๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fetavayı Resulullah => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 13 Ekim 2010, 11:46:08



Konu Başlığı: Zekat ve av
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 13 Ekim 2010, 11:46:08
ZEKAT VE AV


Ne avlarsan avla, Allah'ın adını onun üzerine an
 

Ebu Sa'lebe el-Huşenî, Resuiullah'a (as), "biz av topraklarında yaşıyo­ruz. Ben okum, yayım, eğitilmiş ve eğitilmemiş iki köpeğimle avlanıyorum. Benim için doğru olan hangisidir?" diye sordu. Resulullah (as), "ok ve ya­yınla avladığın avının üzerine Allah'ın adını an ve ye. Eğitilmiş köpeğinle avladığın avın üzerine de Allah'ın adını an ve ye. Ama eğitilmemiş köpeğin­le avladığın avı eğer ölmezden önce kesersen ye" buyurdu.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Avın helal olup yenebilmesi için üzerine Allah'ın adının anılmasının şart olduğu açıktır. Üstelik buradaki açıklık, eğitilmemiş köpeğin tuttuğu avın ha­ram oluşuna işaret etmesindeki açıklıktan daha belirgindir.

Adiyy b. el-Hatim, Resuiullah'a (as), "eğitilmiş köpeklerimi salıyorum. Onlar avı benim için tutuyorlar, ben de üzerine Allah'ın adını anıyorum" dedi. Resulullah (as), "eğitilmiş köpeklerini ava salıp sonra da onların üzeri­ne Allah'ın adını anıyorsan köpeklerin senin için her ne tutarlarsa ye" dedi. Haberi rivayet eden diyor ki: "Eğer köpekler avı öldürürlerse ne yapayım?" dedim. Resulullah (as), "eğer öldürürlerse, köpeğin av olarak tutmadığı av­dan sayılmaz" dedi. Ben, "ben ava mızrağımı savuruyorum ve isabet edi­yor" dedim. Resulullah (as), "eğer mızrağının keskin tarafı çarpar da avı parçalarsa onu ye, ama yanı çarpar da parçalamazsa onu yeme" dedi.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Bu hadisin bazı anlatımlarında şöyle geçmektedir: "Eğer köpek avı yerse onu yeme. Zira o avı kendisi için avladığından korkuyorum. Ava saldığın köpeklerin başka köpeklerle karışırda sonra av yakalanırsa o avı yeme. Çünkü sen kendi köpeğini ava salarken Allah'ın adını anmtştın, diğerlerini ise bilemezsin."

Başka bazı anlatımlarda da şöyle geçiyor: "Yetişmiş eğitilmiş köpeklerini ava salarken Allah 'in adını an. Eğer köpek senin için tutar da sana canlı ge­tirirse avı boğazla, eğer avı ölü getirir, ama biraz olsun yememiş ise onu ye. Zira köpeğin gidip avı tutması kesmek gibidir."

"Ava okunu attığın zaman Allah 'in adını an".

"Okladtğın yahut mızrakla vurduğun avını kaçırır da iki ya da üç gün sonra bulursan üzerini kontrol et. Eğer okunun izinden başka bir iz bula-mazsan o avı diliyorsan ye. Eğer kaybedip de sonradan bulduğun avın suda ise yeme. Çünkü onu okun mu öldürmüştür yoksa su mu boğmuştur bile­mezsin."

Ebu Sa'lebe el-Huşenî, Resulullah'a (as), "benim eğitilmiş köpeklerim var. Onlarla avlanahilmem için bana fetva ver" dedi. Resuluüah (as), "eğer köpeklerin eğitilmiş ise onların tutup sana getirdiklerini ye" dedi. Ebu Sa'le­be, "ey Allah 'in elçisi! Onların bana getirdikleri avları kesip de mi yoksa kes­meden mi yiyebilirim?" dedi. .Resulullah (as), "ister keserek ister kesmeden" dedi. Ebu Sa'lebe, "ya köpek tuttuğu avın bir kısmım yerse?" dedi. Resulullah (as), "eğer onu yerse sen yeme" der gibi tekrarladı. Ebu Sa'lebe, "ey Allah'ın elçisi! Okum ve yayım hakkında fetva ver" dedi. Resulullah fas), "yayınla vurduğun her şey sana aittir" dedi. Ebu Sa'lebe, "kestikten sonra mi; kesme­den de olur mu?" diye sordu. Resulullah (as), "gerek kestikten sonra gerek kesmezden evvel" dedi. Ebu Sa'lebe, "vurduğum av kaçar gider de bir müd­det sonra bulursam?" diye sorunca, Resuiullah (as), "senden kaçar giderse elde edemedin demektir" dedi. Burada ifade değişiktir: "Yahut avının üze­rinde senin okunun izinden başka bir iz bulursan (yeme)" dedi.

Bu hadisi Ebu Davud kitabına almıştır.

Buradaki anlatımla Adiyy b. el-Hatem'in hadisi arasında herhangi bir çe-İişki sözkonusu değildir: "Eğer köpek avı yerse sen yeme" ibaresiyle, "o avdan yerse.." ibaresi çelişkili değildir. Adiyy'in hadisinde avın durumu bildirilmek­tedir. Yani eğer köpek kendisi İçin avı tutmuşsa avcı onu yememelidir.

Resulullah'a (as) avını vurduktan üç gün sonra bulanın durumu sorulun­ca, "eğer kokmuyorsa yesin" dedi.

Hadis Müslim'de geçmektedir. [490]

 

YEMİN ve ADAK


Allah Azze'ye İsyana Götüren Adaklar Yerine Getirilmez
 

Bir kadın Resulullah'a (as) şöyle dedi: "Ben senin başının üzerinde tef çalmayı adadım." Resulullah (as), "adağını yerine getir" dedi. Kadın, "falan yerde ve kâfirlerin kurban kestikleri filan yerde kurban kesmeyi: adadım " de di. Resulullah (as), "kurban kesmeyi adadığın bu yerlerde herhangi bir put var mı?" diye sordu. Kadın, "hayır" dedi. Resulullah (as), "peki putlaştırılmış herhangi bir şey var mı?" dedi. Kadın, "hayır" dedi. Resulullah (as), "öyleyse adağım yerine getir" dedi.

Hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir.

Bir adam, Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Bevane denilen yerde bir deve kurban etmeyi adamıştım." Resulullah (as), "orada cahiliye -İslam öncesi küfür- döneminde tapınılan herhangi put ya da putlaştmlmtş bir şey var mı idi?" diye sordu. Oradakiler, "hayır" dediler. Resuluilah (as), "peki orada cahiliye döneminde kafirlerin kutladıkları bir bayramları olur muydu?" diye sordu. Oradakiler, "hayır" diye cevapladılar. Resulullah (as) adama, "öyleyse adağını yerine getir. Allah'a isyana sürükleyen (adakların) ve insanoğlunun güç yetiremeyeceği adakların yerine getirilmemesi gerekir" buyurdu.

Hadisi Ebu Davud rivayet etmiştir. [491]

 
Cahiliyye Döneminin Adakları
 

Ömer b. el-Hattab, Resulullah'a (as), "ben cahiliye döneminde Mescid-i Haram'da bir gecelik bir itikaf (ibadet niyetiyle orada kalmayı) adamıştım" dedi. Resulullah (as), "adağını yerine getir" dedi.

Hadis muttefekun aleyhtir.

Darimî'nİn Sünen'inin "Kitabü'n Nuzur ve'İ Eyman" bölümünde şöyle bir hadis geçmektedir; Ömer'den şöyle rivayet olunmuştur: Ben Resulullah'a (as) şöyle sordum: "Ey Allah'ın elçisi/ İslam'dan önce, cahiiiyede adak adadım. Daha sonra İslam geldi (Müslüman oldum)." Resulullah (as), "adağımyeri­ne getir" buyurdu.

Adak adayıp yerine getirmemenin keffareti (karşılığı) hususunda geçen haber şöyledir; Ukbe b. Amir el-Cünenı'den rivayet olunmuştur. Şöyle dedi: Kizkardeşim başörtüsü örtmeksizin ve yaya olarak hacc edeceğini adamıştı. Bu durum Resulullah'a (as) anlatılınca'şöyle buyurdu: "Kızkardeşine söyle basım örterek adağını yerine getirsin ve ûç gün keffaret olarak oruç tutsun."

Oruç tutmaksızın ve haccetmeksizin itikafa girmenin helal olduğunu sa­vunanlar delil olarak bu hadisi ileri sürerler. Zira bazı hadis rivayetlerinde (bir gece ve bir gündüz itikafa girmiş ise) ibaresi geçmektedir. Burada itikaf için oruç emredilmetniştir. "İslam'a uygun (meşru) olan itikaf yalnızca oruçlu kimsenin yaptığı itikaftır denirse "kesin hüküm ifade eden lafız meşruiyyeti (yasalhğı) göstermektedir" denir. [492]

 
0, Yalnızca Ateşten Bir Parçadır
 

Zahire (görünen duruma) göre hüküm verme ve deliller olmadığında suçlananın suçu inkarı iurumunda yemin etmesinin gerekliliği konusunda neler nakledilmiştir?

Bu cümleden oh tak davalı ve davacı her iki tarafın da delilini ortaya koyması gereklidir. Böylece birbirlerine karşı yeterli ve eşit bir duruma gelir­ler. Bu durumda mü; (umanla kafir nasıl yeminleşirler?

Muvatta, Buharı ve Müslim'de şöyle geçmektedir: Resulullah (as), "ben de sizin gibi bir insanım. Anlaşamadığınız konularda aranızda hüküm ve­reyim diye bana geliyorsunuz. Belki bu davalılardan kimisi kendi yararına olan delilleri diğerlerinden daha açık ve inandırıcı olarak sunabilir" buyur­du.

Buharî'deki bir başka hadiste ise Resulullah (as) buyurdu ki, "ben de bir insandan başka bir şey değilim. Anlaşmazlık içinde olan iki hasım (davalı/davacı) bana geliyorlar. Belki bunlarda birisi kendi durumunu, haklı oluşunu diğerinden daha kesin ve daha baskın olarak ifade ediyor. Bu nedenle ben de (haklı ya da haksız olsun) onun lehine hüküm veriyorum. Dikkat ediniz, haksız olduğu halde haklı olduğuna beni inandırdığından dolayı lehine hüküm verdiğim bilsin ki kendisine ateşten (cehennemden) bir parça vermişimdir."

Buharî'deki bir başka hadiste Resulullah (as) şunları söylemiştir: "Kimin lehine olarak bir hüküm verip bir Müslümamn hakkını bu hükümle ona ver­mişsem bilsin ki ona bir parça ateşten başka bir şey vermemişimdir. Şimdi is­ter bu hakkı alsın isterse bıraksın."

Ebu Davud'un kitabında Hz. Ali'den şöyle rivayet olunmuştur:   Resulullah (as) beni Yemen'e gönderdi. Ben, "ey Allah'ın elçisi/ Beni gönderiyorsun, ama henüz genç yaştayım. Hüküm (yargı) konusunda pek bilgim yok" de­dim. Resulullah (as), "Allah Azze ve Celle senin kalbine doğru yolu göstere­cek ve dilini hakkı söylemek hususunda sabitleştirecektir. Senin yanına iki davalı geldiği zaman birinciden dinlediklerinle ikinciyi anlamaya ve değer­lendirmeye çalışma ki vereceğin hükmü yerli yerine oturtasın" dedi. Hz. Ali .diyor ki: "Bundan sonra da kadılık (yargıç) yapmayı sürdürdüm. Ve verdiğim hükümde (yargıda) hiç kuşkuya düşmedim."

Yine Buharî'de Abdullah ibn-i Mesud'dan rivayet edilmiştir: Resulullah (as), "kişi kendisine bir parça mal ayıracak ve o malı elinde tutacak diye ye­min üzerine yemin etmesin. Yoksa ölüp Allah Azze'ye ulaşıncaya kadar Al­lah'ın gazabı onun üzerindedir. Bu konuyla ilgili olarak Allah Azze, 'Allah

Azze'ye verdikleri sözlerini (andlarını) ve ettikleri yeminlerini az bir menfaat karşılığında satanlar...' diye buyurmuştur", dedi. [493]

 
Allah'ın Evine Yürüyerek Gitmeyi Adayan
 

Kabe'yi başı açık (tesettürsüz) ve yalınayak yürüyerek tavaf etmeyi ada­mış olan bir kadının durumu Resulullah'a (as) bildirildiğinde bir bineğe t ine­rek ve başörtüsünü giyerek Kabe'yi tavaf etmesini ye -keffaret olarak- üç gün oruç tutmasını emretti.

Hadisi İmam Ahmed rivayet etmiştir.

Buharî ve Müslim'de Ukbe b. Amir'den rivayet olunan bir hadiste şunlar geçmektedir; Utbe şöyle dedi: Kızkardeşim Kabe'ye yürüyerek gidip tavaf e-deceğini adadı. Bu hususta Resulullah'tan (as) fetva alayım diye de beni gö­revlendirdi. Ben de Resulullah'a (as) durumu anlattım. O (as), "isteryürüsün isterse hinsin" dedi.

îmam Ahmed bu hadisin şu şekilde olduğunu rivayet etmiştir: Utbe b. Amir'in kızkardeşi yürüyerek Kabeyi tavaf etmeyi adamıştı, ama buna gücü yetmedi. Resulullah (as) Utbe'ye hitaben, "Allah senin kızkardeşinin yürü­mesine muhtaç değildir. Binerek tavaf etsin ve (bir deve yahut inek) kurban ederek tevbe etsin" buyurdu

Bu hususta bir başka rivayet ise şöyledir: Resulullah (as) güneşin altında ayakta duran bîr bedevî'ye hitaben, "niçin böyle yapıyorsun, bu durumun nedir?" diye sorunca, bedevi, "Allah'ın Resulü hutbesini tamamlayıp bitirin-ciye kadar güneşin altında durmayı adadım" dedi. Resulullah (as), "bu a-dak değildir. Adak yalnızca, yapılmasıyla Allah Azze'nin rızasının kazanı­lacağı amellerde olur" buyurdu.

Bu hadisi îmam Ahmed rivayet etmiştir.

Resulullah (as) iki oğluna yaslanarak yürüyen bir ihtiyar gördü ve "bu adamın zoru ne?"dedi. "Yürümeyi adamıştı" dediler. Resulullah (as), "Allah Azze, bu adamın kendi nefsine böylesine işkence etmesine muhtaç değildir" dedi ve ona bir bineğe binmesini emretti.

Hadis muttefekun aleyhtir. [494]

 
Yeminin Keffareti Olsun Diye
 

Bir adam, Resulullah <as) İle geç vakte kadar meşgul oldu. Daha sonra evine döndüğünde çocuklarının uyuduğunu gördü. Hanımı kendisine yemek getirdiğinde, vaktin geç olup çocukların uykuda olmaları nedeniyle yemeyi yemeyeceğine yemin etti. Sonra fikrini değiştirerek yemeği yedi. Resulullah'a (as) gelerek durumu anlattı. Resulullah (as), "yemin edip yeminin bozulma­sında hayır gören yeminini bozsun ve keffaretini ödesin" buyurdu. Hadisi imam Müslim rivayet etmiştir.

Malik b. Fadıla şöyle dedi: Resulullah'a (as), "ey Allah'ın elçisi.'Benim hir amcaoğlum var. Onun yanına gidip bir şey istesem vermiyor ve beni zi­yaret de etmiyor. Ama onun bir ihtiyacı olunca hemen bana geliyor ve iste­yeceğini istiyor. Bu nedenle ona hiçbir şey vermeyeceğime ve onu ziyarete gitmeyeceğime dair yemin ettim," dedim, Ama Resulullah (as) yeminimin hi­lafında (bozulmasında) hayır bulursam onu bozup keffaretini ödememi em­retti.

Suveyd b. Hanzala ve Vail b. Hucr kendi kavimleriyle birlikte Resulul-lah'ın (as) yanına gitmek istediler. Zira Suveyd, Vail'i kendine düşman say­mıştı. Bunun üzerine VaiL Süveyd'in kendi kardeşleri olduğuna yemin etsin­ler diye kavmini zorlayınca Suveyd de Vail'in kendi kardeşi olduğuna yemin etti. Böylece düşman olan kavim O'nun yolundan çekilip serbest bıraktılar. Resulullah (as) durumu sorunca, Suveyd, "sen onların en iyisi, en hayırlısı ve en sadık olanısın. Müslüman da Müslümanın kardeşidir" dedi.

Hadisi İmam Ahmed rivayet etmiştir. [495]

 
Allah'a Yakınlaşma Amacı Taşımayan Adaklar Geçersizdir
 

Birisi güneşin altında durmayı, oturmamayı, gündüzleri yemek yememe-yi, gölgelen memeyi ve konuşmamayı adamıştı. Resulullah (as), "gidin ona söyleyin gölgelensin, konuşsun, otursun ve orucunu tamamlasın"buyurdu.

Bu hadisi Buharı rivayet etmiştir.

Bu hadis içerisinde adaklarda "şu iş şöyle olursa şunu yapacağım" diye­rek pazarlık yapma konusundaki farklılıklara işaret eden bir delil vardır. A-dak, eğer içerisinde Allah'a yakınlaşma varsa sahihtir. Yoksa geçersizdir. Va­kıf hususunda da durum aynı hükme bağlıdır.

Hz. Aişe'den rivayet olunan bir haberde şöyle denmiştir: "Allah'a itaat yolunda adak adayan adağını yerine getirsin. Allah'a isyan yolunda adak adayan onu iptal etsin. (Allah'a isyan etmesin)."Hadis bunun yanında; her­hangi bir hususta yemin edip yemininin bozulmasında hayır gören kişinin yeminini bozarak o işi yapmasına ve yemininin keffaretini ödemesine de işa­ret etmektedir.

Adiyy b. Hatem kendisinden birşeyler İsteyen kimseye hiçbir şey verme­yeceğine dair yemin etmişti. Sonra şöyle dedi: Eğer Resulullah'ın (as), "ye­min edip yemininin aksi durumda (bozulmasında) hayır gören kişi yem ininî bozsun ve keffaretini ödesin"d\ye buyurduğunu işitmemiş, olsaydım yemi­nimi bozmaz ona da hiçbir şey vermezdim.

Resulullah (as), "yemin ederek Müslüman bir kimsenin hakkını yiyen kimseye Allah Azze cenneti haram kılar ve onun cehenneme girmesini kesin­leştirir" deyince şöyle sordular, "ya bu bak basit bir şeyse?". Resulullah (as), "isterse kesilmiş bir dal dahi olsa durum değişmez" buyurdu. [496]

 
Putlara Yemin Etmek
 

Sa'd b. Ebi Vakkas, Resulullah'a (as), "ey Allah'ın elçisi! Ben bu yakın zamanlarda Lat ve Uzza'yayemin ettim" dedi. Resulullah (as), "bir ve tek o-lan Allah 'tan başka ilah yoktur, O'nun ortağı da yoktur de. Üç kez tekrarla ve sol tarafına üç kez tükür. Sonra Allah 'a sığın ve hu şekil yemini bir daha tekrarlama" buyurdu.

Hadisi tmam Ahmed rivayet etmiştir. [497]


[490] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:321-322.

[491] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:325.

[492] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:325-326.

[493] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:326-327.

[494] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:327.

[495] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:328.

[496] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:328-329.

[497] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:329.


Konu Başlığı: Ynt: Zekat ve av
Gönderen: Ceren üzerinde 02 Aralık 2019, 15:49:18
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Zekat ve av
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 03 Aralık 2019, 06:25:56
Ne avlarsak avlayalım kanını akıttıktan sonra yiyelim inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Zekat ve av
Gönderen: Mehmed. üzerinde 04 Aralık 2019, 12:56:13
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Zekat ve av
Gönderen: Sevgi. üzerinde 06 Aralık 2019, 06:00:42
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri her konuda rızasına uygun şekilde hareket etmeyi nasip etsin inşaAllah
Bilgiler için Allah razı olsun