> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > Hz Muhammed ve yetimler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz Muhammed ve yetimler  (Okunma Sayısı 10516 defa)
12 Mayıs 2011, 13:04:19
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 12 Mayıs 2011, 13:04:19 »



5- Yetimler, Şehit Aileleri ve Gaziler

Kendisi de bir yetim olarak büyüyen ve içinde yetiştiği toplumda yetimlere yapılan kötü muameleye şahit olan Hz. Peygamber'in üzerine titiz bir şekilde eğildiği toplum kesimlerinden biri, belki de en başta geleni yetimlerdi. Câhiliye döneminde bakımsızlık, boşama kolaylığı ve vefat gibi nedenlerle dul ve yetimlerin sayısı çok fazla idi. Anne ve babanın ölmesi halinde yetimleri gözetmek seyyidlerin, yani kabile reislerinin görevlerinden biriydi. Kabileler arasında sık sık savaşlar meydana geldiği için, vesayet altına giren öksüz kızların sayısı fazlaydı. Bir velinin velayeti altında on-onbeş kadar öksüz kız bulunduğu olurdu. Yetimler kendilerini müdafaadan aciz oldukları için, büyük vârisler onların haklarına riayet etmez, onlara bir şey vermezlerdi.[829] Yetimler vâris olamadıkları için genellikle önemli bir mal varlığına sahip olamazlardı. Teamüle göre bir kimse, velayeti altındaki öksüz kızın üzerine maşlahını atarsa, örfen bu hareket, "bu kız benimdir" anlamına gelirdi. Bu durumda kızın velisinden başka bir kimse onu nikahlamaya asla tâlip olamazdı.Velî, şayet yetim kız hoşuna giderse, kendisi nikahlardı. Bu takdirde kızın emsali arasındaki teamüle göre takdir ve tayin edilen mehiri vermezdi. Bununla birlikte, kızcağızın veraset gereği sahip olduğu malını kendi malıyla birlikte idare eder ve o maldan kendisi istifade ederdi. Yetime ise bir şey vermezdi. Kız hoşuna gitmezse veya dulu nikah etmek istemezse, başkasıyla evlenmesine de engel olurdu. Nikahlamadığını başkasına vermediği gibi, malına bir an önce vâris olabilmek için türlü işkencelerle ağır işlerde kullanırdı.[830]

Görüldüğü üzere yetimlere câhiliye toplumunda uygulanan muameleler, bir sosyal problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple, hem Kur'an'da ve hem de Hz. Peygamber'in hadislerinde, o dönemdeki diğer problemlere olduğu gibi bu hususa da yer verildiği ve üzerinde durulduğu görülmektedir. Nitekim Kur'an'da ve hadislerde yetimlere uygulanan kötü muameleleryerilmiş ve yetim hakları korunarak himaye altına alınmıştır. Kur'an ayetlerinde ve Hz. Peygamber'in hadislerinde, yetimlerle ilgili karşılaşılabilecek her durum için esaslar gösterilmiş; müminlerin bu konuda yapmaları ve kaçınmaları gereken davranışlar geniş bir çerçevede ortaya konmuştur. Konuyla ilgili ayetleri ana hatlarıyla iki kısımda mütalaa etmek mümkündür. Ayetlerden bir kısmı yetime iyi muamele etmeyi emretmektedir. Diğer bir kısmı ise, yetimin malları ve genel olarak yetimle ilgili hukûkî hükümler içermektedir.

Kur'an-ı Kerim'de "O, seni yetim bulup barındırmadı mı?"[831] buyrularak bizzat Hz. Peygamber'in yetim olarak büyüdüğü vurgulanmakta ve Allah'ın, onu yetim iken çeşitli imkanlar yaratarak barındırdığı belirtilmektedir. Aynı sûrede Hz. Peygamber'e, yetime iyi davranması şu ifade ile emredilmektedir: "Yetimi sakın ezme"![832]

Aşağıda anlatacağımız olay, İslâm dininin dul ve yetimlerinhaklarını korumaya verdiği önemi göstermektedir. Ensârdan bir adam (Evs b. Sâbit) ölür, geride bir dul hanım ve üç yetim kız bırakır. Ölen kişinin hiç oğlu yoktur. Amcasıoğulları, onun malının tamamını alırlar. Dul kadına ve yetim üç kıza bir şey vermezler. Kadın, durumu Hz. Peygamber'e şikayet eder. Hz. Peygamber onlara adam gönderir. Vârisler, malın kendilerine ait olduğunu söylerler. Çünkü Arap âdetine göre, mirasa yalnız ölenin erkek akrabası vâris olurdu. Bu olay üzerine şu âyet-i kerîme nazil olur: "Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere bir pay vardır; ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da bir pay vardır..."[833] Hz. Peygamber hemen onlara haber gönderip, Allah'ın kadınlara da mirastan pay ayırdığını bildirir.[834]

İslâm'dan önce insanlar yetimlerin mallarını yerler, onların mallarından faydalanmak için yetimle evlenme, ya da onu oğlu veya kızı ile evlendirme yollarına başvururlardı. "Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar" ve " Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın"[835] ayetlerinin nâzil olması üzerine Müslümanlar yetimlerin mallarından el çektiler. Onların mallarını yemek bir tarafa, yetimlerin mallarının kendi mallarına karışmamasına dikkat etmeye başladılar. Öyle ki, yetimin önünden artan yemeği yemekten bile çekiniyorlardı. Evlerinde yetim bulunanlar onun yiyeceğini ve içeceğini ayırdılar. Onlara ayrı bir ev tahsis ettiler. Bu durum, mallarını çalıştırmaktan aciz olan yetimlerin de aleyhine olduğu gibi yetim hâmîlerine de güç geliyordu. Hatta Abdullah b. Revâha Hz. Peygamber'e gelerek şunları söyledi: "Yâ Resûlallah, hepimiz yetimleri oturtacak ayrı bir eve, onlara ayrı yiyecek ve içecek verecek güce sahip değiliz". İşte bu yanlış anlamayı bertaraf edip konuya açıklık getirmek maksadıyla şu ayet-i kerime nazil oldu: "Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: Onları iyi yetiştirmek daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, bilin ki onlar sizin kardeşlerinizdir..."[836] Bu âyete göre önemli olan, yetimi güzel yetiştirmek, onun malını da kendi yararına ıslah edip geliştirmektir. Aleyhlerine olmamak şartıyla yetimlerle beraber oturmakta, onların mallarını kendi mallarına katıp beraber çalıştırmakta bir sakınca yoktur. Ancak elde edilen gelirden masraf çıktıktan sonra paylarına düşeni onlara vermek veya onların hesabına kaydetmek gerekir.[837]

Yetimlerin toplum içindeki durumlarını iyi bir düzeye getirmek Hz. Peygamber'in başlıca sosyal faaliyetleri arasında yer almıştır. Onun yoksullar ve yetimlerle ilgilenmesi ve onların haklarıyla ilgili düzenlemelerde bulunmaya başlaması peygamberliğinin ilk yıllarına rastlar. Nitekim, Habeşistan'a giden muhâcirlerin başkanı Câfer b. Ebû Tâlib, Necâşî'nin huzurunda İslâm'ı ve Müslümanları savunmak maksadıyla yaptığı konuşmada "Cahiliye döneminde kuvvetlilerin zayıfları ezdiğini" söylemiş, konuşmasının devamında Hz. Peygamber'in emrettiği ve yasakladığı hususları dile getirmiştir. Onun yasakladığı konulardan birinin de "yetim malı yemek" olduğunu söylemiştir.[838] Hz. Peygamber, yetimlerle ilgilenmeyi ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür.

Hz. Peygamber'in yetimlere karşı tutumunun en güzel örneğini, ünlü sahâbî Enes b. Mâlik'e olan davranışlarında bulmak mümkündür. Enes b. Mâlik yetimdi. Babası Mâlik b. Nadr'ın, Müslümanlara karşı olduğu, İslâmiyetin Medine'de yayıldığı ilk günlerde hanımı Ümmü Süleym'in Müslüman olmasına kızarak Şam'a gittiği ve hicretten önce orada öldüğü rivayet edilmektedir. Ümmü Süleym daha sonra Ebû Talha el-Ensârî ile evlendi. Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde henüz on yaşında, okur- yazar ve zeki bir çocuk olan Enes'i, annesi (veya üvey babası) Hz. Peygamber'in hizmetine verdi. Enes, Hz. Peygamber'in vefatına kadar on yıl onun hizmetinde bulundu. Hz. Peygamber'in eğitim-öğretim tarzına, insanlara ve özellikle çocuklara karşı hoşgörüsüne ve diğer ahlâkî davranışlarına dair birçok bilgi Enes vasıtasıyla intikal etmiştir. Enes, Hz. Peygamber'den bir defa bile azar işitmediğini söylemiştir. Hz. Peygamber, bir hatası yüzünden Enes'i ikaz edecek olan hanımlarına "Bırakın çocuğu!"[839] derdi.

Hz. Peygamber, içinde yetim barındıran ve yetime iyi davranılan eve büyük önem vermiş ve şeref atfetmiştir. O, bu konuda şunları söylemiştir: "Müslümanların evleri arasında en iyisi içinde kendisine iyi davranılan yetim bulunan evdir. En kötüsü de, içinde, yetim bulunup da kendisine kötü davranılan evdir".[840] Burada yetimi sadece barındırmak değil; barınma ile beraber ona iyi davranmak da zikredilmektedir. Şayet evde barındırılan yetime iyi davranılmazsa, maddî ve manevî eziyete maruz bırakılırsa, bu tür bir barınma, onun için bir zulüm haline gelebilir.

Ünlü Ebû Hüreyre'nin durumu da İslâm'ın yetimlere verdiği değeri gözler önüne seren en güzel örneklerden biridir. O, kendisinin yetim olarak büyüdüğünü, Büsre bint Gazvân'ın yanında hizmetçi olarak karın tokluğuna çalıştığını; İslâm'la birlikte ise şeref bulduğunu belirtmiştir.[841]

Hz. Peygamber bir yetim ile başkası arasında meydana gelen anlaşmazlıkta, mahkeme yetimin aleyhinde sonuçlansa bile, bağış yoluyla ve gönül rızasıyla yetimi koruma cihetine gitmiştir. Uhud Savaşı'ndan önce ensardan Ebû Lübâbe ile yine ensardan bir yetim arasında bir hurma bahçesi yüzündenanlaşmazlık çıkar. Hz. Peygamber Ebû Lübâbe'nin lehine hüküm verir. Ancak ondan hakkını çocuğa bağışlamasını ister. Kendisine bunun karşılığında cennette bir hurma bahçesi bağışlanacağını söyler. Fakat Ebû Lübâbe buna yanaşmaz. Hz. Peygamber ona gücenir. O sırada İbnü'd-Dehdâha, Hz. Peygamber'e, yetime bir hurma bahçesi bağışladığı takdirde kendisinin ne gibi bir mükâfata erişeceğini sorar. O da cennette bir bahçe bahşedileceğini bildirir. İbnü'd-Dehdâhahurma bahçesini satın alarak yetime bağışlar. Hz. Peygamber onun bu davranışına çok sevinir.[842]

Peygamberimiz yetimleri asla istismar etmemiştir. Amme hizmetinde kullanılacak olsa dahi yetimlerin mallarına el koymamıştır. Hatta onların, mallarını bu iş için bağışlamalarına bile gönlü razı olmamıştır. Sözgelişi Mescid-i Nebevî'nin inşâ edildiği arsa, ensar'dan Es’ad b. Zürâre'nin himayesinde bulunan Sehl ve Süheyl adındaki iki yetime aitti. Bu iki yetim, arsayı mescid yapılması için hibe etmek istemişler; ancak Hz. Peygamber bunu kabul etmemiş ve bedelini ödemiştir.[843]

Hz. Peygamber'in yardım konusunda yetimleri yakın akrabalarına tercih ettiği zamanlar olmuştur. Nitekim bir gün kendisine ganimet malları arasında esirler getirilir. Hz. Feygamber'in amcası Zübeyr b. Abdülmuttalib'in kızları Ümmü'l-Hakem ve Dubâa, bunu duyunca yanlarına Hz. Fatıma'yı da alarak, Hz. Peygamber'e gelirler. İçinde bulundukları durumu anlatırlar ve ondan hizmetçi talebinde bulunurlar. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Bedir yetimleri sizi geçti"[844] buyurur...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz Muhammed ve yetimler
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:35:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz Muhammed ve yetimler rüya tabiri,Hz Muhammed ve yetimler mekke canlı, Hz Muhammed ve yetimler kabe canlı yayın, Hz Muhammed ve yetimler Üç boyutlu kuran oku Hz Muhammed ve yetimler kuran ı kerim, Hz Muhammed ve yetimler peygamber kıssaları,Hz Muhammed ve yetimler ilitam ders soruları, Hz Muhammed ve yetimler önlisans arapça,
Logged
21 Şubat 2015, 12:27:50
Rukiye Çekici

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 694


Site
« Yanıtla #1 : 21 Şubat 2015, 12:27:50 »

Hz. Muhammed gerçektende çok iyi bir peygamber... Hiç kimse ona bir şey söyleyemez.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

RUKİYE ÇEKİCİ 7c 438
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes