> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > Marifetname > 27.bölüm
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 27.bölüm  (Okunma Sayısı 849 defa)
11 Mayıs 2011, 23:02:33
Vatan Var Olsun !
Dünyalılar
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 8.940


« : 11 Mayıs 2011, 23:02:33 »



27.BÖLÜM


DOKUZUNCU BÖLÜM


Yeni astronominin şöhret bulduğunu, kaidelerinin kolay ve muhtasar

olduğunu; yerin dönüşüle hareket kıldığını ve yerin ekseninin, âlemin

eksenine paralel ve kutbuna karşı olduğunu; yeni astronomların bunu ispat

ettiğini; gezegenlerin bu astronomiye nispetle duyduğunu, geri döndügünü ve

düz gittiğini; bu yeni astronomiye itirazlar olup, hepsine cevap

verildiğini; feleklerin tabiatlarinde astronomların ihtilaf kıldığını dokuz

madde ile açıklar.

 
Birinci Madde
 

Yeni astronominin şöhret bulup itibar kazandığını bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, filozof ve astronom olan eski ve yeni bilginler,

esiri cisim küreleri (felekler) ve unsurî cisimlerden (dört unsur) ibaret

olan âlem küresinin yapı ve mahiyetini, konumlarını tertibini ve

tavırlarını; hareket ve duruş halindeki keyfiyetlerini; sair gizli

durumlarını açıkladıklarında iki görüşe ayrılmışlardır. Filozofların

çoğunluğunun isabetli görüşleri üzere birini seçip onda karar etmeleriyle,

eski astronomi nâmiyle şöhret bulmuştur. Bu görüşü seçen eski astronomidir

ki, kendini tanımak ve Alah'ın yarattıklarını düşünmek için bu

"Marifetnâme" de buraya gelinceye dek, yazılmış ve açıklanmıştır.

İkinci görüşe meyl ve rağbet eden filozofların görüşlerine göre: Ateşten

ibaret olan güneşi, bütün unsurların en mükemmeli, bütün cisimlerin merkezi

olmak üzere, âlemin merkezinde hareketsiz durup topzemini, güneşin

çevresinde gezegenlerden biri gibi hareketli ve dönücü; gökleri bir hal

üzere hareketsiz farz ve itibar etmişlerdir. Sonra, bu görüşlerine düzen

verip sağlamlaştırmak için çalışıp ihtimam ettikçe, sade dil olan avam,

onlara, ta'n ve saldırı taşlarını vururlardı. Zira ki onlar, halkın akıl ve

idrakine muhalif ve gördüklerine aykırı olan yerin hareketine kail

olurlardı. Böylece insanlardan soğukluk ve öfke ve buğz bulurlardı. Lakin

bu cümle ile bile, eski zamandan son günlere gelinceye değin yerin döndüğü

konusunda görüşler eksik olmayıp; Eflatun dahi ömrünün sonunda yerin

hareketine kail ve bu görüşe yönelmiştir. Asırlar ilerledikçe devirler

geçtikçe, rasatçılık gelişmiş ve gözetleme işleri sürmüş olup, feleklerin

durumları belirlenmiş olup; sonraki bilginler zamanında rasat âletleri ve

kanunları fazla kihtimam ve tecrübe edilip, gerekli gözlemlerle feleklerin

durumları nizam buldukça, ikinci görüş bir mertebe revaç bulmuştur. Böylece

sonrakiler çoğunun tercihi olup, yeni astronomi nâmıyle yaygınlaşıp, meşhur

olmuştur. Hata bu görüşe katılanlar, âlemin yapısını taklitle evlerinde ve

kiliselerde çerağ ve ateş yakarlar imiş. Ancak gaflet olunmasın ki, bu

durumlara itikat ve itimat etmek, dini işlerden ve kesin şeylerden

değildir. Zira ki, âlem küresi ne şekil ve yapıda olursa olsun, gök ve yer

cisimlerinin terkibi her ne keyfiyette bulunursa bulunsun ve bu çarh-ı

felek her ne takdir ile dönerse dönsün; hiçbir zaman âlemin sonradan

yaratıldığını inkâra mecal olmadığına ve bütün bunları Allah'ın olgun bir

şekilde yarattıkları olduğundan gayri hayal, muhal bir iş olduğuna itimat

ve itikat etmek dinî gereklerden ve kesin işlerdendir. Filozofların bu

cihanı çeşitli biçimlerde anlatması, cihanın yaratıcısının acaip

sanatındandır. Bu âleme ne zan ile bakılsa, o yönle devranı

âlemin yaratıcısının kudretinin kemalindendir.

 
 İkinci Madde
 

Yeni astronominin kaidelerinin kolay ve mazbut olduğunu bildirir.

 
Ey aziz, malûm olsun ki, yeni astronomlar demişlerdir ki: Önce güneş sabit

bir yıldız bulunmuştur ki, âlemin merkezinde, ortada, kuşatıcı ve sâkin

konulmuştur. Bundan sonra güneşe yakın olup, güneşin cismini lâvi bulunan

utarit dairesinin dairesidir. Burada utarit yıldızı, güneşin çevresinde

seyr ve deveran edip, üç ayda dairesini kateder görünmüştür. Bundan sonra

utaridin dairesini kuşatan zühre dairesinin dairesidir. Zühre, dairesinin

sekiz ayda dolaşır. Bundan sonra zührenin dairesini kuşatır bir büyük daire

ispat olunmuştur. Yerküre su ve hava unsuruyle kuşatılmış olup, onlarla

beraber yıldız misali geniş daireyi bir sene tamamında dolaşır bulunmuştur.

Yine bu büyük daire üzere yer cisminin çevresinde ayın dairesi tayin

olunmuştur. Ay dahi, yeri, kendisine merkez edip, çevresinde seyr ve

deveran edip bir ayda tamam kendi dairesini kateder bulunmuştur. Bundan

sonra merih dairesi, yerin büyük dairesini kuşatıp; merih yıldızı iki

seneye yakın zamanda, kendi dairesinde bir devresini tamam eder,

bulunmuştur. Bundan sonra merih dairesini kuşatan müşteri dairesidir ki,

müşteri yıldızı o özel dairesini oniki senede kateder müşahede kılınmıştır.

Bundan sonra müşteri dairesini kuşatanzühal dairesidir ki, o yıldız, o

dairesini otuz senede kateder hesap olunmuştur. Bu yıldızlardan başka,

yerin büyük dairesinde zikrolunduğu üzere, ay, yeri merkez edip, çevresinde

seyir ve dev eran eylediği misali dört yıldız, müşteriyi; beş yıldız,

zühali merkez edinip; dördü müşteri etrafında ve beşi zühal etrafında

hareket eder ve döner görünmüştür. Bu dokuz yıldız, sonraki bilginler

zamanında asat olunmuştur. Yeni isimlerle bunlara: Aycıklar adı

verilmiştir.

Bütün bunlardan sonra bu dairelerin tümünü kuşatan sabit yıldızlar feleği

burçlar göğünden bilinmiştir. Onun kalınlığı, hoşluğunun genişliği sayısız

sabi yıldızlarla süslü bulunmuştur. Sabit yıldızlardan her biri, büyük bir

güneş cismi menendi olup, âlemin merkezinde konulmuş ve kuşatıcı güneşin

beyan olunan tavır ve tarzı üzerine, basitlerden her birinin cismi

çevrecinde, nice gezegen yıldızın hareket ve dönüş üzere oldukları rasat

üzere bilinmiştir. Bu görüşe göre, âlemin yapısını tahlil içi vazolunan

şekiller ve daireler, bu bölümün sonuna bırakılmıştır.

 
 Üçüncü Madde


 
Ey aziz, malûm olsun ki, yeni astronomlar demişlerdir ki: Evvela yerküre

kendi büyük dairesi üzerinde hareketiyle, batıdan doğuya hareket edip,

burçlar dairesini beher gün terti üzere kat ederek, sene tamamında o büyük

dairesini tamamen bir kere devreder bilinmiştir. ikinci olarak, yer o

senelik hareketinden başka, yine batıdan doğuya kendi ekseni üzerinde

hareketiyle dönüp, beher gün yirmidört saatte bir dönüşünü tamam eder

hesap olunmuştur. Yer, günlük hareketiyle batıdan doğuya hareket

eylediğinden, bize nispetle güneş ve bütün yıldızlar günlük hareketle

doğudan batıya hareket eder görünmüştür. Yerin bu iki hareketinin misali

budur ki: Mücessem bir küre, düz bir araziye atılıp, çevresinde dönüyor

farzolunsa, dönen küre, o düz yerin uzunlamasına meydanına tamamen

geçinceye dek kendi ekseni üzere hareketiyle dönüp, dolanmadan geri

kalmadığı gibi; yerküre dahi kendi büyük dairesinde batıdan doğuya hareket

ve seyir ile burçlar feleğinin meydanını tamamiyle dolanıncaya dek, kendi

merkezi çevresinde kendi ekseni üzere dönüp, sürekli dolanır bulunmuştur.

Çünkü yer, güneş ile burçlar feleği arasında vâki bulunmuştur. Çünkü yer,

güneş ile burçlar feleği arasında vâki bulunmuştur. Şu halde yer,

burçlardan birinin hizasına gelse, kaçınılmaz olarak o vakitte güneş, o

burçların karşısında olan burcu gelir görünmüştür. Mesela yer, koç ile

güneş arasında bulunup, koçun hizasında iken, elbette güneş onun karşısında

olan terazide bulunmuştur. Bunun gibi yer, Yengeçte olduğunda yani yengecin

hizasına geldiğinde, elbette o anda güneş, yengecin karşısında olan oğlak

burcunda gözlenmiştir.

Velhasıl yer, kuzey burçlarının birinin hizasında olduğunda, elbette o

esnada güneş dahi kuzey burçlarının karşısında bulunan güney burçlarının

birinde görünmüştür. Aksi dahi buna kıyas ile bilinmiştir. Güneşin kuzey

burçlarında sekiz-dokuz gün kadar fazla eğlenmesi, yerin güney burçlarında

o kadar zaman gecikmesinden bulunmuştur. Zira ki yer, güney burçları

hizasından hareket ederken senelik dairesini bir miktar genişletmekle,

dairesinin güney yarısında ziyadece duraklamak lazım gelir bilinmiştir.

(Durumun hakikatini en iyi Allah bilir.)

 
Dördüncü Madde
 

Yerkürenin ekseni, senevî dairesinin üzerinde güneşitleyici dairenin

eksenine paralel; kutupları, kutuplarının hizasında olduğunu ve onunla gece

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 27.bölüm
« Posted on: 28 Nisan 2024, 00:47:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 27.bölüm rüya tabiri,27.bölüm mekke canlı, 27.bölüm kabe canlı yayın, 27.bölüm Üç boyutlu kuran oku 27.bölüm kuran ı kerim, 27.bölüm peygamber kıssaları,27.bölüm ilitam ders soruları, 27.bölümönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes