๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fetavayı Resulullah => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 13 Ekim 2010, 14:35:34



Konu Başlığı: Yemin
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 13 Ekim 2010, 14:35:34
YEMİN


Yeminler hakkında Resulullah'tan (as) rivayet olunan hadisler
 

Resulullah (as) yemin uygulamasının İslam'dan önce nasıl İdiyse aynı şekilde uygulanmasına karar verdi. Bu uygulama biçimiyle, ensardan bazıla­rının Yahudilerden birisi tarafından öldürüldüğü iddia olunan bir cesed hak­kında bir de hüküm vermişti.                                                         

Bu hadisi îmam Müslim rivayet etmiştir.

Resulullah (as) bir yerde terkedilmiş olarak bulunan bir cesedin katilinin açığa çıkması amacıyla ölünün katil zanlısı olabilecek elli kişinin suçlamalar­la İlgili olarak yemin etmelerine ve böylece katil zanlısının kendilerine teslim edileceğine karar verdi. Onlar bunu reddettiler. Bunun üzerine Resulullah (as), "Yahudiler sizin yerinize 50yemin ederek sizi temize çıkarsınlar mı, is­ter misiniz?" diye sordu. Onlar bunu da reddettiler. Böylece Resulullah (as) ölenin diyetini 100 deve vererek kendisi karşıladı.[464]

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Bu hadis, Müslim'in Süncn'inde şöyle geçiyor: "Sadaka olarak 100 deve ile bu ölünün diyetini Resulullah (as) kendisi karşıladı".

Nesaî'de ise; "Resulullah (as) ölenin diyetini ödemeleri üzere onlar ara­sında böldü. Bunların yansı kadarını kendisi karşılayarak onlara yardımcı oldu " şeklindedir.

Resulullah (as), "biç kimse bir başkasının işlediği bir suçtan dolayı so­rumlu tutulmayacağı gibi, ne bir baba oğlunun yaptığından ne de bir evlat babasının yaptıklarından sorumlu tutulamaz" şeklinde hüküm verdi. Bu demektir ki, kimse kimsenin işlediği bir suçu yüklenemeyeceği gibi kimse kimsenin günahının yükünü de çekmeyecektir.

Resulullah (as) şöyle hükmetti: "Kimsenin görmediği bir durumda veya kimin attığı bilinmeyen bir taşla, yahut başka bir aletle Öldürülmüş olanların diyetleri bataen öldürülenlerin diyetleri gibidir. Kim de bilerek öldürürse o-nun için ktsas uygulanır. İşte bu bükümleri kim değiştirmeye kalkar veya de­ğiştirirse Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların la'neti onun üzerine olsun".

Resulullah (as), "maden ocaklarında kimsenin sebep olmadığı herhangi doğal bir nedenle, bulutlardan gelen yağmur, gökgürültüsü ve yıldırım gibi afetlerle ve herhangi bir kuyuya düşerek ölenlerin ne diyetlerinin ne de kısas­larının olmadığına hüküm verdi".

Bu hadis muttcfekun aleyhtir.

Bu nedenle Resulullah'm (as) "maden cühardır" sözü iki hususa işaret eder: Ne kısas ne de diyet gerektirmeyen demektir. Buradaki açıklama bu hükümle, "gömü (define)lerden beşte bir oranında alınır" hükmünü birbirine yaklaştırmaktadır. Madenlerle defineler arasındaki fark, define bulunduğunda bunun beşte bir oranındaki bir kısmının devlete verilmesi keyfiyetidir. Zira defineler çoğu kez büyük çabalar harcanmaksızın, yani kazanılmaksızın bu-İunan şeylerdir. Bu hükümde herhangi bir tuhaflık yoktur. Madenlerde böyle bir şey sözkonusu değildir. Zira madenlerin çıkarılması için büyük bir çaba, külfet ve emek gerekir. İşlerin en doğrusunu bilen Allah Azze'dir. [465]

 

ZİNA SUÇLARININ CEZALARI


Zina Ettiği Kanıtlanan Bir Kimse Eğer Evli İse Cezası Nedir?
 

Zina ettiği kanıtlanan bir kimse eğer evli ise ona ne ceza verilir? Ona hadd (ceza) uygulandıktan sonra bu ceza nedeniyle ahiretteki cezadan kur­tulacak mıdır?

İmam Malik'in el-Muvatta adlı eserinde Yahya b. Said b. el-Müseyyeb'den rivayet olunan bir haber yer almaktadır: Yeni müslüman olan­lardan bir adam Ebu Bekir'e gelerek zina ettiğim ifade etti. Hz. Ebu Bekir, "bunu benden başka birine daha söyledin mi?" diye sordu. Adam, "hayır" dedi. Ebu Bekir, "öyleyse Allah'a tevbe et, sen kendi suçunu sakla, Allah da saklar. Zira Allah Azze kullarının tevbelerini kabul eder" dedi. Adamın nefsi bu işe yatışmadı. Ömer b. el-Hattab'a geldi ve daha önce söylediğini O'na da tekrarladı. Ömer de Ebu Bekir'in söylediklerinin aynını söyledi, ama adam yine tatmin olmadı. Böylece Resulullah'ın (as) yanına geldi. Olanları Resulul-lah'a (as) üç kez anlattı. Her defasında Resulullah (as) ondan yüzünü çevirdi. Adam Resulullah'a (as) olanları üçten fazla tekrar edince Resulullah (as) o-nun ailesine haber salarak onda bir delilik olup olmadığını ve bu tip herhan­gi bir şikayetinin bulunup bulunmadığım sordu. Onlar, "ey Allah'ın elçisi o sağlamdır" dediler. Bunun üzerine Resulullah (as), "bekâr mı yoksa evli mi?" diye sordu. "Bekâr değil evlidir, ey Allah'ın elçisi" dediler. Resulullah da (as) onu re cm etti.[466] O Buharî'de şunları okuyoruz: Muhammed Abdurrazık'ın Muammerden, O'nun Ebi Seleme'den, O'nun da Cabir'den yaptığı rivayet şöyledir: Müslü-

inanlardan bir adam Resulullah'a Cas) gelerek zina ettiğini İtiraf etti. Resulul-lah (as) ondan her defasında yüz çevirdi, duymazlıktan geldi. Ama adam kendi aleyhine olarak dört kez tanıklık eder gibi yaptığı işi itiraf etti. Resulul-lah (as) ona, "deli misin?" diye sordu. Adam, "hayır" dedi. Resululiah (as), "evlendin mi, evli misin?" diye sordu. Adam, "evet" dedi. Bunun üzerine Re­sululiah (as) recmediimesini emretti ve musallada recmedildi. Recim esnasın­da taşlar kedisine isabet ettiği zaman hemen oradan kaçtığı ve yakalanıp ö-lünceye kadar recmedildiği haberi Resulullah'a (as) ulaştığında. Resulullah (as), "Allah hayrım versin" dedi ve ona dua etti.

Bu hadisi rivayet edenlerden ne Yunus ne de Zührî'den rivayet eden lbn-i Cüreyc "ve ona dua etti" ibaresini hadis içerisinde söylemediler.

İmam Müslim'in kitabında da şöyle geçiyor: Resululiah (as) o adamı dört kez reddetti.

Bir başka hadiste şöyle geçiyor: Resululiah (as) o adamı iki kez reddetti.

Bir başka hadiste ise şöyle deniyor: Resululiah (as) o adamı iki ya da üç kez reddetti. Sonra akşama doğru kalktı ve "biz Allah yolunda bir gazaya gittiğimizde ailelerimiz arasında birileri kalıyor, tekelerin çiftleşme naraları gibi naralar atarak geziyor. Böyle bir şey yapan herhangi bir kimse getiril­mesin; yoksa ona öyle bir ceza vereceğim ki herkese ibret olsun " dedi.

Hadisi rivayet eden diyor ki, "Resululiah (as) zina ettiğini itiraf eden bu adam için ne dua etti ne de ona sövdü".

Bir başka hadiste şöyle geçiyor: Bu olayın olmasından iki ya da üç gün geçtikten sonra Resululiah (as) insanların yanına geldi. Herkes oturuyordu. (Zina suçunu işlediğini İtiraf eden ve recmedilen adamdan, yani Maiz fbn-I Malik'ten bahsederek) şöyle dedi: "Maiz b. Malik için Allah'tan af dileyin". Oradakiler, "Allah Azze Maiz b. Malik'i affetsin" dediler. Resululiah (as), "Maiz öyle bir tevbe etti ki eğer o tevbe şu ümmete dağıtılacak olsaydı hepsine yeterdi" buyurdu.

Ebu Davud'da ise şöyle geçiyor: "Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin e-derim ki, şu anda O (yani Maiz) cennet nehirlerine dalıp çıkmaktadır" bu--yurdu.

Kendisine hadd (yani ceza) uygulanan kimseye bu cezanın yaran onu ahiret azabından kurtarmasıdır. Elbette ki, işleri en iyi bilen Allah'tın[467]

 
Homoseksüeller
 

Homoseksüelliğin cezası nedir? Bir erkekle cinsel ilişkide bulunan bir erkeğe verilecek ceza nedir?

Homoseksüel ilişkide her iki tarafa da aynı ceza uygulanır. Onların evli olup olmadıklarına bakılmaksızın her ikisi de taşlanarak öldürülürler. Sünnet kitaplarında ResulüIlah'tan (as) rivayet olunan bir hadiste şunlar geçmekte­dir: Resululiah (as) buyurdu ki, "iki erkeği birbiriyle cinsel ilişki halinde (H-vata yaparken) yakaladığınızda hem alttakini hem de üsttekini öldürünüz."

Bu nedenle sahabeler, cinsel ilişkide bulunan homoseksüellerin her ikisinin de öldürülmeleri, böyle bir İğrençliği İşleyenlerin yıkanmalarının gerektiği, yıkandıklarında cünüplüğün gideceği, ama böyle bir günahın yükünden an­cak tevbe etmekle kurtuluşa erileceği gibi hususlarda fıkirbirliğine vardılar. Bu hususta rivayet olunan haberlerin anlamı şudur: İki erkek birbirleriyle cinsel İlişkide bulunmuş ve cünüplükten kurtulmak üzere niyetlenip yıkan-rntşlarsa cünüplükten kurtulmuş ve namaz krlabilme hakkını kazanmışlar de­mektir.

Erkeklik organına elini sürerek, yani mastürbasyon yaparak kendi ken­dini tatmin etmek fakihler arasında çoğunluğun ittifakıyla haram sayılmıştır. Bazı alimler ise, mastürbasyonu haram saymakla birlikte insanın bu işi yap­maması halinde kaçınılmaz bir zaruret, hastalık veya zina etmek sözkonusu oluyorsa günah işlemekten ve hastalık tehlikesini göze almaktansa mastür­basyon yaparak bu işten kurtulmasını uygun görmüşlerdir. [468]


İsterse Bir Parça İp Karşılığnda Olsun Onu Satsın
 


Eğer bîr cariye zina eder ve bunu peşpeşe dört kez tekrarlayacak olursa bu hususta islam hukukunun verdiği karar nedir?

Cariye zina ettiğinde efendisinin ona hadd (sopa cezası) uygulaması ge­rekir. Bu durum Buharı ve Müslim'de geçmişti: Resululiah (as), "sizden her­hangi bîrinizin cariyesi zina edecek olursa ona sopa cezası uygulastn, tek­rar zina ederse yine sopa cezası uygulasın, sonra tekrar zina ederse yine so­pa cezası vursun, dördüncü kez zina ederse isterse bir parça ip karşılığında olsun o cariyeyi satsın" buyurdu.

Eğer bir Müslüman Resulullah'ın (as) verdiği bir emri yerine getirmeye­cek olursa hem Allah'a hem de Resulü'ne İsyan etmiş olacaktır. İnsanın gü­nah işlemekte devam etmesi onun adalet sıfatına bir belanın ulaşmış olması demektir. Ama efendisi cariyeyi zina etsin, mehrinİ zinadan kazansın ve ken­dini pazarlasın diye ya da cariyeden bir menfaat temin etsin diye zina etmek üzere gönderirse Allah ve Resulünün la'netlediği bir kimse olup çıkacaktır. Böyle bir şey yapan kimse hem fasıktır hem de pislenmiş, iğrençleşmiştir. Zi­ra cariyesine büyük günah işlemek üzere İzin vermiş ve ondan zina parası almıştır. Üstelik onu fuhuş işlemekten de ahkoymamıştır. Bu tip bir kimsenin adil olması imkansızdır. Hatta Müslümanlar arasındaki varlığı ortadan kaldı­rılmalıdır. Bu fiilî işleyen kişinin cariyesine bir örnek olması için en ağır bi­çimde cezalandırılması haktır. Ona verilecek en hafif ceza sürgün olmalıdır. [469]

 
Bir Erkekle Bir Kadın Zina Emişlerse
 

Yahudiler Resulullah'a (as) gelerek kendilerinden bir erkekle bir kadının zina ettiğini söylediler. Resulullah (as), "recim hakkında Tevrat'ta neler bu­luyorsunuz?" dedi. Onlar, "zina edenlerin sırlarını ortaya döker, onları u-tandtnnz ve onlara sopa cezası uygulanır" dediler. Aralarından Abdullah b.Selam, "yalan söylüyorsunuz, zina edenlerin cezası recmedilmektir" dedi. Bunun üzerine Tevrat'ı getirdiler ve herkesin önünde açtılar. Bu sırada bir Yahudi eliyle recm ayetini kapattı. Önceki ayet ve sonrakini okudu. Abdul­lah b. Selam ona hitaben, "elini kaldır" dedi. Adam elini kaldırınca recm a-yetini gördüler. Yahudiler, "Muhammed doğru söylemiş, işte recm ayeti" de­diler. Resulullah (as) onlara emretti, onlar da zina eden erkek ve kadını rec-metliler.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Bu haber Ebu Davud'un kitabında şöyle geçiyor: Yahudilerden bir er­kek ve bir kadın zina etmişlerdi. Dediler ki, "şu peygameber gidelim, o -ön­ceki- hükümleri hafifletmek üzere gönderilmiştir. Eğer bu ikisi hakkında recm dışında bir ceza verirse onu kabul eder, Allah'ın huzurunda da bizim masum olduğumuzun bir kanıtı olarak sunar ve işle bu senin peygamberle­rinden birinin fetvasıd ir". Böylece Resulullah'ın (as) yanma geldiler. Resu­lullah (as) mescidde sahabelerle birlikte oturuyordu. Yahudiler, "ey Kasımın babası! Zina etmiş bir kadınla erkek var bunlar hakkında ne düşünüyorsun? Bu hususta hükmün nedir?" diye sordular. Resulullah (as) Yahudilerin ders­hanelerine gelinceye kadar onlarla bir kelime olsun konuşmadı. Kapıda dur­du ve "Tevrat'ı Musa'ya indiren Allah'ın aşkına söyleyin evli olup da zina e-denler hakkında Tevrat'ta neler buluyorsunuz?" dedi. Yahudiler, "zina eden­lerin yüzleri kömürle siyaha boyanır, bir eşeğe bindirilirler etrafta dolaştırı­lırlar ve sopa cezası uygulanır' dediler. Resulullah (as) aralarından susup durmakta olan bir gence bakarak, "Allah aşkına söyle" dedi. Genç, "bize Al­lah aşkına diyorsun, öyleyse bizler Tevratta hu hususta recm cezası buluyo­ruz" dedi. Resulullah (as), "Allah'ın bu emri hususunda aranızda ilk düş­manlık çıkaran kimdir?" diye sordu. Genç, "krallaramızdan birinin yakını zina etmişti. Kral onun recm cezasını ertelemişti (ortadan kaldırmıştı). Da^ ha sonra da halktan biri zina ettiğinde isterse onu recmetmişti. Kendi toplu­muna ise davranışı tamamen farklı idi" dedi. Yahudiler, "senin hir arkada­şın zina edip sana getirilinceye kadar bizim arkadaşımızı recmetme. Sonra ikisini birden recmedersin"diyerek bu ceza konusunda aralarında bir antlaş­maya varmak istediler. Resulullah (as), "ben Tevrat'ta bulunan bir hükümle karar veriyorum" dedi. Ve Resulullah (as) ikisinin de recmedilmesini emretti. Bu haber Ebu Davud'da ise şöyledir: Resulullah (as) tanıkları çağırdı. Dört tane tanık geldi. 7'anıklar o erkeğin erkeklik organını kadının cinsel or­ganına girmiş bir halde iken tıpkı sürme milinin sürme kutusuna girmiş du­rumundaki hali gibi gördüklerine dair tanıklık ettiler. [470]

 
Resulullah (As) Onu Temizledi
 

Maiz b. Malik Resulullah'ın (as) yanına gelerek kendisini temizlemesini istemiş ve şöyle demişti: "Ben zina ettim.". Resulullah (as) tanıdıklarını çağır­tıp onlara, "bunun aklından bir zoru var mı?" diye sordu. Onlar Maiz'in deli olmadığına tanıklık ettiler ve  "bizim sağlam insanlarımızda nasıl bir akıl varsa o da aynı şekilde akıllıdır." dediler. Maiz dört kez kendi aleyhine ta­nıklık etti. Beşinci kez tanıklık etmezden önce Resulullah (as), "yoksa, o ka­dınla cinsel ilişkide bulundun mu?" diye sorunca, Maiz, "evet" dedi. Resulul­lah (as), "yani seninki o kadınınkinin içine girip kayboldu mu?" diye sorun­ca Maiz, "evet" dedi. Resulullah (as), "tıpkı sürme milinin sürme kutusu içe­risine ve kuyu ipinin kuyuya girdiği gibi mi girip kayboldu?" deyince Maiz, "evet" dedi. Resulullah (as), "zinanın ne demek olduğunu biliyor musun?" diye sordu. Maiz, "evet; insanın karısından helal yolla aldığı şeyler onunla alınınca haram olur" dedi. Resulullah (as), "bu sözünle ne demek istiyor­sun?" diye sordu. Maiz, "beni temizlemeni istiyorum" dedi. Resulullah (as) birisine Maiz'in ağzını koklamasını söyledi. İçki içmemiş olduğu anlaşıldıktan sonra recmedilmesini emretti. Recmolundu. Ama Onun için çukur kazılmadı. Recm başlayıp taşlar atılınca taşların kendisine vermiş olduğu ızdiraptan do­layı kaçtı insanlar da onun peşinden koşdular. Aralarından birisi O'na yetişti elindeki bir devenin çene kemiğiyle ona vurdu. Daha sonra insanlar da ö-lünceye kadar O'na vurdular. Durum Resulullah'a (as) anlatıldığında, "O'nu terketsey diniz de öldürmeyip bana getirseydiniz ya" dedi.

Bu hadisenin nakledildiği bazı haberlerde şöyle- geçiyor: "Resulullah (as) Maiz'e hitaben, "kendin aleyhine dört kez tanıklık ettin" dedi. Sonra ora-dakilere, "O 'nu götürüp recmedin" dedi.

Bazılarında bu olay şöyledir: Maiz kendi aleyhine dört kez tanıklık ettik­ten sonra Resulullah (as) O'nu çağırarak, "sende dellik var mı?" dedi. Maiz, "hayır" dedi. Resulullah (as), "evlendin mi?Evli misin?"diye sordu. Maiz, "e-vet" dedi. Resulullah (as), "O'nu götürüp recmedin" dedi.

Bazı haber senetlerinde şöyledir: Resulullah (as), Maiz'e hitaben, "belki de rüyanda zina ettiğini görmüşsündür de bundan dolayı tiksiniyorsun-dur?" diye sordu.

Bu tipten olan ve bu konuda geçen hemen tüm haberler sahihtir, İşte burada Maiz'in durumuyla ilgili olarak Efendimiz Peygamberimiz'den (as) açık haberler alıyoruz. Maiz zina ettiğinde erkeklik organını kadının dişilik organına tamamen girdirmiş, daha doğrusu gömmüş­tü. Organının kafasını, yani sünnet yerinden itibaren olan kısmını kadının cinsel organına sokarken bir kuyuya ip sarkıtır yahut bir mürekkep okkasına kalemi daldırır gibi tamamını sokmuştur. Zaten zina olgusunun vuku bulmuş olması ve recm cezasının uygulanabilmesi için birinci koşul budur.

Bu olay bazı haber kaynaklarında şöyle geçiyor: "Maiz için bir kuyu kazıldı." Bu haber Müslim'de yer almaktadır. Burada haber, Beşir İbnu'l Mu­hacirin yaptığı rivayetten alındığından dolayı yanlıştır. Eğer İmam Müslim bu haberi Beşir'in rivayetinden almış ise rivayet senedindeki sika (güvenilir) ra-vilerin yanıldıkları vakidir. Ahmed ve Ebu Hatim er-Razî bu haber konusun­da konuşarak Maiz'in zina ettiği Gamid'li kadın için bir çukur açılıp açılmadı­ğı hususundaki yanılgıları ve kuşkulan dile getirdiler. Buradaki kuşkular ta Maiz'İn durumuna kadar ilerlemiştir. İşlerin doğrusunu bilen yalnızca Allah'tır.

Bu haberin bazı rivayetlerinde şöyle geçmektedir: Resulullah (as) saha­belerinden İki kişinin Ma İz'den bahsederek birbirlerine, 'baksana şu adama eğer sırrını açmasaydı Allah da onun sırrını örtecek ve kendi kendini ortaya atarak köpeklerin recmedilerek (taşlanarak) öldürüldükleri gibi Öldürülme­yecekti" diye konuştuklarını duyduğunda onlara bir şey söylemedi. Bir saat kadar yürüdükten sonra ölü bir eşeğin leşine yaklaştıklarında Resulullah (as) onların adlarını söyleyerek, "falan ve filan nerede?" diye sordu. Onlar, "bu­radayız ey Allah'ın elçisi/ Biz buradayız" dediler. Resulullah (as) onlara, "şuraya inin de şu ölmüş eşeğin leşinden yeyin bakalım " dedi. Onlar, "ey Al­lah'ın elçisi! Bu leşi kim yiyebilir ki!" dediler. Resulullah (as), "az önce. (gıy­betini yapmakla) kardeşinizin vücudundan elde ettiğiniz şey bundan daha şiddetlidir. Nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki şimdi o kardeşiniz (Maiz) cennetin nehirlerinde dalıp çıkmaktadır" dedi.

Gamid'li bir kadın ResuluIIah'a (as) gelerek, "ben zina ettim, beni te­mizle" dedi. Resulullah (as) onu reddetti. Kadın, "beni de Maiz'i reddettiğin gibi red mi ediyorsun? Allah'a yemin ederim ki ben hamileyim" dedi. Resu­lullah (as), "git, doğum yapıncaya kadar bekle" dedi. Kadın doğum yaptıktan sonra çocuğunu bir beze sararak getirdi ve "işte onu (oğlan çocuğunu kaste­derek) doğurdum" dedi. Resululİah (as), "git ve onu memeden kesilinceye kadar emzir" dedi. Kadın gitti bir süre sonra çocuğunun eline bir parça ek­mek tutturarak geldi ve "işte onu memeden kestim ve artık ekmek de yiyebili­yor". Resulullah (as) çocuğu Müslümanlardan birine verdi. Sonra .kadının göğsünün hizasına gelecek derinlikte bir çukur açılmasını emretti. Sonra da insanlara onu recmetmelerini emretti. Kadın recmedilirken Halid b. Velid'in fırlattığı bir taş kadının kanını Halid'in yüzüne sıçratınca kadına küfretti. Re­sulullah (as) bunu duyunca, "yavaş ol, kendine bakim ol ya Halid.' Nefsimi e-linde tutan Allah'a yemin ederim ki o kadın öylesine bir tevbe etti ki zulüm işlemiş bir insan bu tevbeyi etseydi günahları affolunurdu" dedi. Daha sonra Resulullah (as) kadının getirilmesini emretti; cenaze namazını kıldırdı ve ka­dın defnedildi. [471]

 
Hadd Cezası Kararlaştırılmış, Ama Ne Olduğu Belirtilmemiş
 

Bir adam Resulullah'm (as) yanına gelerek, "ey Allah'ın elçisi! Bana hadd uygulanması kararlaştırılmıştı. Karan uygula" dedi. Resuluilah (as) haddin ne hususunda olduğunu ve nasıl ne zaman olduğunu hiç sormadı. Namaz vakti geldiğinde adam Resuluilah (as) ile birlikte namaz kıldı. Sonra adam Resulullah'm (as) yanına gelerek, "ey Allah'ın elçisi!Ben hadd cezasını hak ettim. Bana uygulanacak ceza Allah Azze'nin kitabında mevcuttur" de­di. Resulullah (as), "bizimle birlikte namaz kılmadın mt?" diye sordu. Adam, "kıldım" dedi. Resulullah (as), "Allah Azze kuşkusuz ki, senin günahlarını affetmiştir." dedi.

Bir başka rivayette de, "Allah A.-~e senin hadd cezanı affetmiştir" dedi.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Bu hadisin içeriği konusunda ihtilaf olmuştur: Bazı alimler, "burada hadd kararlaştırılmıştır. Ama bu haddin (cezanın) ne olduğu belirtilmemiştir. Devlet başkanı olan kimsenin böyle bir durumda cezanın ne olduğunu orta­ya çıkarması gerekmez. îsterse bu hadd Maiz'in hak ettiği bir hadd olsa dahi" diyorlar.

Bir başka grup ise, "burada Allah Azze hadd'i haketmiş olan kimseyi tevbe ettiğinden dolayı affetmiştir. Nitekim "günahından dolayı tevbe eden kimse tıpkı günahsız bir kimse gibidir" kuralına göre, işlediği bir günahtan dolayı Allah Azze'den affedilmesini isteyen ve tevbe eden kimse henüz gücü yetiyorken tevbe etmiş, pişmanlık duymuş ise işlediği günah ondan düşmüş, gitmiş demektir. Tıpkı Allah Azze'nin haklarının kendi yolunda savaşa giden bir muharibin boynundan düştüğü gibi." demektedir. Bizce doğru olan da budur.

Bir adam, ResuluIIah'a (as), "kıble ehlinden bir kadına dokundum (ya­ni onunla oynaştım)" dedi. O sırada, "gündüzün iki tarafında (sabah ve akşam) ve gecenin ilk (yakın) saatlerinde namaz kıl Çünkü, kuşku­suz İyilikler kötülükleri siler götürür. İşte bu, hatırlayanlar (ibret ti­tanlar) için bir hatırlatmadır. (Hud 114)" ayeti indirildi. Adam, "bu ku­ral o kadın için de geçerli midir?" diye sordu. Resulullah (as), "evet, hem de benim ümmetimden bu ayetle amel eden herkes için bu geçerlidir" dedi.

Bu hadis muttefekun aleyhtir.

Ta'zir (azarlama) cezasının gerekli olmadığı görüşünü savunanlar bu ha­disi delil olarak ileri sürüyorlar. Zira burada adamın kadınla oynaşması cinsel ilişki olmaksızın yalnızca ta'zir cezasını gerektirmektedir. Devlet başkanının bu cezayı düşürme, vermeme hakkı vardır. Bu cezanın verilmesi konusunda herhangi bir delil de yoktur. Bu husus araştırılmaya açıktır.

Namaz kılmak üzere evinden dışarı çıkmış bir kadına bir adam saldıra­rak tecavüz etmiş ve ona olan ihtiyacını gidermişti. Kadın bağırınca adam kaçmış o sırada bir başkası kadının yanına gelmişti. Etraftan koşuşanlar ikin­ci gelen adamı yakalamışlardı. Kadına sorulunca, "bana saldıran ve o işi ya­pan bu idi" dedi. Adamı ResuluIIah'a (as) getirdiler. Resulullah (as) onun recmedilrnesini emretti. O sırada kadına tecavüz etmiş olan adam ayağa kal­karak, "o işi ona yapan bendim ey Allah 'in elçisi!" dedi. Resulullah (as) kadı­na, "haydi git, Allah seni affetmiştir" dedi. Adama dönerek iyi sözlerle nasi­hat etti. Sahabeler, "kadının arkadaşını, yani ona tecavüz edeni recmetme-yecek misin?" dediler. Resulullah (as), "hayır, o adam öylesine tevbe etti ki Medine'de oturanlar o tevbeyi yapsalardı hepsinden kabul olunur da affolu-nurlardı." dedi.

Bu hadisi İmam Ahmed ve "sünen" kitapları yazarları kitaplarına aldılar.

Bu fetvadan ve bu hükümden daha güzeli yoktur. Burada şu da söylenebilir: "Öyle ya Allah elçisi nasıl olur da kelime-i tayyibe'yi söyleyen bir kimsenin recmediimesini   emreder?"

Şöyle de denilmiştir: "O adam kendi fiilini örtbas etseydi zaten recme-dilmeyecekti. Ama o, yani ikinci kişi yakalandığında kadın, "bana o işi ya­pan bu idi "dedi. Adamsa inkar etmedi. Üstelik kendisini kurtaracak herhan­gi bir delil de ileri sürmedi/Kendisini yakalayan topluluk zaten onu şüpheli bir durumda yakalamıştı. O işi onun yapıp yapmadığı da bilinmiyordu. Yal­nızca kadının, "bu odur" sözüne karşılık onun suskunluğu sözkonusuydu. işte bu deliller bir erkeğin suskunluğu ve kadınla lanetleşmesi sonucu kadı­na hadd cezasının uygulanmasının en güçlü delili sayılmıştır. Burada sözko-nusu edilenler incelenebilir. [472]

 
İtiraf Etti Ve Recmolundu
 

Bir adam Resulullah'a (as), "oğlum falanın yanında ırgat o/arak çatışı­yordu. O adamın karısıyla zina etmiş. Ben bu suçun karşılığına diyet olarak 100 tane davar ve bir hizmetçi verdim. Sonra ilim sahibi insanlardan bir ço­ğuna durumu sordum. Bana oğlumun cezasının 100 sopa ve bir yıllık sür­gün ve o adamın karısının hakkının da recmedilmek olduğunu söylediler" dedi. Resulullah (as), "nefsimi elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, sizin a-ranızda Allah 'in kitabıyla hüküm vereceğim-. 100 koyun (davar) ve hizmetçi sana iade edilecek. Oğlunun hakkı 100 sopa ve bir yıl sürgündür. Kadın için ise ey dost işte o ceza vardır. Eğer zina etliğini itiraf ederse onu recmedin" dedi. Daha sonra kadın itiraf etti ve recmolundu.

Bu hadis muttefekun aleyhtir. [473]

 
Evlenip Dul Kalmış Erkekle Bir Kadın Zina Etmişse
 

Resulullah (as), "dul bir erkekle bir kadın zina etmişlerse her birine 100 sopa ve sonra da recm cezası verilir. Bekar bir erkekle bakire bir kız zina et­miş iseler onlardan herbirine 100 sopa vurulur ve sonra da bir yıl sürgün e-dilir." diye hüküm verdi.

Bu hadisi İmam Müslim kitabına almıştır. [474]


[465] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:291-292.

[466] Evlilerin zina sucu işlemeleri halinde recm (taşlama) ile cezalandırılmaları hükmünün tartışmalı olduğu, bu konudaki delilleri anlamada farklı değerlendirmelerin bulunduğu hatırlanmalıdır..(yay,)

[467] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:295-296.

[468] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:296-297.

[469] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:297.

[470] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:297-270.

[471] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:298-300.

[472] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:300-302.

[473] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:302.

[474] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları:302.


Konu Başlığı: Ynt: Yemin
Gönderen: Ceren üzerinde 02 Aralık 2019, 15:46:38
Esselamu aleyküm.rabbim bizleri islama uygun yaşayan kullardan eylesin inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Yemin
Gönderen: Mehmed. üzerinde 03 Aralık 2019, 17:10:34
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Yemin
Gönderen: Sevgi. üzerinde 04 Aralık 2019, 03:03:07
Aleyküm selâm. Rabbim bizleri herzaman rızasına uygun şekilde hareket edenlerden eylesin inşaAllah