> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı > Birarada yaşama tecrübesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Birarada yaşama tecrübesi  (Okunma Sayısı 1868 defa)
17 Mayıs 2011, 11:40:20
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 17 Mayıs 2011, 11:40:20 »



d- Birarada Yaşama Tecrübesi

Daha önce de belirtildiği gibi, Resûl-i Ekrem Medine'ye hicret ettiği sırada burada bütün şehir halkını kapsayan bir idârî yapı mevcut değildi. Her kabile kendi içinde birlik oluşturuyordu. Hz. Peygamber, kardeşleştirme müessesesi ile Müslümanlar arasında birliği sağlamlaştırdıktan sonra şehre, Müslümanları, gayrı müslim Arapları ve Yahudileri içine alan ve daha önce Medine tarihinde hiç rastlanmayan bir siyâsî-sosyal yapı getirdi. Bu yapı, etnik kökenleri ve dinleri farklı çeşitli gruplardan, federasyonlardan oluşan bir konfederasyon idi. Bu teşebbüs her şeyden evvel şehir halkının barış ve güven içinde yaşamasını sağlamak gayesini taşıyordu. Öncelikle de Medine’de Müslümanların güvenliğini sağlamak gerekiyordu. Bu, İslâm’ın ve Müslümanların geleceği bakımından son derece önemli idi. Çünkü Mekke müşrikleri Medine'ye saldırmak için fırsat kolluyorlardı.

Medine'de Müslümanlar dışında müşrik Araplar ve Yahudiler önemli bir güç olarak duruyorlardı. Yahudiler hem mâlî bakımdan, hem de nüfus olarak hiç de küçümsenmeyecek bir durumda idiler. Hz. Muhammed (s.a.s.) başlangıçta Yahudileri ve müşrik Arapları şehirden uzaklaştırmak veya onlara husûmet beslemek gibi bir tutum içine girmedi. Aksine onlarla antlaşma yapmak için teşebbüse geçti. Bu suretle Medine'ye yapılacak bir saldırı karşısında Yahudilerin ve müşriklerin tehlike oluşturması önlenmiş oluyordu. Buna ek olarak şehri beraberce savunacaklardı. Bu, siyâsî ve askerî bakımdan son derece gerekli idi.

Hz. Peygamber, Müslümanların yanısıra Medine toplumunu oluşturan Yahudileri ve diğer grupları bir şehir devleti halinde teşkilatlanmaya ikna etti. Durumu müzakere etmek üzere Enes b. Mâlik’in evinde bir toplantı yaptı. Bu toplantıya katılanlar Medine toplumunu yeniden düzenleyen bir sistem oluşturmaya karar verdiler; birbirleriyle ve yabancılarla ilişkilerini, idârî ve adlî yapılarını, fertlerin sahip oldukları din ve vicdan hürriyetini, haklarını ve sorumluluklarını belirli esaslara bağlayan bir metin hazırladılar. Bir sosyal mukavele olarak da kabul edilebilecek bu metin, şekil açısından bugünkü anayasalarla hayli farklı olsa da bir anayasa niteliğindedir. Bu metin, ana kaynaklarımızda bütün halinde bize intikal etmiş bulunmaktadır. “Kitâb”, “Sahîfe” ve "Müvâdea", yani sulh antlaşması adını taşıyan bu vesîka zamanımızda Medine Anayasası, Medine Vesîkası, Medîne Belgesi, Medine Sözleşmesi ve Medineliler Sözleşmesi olarak anılmaktadır. Ondokuzuncu yüzyıldan günümüze kadar, çeşitli araştırmacılar tarafından inceleme konusu yapılmıştır.

Araştırmacılar tarafından 47 veya 52 madde olarak tasnif edilen vesîkanın bazı maddeleri şunlardır:

"Bu kitap (yazı), Peygamber Muhammed tarafından Kureyşli ve Yesribli mü’minler ve Müslümanlar ve bunlara tâbi olanlarla, yine onlara sonradan iltihak etmiş olanlar ve onlarla beraber cihat edenler için (olmak üzere tanzim edilmiştir).

* İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ümmet (câmia) teşkil ederler.

* Kureyş'ten olan muhâcirler, kendi aralarında âdet olduğu vechile kan diyetlerini ödemeye iştirak ederler; onlar harp esirlerinin kurtuluş fidyesini mü’minler arasındaki iyi ve makul bilinen esaslara ve adalet ilkelerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir.

* Mü’minler kendi aralarında ağır mâlî sorumluluklar altında bulunan hiç kimseyi (bu halde) bırakmayacaklar, kurtuluş fidyesi veya kan diyeti gibi borçlarını iyi ve makul bilinen esaslara göre vereceklerdir.

* Takvâ sahibi mü’minler, kendi aralarında mütecâvize ve haksız bir eylemde bulunmayı tasarlayan, yahut bir suç ve kötülük işleme, yahut bir hakka tecâvüz veyahut da, mü’minler arasında bir karışıklık çıkarma kastını taşıyan kimseye karşı olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evlâdı bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır.

* Takvâ sahibi mü’minler, en iyi ve en doğru yol üzerinde bulunurlar.

* Üzerinde ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şey, Allah’a ve Muhammed’e götürülecektir.

* Yahudiler, mü’minler gibi, muharebe devam ettiği müddetçe (kendi harp) masraflarını karşılamak zorundadırlar.

* Yahudiler Müslümanlarla birlikte, beraberce harp ettikleri müddetçe masrafta bulunacaklardır.

* Bu sahifenin (yazının) gösterdiği kimse lehine Yesrib vâdisi dahili (cevf), haram (mukaddes) bir yerdir.

* Onlar (Müslümanlar ve Yahudiler) arasında, Yesrib’e hücum edecek kimselere karşı yardımlaşma yapılacaktır.

Vesîka, Medîne’de dinî olduğu kadar siyâsî bir topluluk da meydana getirme gayesine yönelikti. Daha ilk maddede bu topluluğun ensar ve muhacir Müslümanlarla, bir savaş durumunda Müslümanlarla birlikte saldırgana karşı savaşacaklarını kabul eden gayri müslim topluluklardan oluşacağı belirtilmektedir. Vesikaya göre bu topluluk (ümmet) diğer bütün insanlardan ayrı bir mahiyettedir. Aralarında ihtilaf çıkan herkes için Allah, kanunların ve adaletin yegane kaynağıdır. Hz. Muhammed (s.a.s.) de en yüksek hakemdir.

Vesîkada, açık bir şekilde Yahudilerin Mekke müşriklerine veya onların işbirlikçilerine bir yardım, yahut himaye hakkı vermeleri yasaklanmıştır. Bir düşman saldırısı halinde, buna karşı çıkmak üzere bir Müslüman-Yahudi ittifakı sözkonusu olacaktır. Şehrin savunulması için girişilecek savaşların masrafları, taraflarca karşılanacaktır. Fakat Medine dışında yapılacak bir savaş halinde hiçbir topluluk diğerine yardımda bulunma sorumluluğu altında bulunmayacaklardır. Müslümanların çıktıkları savaşlara Yahudilerin katılması, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in müsaade ve rıza göstermesine bağlanmıştır. Yahudiler, Müslümanlara düşman olan Mekkelilere bundan böyle emân hakkı tanımayacaklardır.

Vesîkada Müslüman cemaatin ve İslâm dininin hukûkî ve sosyal varlığı, diğer unsurlar tarafından tanınmaktadır. Bu, Müslümanlar açısından önemli bir gelişmedir. Bu sözleşme ile Medine'deki müşrik Araplar ve Yahudiler, Müslümanları dinî, siyâsî ve sosyal açıdan tanıyorlardı. Aynı zamanda Mekkelilerle ittifaklarını bozup, onlara karşı Müslümanlarla işbirliği içine giriyorlardı. Müslümanlar gayri müslimlere, inanç ve fikir hürriyeti, mal ve can güvenliği sağlıyorlardı. Hîle ve vefasızlık yasaklanıyordu. İstibdat, zorbalık, hakka ve hukuka riayetsizlik, zulüm ve şiddetin hakim olduğu o günkü dünya ortamında bu vesîka çok önemli bir gelişmedir. Hatta "Yeryüzünde bir devletin vazettiği ilk yazılı anayasa olma özelliğine sahip olduğu" kabul edilmektedir.[247] Aynı zamanda "Bu vesika, Peygamber'in nâdir tesadüf edilir bir diplomasi kabiliyetine sahip olduğunu göstermektedir."[248]

Hz. Peygamber ve Müslümanlar vesîkanın şartlarına riayet ettiler. Yahudilerin vesîkanın şartlarına her riayetsizliklerinde Hz. Peygamber, onlara ahde vefa göstermeleri gerektiğini hatırlatmıştır. Ancak Yahudilerin vefasız davranmaları, Kureyş’i tahrik etmeleri, hileleri, Evs ve Hazrec’in aralarını bozmaya çalışmaları, Resûl-i Ekrem’e suikast tertiplemeleri gibi davranışları sebebiyle önce onlardan Kaynukâ', sonra Nadîr grupları şehirden çıkarıldılar. Hendek savaşından sonra da Kurayza’nın cezalandırılmasıyla vesîka yürürlükten kalkmış oldu.[249]


247. Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, I, 206.

248. Frantz Buhl, "Muhammed, İA, VIII, 462. Danimarkalı araştırmacı Frantz Buhl (1850-1932), incelemelerinde genellikle yaşadığı dönemin şarkiyatçılarının Hz. Muhammed hakkında sahip olduğu olumsuz bakış açısı, saplantı ve önyargılarla hareket etmektedir. Bununla birlikte, çalışmalarında yukarıdaki gibi az da olsa objektif değerlendirmelere rastlanmaktadır.

249. İbn Hişâm, I, 501-504; Hamidullah, İslam Peygamberi, I, 220-229; Salih Tuğ, İslam Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, İstanbul 1969, s. 30-47.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Birarada yaşama tecrübesi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 05:24:21 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Birarada yaşama tecrübesi rüya tabiri,Birarada yaşama tecrübesi mekke canlı, Birarada yaşama tecrübesi kabe canlı yayın, Birarada yaşama tecrübesi Üç boyutlu kuran oku Birarada yaşama tecrübesi kuran ı kerim, Birarada yaşama tecrübesi peygamber kıssaları,Birarada yaşama tecrübesi ilitam ders soruları, Birarada yaşama tecrübesiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes