> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz.Muhammedin İslam Daveti > İftira
Sayfa: [1] 2 3 4   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İftira  (Okunma Sayısı 5105 defa)
22 Temmuz 2011, 14:33:17
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 22 Temmuz 2011, 14:33:17 »



Bilgin Hoca ; tarafımca gerçekleşen konu düzeltmesini mümkün olduğunca konudaki yazım yanlışlarını satır satır inceleyerek düzeltmeye gayret ettim. Rabbim bana böyle bir hayra vesile kıldığı için müteşekkirim...

İftira


Erkek ve kadın müminler bu iftirayı işittiklerinde, kendi vicdanları ile bir hüsnü zanda bulunup: 'Bu, apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?.[179]

Abdullah b. Ubeyy öfkeden ne yapacağını bilmez bir hâldeydi. Çıkardığı fitne ve fesatlarla Müslümanlar arasında bir bölünme gerçekleştirip, böylelikle İslâm da­vetini durdurmak veya yolundan saptırmak istemiş, amacına tam ulaşmak üzerey­ken oyunu bozulup rezil olmuştu. Neredeyse tüm eski dostlarının gözünde değe­rini yitirmiş, insanların kendisinden alaylı şekilde bahsettikleri birisi haline gel­mişti. O, tüm bunların sebebi olarak Resulüllah'ı görüyordu. Eğer Resulüllah ol­masaydı, eğer Medine'ye gelip yerleşmeseydi, tüm bunlar gerçekleşmeyecekti. Medine'nin en saygın kişisi olarak hayatını sürdürmeye devam edecekti. Ama Resulüllah'ın hicret edip Medine'ye yerleşmesiyle tacını dahi sipariş ettiği krallık umutları yıkılmış, sıradan bir adam konumuna düşmüştü. Son olaylarla da değe­rini hepten yitirmiş, eski dostlarının, akrabalarının ve hatta oğlunun bile aşağıla­yıp, suçladığı birisi olmuştu. Bu nedenle öfkeliydi. Öfkesi her geçen gün daha da çok kabanyordu. Müslümanlardan intikam almak, başta Resulüllah olmak üzere Müslümanları hiç değilse zor durumda bırakacak bir fırsat elde etmek arzusuyla ne yapabileceğini düşündü. Fakt bir şey bulamıyordu. Resulüllah'ı üzüp, utandıracak birşeyler yapmak istiyor, ama aklına hiçbir şey gelmiyordu. Derin düşünce-!er ve şiddetli sıkıntılar içerisindeyken, düşündüğü ama bir türlü bulamadığı fır­satın gözlerinin önünde olduğunu fark etti. Henüz biraz önce oğlu tarafından dur-urulrnuş, oğlunun kılıcından kurtulmak için Resulüllah'm ve Müslümanların iz-e     Ve kuvvetli olduğunu söylemek zorunda kalmış, canını oğlunun kılıcından ancak Resulüllah'm yardımıyla kurtarmışken, çok önemli bir fırsatı intikam ate­şiyle yandığı bu en zor gününde hemen önünde hazır buldu. Birkaç adamıyla otu­rup dertleştiği bir sırada gördüğü şeyin, intikamı için iyi bir malzeme olacağını düşündü. Kendisini sevindirip heyecanlandıran şey, Mustalık dönüşü, sabahın er­ken bir saatinde Hz. Aişe ile Safvan b. Muattal'm birlikte uzaklardan gelip orduya katılmalarıydı. Peygamberin eşinin, sabahın erken bir vaktinde yabancısı olan bir erkekle uzaklardan gelip orduya katılması oldukça dikkat çekiciydi. Üstelik bunu ordudaki hemen herkes görmüştü. Aişe herkesin görebileceği bir şekilde devenin üstünde oturuyor, Safvan ise Aişe'nin bindiği devenin yularını tutmuş bir hâlde yürüyordu. Bu, dedikodusunu yapmaya çok müsait bir durumdu. Abdullah b. Ubeyy hemen düşündüğü şeyi uygulamaya koydu. Yanındaki adamlara Aişe ile Safvan b. MuattaPı göstererek, hoşa gitmeyecek şeyler söylemeye başladı. Haber çabucak kulaktan kulağa yayıldı. Medine'ye varıldığında, öncülüğünü Abdullah b. Ubeyy'in yaptığı bir dedikodu fırtınası her yanı sardı. Dedikodu çok kısa sürede Aişe'nin ahlâk ve namusunu ayaklar altına alan bir iftiraya dönüştü. Hemen her yerde Aişe ve Saffan konuşulmaya başlandı. Aralarına Mıstah b. Usâse, Hassan b. Sabit, Hamne bint-i Cahş gibi bazı Müslümanların da katıldığı münafıklar, Ai­şe'nin iffeti konusunda ağza alınmayacak şeyler söylüyor; gülüp, eğleniyorlardı. Müslümanların büyük çoğunluğu ise işittikleri karşısında adeta şok oldular. Ne diyeceklerini bilemiyorlardı. İşittiklerine kesinlikle inanmıyorlardı. Resulüllah'm eşinin böylesi bir ahlâksızlık yapacağını en küçük biçimiyle bile olsa inandırıcı bulmuyorlardı. Fakat ne var ki işittiklerini de yalanlamıyorlardı. Dedikodu ve if­tira seline dahil olmadan, sessiz bir şekilde sürecin nereye varacağını bekliyorlar­dı. İşittiklerini açıkça yalanlayanlar sadece birkaç kişiydi. Ebû Eyyûb el-Ensarî bunlardan birisiydi. O söylenenlere sert tepki veriyor ve 'Sübhanaüah! Böyle ko­nuşmayın! Sübhanallah! Bu büyük bir yalandır! Aişe böyle bir şey yapmaz' diyordu. Sâ'd b. Muaz da konuşulanların bir iftira olduğunu, iftirayı çıkaranları öldürmek gerektiğini söyleyip duruyordu. Dedikodular gün geçtikçe arttı. Böylelikle, bir ay kadar tüm Medine'nin gündemi haline gelen, Resulüllah başta olmak üzere Müs­lümanların bir çoğuna oldukça sıkıntılar veren bir süreç yaşanmaya başladı.

Tarihe 'ifk olayı' ismiyle geçen ve Hz. Aişe'nin başka bir erkekle gecelediği id­diasına dayanan iftira, ağır bir iftiraydı. Bir ay süreyle Medine toplumunun gün­deminde yer işgal eden bu iftiranın dayanağı durumundaki olayın aslının ne oldu­ğunu ve dedikoduların kimler tarafından çıkarılıp, yaygınlaştırılarak bir iftiraya dönüştürüldüğünü Aişe'nin bizzat kendisi bütün ayrıntılarıyla anlatmış bulunu­yor. Aişe'nin, kaynaklarda ayrıntılı bir şekilde yer alan anlatımıyla olay şöyle ger­çekleşmişti:

Resulüllah bir sefere çıktığı zaman eşlerinden birisini yanına alırdı. Hangi eşini yanına alacağını kura ile belirlerdi. Mustalık seferine çıkarken de kura çek­miş ve kura bana çıktığı için yanına beni almıştı. Örtünme ayetinin vahyolunmasından sonraki bir zamana rastlayan bu seferde, ben, devemin sırtındaki hevdec içinde yolculuk ediyordum. Devem hareket etmeden önce hevdecin içi­ne girer, otururdum. Görevliler gelir hevdeci kaldırıp devenin sırtına yerleşti­rirler, iplerle bağlarlar ve yola çıkardık.

Sefer dönüşü ordu bir yerde mola verdi. Gecenin bir kısmı da dahil olmak üze­re orada kalıp, dinlendik. Sonra hareket emri verildi. Hareket edileceği sırada benim ihtiyaç gidermem gerekti ve ordudan uzaklaşmak zorunda kaldım. O sı­ra boynumda Yemen işi bir kolye vardı. İhtiyacımı giderdikten sonra döndüm. Fakat kolyemin boynumda olmadığını fark ettim. İhtiyacımı gidermek için git­tiğim yere düşürmüş olacağımı düşünerek hemen oraya koştum. Kolyeyi bir süre aradım. Ordu hareket ederken, görevliler, beni içinde sandıkları hevdeci deveye yüklemişler. O zamanlar kadınlar zayıftı. Yiyecek az olduğu için az yer­dik. Bu nedenle de kadınlar bugünküler gibi etli ve yağlı değillerdi. Ben de ufak tefek olduğum için iyice hafiftim. Bu yüzden görevliler hevdecde benim olma­dığımı anlamamışlar.

Ben kolyemi bulunca ordunun bulunduğu yere koştum, fakat ordu gitmişti. Hiç kimseler yoktu. 'Nasıl olsa benim olmadığımı fark edince aramak için bura­ya gelirler' deyip, örtüme sarındım ve olduğum yere oturdum. Ağır bir uyku ba­sınca da uzanıp uyudum.

Safvan b. Muattal ordunun gerisinde kalmış ve ordudan kalan şeyleri alıp sa­hiplerine teslim etmeyi düşünmüş. Ordunun konakladığı yeri gezerken beni fark etmiş. Yanıma gelip kim olduğuma bakmış. Örtünme ayeti inmeden önce birçok kez gördüğü için beni tanımış. Ben onun şaşkınlıkla 'Bizler Allah'ın kul­larıyız ve muhakkak dönüp ona varacağız' dediğini duyunca uyandım. Hemen yüzümü örttüm. O hiçbir şey demedi. Devesini çöktürdü ve ön ayaklarına ba­sarak kalkmasını önledi. Bana 'Bin' dedi. Ben de deveye bindim. Öne geçip de­venin yularından tutup çekmeye başladı. Yolculuk sırasında hiç bir şey konuş­madık. Bu şekilde yola devam ettik. Sabaha kadar orduya yetişemedik. Ordu­ya, bir mola yerine gelip de durduğu zaman ancak yetişebildik. Sonra Medi­ne'ye geldik. Çok geçmeden de ben ağır bir hastalığa yakalandım. Bir ay hasta yattım. Bu sırada münafıklar hakkımda demediklerini koymuyorlarmış. Benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Söylenenlerden benden başka herkesin haberi varmış. Fakat ne Resulüllah, ne de anne ve babam bana hiçbir şey söylemedi­ler. Ancak Resulüllah'ın bana karşı değiştiğini fark etmiştim. Eskiden hastalan­dığım zaman bana gösterdiği ilgiyi göstermiyordu. İçeri giriyor ve adımı anma­dan 'Hasta nasıl?' diye soruyordu. Sonra da çıkıp gidiyordu. Ben de bunun se­bebini düşünüyor, ama bulamıyordum.

lyileştim. Fakat yine bir şeyden haberim olmadı. O zamanlar evlerimizin yanı­na tuvaletler inşa etmemiştik. Tuvalet ihtiyacımızı karşılamak için biz kadınlar geceleri Medine'nin kırlarına giderdik. Ben bir gece Mıstah'ın annesi Sehna ile ihtiyaç gidermek için evden çıktını. Selma bir ara çarşafına takılarak düştü. Düşünce de 'Mıstah! Yüzünün üzerine düşesin! Kahrolasın!' dedi. Ben hemen mü­dahale ettim 'Neden böyle kötü şeyler söylüyorsun? Bedir'e katılmış birisine böyle şeyler söylenir mi?' dedim. Ben böyle deyince 'Bak hele şuna! Sen onun neler söylediğini duymadın galiba?' dedi. Ne söylediğini sordum, işte o zaman Selma ba­na olup-biteni anlattı. Ben hakkımdaki dedikodulardan ilk defa o zaman haber­dar oldum. Şaşırdım, ağlamaya başladım. O kadar çok ağladım ki, ağlamaktan ciğerlerim kopacak sandım.

Hakkımdaki dedikoduları duyunca üzüntüden hastalığım tekrar canlandı. Hatta öncesinden daha ağır hasta oldum. Hasta yatarken Resulüllah geldi ve 'Hasta nasıl?' dedi. Başka hiçbir şey söylemedi. Kendimi tutamadım. 'Ey Allah'ın Resulü! Çok sıkıntılıyım. Bana müsaade et, anne ve babamın evine gideyim. Has­talığıma orada bakılsın' dedim, izin verdi. Ben aslında anne ve babamın yanma gidip onlarla konuşmak ve işin ayrıntısını öğrenmek istiyordum. Resulüllah ya­nıma bir refakatçi verip anne-babamm evine gitmemi sağladı. Eve geldiğimde annem aşağıda, babam da damda oturuyordu. Annem beni görünce şaşırdı 'Kı­zım neden geldin?' dedi. ıAllah seni affetsin! Hakkımda bir yığın dedikodu çıkmış hiçbirini bana bildirmedin. Şimdi anlat bana, insanlar benim için ne diyorlar?' de­dim. Annem 'Kızınm üzülme! Güzel olan ve kocası tarafından sevilen her kadının hakkında dedikodu çıkar. Çünkü onun çekemeyenleri çok olur' dedi. 'Sübhanallah! İnsanlar benim için böyle şeyleri nasıl derler?' dedim. 'Babamın da haberi var mı?' diye sordum. 'Var' dedi. 'Resulüllah'ın da haberi var mı?' dedim 'Var' de...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 22 Nisan 2016, 12:14:04 Gönderen: ღ۩ Bilgin ۩ღ »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İftira
« Posted on: 20 Nisan 2024, 11:01:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İftira rüya tabiri,İftira mekke canlı, İftira kabe canlı yayın, İftira Üç boyutlu kuran oku İftira kuran ı kerim, İftira peygamber kıssaları,İftira ilitam ders soruları, İftiraönlisans arapça,
Logged
02 Mart 2014, 19:34:52
Hafsa Nur 6.D

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 568



« Yanıtla #1 : 02 Mart 2014, 19:34:52 »

Allah razı olsun....
ödevimi bitirmeme vesile oldunuzzzzzz.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Bakış şeytanın oklarından bir oktur.Bir kimse Allah korkusu ile bakışına hakim olursa Allah ona imanın tadını kalbine hissettirir...
Hz. Muhammed S.A.V.
11 Mart 2014, 16:03:28
✿ Yağmur ✿

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.684


Site
« Yanıtla #2 : 11 Mart 2014, 16:03:28 »

Erkek ve kadın müminler bu iftirayı işittiklerinde, kendi vicdanları ile bir hüsnü zanda bulunup: 'Bu, apaçık bir iftiradır' demeleri gerekmez miydi?.[179]

Abdullah b. Ubeyy öfkeden ne yapacağını bilmez bir hâldeydi. Çıkardığı fitne ve fesatlarla Müslümanlar arasında bir bölünme gerçekleştirip, böylelikle İslâm da­vetini durdurmak veya yolundan saptırmak istemiş, amacına tam ulaşmak üzerey­ken oyunu bozulup rezil olmuştu.
Allah bizleri iftiraaadan şerden korusun.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

11 Mart 2014, 19:16:10
Rukiye Çekici

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 694


Site
« Yanıtla #3 : 11 Mart 2014, 19:16:10 »

Allah bizleri iftiradan korusun...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

RUKİYE ÇEKİCİ 7c 438
11 Mart 2014, 19:22:15
Rabia nur kaplan 8.D

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 461



« Yanıtla #4 : 11 Mart 2014, 19:22:15 »

Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek.İftira, kılıçtan daha zalim bir silahtır, çünkü iftiranın açtığı yaralar hiçbir zaman kapanmaz. »

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3 4   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes