> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Usulü Fıkıh Eserleri > İslam Devletler Hukuku > Savaşta dua ve islama davet etmek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Savaşta dua ve islama davet etmek  (Okunma Sayısı 2190 defa)
22 Şubat 2011, 15:38:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 22 Şubat 2011, 15:38:44 »



Savaşta Dua Ve İslam'a Davet Etmek




59- Abdullah b. Ebi Evfa (r.a.)'ın rivayetine göre Rasu-lullah (s.a.v.) düşmanla karşılaştığı zaman Savaştan önce şöyle dua ederdi

"Allah'ım! Bizler de senin kullarınız, düşmanlar da senin

kullarındır. Başlarımız da, onların başlan da senin Kudretinin

elindedir. Allah'ım onları mağlub et, bizi de onlara galib kıl. Bu hadis-i şerifte, savaşa giden her müslümanın Peygamber

(s.a.v.)re uyarak savaştan önce dua etmesinin gerekli olduğuna

dair delil vardır.

Çünkü dua ile mü'mine rızık ve yardım gelir, çeşitli bela ve düşmanın şerri bertaraf olur. Yüce Allah bize dua etmemizi emrediyor:

"... Artık onlar da davetimi kabul edip bana inansınlar ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar."[33] "Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarırı. Doğrusu O aşırı gidenleri sevmez."[34] Önceki Peygamberlerin de düşmana beddua ettikleri haber verilmektedir. Nuh (A.S.) şöyle demiştir :

"Rabbim! Yeryüzünde hiçbir kafir bırakma!"[35] Hz. Musa (A.S.), Hz. Harun (A.S.)'m da düşmana bedduada bulundukları nakledilmektedir.

60- Müslümanlar savaş için müşrik bir kavimle karşı kar­şıya geldikleri zaman şayet o kavim İslam'ı duymamış ise sa­vaştan önce onları İslam'a davet etmelidirler.

Çünkü Yüce Allah:".,. Biz Peygamber göndermedikçe kimseye azap etmeyiz."[36] buyurmuş; Peygamber (s.a.v.) de ordu komutanlarına bunu emret­miş ve: "Onları, Allahtan başka ilah bulunmadığına şehadet etmeye çağırın" bu­yurmuştur. Değilse, kendileriyle yapılan savaşın, mallarını elde etmek ve çoluk çocuklarını esir almak amacıyla yapıldığını sanabilirler.. Halbuki din için kendileriyle savaştığımızı bilseler, savaşa ihtiyaç kalmadan çağrımızı kabul ede­bilirler.

Önce, İslâm'] kabullenmeye çağırılmaları, hikmet ve iyi öğütle Allah'ın yoluna bir çağrıdır ki, onunla başlamak vacibdir.

İslâmı duymuşlarsa, onlardan cizyeyi kabul edip etmeyeceğimizi bil­meyebilirler. Onun için savaşa başlamadan onları cizye vermeye davet ede­riz. Rasulullah (s.a.v.) ordu komutanlarına bunu da emretmiştir. Şayet ondan sonra savaşılacaksa, savaşın sona erdirilmesi de cizye vermeyi kabul etmeleriyle gerçekleşir. Yüce Allah: "... Boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar onlarla savaşın."[37] buyurmaktadır.

Cizye vermeyi kabul ettikleri takdirde müslümanlarm bazı hükümlerine bağlanmış ve muamelatta onlara iaat etmiş olurlar. Bu nedenle şayet cizye ver­me diye bir şey bilmiyorlarsa, bunun onlara teklif edilmesi gerekiyor.

Ancak mürted yahut Arap putperestleri gibi kendilerinden cizyenin kabul edilmeyeceği bir topululuk iseler, o zaman ya İslamı ya da savaşı kabul ederler.

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Bedevilerden geri kalmış olanlara deki: Güçlü kuvvetli bir millete karşı, onlar müslüman olana kadar savaşmaya çağrılacaksınız, eğer itaat ederseniz Allah size güzel ecir verir, ama daha Önce döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız, sizi can yakan bîr azaba uğratır."[38]

Şayet İslâmı kabul etmezlerse, cizye vermeleri teklif edilmeden on­larla savaşa başlanır. Eğer İslâmı kabullenmeleri için çağrı yapılmadan onlarla savaşılır ve öldürülürlerse, müslümanlar üzerine ne diyet, ne de keffaret gerekir.

Çünkü diyet veya keffaretin gerekmesi için onları koruyacak bir durumun (dokunulmazlık) olması gerekir Dokunulmazlığın da alimler arasındaki farklı görüşlere göre ya dâru'I-İslâmda olmaları yahut İslâmı kabullenmeleridir. On­ların dokunulmazlığını sağlayacak bir durum bulunmadan mücerred olarak öl­dürülmelerinin yasaklanması diyet yahut keffareti gerektirmez. Nitekim harb ehlinin kadın ve çocuklarının öldürülmeleri yasaklandığı halde öldürüldükleri takdirde diyet ve keffaret gerekmiyor. Çünkü burada yasaklama sadece öldür­meyi Önlemek içindir.

61- Şayet İslâm daveti daha Önce kendilerine ulaşmışsa, müslümanlar dilerlerse gelecekte mazeretlerini ortadan kaldır­mak ve uyarmak için davet ederler. Dilerlerse, onlara çağrı yapılmadan savaşırlar. Çünkü onlar, ne için onlarla savaşıldı-ğını biliyorlar. Bazen düşmana böyle bir çağrıda bulunmak müslümanlara zarar verebilir. O zaman çağrı yapılmadan sa-vaşılmasmda bir sakınca yoktur.

İbn Abbas (r.a.) den gelen bir rivayette: "Rasulullah (s.a.v.) çağrıda bulunmadan hiçbir kimseyle savaşmamıştır." sözü ile Hz. Talha'dan rivayet edilen "Rasulullah (s.a.v.) çağrıda bu­lunmadan müşriklerle savaşmazdı" sözüne gelince; Bunun te'vili, İmam Muhammed'in de kitabında belirttiği gibi, şöyledir

62- O zaman onlara İslâmı ilk tebliğ eden kişi Peygamber (s.a.v.) idi: Onlardan çoğu Peygamber (s.a.v.)'in onları neye davet ettiğini bilmiyordu. Onun için Peygamber (s.a.v.) onları İslama davet etmeden savaşa başlamazdı. İmam İbrahim Ne-haî'den de aynı görüş nakledilmiştir. Hatta kendisine Deylem halkına çağrı yapılıp yapılmaması hususunda sorulduğunda dedi ki: "Onlar, neye çağırıldıklarını biliyorlar." Yani savaştan Önce İslama çağın İmaların a gerek yoktur.

Demek istiyor ki bu meselede Peygamber (s.a.v.)'in durumu ile duru­mumuz bir değildir. Yahut Rasulullah (s.a.v.), belki tevbe ederler diye onları yumuşatmak için böyle yapıyordu. Yoksa bunun vacip oluşundan dolayı değil. Rasulullah (s.a.v.), vakti geldiğinde savaşı bırakıp ashabiyla birlikte namaz kılar ve namazdan sonra savaş alanındaki yerine döndüğünde tekrar onları İslamı kabul etmeye davet ederdi.

63- Ata' b. Yesâr'm rivayetine göre Peygamber (s.a.v.) Hz. Ali'yi bir yere gönderdi ve ona şöyle söyledi: Haydi arkana bakmadan git. -Yani sana ne emrettiysem hepsini yap.- Hz. Ali "Ya Rasulallah onlara nasıl davranayım?" dedi. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Onların bulunduğu alana vardığında onlar seninle savaşmadan onlarla savaşma. Şayet seninle savaş­maya başlarlarsa, senin taraftan birini öldürünceye kadar sen savaşa başlama. Bir de senin taraftan Öldürdükleri kimseyi onlara göstermedikçe de onlarla savaşa girme. Onlara o öldü­rüleni gösterdikten sonra şöyle de: "Hala, La ilahe illallah demiyecek misiniz?" Şayet söylemeyi kabul ederlerse onlara de ki: "Namaz kılacak mısınız?" Şayet "Evet" derlerse, onlara de ki: "Mallarınızdan zekat verecek misiniz?" Bunu da kabul ederlerse, artık onlardan başka birşey isteme. Allah'a yemin ederim ki, Allah'ın senin vasıtanla birini hidayete kavuştur­ması, senin için güneşin üzerine doğup battığı herşeyden daha hayırlıdır."

Hiç şüphesiz bu zikredilenlerin hepsi, böyle davranmak vacip olduğu için değil, onlarla uzlaşma yollarını araştırma kabilindendir.

64- Abdurrahman b. Âiz'in rivayetine göre: Rasulullah (s.a.v.) bir yere bir ordu gönderdiği zaman onlara şöyle derdi:

"İnsanların gönlünü kazanmaya çalışın ve onlara ihtimam gösterin. Onları İslama davet etmeden üzerlerine saldırmayın. Yeryüzünde bulunan inanların her çeşitini; yerleşik olanını, göçebe olanını İslama kazandırmanız, erkeklerini öldürüp çocuk ve kadınlarını getirmenizden bana daha sevimlidir."

Ebû Osman en-Nehdî diyor ki: Davet ettiğimiz de olurdu, etmediğimiz de.

Yani bazen davetimizi yapardık, bazen de yapmadan hü­cum ederdik. Bu da gösteriyor ki, her iki durum da caizdir. Şa­yet inanmaları ümit ediliyorsa, davet defalarca tekrar edilir. Ama böyle bir ümit yoksa, davet yapmadan saldırmakta bir sakınca yoktur.

Bunun delili, Rasulullah (s.a.v.)'in Ebû Katade b. Rib'ıyy'ı ondört kişiyle birlikte Gatafan kabilesinin üzerine gönderişini anlatan rivayettir. Bu rivayete göre Rasulullah (s.a.v.) onlara şöyle demiştir:

"Onlara baskın yapın, ama kadın ve çocukları öldürmeyin."

Ravi, daha sonra Ebû Katâde'nin yerinde olan tedbirini zikrederek der ki: Onlardan büyük bir semte geceleyin saldırdığımızda Ebû Katâde bize şunu tav­siye etti: "Tekbir getirdiğim zaman siz de tekbir getirin. Saldırdığım zaman siz de saldırın. Ama ganimet elde etmek için içerilere kadar sokulmayın". Ayrıca bizi ikişer kişilik guruplara ayırarak dedi ki: Sizden hiç biriniz, öldürülünceye yahut haberini bana getirme ihtiyacını duyuncaya kadar arkadaşından ayrılma­sın. Döndüğü zaman, kendisine arkadaşından haber sorduğunda, "Ondan habe­rim yok" diyecek olan sakın bana gelmesin."

Ravi diyor ki: O semti kuşattığımız zaman birisinin: "Ey yeşil!" [39] diye seslendiğini duydum. Kendi kendime bunu hayra yorumladım ve hayırla karşı­laşacağım dedim. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) de buna benzer yorumlar yapardı. Mesela Hz. Ebû Bekir'le birlikte mağaradan çıkıp Medine'ye hicret etmek üzere yola koyulduğunda yolda Büreyde el-Eslemi ile karşılaştı. Ebû Bekir'den onun ismini sormasını istedi. "Büreyde" karşılığını verdiğinde, Peygamber (s.a.v.) "İşimiz serinledi, işimiz kolay oldu" buyurdu. Büreyde, Eşlem kabilesinden olduğunu söyleyince de, Peygamber (s.a.v.) : "Kurtulduk; selamete erdik" buyurdu.

Buradan anlıyoruz ki, buna benzer hayra yormada bir sakınca yoktur.

İslam ordusu Ceyhun nehrini geçince bir adamın oğlunu: "Zafer" diye çağırdığını duydular ve bunun üzerine: "Zafere erdik" dediler. Başka biri de oğlunu : "Alvân" diye çağırıyordu. Bunun için de : "Yükseldik" dediler.

Zeyd b. Harise (r.a.) den de, kendisinin komutan olduğu bir müfrezenin buna benzer şekilde davrandığı rivayet edilir. Ayrıca der ki: Sabahın alaca ka­ranlığında kabilenin bulunduğu yere vardık. Rasulullah (s.a.v.), Müstalik Oğul­larına aniden saldırdı. Onların bundan haberleri yoktu. Hayvanları da su başın­daydı. Karşı koyanları öldürüp geri kalanları esir etti. Esirler arasında Hâris'in kızı Cüveyriye de vardı. Üsâme (r.a.) a, Übnâ kabilesine[40] saldırmasını ve evlerini ateşe vermesini emretti. Davet yapılmadan baskın yapılmıştı.

65- Hasan-ı Basrî'nin şöyle dediğ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Savaşta dua ve islama davet etmek
« Posted on: 18 Nisan 2024, 08:19:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Savaşta dua ve islama davet etmek rüya tabiri,Savaşta dua ve islama davet etmek mekke canlı, Savaşta dua ve islama davet etmek kabe canlı yayın, Savaşta dua ve islama davet etmek Üç boyutlu kuran oku Savaşta dua ve islama davet etmek kuran ı kerim, Savaşta dua ve islama davet etmek peygamber kıssaları,Savaşta dua ve islama davet etmek ilitam ders soruları, Savaşta dua ve islama davet etmekönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes