklarla ilgili konu üzerinde duracak olursak, bu ko­nu uzar. Üstelik eski ve yeni yazarlar bu hususta bir hayli yazmış­lardır.[294]

Ben konunun hazırlığı bölümünde nifak'ın ve hükümlerinin ne olduğundan sözetmiştim. Şimdi ise bunların islam davetine karşı ol­dukları davranış biçimlerine ilişkin, açık fiilerini ve nitelik...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nifak ve münafıklık
« Posted on: 23 Nisan 2024, 09:45:12 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nifak ve münafıklık rüya tabiri,Nifak ve münafıklık mekke canlı, Nifak ve münafıklık kabe canlı yayın, Nifak ve münafıklık Üç boyutlu kuran oku Nifak ve münafıklık kuran ı kerim, Nifak ve münafıklık peygamber kıssaları,Nifak ve münafıklık ilitam ders soruları, Nifak ve münafıklıkönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes