> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Fetavayı Resulullah > Günah nedir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Günah nedir  (Okunma Sayısı 2940 defa)
14 Ekim 2010, 14:40:01
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 14 Ekim 2010, 14:40:01 »



Günah Nedir?


Resulullah'a (as), "günah nedir?" diye soruldu. O (as), "eğer kalbini bir şeyler tırmalıyor ve kazıyorsa onları terket" buyurdu. [33]

 
Birr (İyilik, Hayır, Sevap) Ve Günah
 

Resulullah'a (as), "birrve isnı (günah) nedir?" diye sorulduğunda şöyle cevapladı: "Btrr, kalbin ve nefsin kendisiyle bir doyumsamaya, kanıksamaya (İtminana) ve rahatlığa ulaştığı şeydir, hm (günah) ise kalbi tırmalayan, kö­tü yönde onu etkileyen ve gönülde tereddüt, kararsızlık uyandıran şeydir"[34]

 
Kendinizi Koruyun (Kendinizden Sorumlusunuz)
 

Resulullah'a (as) şöyle soruldu: "Allah Azze'nin 'ey inananlar, siz ken­dinize hakin (kendinizden sorumlusunuz)' ayetinin anlamı nedir?" Resulul-lah (as) şöyle buyurdu: "İnananlar, Allah Azze'nin 'iyiliği emir, kötülüğü yasaklama' kuralına uyarak buyrukları yerine getirip haram ve yasaklardan kaçınan kimselerdir. Hatta önem verilip boyun eğilen bir cimrilik, adım a-dım uyulan boş arzular, etkileyici bir dünya ve her görüş sahibinin kendi görüşleri karşısında gösterdiği şaşkınlığı gördüğün zaman özellikle kendi nefsine dikkat et ve kendi sorumluluğunu bil, diğer insanların işlerini ve hallerini kendilerine bırak".[35]

 
İlaç Kaderden Bîr Bölümdür
 

Resulullah'a (as), "ilaçla tedavi ve büyü hakkında ne diyorsun, bunlar kaderden herhangi bir şeyi değiştirebilirler mi?" diye sorulduğunda, Resulul-lah (as): "Bu da kaderden bir bölümdür (kaderdendir)" dedi. [36]

 
Allah Azze'ye Ortak Koşanların Çocukları
 
Resulullah'a .(as), Allah Azze'ye ortak koşanların çocuklarından küçük yaşta ölenleri hakkında sorulduğunda, Resulullah (as), "Allah onların ne yapmakta ve ne durumda olduklarını en iyi bilendir"diye buyurdu.

Bu açıklama bazı kişilerin bu konudaki zanlarını dektekler mahiyette ol­madığı gibi, Allah Teala'nın, kendi ilmi nedeniyle onların yaptıklarının karşı­lığı olarak çocuklarına bir ceza verdiğinin açıklaması da değildir. Eğer ölmüş olan bu çocuklar yaşamış olsalardı kesin bir cevap verilebilirdi. Ama Allah

Azze onların yapmış olduklarını bilir, bu bilgisi doğrultusunda da yaptıkları­nın karşılığını kıyamet gününde verecektir. Bu işlem yalnızca İlme (bilmeye) dayanmaz. Hadis alimleri, küçük yaşta Ölen müşrik çocuklarının ahirette im­tihan edilecekleri ve Allah Azze'nin buyruk ve yasaklarını gereği gibi ifa e-denlerin cennete, Allah Azze'ye isyan edenlerin de cehenneme'girecekleri konusunda hemfikirdirler. [37]

 
Ehlu'd Dâr Olan Müşrikler
 
İslam ülkesinde oturan (kendilerine ehlu'd Dâr denen) müşrikler İslam ülkesinde evleniyor, hanımları ve çocukları oluyor; bunların hükmü nedir-di­ye sorulunca, Resul (as), "çocukları ve hanımları onlardan birer parçadır" buyurdu. Bu hadis sahihtir. Çocukların ve hanımların onlara ait oluşu, uyruk meselesi İle ilgili dünya işlerine ait kararlardandır ve ahiretteki durum ile bir bağlantısı yoktur. Ahirette bir cezaya uğramak ise bir kanıta dayanmaktadır. Nitekim Allah Azze kesin bir kanıt göstermeden! ve ortaya koymadan hiç kimseye azab etmez. [38]

 
Resuiullah'ın (As), İkinci İnişinde Cebrail'i Görmüş Olması
 
Resul'e (as), "Allah Azze'nin 'hiç kuşkusuz O'nu (Cebrail'i) bir başka i-nişinde de gördü' ayeti hakkında ne diyorsunuz?" diye soruldu. Resul (as): "Bu inen Cebrail (a) idi. O'nu, iki kez hariç yaratıldığı şekliyle hiç görme­dim" buyurdu.

Bu hadisi İmam Müslim kitabına almıştır. [39]

 
"Sen Öleceksin, Onlar Da.."                                                                    
 
Resulullah'a (as), Allah Azze'nin "sen öleceksin onlar da. Sonra kı­yamet gününde Allah Azze'nin huzurunda birbirlerinizden davalaşa-caksımz" ayeti indirildiğinde Resul'e (as), "günahların özelliklerine (karşı­lıklarının ödenmesine) rağmen şu dünyada aramızda olanlar kıyamette de yinelenecek mi?" diye sorulduğunda: Resul (as), "evet, her haklının hakkı kendisine ödeninceye kadar burada olanlar ahirette de aranızda olacaktır" buyurdu.

Bunun üzerine Zübeyr, "Allah'a yemin ederim ki, bu iş gerçekten çok çetin " dedi. [40]

 
Toprak Parçası Mı, Kadın Mı?

 
Resulullah'a (as), "Sehe sözcüğü bir kadının adı mı yoksa bir yer adı mı?" diye sorulunca şöyle cevapladı: "Sebe ne bir kadındır, ne de bir yer adı; Araplardan on kişiye sahip olan bir kimsedir. Bu on adamdan altı ianesi sağ tarafa, yani Yemen taraflarına, diğer dördü ise Şam taraflarına gitmiştir.

Şam taraflarına gidenler Felham, Cüzzanı, Gassan ve Amile kabileleri­ni oluşturdular. Sağ tarafa (Yemen'e) gidenler ise Ezd, Eş'arî, Hımyer, Kinde, Müzbac ve Enmar kabilelerini oluşturdular."

Bunun üzerine birisi şöyle dedi: "Ey Allah'ın Peygamberi 'Enmâr' ne­dir?" Resulullah (as): "Kendilerinden 'Has'am' ve 'Buceyle' kabilelerinin o-luştuğu kesimdir" diye buyurdu. [41]

 
Onlar İçin Dünyada Ve Ahirette Müjdeler Vardır
 
Resulullah'a (as), Allah Azze'nin "dünya ve ahirette onlar için müj­deler vardır" ayetinin anlamı sorulunca şöyle buyurdu: "Buradaki müjde Allah Azze'ye inanan kimselerin gördükleri ya da kendilerine gösterilen sa­dık rüyalardır"[42]

 
Kölelerin Erdemlesi
 
Resulullah'a (as) kölelerin en üstünü (erdemlisi), daha doğrusu hürriyet bahşedilmeye en layık olan köle hakkında sorulunca şöyle buyurdu: "Bizzat ailesinin yanında azad olunmaya en layık ve değeri en yüksek olandır." [43]

 

Hicret Sanadır
 

İmam Ahmed "Sünen" adlı eserinde şöyle aktarıyor: Bir Bedevî Resulul-iah'a (as) şöyle dedi: "Ey Allah'ın Peygamberi nerede olursan ol sana yapı­lan hicreti bana anlat; bu hicret yalnızca bir topluma (ulusa) mı özgüdür, yoksa bilinen bir yere mi yapılır, sen öldüğünde ise durum ne olacak?"

Bedevî sorusunu üç kez yineledi ve sonra oturdu. Resul (as) az bir süre sustuktan sonra şöyle dedi: "Bu soruyu soran kişi nerede?" Bedevî: "İşte bu­radayım" dedi. Resulullah (as): "Hicret; kötülüğün her türünden (fuhşiyat-tan) kaçınman, onlardan uzak katmandır; ister gizli olanı olsun, ister aşi­kâr olanı. Namazı kılman ve zekâtı vermendir. Bunları yaparsan ister bir yerde yerleşik olarak, ister seferde olduğun halde öl, sen (Allah ve Resulüne) hicret eden muhacirlerdensin" buyurdu.

Bir başkası: "Ey Allah'ın Peygamberi, bana cennet- ehlinin giyeceklerin­den haber ver; orada giyecekler yaratılacak mı yoksa dokuma suretiyle mi hazırlanacak?" diye sorunca oradakiler gülüştüler. Bunun üzerine Resulullah (as): "Bilmeyen bir kimsenin bilen birisine sorduğu soruya mı gülüyorsu­nuz?",diye buyurdu. Resulullah (as) bir saat kadar sustuktan sonra, "cennet-tekilerin giyeceklerini soran kişi nerede?" diye sordu. Adam, "buradayım ya Resulullah'' dedi. Resulullah (as), "hayır (cennettekilerin giysileri ne yaratılır ne de orada dokuma suretiyle hazırlanır) aksine cennetteki ürünler onlar nedeniyle üç kez yarılırlar" buyurdu. [44]

 
Ey Harun'un Kardeşi
 
Resulullah'tan (as), Allah Azze'nin "ya Harun'un (kız) kardeşi" ayeti­ni ve İsa ve Musa (a) arasındaki durumları açıklaması istenince, Resulullah (as), "onlar (Yahudiler ve Hrisiiyanlar) kendilerine gönderilen nebileri ve daha önceleri de iyi insanları böyle adlandırıyorlardı"buyurdu. [45]

 
Kıyametin İlk Şartı Nedir?
 
Resulullah'a (as), "kıyametin (kopmasının) ilk koşulu nedir?" diye sorul­duğunda şöyle buyurdu: "Bir ateş (nâr) doğudan batıya insanları toparlar" .

İşte Abdullah İbn-i Selam'ın üç probleminden birisi bu idi. İkincisi, cen­nettekilerin ilk yiyecekleri nedir? Üçüncüsü İse, çocuğun anne ve babasına benzemesinin nedeni idi. Bu nedenleri ortaya atanlar bir takım yalancılardır, Bunlar bu üç roblemi bağımsız bir kitap haline getirdiler ve adına "Abdullah b. Selam'ın Risaleleri" dediler.

Bu üç problem de Buhari'nin Sahihi'nde ye ralmaktad ir. [46]

 
İslam'ın, İmanın Ve İhsanın Temelleri
 
Resulullah'a (as) İslam sorulduğunda, "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammet'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna tanıklık etmek, namazı kıl­mak, zekâtı vermek, oruç tutmak ve Kâbeyi tavaf etmektir" diye cevaplads

İman nedir denildiğinde, "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine ve ölümden sonra dirilmeye inanmandır" buyur...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Günah nedir
« Posted on: 29 Mart 2024, 03:53:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Günah nedir rüya tabiri,Günah nedir mekke canlı, Günah nedir kabe canlı yayın, Günah nedir Üç boyutlu kuran oku Günah nedir kuran ı kerim, Günah nedir peygamber kıssaları,Günah nedir ilitam ders soruları, Günah nedirönlisans arapça,
Logged
14 Ekim 2010, 14:43:54
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #1 : 14 Ekim 2010, 14:43:54 »

hususu vurgulamış­tır. "Allah arş üstünde olmayıp her yerdedir" diyen ve bu husustaki açıklama­ları bir hayli geniş tutan Mutezile (Ehl-i Tevhid ve Adalet-yay.) ekolünün sa­vundukları fikre karşı bir kanıtı da Sünnet alimlerinden bir topluluk bu hadis içerisinde bulmuştur. [114]

 
Evet, Rabbımız Da Güler
 

Acaba Rabbımız olan Allah Azze güler mi? Allah Subhanehu ve Tealâ bir ayetinde kendisi için, "O'nun benzeri (gibisi) olacak hiçbir şey yoktur" dedi­ği halde mi (Rabbımız da güler diyebileceğiz)? Öyleyse Rabbımız olan  Allah Azze Nelere Gülmektedir?

Bu husustaki "gülme" hadisleri Resulullah'tan (as) mütevatir olarak riva­yet olunmuştur. İmamlar bu hadisleri rivayet etmişlerdir. îmam Malik de ki­tabı "el-Muvattâ"da bu hadisi Ebu Hureyre'den rivayet ederek almıştır. Ebu Hureyre'den şöyle rivayet olunmuştur: Resulullah (as) şöyle buyurdu: "Allah Azze iki kişiye güler: Birisi bir başkasını öldürür, ama her ikisi de cennete gi­rerler; öldürülen Allah yolunda savaşa girmiş ve bu savaşta şehid olmuştur. Bu Müslûmanı öldüren katil de daha sonra Müslüman olarak Allah Azze uğrunda savaşa girmiş ve bu savaşta şehid edilmiştir."

Bu hadisi "Sahih" sahibi olanlar İmam Malik'ten ve diğer ravilerden riva­yet etmişlerdir, mesela Süfyan es-Sevrî Ebu Zünnâd'dan rivayet etmiştir.

Hadis imamları Buhari ve Müslim, bu hadisin ve Ebu Hureyre'nin hadi­sinin bir benzeri olan bir parça rivayet etmişlerdir.

Ebu Said et-Tavîl'in meşhur hadisinde ise şöyle geçmektedir: "Kişi Allah Azze'ye o kadar çok yalvarır dua eder ki, Allah Azze artık ona güler ve 'hadi gir cennete' der". [115]

Bu hadisi, Müslümanlar arasında çok iyi tanınan Said b. el-Müseyyeb, E-bu Hureyre'den rivayet etmiştir. Said'in haricinde de bu hadisi rivayet eden­ler olduğu gibi Said'den de Zührî ve arkadaşları rivayet etmiştir. Bu hadiste şu ibare de yeraîmaktadır; "Allah Azze onlara daha önce tanıdıkları şekil­den bir başka şekilde gelir de O 'nu tanıyamazlar ve 'senden Allah 'a sığınırız, burası bizim mekânımız, bizi buraya Rabbımız getirdi, biz O'nu gördüğü­müzde tanırız' derler. Bunun üzerine Allah Azze kendisini tanıdıkları suret­te (şekilde) gelir ve onlar da Allah Azze'yi tanırlar." Bu hadis, Buharî ve Müslim'in Sahih'lerinde, İmamu'l Müslimîn Leys b. Sa'd'ın rivayetinden alan Ebu Saîd'den bir başka nakil yoluyla ve bu hadisleri rivayet etmediği sanılan başka kimselerden de rivayet edilmiştir. Bu rivayetlerde daha büyük ve daha beliğ ifadeler vardır. Mesela, "başlarını kaldırıyorlar ve daha önceleri suretinin (şeklinin) ilk kez değiştiğini görüyorlar" ifadesiyle, "îş/erCin zor­luğu) dizboyunu aşar" ve "Cebbar (olan Allah) şöyle der.- 'Şefaatim kaldı' bunun üzerine ateşten bir tutam (bir avuç) alır ve milletleri çıkarır; derileri ve etleri soyulmuş bir haldedirler" ifadeleri yeralmaktadır.

Yine İmam Malik Ebu Zünnâd'dan, O'nun A'vec'den, O'nun da Ebu Hu-reyre'den rivayet ettikleri hadiste Resulullah (as) şöyle buyurmuştur: "Allah Azze yaratmaya karar verdiğinde kendi katında arşının üzerine 'rahmetim gazabımı geçmiştir' diye yazmıştır".

Bu hadisi bu senet zinciriyle ve bir başkasıyla Buharı gibi sahih kitap sahipleri kitaplarına almışlardır, [116]

 
Amellerin En İçten Ve Doğru Olanı
 

İşlenen ameller ve bunların kabul edilmeleri arasında büyük farklılıklar vardır. Zira Allah Azze, kendisinden gerçekten korkan, buyruk ve yasaklarını gözeten muttakîlerden başka hiç kimsenin amelini kabul etmez.[117] Amelleri bütün içtenlikleriyle yalnızca Allah Azze'nin zâtı için olan ve Muhammedi sünnete dosdoğru uyan muttakîler kimlerdir?

Yalnızca çokça ictihad yapmış olmak bir üstünlük değildir. Üstünlük, iş­lerinde ve sözlerinde doğruluk ve hidayet üzere olmaktır. Mesela hadiste şöyle geçmektedir: "(Gelişigüzel) icatlar yaparak ictihad edenlerin Allah'tan uzaklaşmaktan başka hiçbir kârları olamaz." Nebî (as) Haricîler hakkında şöyle buyurmuştur[118]: "Sizden bazılarınız onlarla olup kıldığı namazı, tut-tuğu orucu ve okuduğunu (öğrendiğini tebliğ ettiğini) alçaltır, değersizleşti-rir. Onlar Kur'an-t Kerim'i okhrlar ama okudukları onların gırtlaklarından aşağıya (yani kalplerine) gitmez, böylece onlar da okun hedefi delip gittiği gibi İslam 'dan çıkar giderler".

Kıble ehlinden (Müslümanlardan) olup da bid'atçı olanlar pek çoktur. Bunlar, Râfızîler, Kaderciler, Cehmciler ve diğerleridir. Bunların ictihad açısın­dan, gerek ilimde (teoride) gerekse pratikte ehİ-i sünnetle pek ilişkileri oldu­ğu söylenemez. Ehl-İ Kitap ve müşriklerden pek çoğu için de durum bundan farklı değildir. Ama burada (bir anlamda ictihadla) amaçlanan güzelliktir. Me­sela Fadl b. İyâd, Allah Azze'nin, "hanginizin daha iyi (en güzel) amel yaptığını deneyelim diye..." ayeti konusunda yaptığı açıklamalarda, "(et­melin en güzeli ve en iyisi), en samimisi ve en doğru olanıdır" demiştir. O'na, "ey Ali'nin babası, en doğrusu ve en samimisi ne demektir?" denildi­ğinde şöyle demiştir: "amel, içten, samimi, halis olup da doğru olmazsa kabul edilesi değildir. Kabul edilmesi için hem halis (katıksız, içten ve samimi) olmalı hem de doğru (sevab) olmalıdır. Halis (içten, samimi, katıksız) 'Allah için olmak' demektir. Sevab (doğru, hak, gerçek) 'sünnete uymak' demektir".

"Ey Allah'ım! Bize, bizi sana asi olanlardan ayıran "Allah korkusu"nu, cennetine ulaştıracak olan "Allah'a itaat'% dünyanın belalarını küçümsete-cek olan (görünmeze -gaybe- inançtaki) "kesin bilme"yi ve iman gücünü ver. Bize verdiğin kulak, göz ve güç gibi nimetlerin ömürlerini uzun et, bu ni­metlere içimizden mirasçılar getir. Bize zulmedenden hakkımızı, intikamı­mızı al, bize düşmanlık edene karşı bize yardım et, belamızı kendi dinimiz içerisinden verme, dünyayı en büyük uğraşımız haline getirme, dünyalık bir şeyler elde etmeyi tek amacımız haline dönüştürme, ilmimizi dünya ile sınır­lı hale dönüştürme ve senden korkmayan ve bize rahmet etmeyen kimseleri günahlarımızdan dolayı başımıza bela etme."

Bu hadisi el-Hâkim, Tirmizî ve îbn-i Ömer'den rivayet etmiştir. [119]

 
Beni Sırat Üstünde Arayın
 

Enes, Resulultah'tan (as) kendisine şefaat etmesini istedi. Resulullah (as) O'na şöyle dedi: "Evet, sana şefaat edeceğim," JLnes, "peki kıyamet gününde seni nerede arayayım?" dedi. Resulullah (as), "beni, ilk arayacağın yer olan Sırat'ta bulacaksın" dedi. Ben şöyle dedim: "Ya seni sıratta butamazsam? Resulullah (as): "O zaman mizanda (ölçü tartı yerinde) olurum" dedi. Ben, "ya seni mizanda da bulamazsam?" diye sordum. Şöyle dedi: "O zaman da Kevser Havz'tnda olurum. Kıyamet gününde bu üç yerde yanılmam (yani mutlaka bu üç yerin birisinde olurum)".

Bu hadisi imam Ahmed rivayet etmiştir. [120]

 
Onu Bağla Sonra Tevekkül Et
 

Bir adam Resulullah'a (as) şöyle dedi: "Ey Allah'ın elçisi!Devemi saldım ve sonra da tevekkül ettim". Resulullah (as), "hayır, önce onu bağla, sonra tevekkül et" buyurdu.

Bu hadisi îbn-i Hibban ve Tirmizî rivayet etmiştir. [121]

 
Dilini Allah'ın Zikriyle Yumuşak Tut
 

Adamın biri Resulullah'a (as) gelerek şöyle sordu; "İslam'ınyasaları ba­na çok geliyor. Bana sıkıca tutunacağım bir şeyi vasiyet eder misin?" Resulul­lah (as), "dilini Allah Azze'nin zikriyle yumuşak ve ıslak tut. Allah'ı sürekli buyurdu.[122]

 
Allah Azze'ye İtaat Etmeyene İtaat Edilmez
 

Muaz b. Cebel Resulullah'a (as) şöyle sordu: "Ey Allah'ın elçisi!Başımı­za senin sünnetine uymayan ve senin takibettiğin yolu (İslam'ı) izlemeyen kimseler gelip bizleri yönettiklerinde onlara karşı nasıl bir tutum izleyelim? Onlara karşı nasıl davranmamızı emredersin? Bu husustaki görüşün nedir?" Resulullah (as), "Allah Azze'ye itaat etmeyen (O'nun buyruk ve yasaklarını gözetmeyen) hiç kimseye itaat edilmez" buyurdu.

Bu hadisi îmam Ahrned rivayed etmiştir. [123]

 
Bir Şeyi (Bilmeyerek) Yaptığına Emin Olmakla Birlikte Yaptığı Şeyden Hoşlanmayan Kişinin Hatası Hariç
 

Haccâc b. llât ResuluUah'a (as) şöyle dedi: "Benim iCfekke'de malım ve orada yaşayan ailem var. Onların yanına gitmek istiyorum, ama burada yerleştim kaldım. (Haccâc burada "senden birşey istiyorum" diyecek yerde istemeyerek) Bu nedenle sana sövmek istiyorum ya da senden bir şeyler al­mak istiyorum, bu husustaki görüşün nedir? Ne diyorsun" Resulullah (as) O'nu azarlamak yerine istemeden böyle bir ifade kullandığını düşünerek di­lediği gibi konuşmasına ve istediği şeyi söylemesine izin verdi.

Bu hadisi îmam Ahmet rivayet etmiştir,
                                         .

Bu hadiste anlatılanlar şu hususa işaret etmektedir: Resulullah (as), bir kimsenin, yanlış konuştuğu halde sözünü kesmeden ve sözünü tekrar ettir­meden konuşmasına izin veriyorsa bu demektir ki, ya sözü söyleyen kişi o anda kullandığı sözcüklerin o cümledeki anlamlarını kasdetmemiştir veya sö­zünün anlamını bilmeden konuşmuştur yahut da sarfettiği sözleri asıl anlam­ları dışında kullanmıştır; bu nedenle de, yanlış söylemiş olmasına rağmen sö­zü tekrarlatılmamıştır (yani ona büyük bir tolerans...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

14 Ekim 2010, 14:45:43
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« Yanıtla #2 : 14 Ekim 2010, 14:45:43 »



Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 66-67.

[137] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 67.

[138] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 67.

[139] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 68.

[140] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 68.

[141] "Ey Allahım! ibrahim'e ve O'nun -tüm- ailesine mağfiret ettiğin gibi Muhammed'e ve O'nun -tüm- ailesi­ne mağfiret et. Çünkü sen hamîd ve meddsln.

"Ey Allahım! İbrahim'e ve O'nun -tüm- ailesine bereket verdiğin, onları mübarek kıldığın gibi Muham­med'e ve O'nun tüm ailesine bereket ver, onlan mübarek kıl. Çünkü sen hamîd (övgüye layık) mecîdCşan şeref sahibi yöce)sin-çev.

[142] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 68.

[143] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 68-69.

[144] Sıla-İ Rahm, akrabalık (yakınlık ve hısımlık) sahibi kimselerin ziyaret edilmesidir.

[145] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 69-70.

[146] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 70.

[147] Dr. Seyyid el-Cemili, Fetava-yı Resulullah, Şura yayınları: 70-71.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

15 Ekim 2016, 21:42:09
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 15 Ekim 2016, 21:42:09 »

Aleykumselam.Rabbim bizleri onun yasakladigi ve haram kildigi davranislardan uzak duran ve onun rahmetine kavusan kullardan olalim inşallah....
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes