> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hayatın İçinden Fıkıh > İkinci kısım kavramları
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İkinci kısım kavramları  (Okunma Sayısı 1531 defa)
26 Şubat 2011, 15:24:39
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 26 Şubat 2011, 15:24:39 »



İKİNCİ KISIM FIKIH KAVRAMLARI


1- AKRABALIK VE YAKIN HISIMLAR
 

Akraba
 

Kişiye nesep bakımından yakın olan kimseler. Arapça “yakın” anlamına gelen karîb kelimesi, bu genel manası yanın­da, özellikle “biriyle aynı soydan olan kimse”yi de ifade etmek­te olup, bunun çoğulu olan akriba' Türkçe'de akraba şeklinde ve daha geniş anlamda kullanılmaktadır.

Arapça'da “akrabalık” mânasına isim olarak kullanılan karâbe, kurbe veya kurbâ masdarlarıyla yapılan zü'l-karâbe, zü'l-kurbâ (çoğulu zevü'l-kurbâ) vb. terkipler de “akraba” mâna­sına gelmekte olup Kur'ân-ı Kerîm'de akrabayı ifade etmek üzere daha çok zü'l-kurbâ[158], ülü'l-kurbâ [159] ve el-akrabün [160]gibi tabirler zikredilmek­tedir. Bunun gibi, nesebe dayalı kan hısımlığını ifade eden rahm, rihm veya rahim (çoğulu erhâm) kelimeleriyle yapılan ülü'l-erhâm[161], zevü'l-erhâm (tekili zü'r-rahîm) terkipleri de “akraba” manasınadır. Ancak zevü'l-erhâm bu genel mânası yanında miras hukukunda ashâbü'l-ferâiz ve asabe olmayan akrabayı da ifade etmektedir. Kendisiyle evlenilmesi ebediyen haram olan akra­baya zü rahîm mahrem (muharrem), diğerlerine de zü rahîm gayru mahrem (Türkçe'de nâmahrem), kişinin neslinden geldiği baba, dede, ana, nine..., gibi yakınlarına usûl, onun neslini sürdüren oğul, kız ve bunların çocuklarına da fürû denir. Bununla birlikte ana, baba ve çocuklar için örfen akraba tabiri kullanılmaz. Kan akrabalığından ayrı olarak evlilikten doğan akrabalık karâbetü'l-müsâhere, süt akrabalığı da karâbetü'r-radâ’ ile ifade edilir. Ayrıca âl, ehl ve aşiret kelimeleri de Arapça'da “akraba” mânasına gelmektedir.

Akrabalık bu vasfı taşıyanlara karşılıklı birtakım hak ve vazifeler yükler. Bu durum, ahlâkî vazifeleri de içine alacak şekilde “akrabalık hukuku” tabiriyle ifade edilir. Kur'ân-ı Kerîm ve hadislerde akrabalık bağlarının karşılıklı ziyaret, haberleşme, maddî ve manevî yardımlaşma gibi çeşitli yollarla korun­ması ve güçlendirilmesi üzerinde hassasiyetle durulur. Akraba arasındaki bu ilişkiye dinî-ahlâkî bir tabir olarak sıla-i rahim denir. Bir âyette, “Kendisi adına birbirinizden dilekte bulundu­ğunuz Allah'tan ve akrabalık -bağlarını koparmak-tan sakının” [162]buyurulur. Hz. Peygamber de, “Allah'a ve âhiret gününe iman eden sıla-i rahimde bulunsun” [163]hadisi ile bunun önemine işaret etmiştir. Bu bakımdan akraba ile bağları ve münasebetleri kesmek bütün fakihlere göre haram kabul edilmiştir. Diğer taraftan İslâm, akrabalığı yalnız kan bağıyla sınırlamamış, evlilik ve süt emzirmeyi de birtakım dinî ve hukukî sonuçlar doğuracak şekilde akrabalık bağı oluşturan unsurlar olarak kabul etmiştir.

Dinî yönden akrabalık bağı ölünün yıkanması, namazı­nın kıldırılması ve defni konusunda bir öncelik sebebidir. Zekâtın ödenmesi konusunda da nafakası zekât mükellefine ait olan akraba ile diğerleri farklı hükümlere tabidirler. Ken­disiyle evlenilmesi ebediyen haram olan kadın akrabanın yü­züne, saçlarına, boyun ve gerdanına, dirsekten aşağı kollarına ve bacağının dizden aşağı kısmına bakmak veya dokunmak dinen caiz olduğu gibi bunlarla halvet (yalnız kalmak) de caizdir. Ancak herhangi bir şehvet duygusunun sözkonusu olması halinde bu davranışlar haram sayılır.

Akrabalık hukuku kendisini en çok medenî hukuk ala­nında gösterir. Şahsın hukuku alanında hukukî temsil çeşitle­rinden velayet ve vesayet, öncelik bakımından akraba ara­sında farklılık olmakla birlikte, akrabalığın ortaya çıkardığı hak­lardandır, Vakfiyelerde geçen “akraba” tabiri, hem vakıf yapıl­dığı sırada hayatta olan, hem de gelecek nesillerdeki yakınları içine alır. Bu ifade mutlak olarak zikredildiği takdirde din farkı gözetilmez. Akrabalık bağı, azat imkânı sağlaması dolayısıyla kölelik konusunda da bazı özel hükümler ortaya çıkarır. Aile hukuku alanında akrabalık bağı evlenme mânilerinin en başta gelenidir. Akraba ile evlenme yasağı kan hısımları, evililik hısım­ları ve süt hısımlarını kapsamakla birlikte, yasak sınırları kişiye ve akrabalık nevine bağlı olarak farklılık arzeder. Aile hukuku alanında akrabalık bağının doğurduğu diğer başlıca hak ve vazifeler de nafaka ve hidâne (çocuğun bakım ve terbiyesi) konusundadır. Temelde akrabalık bağına dayanan miras hukuku alanında da hısımlar ashâbü'l-ferâiz, asabe ve zevi'l-erhâm şeklinde sınıflandırılırlar. İslâm'a göre akrabalığın daha çok erkek unsura dayandıöı ve dolayısıyla ana bir kardeşlerin aileden sayılmadıkları gibf mirasta da hak sahibi olmadıkları şeklinde bazı müelliflerce[164] ileri sü­rülen iddianın gerçekle ilgisi yoktur. İslâm miras hukukunda, ana bir kardeşler mirasta payları belirlenen ashâbü'l-ferâizden sayılırlar. Hatta burada kız ve erkek kardeşler arasında fark olmayıp, bunlar- mirasta eşit hak sahibidirler. Ancak derece bakımından gidilerinden önce başka mirasçıların bulunması halinde, ana baba bir veya baba bir kardeşlerde olduğu gibi onların da mirastan mahrum kalmaları sözkonusudur. Diğer taraftan, mirasçı olmayan akrabaya vasiyet yapılabilirken, mirasçıya yapılan vasiyet ancak diğer mirasçıların rızasıyla geçerlilik kazanabilir. Borçlar hukuku alanında da kişinin fürûu dışında kalan akrabasına yaptığı hibeden teslimden sonra dönemeyeceği hususunda İslâm hukukçuları görüş birliği içindedirler. Fürûa yapılan hibeden dönüş konusunda ise farklı görüşler mevcuttur.

Usul hukukuna gelince, bir hâkim kendi davasına oldu­ğu gibi usûlü, fürûu ve karısının davasına da bakamaz. Ayrıca usul ve fürûun, karı ve kocanın birbirleri lehine şahitlikleri de geçerli değildir. Ceza hukuku alanında akrabalık, İslâm hukukçuları arasında bazı görüş ayrılıkları bulunmakla birlikte, bazı cezaların ağırlaştırılması, bazılarının da hafifletilmesi veya kaldırılmasının sebebidir. Diğer taraftan, şibh-i amd (taammüde benzer) veya hata yoluyla öldürme ve yaralama suçlarında diyetin ödenmesine suçlunun âkılesini oluşturan akrabası da iştirak eder. Bu konuda suçlunun erkek veya kadın olmasında fark yoktur. Bir kadının mirası çocuklarına ve kocasına kaldığı halde sözkonusu suçları işlediğinde diyet borcunun kendi erkek akrabasına yüklendiğini ileri sürerek bundan İslâm'a göre akrabalık konusunda erkek unsurun daha ağır bastığı sonucunu çıkarmak da yanlış bir değerlendirmedir. Kadının mirasında en büyük pay sahibi olan erkek çocukları onun diyetini ödeyen âkılesinin başında geldikleri gibi, buna iştirak eden diğer erkek akrabası da mirasında en çok hak sahibi olan kimselerdir. Bu konuyu daha çok erkek unsurun sosyal ve ekonomik fonksiyonuna bağlı görmek gerekir. Nitekim miras konusunda da nesepte yakınlık asıl unsur olmakla beraber, kadın erkek arasındaki farklılık tamamen erkeğin sosyal ve ekonomik yükümlülüklerinden kaynaklanmaktadır.

İslâm, akrabalık konusunda tabii olarak kan bağını esas almakla birlikte, evlilik ve emzirmeden doğan akrabalığa da aynı şekilde önem vermiş; gerek dinî, gerekse hukukî konu­larda, bazı durumlarda kişiye daha yakın olma hali bir tarafa, kadın ve erkek akraba arasında fark gözetmemiştir.

 

Kaynaklar
 

1. Lisânü'l-'Arab, “krb” ve “rhm” md.leri;

2. Kamus Tercümesi, “krb” md.;

3. Buhârî, “Edeb”, 31, 85;

4. Gazzâlî, İhya', II, 215-216;

5. Kâsânî, Bedâ'i', I, 304-306; V, 120-125; VI, 123; VII, 60, 75, 320;

6. Cürcânî, Şerhu's-Sirâciyye, Kahire 1363, s. 79-80, 163;

7. İbn Âbidin, Reddü'l-muhtâr, IV, 472;

8. Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhü'l-İslâmî ve edilletüh, Dımaşk 1984, VI, 31, 79, 267, 274, 333; VII, 199, 201-208; VIII, 41, 211-212, 261;

9. J. Chelhod, “Karaba”, El2 (İng.), IV, 595-596;

10. “Erham”, Mevsuatü'l-Fıkhi'l-İslâmî (Mv.Fi), V, 5-33; “Erhâm”, Mevsuatü'l-Fıkh (Mv.F.), III, 81-91.





[158] bk. el-Bakara: 2/83-177; en-Nahl: 16/90 vb.

[159] bk. En-Nisâ: 4/8

[160] bk. el-Bakara: 2/180-215; en-Nisâ: 4/7-33

[161] bk. el-Enfâl: 8/75; el-Ahzâb: 33/6

[162] en-Nisâ: 4/1.

[163] (Buhârî, “Edeb”, 31, 85)

[164] bk. El2 (İng.), IV, 595-596


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İkinci kısım kavramları
« Posted on: 24 Nisan 2024, 06:49:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İkinci kısım kavramları rüya tabiri,İkinci kısım kavramları mekke canlı, İkinci kısım kavramları kabe canlı yayın, İkinci kısım kavramları Üç boyutlu kuran oku İkinci kısım kavramları kuran ı kerim, İkinci kısım kavramları peygamber kıssaları,İkinci kısım kavramları ilitam ders soruları, İkinci kısım kavramlarıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes