๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Fetavayı Resulullah => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 14 Ekim 2010, 14:03:40



Konu Başlığı: Temizlik
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 14 Ekim 2010, 14:03:40
TEMİZLİK


Deniz Suyuyla Abdest Almak
 

Allah Azze'nin elçisine (as) deniz suyuyla abdest almak hususu sorulun­ca şöyle buyurdu: "Denizin suyu temiz, onda ölmüş olan deniz hayvanı da helaldir'[148]

 
İçine Bir Şeyler Atılmış Kuyudan Abdest Almak
 

Nebî'ye (as) soruldu: "İçerisine (âdet kant gibi) kan, çürüyüp kokmuş nesneler ve köpek leşi gibi benzeri şeyler atılmış olan kuyudan abdest alınır mı?" Nebî (as), "temiz olan suyu hiçbir şey murdar etmez" buyurdu. [149]

 
Çölde Az Ve Seyrek Bulunan Su
 

Nebîye (as) soruldu: "Çöllerde vahşi hayvanların ve diğer canlıların sıkça gittikleri suların durumu nedir?" O (as), "eğer su iki kullet (damaca­na) kadar ise hiçbir şey onu murdar etmez" buyurdu.

Ebu Sa'lebe, Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Biz Ehl-i Kitap'a mensup o-lan bir toplumun toprağında yaşıyoruz. Onlar domuz eti yiyorlar ve (alkol­lü) içki içiyorlar. Bu durumda onların kapkacaklarım ve yemek kaplarını nasıl kullanabiliriz?" Resul (as) şöyle buyurdu: "Bu durumda eğer kullana­cak başka bir kap bulamıyorsanız onların kaplarını su ile temizleyerek ye­meğinizi pişirin ve o kaplardan suyunuzu için."

Buharı ve Müslim'de bu hadis şöyle geçmektedir: "Biz ehl-i kitaptan o-lan bir toplumun arazisindeyiz, bu durumda onların kaplarından yemek yiyebilir miyiz?" Resul (as) söyle buyurdu: "Hayır, ama eğer başka kapkacak bulamıyorsanız onları yıkayın ve kullanın".

Müsned ve Ebu Davud, Îbn-İ Mâce, Dârimİ gibi Süncn'lerde ise şöyle geçmektedir: "MecusîleHn kaplarını kullanmak konusunda bize bir fetva (çözüm yolu) söyle bu kapları kullanmak zorunda kalırsak ne yapalım?' Re­sulullah (as), "eğer onları kullanmak zorunda kalırsanız önce su ile temizle­yin sonra kullanın " buyurdu.

Tirmızîde şöyle nakledilmektedir: Mecusîledn tencereleri konusunda Resululiah'a (as) sorulunca, "onları yıkamak suretiyle temizleyin, sonra ye­meklerinizi pişirin " buyurdu. [150]

 
Namazda İken Herhangi Bir Şey Gördüğünü Sanan Kişi
 

Resulullalra (as) soruldu: "Namazda iken birşey gördüğünü ya da duy­duğunu sanan kişi hakkında ne dersin?" O (as), "bir ses duyması veya bir kâr-zararsözkonusu olmadıkça namaztm bozmasın"buyurdu. [151]

 
Mezi
 

Resululiah'a (as) mezinin durumu sorulunca şöyle buyurdu; "Mezinin çıkması abdest almayı gerektirir". Soruyu soran devam ederek, "ya mezi el­biseme bulaşırsa durum ne olur" dedi. Peygamber (as), "yalnızca mezinin bulaştığı yere bir parça su rfö&vbuyurdu. Tirmizî bu hadisi sahih saymıştır.

Resululiah'a (as), "her erkek mezi salgılar, mezi çıktığında erkeklik uz­vunu ve husyelerini yıka ve namaz için abdest al" buyurdu. [152]


Bir Kadına Yaklaşan Kimse

 

Resululiah'a (as) şöyîe soruldu: "Ey Allah'ın elçisi, tanımadığı bir kadı­na yaklaşan, onunla buluşan, ama onunla cinsel ilişkide bulunmayan, bu kadına sadece karısına yaklaştığı gibi yaklaşan (onunla oynaşan) kimse hakktnda ne dersin; üstelik Allah Azze, 'gündüzün iki ucunda (sabah-ak-şam) ve gecenin İlk baştagtctnda namaz kıl İyilikler kötülükleri siler götürür' ayetim indirmiş iken?"

Resulullah (as), "abdest al ve namaz kıl." dedi. Muaz şöyle sordu: "Ya Resulullah (cinsel ilişkide bulunmaksızın yabancı bir kadınla oynaşan kim­senin bu kötülüğüne karşılık olarak abdest alıp namaz kılması keyfiyeti) yal-ntzca bu adam için mi geçerlidir yoksa tüm Müslümanlar için mi?" Resul (as), "evet tüm inananlar için geçerlidir." [153]

 
Kadın İhtilam (Rüyada Orgazm) Olursa
 

Ümmü Seleme RcsuFe (as) şöyle dedi: "Ya Resulullah, kuşkusuz Allah Azze hak (gerçek) olan şeylerden utanmaz. Öyleyse bir bayan ihtilam olduğunda boy abdesti (gusül) alması gerekir mi?" Resulullah (as), "evet (eğer u-yandtğı zaman cinsellik organında) sıvı (dişilik suyu) görürse gusletmesi ge­rekir" buyurdu. Ümmü Seleme, "kadınlar da erkekler gibi ihtilam olurlar mı?" diye sorunca, Resul (as), "hay elin bollaşstn (sıkıntı görnıeyesin), han­gi hususlarda erkek çocuk anneye benzer?". Bir başka açıklamada da şöyle geçiyor: Ümmü Seleme, Resulullah'a (as), "kadın ihtilam olunca gusleder mı?" dedi.

Müsned'de şöyle geçiyor: Havle bint-İ Hakîm. Nebî'ye (as) şöyle sordu: "Kadın rüyasında erkeğin gördüğü gibi bir rüya görünce durumu ne olur?". Resul (as), "nasıl ki erkek rüya gördüğünde menisi fışkırmadıkça gusletmesi gerekmiyorsa kadın da öyledir; dişilik suyu akıncaya kadar gusletmesi ge­rekmez''buyurdu.

Mü'minlerîn emiri Ali b. Ebu Talib (a), Resululiah'a (as) mezi konusunu sordu. O (as), "mezinin akmasıyla abdest, meninin ftşktrmastyla da gusül almak gerekli olur' buyurdu. Bir başka anlatımda şöyle geçiyor: "Erkeklik organının ucunda meziyi görürsen abdest al, erkeklik organını yıka. Meni boşalm tşsa guslet".

Bu hadisi tmam Ahmed kitabına almıştır. [154]

 
Uyandığında Islaklık Gören, Ama İhtilam Olduğunu Hatırlamayan Kişi
 

ResuluUah'a (as); uyandığında ıslaklık gören, ama ihtilam olduğunu (rü­yada orgazm olduğunu) hatırlamayan kişinin durumu sorulduğunda, Nebî (as), "o kişi gusül abdesti alır" dedi. [155]

 
Uyandığında Gördüğü Rüyayı Hatırlayan, Ama Islaklık Görmeyen Kişi
 
Resululiah'a (as) şöyle soruldu: "Bir erkek uyandığında ihtilam olduğu­nu (rüya gördüğünü) hatırlasa, ama bu ihiilamın ıslaklığını göremese bu kişinin durumu nedir?" O (as), "bu kişinin gusül abdesti alması gerekmez" buyurdu. [156]

 
Kişi Cinsel İlişkide Meni Fışkırtmazsa
 

Resululiah'a (as) soruldu: "Karısıyla cinsel ilişkide bulunan, ama meni­si fışkırmayan kimsenin durumu nedir?" Resulullah (as), "(orada oturmakta olan Hz. Aişeyi göstererek) bu ve ben bu işi yapıyoruz (cinsel ilişkide bulu­nuyoruz, ama meni ftşkırmıyor) daha sonra her ikimiz de gusül abdesti alı­yoruz".

tmam Müslim bu hadisi kitabında zikretmiştir. [157]

 
Saç Örgüsü Sıkı Olan Hanım
 

Ümmü Seleme, Resululiah'a (as) şöyle sordu:  "Ey Allah'ın Peygamberi ben saç örgüleri çok sık, çok sert olan bir hanımım; cünüplüklen kurtulmak için saç bölüklerimi dağıtayım mı?"

Resulullah (as), "hayır, yalnızca başına üç kez su dökmen, sonra da su­yu üzerine bolca dökünmen (boca etmen) yeterlidir" dedi. Bu hadisi Müslim kitabına almıştır. Ebu DavucTdan yapılan rivayette de, "dokunduğun her a-vuç suda suyu saç örgülerinin aralarına geçir" denmektedir. [158]

 
Mescide Giden Bozuk Yol
 

Bir hanım, Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Ey Allah'ın elçisi, bizim mes­cide giden çok bozuk bir yolumuz var. Yağmur yağınca ne yapabiliriz?" Re­sulullah (as), "aynı yere (mescide) ulasan hu yoldan başka daha iyi bir yolu­nuz yok mu?" dedi O hanım, "var ey Allah'ın elçisi" dedi. Resul (as), "bu iyi yol da diğerinin ulaştığı yere ulaşıyor, (öyleyse ne zorluğunuz var?)" buyur­du. Bir başka rivayette şöyle geçmektedir: "bu kötü yolun haricinde ondan daha iyi bir yol yok mu?" diye sordu. Ben, "var ey Allah'ın elçisi" dedim. Re­sulullah (as), "bu yol da -sizi- diğer yolun gittiği yere götürür" dedi,

Resul'e (as) şöyle denildi: "Biz mescide gelmek istiyoruz, ama yol pislik­ten geçilmiyor". Resuluilah (as), yeryüzünün bir kısmı diğerini temizler".

Hadisi İbn-i Mâce kitabında almıştır. [159]

 
Hayız Kanına Bulaşmış Elbise
 

Bir hanım, Resulullah'a (as) şöyle dedi: "Elbisesine hayız (âdet) kanı bulaşmış olan bir hanımın durumunu açıklar mısınız, bu hanım, ne yapa­caktır?" Resulullah (as), "kanın bulaştığı yeri ovalasın, sonra su ile çitİLesin ve yıkasın, sonra da o elbiseyle namazını kılsın" dedi.

Bu hadis muttefekun aleyhtir. [160]

 
Yağa Düşmüş Fare
 

Resulullah'a (as), "yağın içine fare düşerse ne yapmak gerekir" diye so­ruldu. Resulullah (as), "yağın içine düşmüş fareyi ve etrafındaki yağı atın, kalan yağı yiyin." hu hadisi Buhar, kitabında rivayet etmiş, ama donuk yağla erimiş yağ arasındaki ayrıntıları belirtmemiştir. [161]

 
Kesilmeksizin Ölmüş Koyunun Yüzülmesi Ve Ölü Hayvanların Derileri
 


Mey mu ne, kesilmeksizin ölmüş olan murdar koyunu derisini almadan attıklarını söylediğinde Resulullah (as) şöyle dedi: "koyun ya da keçi gibi hayvanlardan ölü olarak bulduklarınızın derisini alınız" . Meymune, "ko­yunun derisini mi alalım, ama o ölmüştü?" dedi. Resulullah (as) şöyle bu­yurdu: "Allah Azze şöyle buyurmuştur. 'De ki; bana vahyeditenler arasın­da (kitapta) yenilmesi haram olarak yalnızca ölü etinden, akıtılmış kandan, pis olan domuz etinden yahut bir Jasıktık (günah) olarak Allah'tan başkası adına kesilenlerden başka hiçbir şey görmüyo­rum...' Siz onu (hayvanı) (mecbur kaldığınız takdirde-çev.) yeryahut derisi­ni (her halükarda-çev.) tabaklayarak kullanırsınız". Sonra Meymune ölü hayvanın derisini yüzmek üzere birisini gönderdi, deriyi tabakladı ve ondan bir su kırbası (tulumu) yaptı, bu su tulumunu yırtıhncaya kadar da kullandı. İmam Ahmed bu hadisi kitabına almıştır. [162]

 
İstitabe (Iştınca, Taşla Taharetlenme)
 

Resulullah'a (as), "istitabenin (taşla taharetlenmenin) durumu nedir?" diye sorulunca şöyle dedi: "(Tuvalet ihtiyacınızı giderdiğinizde) evvela üç tane taş alırsınız, iki taş pisliği temizlemek ve üçüncü taş ise anüsü (dışkı ye­rini) ve çevresini silmek içindir". Bu hadis "hasen"dir. İmam Malik ise "mür-sel" sayarak, "siz (büyük abdestyaptıktan sonra) önce üç tane taş bulursu­nuz" ifadesini almış, ama bunun üzerine herhangi bir ekleme yapmamıştır. [163]

 
Dışkılamak
 

Saraka, Resulullah'a (as), dışkılamanın durumunu sordu. Resulullah (as), dışkılamak için tuvalete oturduğu zaman önünü ya da arkasını kıbleye dön­memesini, rüzgara karşı durmamasını ve üç tane taşla yahut üç ağaç parça­sıyla ya da üç parça toprak keseğiyle (topağıyla) istinca ederek temizlenme­sini ve anüste dışkı kalıntısı bırakmamasını emretti. [164]

 
Abdestte Suyu, Yıkanan Her Organa Tam Gereğince Ulaştırmak
 

Resulullah'a (as) abdestin durumu sorulunca şöyle buyurdu: "Abdestte suyu, yıkadığın her organına (tam) hakkını vererek ulaştır, abdesli tamam­la, parmaklarının arasını ov ve yıka, oruçlu olmadığın zaman burnuna su­yu iyice çek."

Bu hadisi Ebu Davud kitabına almıştır.

Amr b. Anbese, "abdest nasıl alınır, durumu nedir" diye sorduğunda, Resulullah (as), "abdest, abdest aldığın zaman iki elini yıkayıp temizlemen-dir. Eğer böyle yaparsan hataların (günahların) tırnaklarının arasından ve eklemlerinden çıkar (yokolur). Bunlardan başka, burnuna su çekerek yıka­man, elleri dirseklerine kadar yıkaman başını mesb etmen (sıvazlaman) ve ayaklarını yıkamandır. Genel olarak tüm. bu organlarını yıkadığında bütün hataların yokolur gider. Sen* atıcından doğduğun gündeki gibi (günahsız) o-lursun" buyurdu.

Bu hadisi İmam Nesaî kitabına almıştır.

Bir bedevi Resulullah'a (as) abdestin durumunu sordu. Resulullah (as), abdesti (yüzü, dirseklere kadar -veya birlikte- elleri yıkamak, başı ve ayakları da sıvazlamak -meshetmek- veya yıkamak olarak) ona üç kez: gösterdi ve şöyle buyurdu:  "tşte ahdest böyledir kim bunun üzerine bir şey eklerse -veya çıkarırsa- kötülük etmiş, konulan bu sınırı aşmış re zulüm etmiş demektir" Bu hadisi îmam Ahmed kitabında göstermiştir. [165]

 
Namazda   iken yellenmek
 

Bedevinin birisi Resulullah'a (as) şöyle dedi: "Ey Allah'ın elçisi bizden birisi namazda iken arkasından yel çıksa, suyumuz da çok az olsa durumu­muz ne olur?" Resulullah (as), "hafifçe yelteneniz abdest alsın... Kadınları­nızla anûsünden cinsel ilişkide bulunmayın. Allah hakkı açıklamaktan asla utanç duymaz" buyurdu.

imam Tirmtzî bu hadisi kitabına almıştır. [166]

 
Ayakkabılar üzerine meshetmek
 

Resulullah'a (as) ayakkabı üzerine meshetmek (abdest alırken çıkarmak-sızın ayakkabı üzerini sıvazlamak) hakkında sorulduğunda şöyle buyurdu: "Yolcu için Üç gün, mukim (yolcu olmayan) için ise bir gün bir gece sureyle­dir". İbn-i Ebu Ammara, RcsuluÜah'a (as) şöyle sordu: "Ey Allah'ın elçisi (ahdest aldığımda çıkannaksızın) ayakkabılarımın üzerine mesbedebilir miyim?" Resulullafa (as), "evet" buyurdu. İbn-i Ammara, "bir gün mü?' diye sordu. Resulullah, "ikigûn"buyurdu. İbn-i Ammara, "üç gün olmaz mı?" di­ye sorunca Resulullah (as), "evet, hatta dilediğin kadar" buyurdu.

Bu hadisi Ebu Davud kitabına almıştır.

İlim adamlarından bir grup bu hadisin dış anlamına (zahirine) önem ve­rerek meshetme hususunda herhangi bir vakit (süre) belirlememişlerdir. Bir diğer grup ise, "bu durum kesindir, mesh hususunda vakit belirleyen hadis­ler mukayyeddir, yani bir kurala, bir koşula bağlıdır. Bu bağlılık ise kesinlik kazanmıştır" diyerek fikirlerini belirtmişlerdir. [167]

 
Topraklan yararlanırsın
 

Bir bedevi, Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Ben ailemle birlikte çöllerde 4 ay ya da 5 ay kalıyorum. Bu zaman süresince bizden lohusalar, bayızlüar (âdet görenler) ve cünûpter oluyor. Bizim için ne öneriyorsıın, görüşün ne­dir?" Resutullah (as), "topraktan yararlanın (abdestinizi ve guslünüzü te­yemmümle yapın)" buyurdu.

Bu hadisi İmam Ahmed kitabında nakletmiştir.

Ebu Zerr, Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Ben sulardan çok uzaklarda­yım, ailem de benimle; cünüp oluyorum.." Resulullah (as), "su bulamazsan temiz toprak 10 sene süreyle temizleyicidir. Su bulduğun zaman cildini o-nutUa sil (veyayıkan)"'buyurdu.

Bu hadis hasendir. [168]

 
Sargı
 

Bilek kemiği kınlan (ve kırığı sardıran) Hz. Ali, Resulullah'a (as) sargı­nın durumunu sorunca Resulullah (as) abdest alırken sargıların üzerine mes-hetmesini emretti.

Bu hadisi İbn-İ Mace kitabına almıştır. [169]

 
Yıkanarak Cünüplükten Temizlenmek
 

Sevban şöyle dedi: Resulullah'a (as) yıkanarak cünüplükten temizlen­menin durumunu sordular. Şöyle buyurdu: "Cünüp olan erkek saçlarını da­ğıtarak, yayarak yıkar ki kıl diplerine kadar su girsin; kadın için böyle bir durum söz konusu değildir. Saçlarını dağıtması gerekmez, saç örgülerini aç­maksızın üç avuç (yani azıcık) su ile başını ıslatması yeterlidir". Bu hadisi Ebu Davud kitabına almıştır. Bir adam Resulullah'a (as) şöyle dedi: "Cünüp olmuştum, yıkandım; sabah namazını kıldıktan ve sabahladıktan sonra tır­nak bölgelerine suyun değmediğini gördüm, şimdi durum ne olacak?'' Resu­lullah (as), "eğer (yıkanırken) su deymeyen yerler üzerine elinle meshettiysen yeterlidir" diye buyurdu.

Bu hadisi İbn-i Mâce kitabına almıştır. [170]

 
Hayızdan Temizlenme
 

Bir hanım Resulullah'a (as) hayızın durumu sorulduğunda şöyle buyur­du: "Adetten temizlenmiş olanınız, suyunu ve (yaprakları yıkanmada kulla­nılan bir bitki olan) sedirini alır. Temizlenir ve temizliğini güzelce yapar. Başına bir miktar su döker ve (adeta) kemiklerine kadar ulaşsın diye (başı­nı) saçlarını bastım hastıra güzelce ovar. Sonra su dökünür (yıkanır), daha sonra hoş kokulu (misk veya parfümlü) bir bez parçasıyla silinir, temizlenir".[171]

 
Hayızlı Olan Kadınla Yapılacak Şeylerden Helal Olanlar
 
Bir adam, Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Hanımım hayızlı (adetli) ol­duğu zaman onunla yapacağım helal işler nelerdir?" Resulullah (as), "ona i-zarını (göbekten aşağısını örten peştemali) giydir. Artık senin işin göbekten yukansıyla oynaşmaktan İbarettir1' diye buyurdu.

İmam Malik bu hadisi kitabına almıştır. [172]

 
Hayız Olan Kadınla Karşılıklı Yemek Yemek
 

Resulullah'a (as) hayızlı kadınla bir sofrada yemek yemenin durumu so­rulunca'şöyle buyurdu: "Birlikte yemek yiyiniz" .

Bu hadisi Tirmtzî kitabına almıştır. [173]

îmam Malik bu hadisi kitabına almıştır. [174]

 
Hayız Olan Kadınla Karşılıklı Yemek Yemek
 

Resulullah'a (as) hayızh kadınla bir sofrada yemek yemenin durumu so­rulunca şöyle buyurdu: "Birlikte yemek yiyiniz" . Bu hadisi T.irmizî kitabına almıştır. [175]

 
Lohusaları Bekleme Süreleri
 
Resulullah (as), "lohusalar ne kadar beklerler?" diye sorulunca şöyle bu­yurdu: "Lohusalar 40 gün beklerler, ama 40 günden önce onları tetnizlenmiş görmeniz hariç (yani 40günden önce de temizlenebilirler)",

Darekutnî bu hadisi kitabında zikretmiştir. [176]

 
Kedi Pis Değildir
 

Kedi evcil bir hayvandır. Evlere ve yerleşim yerlerine vakitli vakitsiz gi­rer çıkar. Acaba ağzı ve vücudu temiz midir yoksa pislik (mikrop) taşır rnı?

Resulullah (as) bu hususta, "o (kedi) pis hayvanlardan değildir. Etrafı­nızda dönüp durur (sizinle adeta içli dışlıdır)" buyurdu. Kedilerin, fare ve benzeri herhangi bir şey yedikten sonra bir kaba kafalarını sokup su içmeleri durumunda bu suyun (ve kabın) temizliği konusunda alimler çişitli görüşler ileri sürdüler: İmam Ahmed ve bir başkasına göre bu husustaki görüşler 4 bölümdür. Bazısı, "kedinin bu durumda bıraktığı su artığı kesinlikle temizdir" demekte, bazısı, "ağzının temiz olduğu bilininceye kadar bu su kesinİikle pistir" değerlendirmesini yapmaktadır. Bazısı ise, "böyle bir şey yiyen kedi gidip kaybolur, dönüşünde ağzını temizlemiş olabilir. Bu durumda artık ettiği su temizdir, yoksa temiz değildir" demiştir. Bu, İmam Şafiî,' İmam Ahmed ve Rasulullah (as) hanımlarından herhangi birisiyle böyle bir şey yapmış mıdır?

Hz. Aişe'den rivayet olunan ve Buharı ve Müslim'de yeralan hadiste Hz. Aişe şöyle diyor: "Ben ve Resulullah ayrıt kaptan avuç avuç alarak yıkanır­dık". Bir başka rivayette ise, "suyun azhğt nedeniyle 'bana da bırak, bana da bırak: diye bağırırdım "diyor. Yine Sahih'te yeralan bir hadiste, Resulullah ve hanımlarından herhangi birinin aynı kaptan birlikte yıkandıkları nakledil­mektedir, Meymune bint-i Haris ve Ümmü Seleme gibi.

Hz. Aişe'den şöyle rivayet olunmuştur: "Ben ve Resulullah, beraber aynı kaptan su alarak yıkanıyorduk. Bu kap 16 eski Irak nth kadar veya 15 Mısır ntltndan biraz az idi ( bu ölçü tahminen 20 ile 25 litre kadardır)". Sahih'te, Resuluüah'ın (as) bir müddlük (1.8 litre) bir su ile abdest aldığı ve bir Sa'lık (7,5 litre) bir su ile de boy abdesti aldığı geçmektedir. İbn-i Ömer'den rivayet olunup Sahih'te yeralan bir hadiste, "Resulullah'in (as) döneminde erkekler ve hanımları aynı sudan alarak (kan koca) bir arada yıkanırlardı" ibaresi geçmektedir.[177]

işte bu anlatılanlar Resulullah'tan (as) ve kendisiyle birlikte Medine'de yaşayan ashabından nakledilen sünnetlerdir. Burada rivayet olunan ve kesin­lik kazanan hususlardan birisi, karı ve kocanın birlikte yıkanmalarının, ister­se bîri diğerinin artık bıraktığı suyla dahi yıkanmış olsun helal olduğudur. Bu konuda İslam alimleri arasında hiçbir çekişme olmamış, aksine söz ve fikir birliği sağlanmıştır. Diyorlar ki, nikâhlı erkek ve kadın (karı koca) yahut er­kekler ve kadınlar bîr su kabından su alarak abdest alır ya da yıkanırlar, bu caizdir. Bu, kuşaktan kuşağa geçen haberler halinde yayılan sahih sünnetler­le kesinleşmiştir.

Burada alimlerin tek fikir ayrılığı, kadının yalnız başına yahut erkeğiyle birlikte gusletmesi durumunda erkeğin onun artığı olan suyla gusletmesinin yasaklığıdır. Bu hususta tmam Ahmed ve birkaç kişinin fikrine göre ortaya konulan açıklamalar üç türlüdür:

Birincisi: Erkeğin hanımının artığı olan suyla gusletmesinde hiçbir sakın­ca yoktur. İkincisi: Böyle bir şey hoş değildir (mekruhtur). Üçüncüsü: Eğer kadın yalnız başına yıkanmış, kocasıyla birlikte yıkanmamışsa, erkeğin, kadı­nın guslederken (boy abdesti alırken) avuç avuç alarak yıkandığı suyun arta kalanıyla yıkanması men edilmiştir.

Bu hususta sünen (sünnetler, hadisler) kitaplarında çeşitli hadisler riva­yet edilmiştir. Ama burada bunların tamamını zikredemeyiz. Erkeklerle ka­dınların, eş olarak birlikte bir kaptan alıp yıkanmalarının caiz oluşu hususun­da bir fikir ayrılığı yoktur. Durum böyle olunca, hamamlarda olduğu gibi er­keklerin kendi aralarında ve kadınların da kendi aralarında yıkanmaları caiz olur. Bu hususta fikir ayrılığı söz konusu değildir. Bu açıklamalardan sonra, yanında bîr başkası varken (guslü) yıkanmayı mekruh (çirkin) gören yahut bir kimseyle birlikte gusletmenin kişiyi temizlemeyeceği görüşünde olan kişi Müslüman alimlerin söz birliği halinde almış oldukları karara karşı çıkmış ve inananların toplumundan ayrılmış olur.

Bu açıklamalar göstermektedir ki, Resulullah'm (as) ve hanımlarının ve diğer erkeklerle hanımlarının birlikte guslederken su aldıkları kap küçücük bir şeydir (yani kap küçük olmasına rağmen eşlerin avuç avuç alarak boy abdesti almaları caizdir ve o suda eşlerden birinin kullanıp artırmasıyla pis olmaz). [178]

 
Su Dökünürken Suyu İdareli Kullanmak
 

Pek çok yöre sakinlerine suyun ulaştırılması zor bir şeydir. Zira su son derece kıttır. Bu nedenle yıkanırken su kullanımında yapabildiğince idareli (ekonomik) davranmak gerekli olur, kaçınılmazdır. Acaba bu hal Resulullah'm (as) bir sünneti midir?

Resulullah'm (as) bir müdd (730 gr. civarı) su ile abdest aldığı ve bir sa' (3 litre civarı) su ile guslettiği kesin olarak bilinen bir şeydir.

Ebu Hanife, sa'dan kastın 8 Irak rıtli olduğunu söyler (yani yaklaşık ola­rak 12.304 litre). Ama Malik, Şafiî, Ahmed ve benzerleri gibi Hicazhlara göre bu miktar 3.3/10 rıtldir (yani yaklaşık 8.151 kg). Bu hususta İmam Ebu Yu­suf un İmam Malik'le olan hikayesi meşhurdur. Ebu Yusuf, İmam Malik'e sa' ve müdd ölçeklerinin miktarlarını sorunca, Medinelilere sa' dedikleri ölçüleri­ni getirmelerini söyledi. Daha sonra İmam Ebu Yusuf un yanına pek çok sa' ölçeği getirilince İmam Malik onlardan birisine, "bu sa' ölçek sana nasıl u-laştı (bunu nereden aldın)"âedi (çünkü sa' ölçekleri değişikti).

O, "babam babasından rivayet etti, ben de ondan rivayet ediyorum, de­dem fıtır sadakasını Resulullah'a (as) bu sa' ölçeği ile teslim ediyormuş" de­di.

Bir başkası şöyle dedi: "Bana annem, kendi annesinden rivayet etti; annesinin bahçe ürününün sadakasını Resulullah'a (as) (kendi ölçeğini göstererek) bu ölçekle veriyormuş". Diğerleri de aynı şeyi söyleyince İmam Malik, Ebu Yusuf a, "bunlar yalan mı söylüyorlar" dedi. Ebu Yusuf, "hayır, Allah'a yemin ederim ki, bunlar yalan söylemiyorlar" dedi. İmam Malik, "ey Irak'tılar, bu rtth sizin rıtlınızla kıyasladım ve sizin ritimiz bu ölçüyle 5.1/3 ntıl (8.200 gr) çıktı" dedi. Ebu Yusuf, İmam Malik'e şöyle dedi: "Ey Abdul­lah, şimdi senin sözüne dönelim. Eğer arkadaşın benim gördüğümü görseydi, benim döndüğüm gibi dönerdi." (Yani Medinelilerin doğruluğunu görüp fikrimi değiştirdim demek istiyor-çev.)

İşte bunlar Medinelilerden sa' ve müdd ölçeklerinin miktarları konusun­da mütevatir olarak gelen haberlerdir. [179]

 
Kesik Saç (Kıl) Temizdir
 

Traş edilmiş kıl, saç temiz mi, yoksa pis midir?

Çoğu alimler insanın kesik saçının (kılının) temiz olduğu konusunda fi­kir birliğindedirler. Mesela İmam Malik ve Ebu hanife kesik saçın (kılının) te­miz olduğu görüşündedirler. Bu hususu İmam Ahmed görünüşte kabul etmiş gibidir. İmam Şafiî ise bu temizlik durumunu bazı koşullara bağlamıştır. Bu hadis sahihtir. Bu hususta şunlar anlatılmaktadır: Peygamber (as) başını traş ettiğinde saçının yarısını Ebu Talha'ya vermiş ve diğer yarısını da İnsanlara dağıtmıştır. Genel olarak Peygamber (as) temizliğin ve pisliğin belirlenmesi hususunda ümmetine de söz hakkı tanımıştır. Ama esas itibariyle O (as), a-raştırma ve uzmanlık gerektiren bir kanıtın varolduğu bazı hususlar hariç tüm ahkamda (yargılarda) Müslümanlar için bir örnektir. [180]

 
Kadınların Sünnet Olması
 

Kadınların ve erkeklerin sünnet olmaları bir sünnet mi, yoksa (sonradan uydurulmuş) bir bid'af mıdır?

Resulullah (as) kadınları sünnet eden bir hanıma şöyle dedi: "Sünneti hafif tut, kesmede aşın gitme ve azıcık kes. Zira sünnette (kadın uzvunun btzrından, klitorisinden ya da dilcik'inden) çok hafif almak, çok az kesmek kadının yüzünü aydınlatır, cinsel ilişkide kadının daha çok tat almasını sağlar ve orgazmı tatmayı kolaylaştırır'.

Burada şu hususlar söz konusudur:

Birincisi: Erkeğin sünnet.edilmesinden amaç, sidiğin erkeklik organının ucunu saran kılıf içerisinde hastalığa ve pisliğe yolaçmasını önlemektir.

İkincisi: Kadının sünnet edilmesinin amacı, kadının klitorisinden kay­naklanan şehvetinin azgınlığını gemlemek ve erkeğe olan isteğini az da olsa mutedil hale getirmektir. Zira kadının cinsel organının bızır (dilcik veya klito-ris) denen bölümünün kılıfı şehveti artırıcı bir özelliğe sahiptir. Hatta bunu vurgulamak için halk arasında birbirlerine söverken "ye'bne'l gulfa", yani "ey sünnetsiz kadın organının çocuğu" derler. Bunlar genel olarak erkeğe söy­lenmektedir. Kadınların sünnet edilmesi olgusu dikkate alındığında, fahişeli­ğin, geleneksel olarak kadınların sünnet edildiği toplumlarda değil de sünnet edilmeyen bazı ulusların kadınları arasında yayıldığı teslim edilecektir. Eğer sünnette kesilen parça büyük kesilirse kadının şehveti (cinsel isteği) zayıflar ve erkekten elde etmek istediği cinsel tatmin, karşı cinse olan özlem gibi ga­yeler mükemmelleşmez, hep kısır ve donuk kalır. Parça normal olarak alınır­sa elde edilmek istenen özelliklere kavuşulur ve ihtiyaçlar giderilir. [181]

 

Kasık Kıllarını Traş Etmek Ve Koltuk Altı Kıllarını Almak
 

Kasık kıllarını traş edip koltuk altı kıllarını almak için geçmesi gereken zaman ne kadardır?

Enes'ten şöyle rivayet olunmuştur: "Resulullah (as) kasık kıllarını traş e-dip koltuk allını almamız için bize bir süre belirledi. Yani iki traş arasım 40 günden daha uzun tutmamamızı söyledi." Bu hadis sahihtir. İşin en doğ sunu bilen Allah'tır. [182]

 
Allah'a İnanmış Kişi Pis Olmaz
 

Şöyle rivayet olunmuştur: "Allah Azze'ye inanmış olan bir mü'min pis olmaz, yalnızca cünüp olur. Ölü de olabilir diri de". Acaba bu husus doğru mudur?

Huzeyfe ve Ebu Hureyre'nin Resulü Hah'tan (as) rivayet ettikeri hadisler­de bu husus yeralmaktadır. Resulullah'a (as), cünüp olan bir mü'minin duru­mu sorulduğunda şöyle buyurdu: "Mü'min kişi pis olmaz". Altı hadis kitabı da bu hadisi Ebu Hureyre'den rivayet etmişlerdir. Ama İmam Buharı, "Kita-bu'l Gusl" bölümünde hadisin nedenlerini açıklamış ve hadisi, başına "sub-hanallah" ibaresinin ilavesiyle rivayet etmiştir. HâkinVin "Sahihinde ise "ö-lü yahut diri" ibaresi geçmektedir. Cünüp kişinin kıllarını yahut tırnaklarını kesip atmasının mekruh (çirkin) oluşu hususunun serî (İslamî) bir kanıtı o-lup olmadığını bilmiyoruz. Resulullah ,(as) Müslüman olan bir kimseye şöyle demiştir: "Küfrün (inkarcılığın) kıllarım kes at ve sünnet ol". Müslüman olan bir başkasına gusletmesini emretmiştir. Bu açıklama iki hususun caiz (helal) oluşuna işarettir. Birincisi, hayızlı kadının taranması ve tırnaklarım kesmesi; i-kincisi, cünüp kimsenin taranması ve traş olması veya tırnaklarını kesmesinin caiz oluşu keyfiyetidir. Allah Azze işleri en doğru bilendir. [183]

 
Abdestte Baş Tamamen Mi Yoksa Kısmen Mi Meshedilir?
 

Abdest alırken başın tamamen mi yoksa kısmen mi meshedileceği husu­sunda alimlerin görüşü farklıdır.

Resulullah'tan (as) bu konuda rivayet olunan hadislerin sahih ve hasen derecelerinde oluşları nedeniyle imamlar başın tamamen meshedilmesi husu­sunda ittifak halindedirler. Aslında Resukıllah'ın (as) abdest alma hususiyetini rivayet edenler, Resululİah'm (as) başının bir kısmını meshettiğine dair hiçbir haber aktarmamalardır. Fakihler de (İslam hukuk bilginleri) böyle bir şey nakletmemişlerdir. Bununla birlikte mesela Kudûrfnin "Muhtasar" adlı eseri­nin başında, O'nun (as) abdest aldığında yalnızca kâkülünü meshettiği husu­su yeralmaktadır. Bu husus, Sahih-i Buharfde yeraian bazı hadislerde de geçmektedir. Mugire b. Şu'be'den şöyle rivayet olunmuştur; "Resulullah (as) Tebük seferinin yapıldığı yılda abdest aldı ve kâkülüne meshetti" . Bazı alim­ler işte bu rivayetler nedeniyle başın yalnızca bir kısmının meshediîerek abdest alınması fikrini benimsemişlerdir. Ebu Hanİfe ve Şafiî'nin mezhebi (fikri, ve uygulaması) böyledir. Bu husus İmam Ahmed ve Malik'İn görüşleri içeri­sinde de gündeme gelir. Bir grup alim ise, "başın tamamı mesh edilmelidir" diyorlar. Bu fikir İmam Malik ve Ahmed'in meşhur olan mezhepleridir. Bu haber de sahihtir. Ama Kur'an-i Kerim'de başın bir kısmının meshediîerek abdest alınacağım gösteren herhangi bir delil yoktur. Allah Tealâ'nm açıkla­ması şöyledir: "Başınızı meshediniz (sıvazlayınız) ve ayaklarınızı da (meshedin veya yıkayın).." Bu ayet, "yüzlerinizi mesbedin, ellerinizi de" ayetinin benzeridir. Her iki ayette de geçen "mesh" sözcüğü ve "bi" e-datt dikkate değerdir. Teyemmüm ayeti, teyemmümün abdestin yerini alma­sını ifade etmekle birlikte kısmen yapılan meshe işaret etmemektedir. Te­yemmüm, toprakla meshetmek demek olduğuna göre toprakla birden fazla mesh tekrarı sözkonusu değildir. Abdest işin aslı, teyemmüm de geçici ola­rak onun yerini alan bir husus olmasına ve mesh işlemi de su ile yapılıp tek­rarın sözkonusu olmasına rağmen nasıl oluyor da teyemmüm ayeti kısmî meshe işaret etmiş oluyor? Düşünebilen hiç kimse böyle bir iddiayı ileri sür­mez.

Bunlar dikkate alınınca diyoruz ki, "ayetteki 'bi-' edatı bütünün bazı parçalarına işaret eder. Zira 'bi-' edatı kısım bildirir" diyen ya da bu ayetin bu nedenle ortak bîr ölçüye İşaret ettiğini iddia eden kimse hem imamlara hem de lisanın yapısına karşı hata işlemiş demektir. Yalnızca bazı ifadeler i-çin kelimelerin başına gelen, fiillerle kullanılarak onları geçişli (müteaddî) yapan ve anlama artı bir değer kazandıran "bi-" edatının fonksiyonunu, "bir gözettir (kaynaktır) ki Allah'ın kullan ondan içerler" ayetinde görebili­riz. Zira Allah Azze, ayetteki "ondan" ifadesini "min-" (-den, -dan) edalıyla değil de "bi-l* (-e, -a, İle) edalıyla vermiştir. Eğer "min-" edalıyla verseydi, bu anlatım, kana kana-doyasıya içmeyi ifade etmezdi. Yani "min-" yalnızca kıs­ma işaret eder, oysa   "bi-"  tamamhk gösterir. En doğrusunu bilen Allah'tır. [184]

 
Yemeğin Bereketindendir
 

İnsanın yemek yemezden önce abdest alması farz kılınmış gerekli bir husus mudur?

Selman Farisî'nin Resulullah'a (as) şöyle dediği rivayet olunmaktadır: "Biz Tevrat'ta, 'yemek yemezden evvel abdest almayı yemeğin bereketi' ola­rak okuduk" deyince Resulullah (as), "yemeklerden önce ve sonra abdest al­mak yemeğin bereketidir" buyurmuştur. En doğruyu bilen Allah'tır. [185]

 
Kıbleye Saygı Göstermek
 

Müslümanların kıbleleri, kalplerinden gelen bir sevgiyi ve gönüllerinin ilgisini gerektirmektedir. Küçük ya da büyük abdest bozarken (tuvalete otu­rurken) önünü yahut arkasını kıble yönüne dönmek helal midir?

Bu hususta "Sahih-i Buhari"de şöyle geçer; Resulullah (as) buyurdu ki:

"Küçük su dökerken ya da büyük abdeste otururken önünüzü (yahut arka­nızı) kıbleye dönmeyiniz. Bu ihtiyaçlarınızı giderirken doğuya yahut batıya dönünüz". Sünen kitaplarında İse Resulullah'tan (as) şöyle nakledilir; Buyur­du ki: "Doğu ile batı arası kıbledir". Bu hitap, Medine'de ve Şam, yarımada ve İrak gibi Mekke'nin güneyinde ya da kuzeyinde ikamet eden kimseler i-çtndir. Oysa Mısır'da oturanların kıbleleri doğu, batı ve kışın gündoğuşunun güneyinde (güney doğuda) yeralır. En iyisini bilen Allah Azze'dir. [186]

 
İslam Ümmetinin Yüzü Ve Ayağı Aktır
 

Ebu Hureyre'den şöyle rivayet olunmuştur; Rcsulullah'm (as) şöyle de­diğini işittim: "Kuşkusuz ki, kıyamet gününde ümmetimden olanlar abdest-ten dolayı yüzleri ve ayaklarında aklık işaretleri olduğu halde toplanırlar. Öyleyse kendi yüz akını artırabilenler artırsınlar".

Bu hadisin lafzı Müslim'e aittir. Hadis Müttefekun aleyhtir. [187]

 
Büyük Abdest Bozduktan Sonra Suyun Bulunmadığı Durumda Sağ Ele Taş Alarak Temizlenmenin Yasaklanması
 

Abdullah b. Ebu Katâde'den, O da babasından rivayet ederek Resulul-lah'ın (as) şöyle söylediğini aktardı: "Küçük su dökerken erkeklik organınızı sağ elinizle tutmayın. Helada büyük abdestten ve küçük su dökmeden sonra sağ elinizle yıkanmayın ve temizlenmeyin. Su içtiğinizde de (içeceğinizi bir dikişte içmeyip soluklanın) nefesinizi kabın içine boşaltmayın". Bu hadisi Müslim rivayet etmiştir. Resulullah (as) bir şey içerken bir dikişte soluksuz iç­mez, iki ya da üç kez ara verir ve bir yudum içtikten sonra ara verdiğinde kabın içine nefes alıp vermezdi. [188]

 
Temizliğe Sağ Taraftan Başlamak
 

Hz. Aİşe'den şöyle rivayet edilmiştir: "Resulullah (as) temizliğe sağ tara­fından başlamaktan, (bineğinden inip veya yerinden kalkıp) yürümek iste­diğinde önce sağ adımını atmaktan ve ayakkabı giydiğinde önce sağını giy­mekten hoşlanırdı". Hadisi Müslim rivayet etmiştir. [189]

 
Tüm Namazları Bir Tek Abdestle Kılmanın Caiz Oluşu
 

Süleyman b. Büreyde'den, O da babasından şöyle rivayet etti: Resulul­lah (as) Mekke'nin fethi günü bir abdestie tüm namazları kıldı ve abdest alır­ken kulak memelerinin üzerine İnen saçlarını da meshetti. Bunun üzerine Hz. Ömer şöyle dedi: "Bugün daha önce yapmadığın bir şey yaptın (yani bunun anlamı ne?)". Resulullah (as) şöyle cevapladı: "Onu bilerek, isteyerek yaptım ya Ömer".

Bu hadis Sahih-i Müslim'de geçmektedir. [190]

 
Abdestle Yıkanan Organlar (Kıyamet Gününde) Abdestin İzi Olarak Beyazdır
 

lbn-i Ebu'l HazinVden şöyle rivayet olunmuştur: Ebu Hureyre'nin arka­sında idim. Abdest alıyor ve elini ta koltuğunun altına kadar yıkıyordu. Ben, "ey Ebu Hurcyre bu abdest de nedir, nasıl abdest alıyorsun?" deyince şöyle dedi- "Ey Ferruhoğulları! Sizler burada mısınız, eğer sizin burada olduğu­nuzu bilseydim bu şekilde abdest almazdım. Dostum Resulullah 'tan (as) şöy­le işittim: Mü'min abdest alırken suyunun ulaştırdığı organlar kıyamet gü­nünde beyazdır (ak-paktır)".

Hadisi Müslim rivayet etmiştir. [191]

 
Durgun Suya Küçük Su Dökmenin Yasaklanması
 

Ebu Hureyre'den şöyle rivayet olunmuştur; Resulullah (as) şöyle buyur­du:  "Hiçbiriniz durgun bir suya küçük su döküp sonra da orada yıkanmasın

Bu hadis Müslim'in Sahihinde geçmektedir. [192]


[149] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 75.

[150] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 75-76.

[151] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 76.

[152] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 76.

[153] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 76.

[154] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 76-77.

[155] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 77.

[156] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 77.

[157] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 77.

[158] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 77-78.

[159] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 78.

[160] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 78.

[161] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 78.

[162] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 78-79.

[163] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 79.

[164] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 79.

[165] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 79-80.

[166] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 80.

[167] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 80.

[168] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 80.

[169] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 81.

[170] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 81.

[171] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 81.

[172] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 81.

[173] Kur'an-i Kerim inmezden önce Yahudiler hayızlı olan kadınla karşılıklı (bir safrada) yemek yemezlerdi. Bu uygulama onların görüşlerini ortadan kaldırmıştır. Ama hayızla, hayız süresi dışında gelen kan arasın-

[174] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 81-82.

[175] Kan ve kocanın birlikte yıkanmaları caizdir. Birbirlerini görseler de. Bu konuda Hz. Aişe'den pek çok hadis rivayet edilmiştir. H/. Aişe şöyle dedi: "Ben ve Resulullah, birlikte, aramızda bulunan bir kaplan su alarak yıkanıyorduk. Ellerimiz kabın içinde karışıyordu. O (as) betiden çabuk davranıyordu, ben de 'ba­na da bırak, bana da bırak' diye bağmyordum, her ikimiz de cünüptük". Bu hadisi Buharı. Müslim ve E-bu Avane "Sahih" adlı kitaplarında rivayet etmişlerdir. Hadisin sözcük dizilişi (siyakı) Müslim'e ve yapılan eklemeler Buhari'ye aittir. Müslim kitabında btı konuyu "Aklu'r Racul Ma'a tmraetihi" başlığı altında topla­mış ve açıklamıştır. Davudi bu hadisi, kişinin kendi hanımının vücuduna (cinsellik organına) bakmasının caiz oluşuna bir kanıt olarak göstermektedir. İbn-i Hibbân İse bunun aksini savunarak, Süleyman b. Mu­sa'dan rivayet olunan hadisi kanıt olarak göstermiştir. Musa'ya, "hanımının cinsellik organına (/ercine) bakan kişi hakkında ne diyorsun?" denildiğinde şöyle dedi: "Ren bunu Ataya sordum, bana, Aişe'yebu-nu sordun mu?' dedi. Ben de bu hadisi hatırladım- Bu hadisin anlamı bu konudaki kanıttır'. Hafızın "Feth" isimli eserinde (1/290) bu hususta söyledikleri şudur: "Biz, 'Hz, Aişe dedi ki' diyerek ona nisbet o-iunan ve 'ben Resulullah 'in (as) avretini

(erkeklik oranını) asla görmedim' İbaresi geçen bu hadisin ge-çirsiz olduğunu kabul ediyor ve bunu kanıtlıyoruz". Taberânî'nin "Sağİr" İsimli eserinde geçen bu hadisi Hafız İbn-i Hacer "e!-Lisan" adlı eserinde yalanlamaktadır. "Sizden biriniz hammıyla ya da cariyesiyle cinsel ilişkide bulunduğunda onların cinsel organlarına (vücutlarına) bakmasın, zira kadının /ercine (cinsel organına) bakmak körlük getirir" hadisi de bu kabildendir. İmam Ebu Hatim ve İbn-i CevzTnin de dedikleri gibi, bu (tip) hadisler uydurma ve Resulullah'a (as) ve ailesine iftiradır. nu sordun mu?' dedi. Ben de bu hadisi hatırladım. Bu hadisin anlamı bu konudaki kamittr". Hafızın "Feth" isimli eserinde (1/290) bu hususta söyledikleri şudur: "Biz, 'Hz. Aişe dedi ki' diyerek ona nisbet o-tunan ve 'ben Resulullah 'm (as) avretini (erkeklik oranım) asla görmedim' ibaresi geçen bu hadisin ge-çirsiz olduğunu kabul ediyor ve bunu kanıtlıyoruz'. Taberânî'nin "Sağir" isimli eserinde geçen bu hadisi Hafız İbn-i Hacer "el-Usan" adlı eserinde yalanlamaktadır. "Sizden biriniz hammıyla ya da cariyesiyle cinsel ilişkide bulunduğunda onların cinsel organlarına (vücutlarına) bakmasın, zira kadının /ercine (cinsel organına) bakmak körlük getirir" hadisi de bu kabildendir. İmam Ebu Hatim ve tbn-1 Cevzî'nin de dedikleri gibi, bu (tip) hadisler uydurma ve Resulullah'a (as) ve ailesine iftiradır.

Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 82.

[176] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 82.

[177] Her evli çiftin birbirlerinin vücutlarına ve her yerlerine, hatta cinsel organlarına bakmaları ve okşamaları helaldir. Kocasının, kadının fercinden (cinsel organından) yararlanması, okşaması, bakması vs. de helaldir. Çünkü cinsel organlar da vücudun bir parçasından başka bir şey değildir. Uu hususta İbn-i Urve el-Ilan-belî'nin "el-Kevaklb" adlı eserine bakılabilir, imam Malik, el-Vâkıdî, İbn-i Sa'd ve başkaları da aynı görüşü Paylaşmaktadırlar.

[178] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 82-84.

[179] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 84-85.

[180] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 85.

[181] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 85.

[182] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 86.

[183] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 86.

[184] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 86-87.

[185] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 87.

[186] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 87-88.

[187] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 88.

[188] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 88.

[189] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 88.

[190] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 88.

[191] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 89.

[192] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 89.


Konu Başlığı: Ynt: Temizlik
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 16 Temmuz 2016, 20:24:38
Esselamu aleykum
Çok güzel ve açık anlatılmış temizlik konusu ...Masallah....Rabbim bu temizlik kurallarına uymayı nasip etsin inşallah....Rabbim gönlümüzü temiz eylesin inşallah....


Konu Başlığı: Ynt: Temizlik
Gönderen: Damla üzerinde 16 Temmuz 2016, 20:27:45
#Esselamu aleykum..Temizlik imandandır..Peygamberimiz sav in de sünnetidir..Rabbim razı olsun..#


Konu Başlığı: Ynt: Temizlik
Gönderen: Ruhane üzerinde 15 Ekim 2016, 17:13:57
Aleykum selam ..Temizliğin hemen hemen her çeşidinin konu alındığı yararlı paylaşım olmuş ..Allah razi olsun ..Emeginize sağlık ..


Konu Başlığı: Ynt: Temizlik
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Ekim 2016, 21:31:45
Aleykumselam.Islam dinin ve ibadetin temeli ruhen ve bedenen temizlikden gelir.Rabbim bizleri temizliğine dikkat eden kullardan eylesin inşallah....