> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > İslama davet ve ilk müslümanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İslama davet ve ilk müslümanlar  (Okunma Sayısı 12702 defa)
18 Mayıs 2011, 16:41:45
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 18 Mayıs 2011, 16:41:45 »



2- İslâm’a Davet ve İlk Müslümanlar

Hz. Peygamber Müddessir Sûresinin nâzil olması üzerine insanları İslâm'a davet etmeye başladı. Kaynaklar onun kendisine peygamberlik görevi verilmesinden itibaren üç (veya dört) yıl boyunca İslâm’ı gizlice yaymaya çalıştığını ve açıkça davet yapılması emredilene kadar gizli davetin devam ettiğini kaydederler.[108] Bu süre zarfında Hz. Peygamber tebliğini önce ailesine, sonra da dostlarına ve güvendiği kişilere yapmıştır.

Hz. Peygamber ilk davetini hanımı Hz. Hatice’ye yaptı. Nâzil olan ayetleri ona okudu. “Şimdi bana kim inanır?” deyince Hatice “Kimse inanmazsa ben inanırım” cevabını vererek Hz. Peygamber’in peygamberliğini ilk olarak tasdik etme şerefine nail oldu. Hz. Peygamber daha önce Cebrâil aleyhisselamın kendisine öğretmiş olduğu abdest ve namazı Hz. Hatice’ye öğretti. Hz. Peygamber’in kızları Zeyneb, Rukıye ve Ümmü Gülsüm de anneleri ile aynı zamanda İslâm'a girdiler. Fatıma ise o sırada henüz 4-5 yaşlarında bir çocuktu. Hz. Hatice ve kızlarından sonra, Hz. Peygamber’in evinde oturan ve o sıralarda henüz on veya on bir yaşında bulunan Ali b. Ebû Tâlib ile Hz. Peygamber’in azatlısı Zeyd b. Hârise de iman ettiler.

Hz. Peygamber’i Hz. Hatice ile birlikte namaz kılarken gören Hz. Ali bunun mahiyetini öğrenmek isteyince, Hz. Peygamber Allah’ın seçmiş olduğu dinin bu olduğunu bildirdi. Onu tevhid dini İslâm’ı kabule, faydası ve zararı olmayan putlara tapmayı terketmeye davet etti. Hz. Ali önce babasıyla istişare etmek istediğini söyledi. Ancak Hz. Peygamber, davetin açıklanmasından önce bunun yayılmasını hoş görmediği için, gizli tutmasını istedi. Ertesi gün Hz. Ali babasına danışmaya gerek duymadan iman etti. Bir gün Ebû Tâlib, Hz. Peygamber’i Hz. Hatice ve Hz. Ali ile birlikte namaz kılarlarken gördü ve bu din hakkında bilgi istedi. Hz. Peygamber bu dinin Allah’ın, meleklerin ve babası İbrahim’in dini olduğunu ve Allah’ın kendisini elçi olarak gönderdiğini bildirdi. Ebû Tâlib’i iman etmeye davet etti. Ebû Tâlib ise, dedelerinin dininden ve inandığı şeylerden vazgeçmeyeceğini ifade etti. Ancak olumsuz tepki göstermediği gibi, hayatta olduğu sürece onu koruyacağına dair söz de verdi.[109]

Aile bireylerinden sonra tebliğ sırası yakın arkadaşlarına gelmişti. Hz. Peygamber’in güvenilir ve sadık dostu Ebû Bekir onun davetine olumlu cevap vererek hiç tereddüt etmeksizin iman etti. Üstelik sadece kendisi iman etmekle de kalmadı; yakın dostlarına, sözü geçecek kimselere Müslüman olduğunu anlatarak onları da İslâm dinine girmeye, Allah’a ve O’nun elçisine iman etmeye çağırdı. İlk siyer yazarlarından İbn Hişâm, eserinde Ebû Bekir’in daveti ile Müslüman olan sahâbîler için özel bir bölüm ayırmıştır. Buna göre Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Sa’d b. Ebû Vakkâs ve Talha b. Ubeydullah, Ebû Bekir’in daveti üzerine Müslüman olmuşlardır. Ebû Bekir bu şahısları Hz. Peygamber’in huzuruna götürmüş, onlar da İslâm’ı kabul edip namaz kılmışlardır.[110] Bunlardan sonra iman eden şahıslardan bazıları şunlardır: Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Ebû Seleme, Erkam b. Ebü’l-Erkam, Osman b. Maz’un, Ubeyde b. Hâris, Saîd b. Zeyd ve hanımı Fâtıma bint Hattâb, Umeyr b. Ebû Vakkas, Âmir b. Ebû Vakkas, Ayyâş b. Ebû Rebîa ve hanımı Esmâ bint Selâme, Abdullah b. Mes’ud, Habbâb b. Eret, Abdullah b. Cahş, Ebû Ahmed b. Cahş, Hâlid b. Saîd, Âmir b. Füheyre, Ammâr b. Yâsir, Suheyb b. Sinan, Bilâl-i Habeşî, Ebû Zer el-Gıfârî...

Hz. Peygamber, tebliğe ilk başladığı andan itibaren kadın-erkek, genç-ihtiyar, zengin-fakir, hür-köle ve mevlâ ayırımı yapmaksızın tüm insanları İslâm'a davet etti. Nitekim ilk Müslümanlar incelendiğinde içlerinde toplumun her kesiminden fertlerin bulunduğu görülmektedir. Bunun yanısıra ilk Müslümanların genellikle gençlerden oluşan bir topluluk olduğu dikkati çekmektedir. Müslüman olduklarında birkaç kişi elli yaş civarında, birkaç kişi otuz beş yaşın üzerinde, geri kalan çoğunluk ise otuz yaşın altında bulunuyordu. İçlerinde nüfuzlu ailelere mensup hür kişiler ve zengin ailelerin çocukları bulunduğu gibi, Kureyş'in çeşitli kollarına antlaşmalı (halîf) olarak katılmış kimseler, azatlılar, köleler, kadınlar ve kızlar da yer alıyordu. Kısaca İslâm, daha ilk tebliğ edildiği andan itibaren toplumun her kesimine mensup kimseler tarafından kabul görmüştür. Bu durum aynı şekilde ileriki yıllarda da devam edecektir.

Gizli davet döneminde İslâm’ı kabul edenlerin güvenilir, sır saklayan, sâdık, putperestlikten, câhiliyenin bid’at ve sapıklıklarından hoşlanmayan ve hak dine ilgi duyan kimseler oldukları görülmektedir. Bu dönemde Müslümanlar evlerinde veya tenha dağ aralıklarında abdest alıp namaz kılabiliyorlardı. Hz. Peygamber öğle ibadetini Harem-i Şerif’te yapabiliyor, geceleri burada namaz kılabiliyordu. Ancak Müslümanlar toplu halde ibadet edemiyor; müşriklerin topluca bulundukları yerlerde İslâm'a davette bulunamıyorlardı; Kur’ân’ı da gizlice okuyorlardı. Çünkü İslâm’ı açıkça tebliğ ettiklerinde saldırıya uğruyorlardı. Nitekim bir gün Hz. Peygamber, biraz sonra sözünü edeceğimiz Erkâm b. Ebü’l-Erkam’ın evinde Müslümanlarla sohbet ediyorken, başta Hz. Ebû Bekir olmak üzere sahâbîler, İslâm’ı müşriklere açıklamak üzere Kâbe’nin yanına gitmeyi Hz. Peygamber’e teklif ettiler. Hz. Peygamber, henüz sayılarının yeterli düzeye ulaşmadığını söyleyerek buna taraftar olmadığını açıkladı. Fakat Hz. Ebû Bekir’in ısrarına dayanamayarak hep birlikte Harem-i şerif’e gittiler. Müşrikler orada toplanmış oturuyorlardı. Hz. Ebû Bekir cesaretle ortaya atılarak müşriklere karşı konuşmaya başladı; putlara tapmaktan vazgeçip Allah’a ve Resûlüne inanmak gerektiğini anlattı. Buna hoşgörü gösteremeyen müşrikler onun üzerine saldırdılar. Utbe b. Rebîa, Hz. Ebû Bekir’i fena bir şekilde döverek kanlar içinde bıraktı. Bu arada müşrikler Hz. Peygamber’e de saldırdılar.[111]

Bu durum karşısında Hz. Peygamber İslâm’ı tebliğ için uygun yerin şimdilik Erkam’ın evi (Dârülerkâm) olduğu kanaatine vardı. Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında Hz. Peygamber’in Dârülerkâm’daki faaliyetleri önemli bir merhale teşkil eder. Henüz on yedi veya on sekiz yaşlarında iken İslâm’ı kabul eden Erkam b. Ebü’l-Erkam’a ait olan bu ev tebliğ faaliyeti için son derece elverişli idi. Kâbe'nin yakınında, Safâ tepesinin eteğinde bulunuyordu. Hac ve umre maksadıyla dışarıdan gelenlerle dikkati çekmeden burada temas kurma imkanı vardı. Ayrıca Mekkeli Müslümanlar da Erkam’ın evine kolayca gelip gidebiliyorlardı. Hz. Peygamber burada bir yandan ashâb-ı kirâma dinî bilgiler öğretiyor; diğer yandan insanları İslâm'a davet ediyordu. Müslümanlara Kur’ân okuyor, onlarla birlikte namaz kılıyordu. Bu evdeki faaliyetler sonucu birçok kimse İslâm’ı kabul etmiştir. Hz. Ömer burada Müslüman olanların sonuncusudur. Dârülerkam’ın ikametgah olarak kullanılması ilk Müslümanların İslâm’ı kabul tarihlerine bir esas teşkil etmiştir. Nitekim kaynaklarda sahâbîlerin Müslüman oluşları, Resûlullah’ın “Dârülerkam’a girmesinden önce”, “Darülerkam’da iken” ve “Dârülerkam’dan sonra” şeklinde tarihlendirilmiştir. Hz. Peygamber, nübüvvetin 6. yılında Zilhicce ayında Hz. Ömer’in Müslüman olmasıyla Dârülerkam’dan ayrılmıştır.

Hz. Peygamber, “En yakın akrabanı uyar”[112] ve “Ey Muhammed! Artık emrolunanı açıkça ortaya koy. Puta tapanlara aldırış etme"[113] âyetlerinin nâzil olması üzerine açıkça İslâm'a davet etmeye, önce yakın akrabalarından başlamak üzere tüm Kureyş’e, daha sonra da diğer kabilelere tebliğde bulunmaya başladı.

Şuarâ Sûresinde, açıkça en yakın akrabasını uyarması emrediliyordu. Şüphe yok ki bu, diğer insanlara topluca ulaşabilmesi için bir basamak teşkil edecekti. Bu âyetin nâzil olması üzerine Hz. Peygamber bir ziyafet tertipleyerek yakın akrabalarından kırk veya kırk beş kişiyi evine davet etti. Yemekten sonra amcası Ebû Leheb, onun konuşmasına fırsat vermeden ileri atılarak söze başladı ve “...Kabilesine senin getirdiğin gibi kötü (!) bir şey getiren kimse görmedim” diyerek onu susturdu. Hz. Peygamber maksadını anlatamadan topluluk dağıldı. Ebû Leheb’in bu davranışı Hz. Peygamber’in gücüne gitti. Bir kaç gün sonra bir toplantı daha tertipledi. Bu toplantıda “Hamd Allah’a mahsustur. O’na hamdeder, O’ndan yardım talep eder, O’na inanır, O’na dayanırım . Allah’tan başka ilah bulunmadığına şehadet ederim. O birdir, eşi ve benzeri yoktur.” diyerek söze başladı. Kendilerine yalan söylemeyeceğini, kendilerini aldatmayacağını vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti: “Allah öyle bir Allah’tır ki, O’ndan başka ilah yoktur. Hiç şüphesiz ben, özellikle size ve genel olarak bütün insanlara Allah’ın elçisiyim. Allah’a andolsun ki, siz uykuya daldığınız gibi öleceksiniz. Uykudan uyandığınız gibi de diriltileceksiniz. Yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerinizin karşılığında iyilik, kötülüklerinizin karşılığında da ceza göreceksiniz. Cennet de cehennem de ebedîdir. İlk uyardığım da sizlersiniz.”

Hz. Peygamber’in konuşmasından sonra amcası Ebû Tâlib, onun sözlerini güzel bulduğunu belirterek, emrolunduğu üzere görevine devam etmesini söyledi; onu koruyup destekleyeceğini bildirdi; ancak kendisinin atalarının dininden ayrılamayacağını ifade etti. Diğer amcası Ebû Leheb ise, bunun kötü(!) bir şey olduğunu söyleyerek akrabalarının onun faaliyetine engel olmalarını istedi; şayet onun davetini kabul ederlerse zillete maruz kalacaklarını, himaye ederlerse öldürüleceklerini söyledi. Ebû Tâlib tekrar söz alarak, sağ oldukları müddetçe onu koruyacaklarını ifade etti. Hz. Peygamber’in halası Safiye, Ebû Leheb’e karşı çıkarak davranışının hoş olmadığını açıkladı. Ebû Tâlib de Safiye’yi destekledi. Hz. Ali de Hz. Peygamber’i destekleyeceğini söyledi. Onun henüz bir çocuk olması dolayısıyla davetliler gülüştüler ve daha sonra dağıldılar. Bu toplantıda Ebû Tâlib’in oğlu Câfer ve Mut...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İslama davet ve ilk müslümanlar
« Posted on: 18 Nisan 2024, 19:53:25 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İslama davet ve ilk müslümanlar rüya tabiri,İslama davet ve ilk müslümanlar mekke canlı, İslama davet ve ilk müslümanlar kabe canlı yayın, İslama davet ve ilk müslümanlar Üç boyutlu kuran oku İslama davet ve ilk müslümanlar kuran ı kerim, İslama davet ve ilk müslümanlar peygamber kıssaları,İslama davet ve ilk müslümanlar ilitam ders soruları, İslama davet ve ilk müslümanlarönlisans arapça,
Logged
18 Ocak 2015, 23:55:47
Derya 7/B

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 285


« Yanıtla #1 : 18 Ocak 2015, 23:55:47 »

Hz. Peygamber tebliğini önce ailesine, sonra da dostlarına ve güvendiği kişilere yapmıştır.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes