> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Evliyaların Hayatı > Kadı Muhammed Zahid
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kadı Muhammed Zahid  (Okunma Sayısı 398 defa)
27 Mayıs 2009, 21:34:28
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 27 Mayıs 2009, 21:34:28 »



Türkistan'da yetişen büyük velîlerden. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak saâdete kavuşmaları için çalışan ve Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlim ve velîlerin on dokuzuncusudur. İsmi, Muhammed bin Burhâneddîn'dir. Annesi Silsile-i aliyye büyüklerinden Yâkûb-i Çerhî hazretlerinin kızıdır. Zâhid ve Kâdı lakaplarıyla ve Semerkandî nisbesiyle bilinir. Semerkantlı olup, doğum târihi bilinmemektedir. 1530 (H.936) senesinde Semerkand'a bağlı Hisar'ın Vahş köyünde vefât etti. Kabri oradadır.

Asîl ve ilim ehli bir âileye mensûb olan Muhammed Zâhid, küçük yaştan îtibâren ilim öğrendi.Temel dînî bilgileri öğrendikten sonra tasavvufa yöneldi. Nefsini ıslah edebilmek için çok gayretler sarf etti. Nefsin istediklerini yapmamak, istemediklerini yapmak sûretiyle Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaya çalıştı. 1478 veya 1480 senesinde büyük velî Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine talebe oldu.

Muhammed Zâhid, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin hizmetine girdi. On iki sene müddetle onun kalplere şifâ olan sohbetlerinde bulunup, velîlik derecelerinde yükseldi.HocasıYâkûb-i Çerhî hazretlerinin torunu olan Muhammed Zâhid'e daha çok îtinâ ve iltifât gösteren Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri onu tam olarak yetiştirdi. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak husûsunda hilâfet verdi. İlimdeki yüksek derecesi sebebiyle Kâdı, dünyâdan yüz çevirmesi sebebiyle Zâhid lakaplarıyla anılanMuhammed Zâhid hazretleri, asrındaki âlimlerin en büyüklerinden ve evliyânın yükseklerindendi. Tasavvuf ilminde ve hallerinde mütehassıs ve ilâhî sırların gizliliklerine vâkıftı. Hocasının gönüllere şifâ olan sohbetlerini dinleyip yazdı.Hocasından dinlediklerini Mesmûât-ı Mevlânâ Kâdı Muhammed Zâhid adlı eserinde topladı. Farsça yazdığı bu eser, 155 varak olup, İstanbul SüleymâniyeKütüphânesinde vardır. Evliyâ zâtların hayatlarını, sözlerini, güzel hal ve kerâmetlerini de Silsiletü'l-Ârifîn adlı eserinde topladı.

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri kendisinden sonra vazîfesini yerine getirmekle Kâdı Muhammed Zâhid hazretlerini vazîfelendirdi. Vefâtına yakın talebelerini ve akrabâsını yanlarına çağırıp; "Bizim topluluğumuzdan her fert fakirlik veya zenginlikten birini seçer." Kâdı Muhammed Zâhid'e dönüp; "Sen hangisini seçerdin söyle?" buyurdu. Kâdı Muhammed Zâhid hazretleri; "Benim seçeceğim, sizin münâsip göreceğinizdir." dedi. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri hesaplarını tutan vazîfeliye emredip; "Mevlânâ Muhammed'e dört bin altın verin. O fakirliği seçmiştir. Bu parayı yanındaki fakirlerin ve dervişlerin ihtiyaçları için kullansın." buyurdu.

Kâdı Muhammed Zâhid hocası Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin vefâtından sonra Taşkent'e giderek insanlara hak yolu anlattı. Taşkent, Özbek Muhammed Şeybek Han tarafından alınıncaya kadar burada kaldı. 1503 senesinde Buhârâ'ya gitti. Muhammed Şeybek Hanın kardeşi Mahmûd Sultandan îtibar gördü. Ona hocalık yaptı. 1510 senesinde Özbek kuvvetlerinin Eshâb-ı kirâm düşmanı Safevî hükümdârı Şah İsmâil tarafından Merv'den çıkarılması üzerine Buhârâ'dan ayrılarak Andican ve Aksi'ye gitti. Fergana'ya giderek Haydar Mirzâ Devle'yi sık sık ziyâret etti. Genç yaşta olan Haydar Mirzâ, Kâdı Muhammed Zâhid hazretlerine talebe olup ondan istifâde etti. Gittiği yerlerde İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatıp pekçok talebe yetiştirdi.

Sohbetlerinde hocası Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin buyurduklarını nakleder ve velîlerin hayatlarını anlatırdı. Bir sohbeti sırasında buyurdu ki:

Dervişlik, yalnız bir yere çekilip oturmak, gökte uçmak, dağda ve mağarada bulunmak değildir. Dervişlik; gönlü, mâsivâdan, yâni Allahü teâlâdan başka herşeyden çevirmektir.

Dünyâya düşkün olmayanlarla, âhiret adamlarıyla oturmak, berâber bulunmak, çok tesirli ve faydalıdır. Önce tesiri anlaşılmasa bile, doğan bir çocuğun her gün yavaş yavaş büyüdüğü gibi, insan yavaş yavaş dünyâya düşkün olmaktan kurtulur.

İbn-i Abbâs radıyallahü anhümâ; "Hâlbuki sen (Ey Resûlüm) onların içindeyken Allah onlara azab verecek değildi. İstigfâr ettikleri hâlde de Allah onlara azâb edecek değil." (Enfal sûresi: 33) meâlindeki âyet-i kerîmeyi tefsîr ederken şöyle buyurmuştur: "İslâmiyetin mevcûd olması, Resûlullah'ın mevcûd olması mesâbesindedir. Nasıl ki Resûlullah hayattayken azap kaldırılmış, insanlara azap gelmemişse, İslâmiyetin bir yerde mevcûd olması ve İslâmiyete uymak sebebiyle de azap kalkar. İstigfâr etmek sebebiyle de azap inmez. İstigfâr, azâbın gelmesine mâni olur. Bir yandan Allahü teâlânın emirlerine uymayıp, bir yandan da, "Estagfirullah, Estagfirullah" demek, istigfâr değildir. İstigfârın mânâsı; Allahü teâlânın emirlerine uymak, yasak ettiği şeylerden sakınmaktır. Allahü teâlânın rahmetine ve magfiretine yol açacak sebeplere yapışmak lâzımdır. Zulüm ve isyân gibi işleri yapmaktan sakınmalıdır."

Velîlerin hallerini ve üstünlüklerini anlatırken buyurdu ki:

Zünnûn-i Mısrî hazretleri şöyle buyurmuştur: "Tasavvuf yolunda, cenâb-ı Hakk'ın dostlarından, sevgili kullarından bâzıları o hâle gelmiştir ki, eğer bir büyük zât onlara Allahü teâlânın muhabbetinden, azamet ve celâli ile ilgili sözler söylerse, muhabbetleri sebebiyle can verecek hâle gelirler."

Ömrünü İslâm dîninin emir ve yasaklarını öğrenmek, öğretmek ve insanların dünyâ ve âhirette saâdete kavuşmaları için sarfeden Kâdı Muhammed Zâhid hazretleri birçok talebe yetiştirdi. Silsile-i aliyye büyüklerindenDerviş Muhammed hazretleri onun yetiştirdiği âlim ve velîlerdendir. 1530 (H.936) senesinde vefât eden Kâdı Muhammed Zâhid hazretleri Semerkand'a bağlı Hisar'ın Vahş köyünde defnedildi. Kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir. Kâdı Muhammed Zâhid hazretlerinin kız kardeşinin oğlu olan Mevlânâ Derviş Muhammed hazretleri onun vazîfesini yürüttü ve yolunu devâm ettirdi.

Kalbdeki  Muhabbet

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine talebe olması şöyle oldu: Memleketi olan Semerkand'da kalıp ilim tahsîl ettikten sonra daha fazla ilim öğrenmek için Şeyh Nîmetullah adında bir ilim talebesiyle Semerkand'dan Hirat'a gitmek üzere yola çıktı. Şadman köyüne vardıkları zaman havanın sıcak olması sebebiyle orada bir müddet kaldılar. Onlar buradayken, köye Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri teşrif ettiler. Bir ikindi vakti Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin ziyâretine gittiler. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri ona; "Sen nerelisin?" diye sorunca, Muhammed Zâhid; "Semerkandlıyım." dedi. Daha sonra Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri sohbete başladı. Çok güzel konuşuyordu. Konuşması sırasında Muhammed Zâhid'in kalbinden ve hâtırından geçenleri bir bir saydı. Hirat'a gitmek üzere yola çıkışının sebebini söyledi. Bunun üzerine Muhammed Zâhid'in kalbine Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine karşı sevgi ve bağlılık hisleri kuvvetlendi. Kalbi ona tutuldu. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri ona; "Eğer maksadın ilim öğrenmekse o iş burada daha kolaydır." buyurdu. Fakat Muhammed Zâhid'in Hirat'a gitme arzusu devâm ediyordu. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri onun kalbinden geçen bu düşünceyi de keşf edip yanına doğru yaklaştı ve; "Hirat'a gitmekten maksadınız nedir? Söyle bana ilim mi öğrenmek, yoksa tasavvufta mı yetişmek istiyorsunuz?" buyurdu. Muhammed Zâhid,Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin heybetinden dehşete kapıldı ve sustu. Yanındaki yol arkadaşı; "Onun asıl maksadı Hirat'a gidip tasavvuf yoluna girmektir. İlim öğrenmeye gidiyorum demesi bu maksadını gizlemek içindir." diye cevap verdi. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri tebessüm etti ve; "Eğer böyle ise çok iyi ve güzeldir." buyurdu. Sonra alıp bahçesine götürdü. İnsanların gözünden kayboluncaya kadar birlikte yürüdüler. Sonra durup Muhammed Zâhid'in elini tuttu. Elini tutar tutmaz kendinde büyük değişiklik hisseden Muhammed Zâhid bayıldı. Ayıldığı zaman Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri; "Herhalde sen benim yazımı okuyabilirsin." buyurdu. Cebinden bir kâğıt çıkarıp okuduktan sonra katladı ve Muhammed Zâhid'e verdi. Bu kâğıtta şöyle yazılıydı: "Bunu iyi muhâfaza et. Bunda ibâdetin hakîkati, itâat, huşû ve Allahü teâlânın azameti karşısında insanın âcizliği yazılıdır. Bu saâdet Allahü teâlânın muhabbetiyle ve onun resûlü Seyyidü'l-evvelîn vel-âhirîne tâbi olmakla ele geçer. Bunun için din ilimlerine vâris olan âlimlerin sohbetlerinde bulun. Onlardan faydalı ilim öğren. Tâ ki Resûlullah efendimize tâbi olmak sûretiyle mârifet-i ilâhiyyeye kavuşasın. Kötü din adamlarından uzak dur. Çünkü onlar dîni dünyâ malı toplamak ve makâma, mevkiye kavuşmak için âlet ederler. Helâl haram ayırmadan bulduğunu yiyen ve dîne uygun olmayan işler yapan câhil ve sapık tarîkatçılardan uzak dur. Yine Ehl-i sünnet îtikâdına uymayan sapık kimselerden de uzak ol." Mektubu verdikten sonra Fâtiha-i şerîfe okudu. Muhammed Zâhid'e Hirat'a gitmek üzere izin verdi.Mevlânâ Sa'düddîn Kaşgârî'ye vermesi için bir de mektup verdi. MektuptaMuhammed Zâhid'e yardımcı olunması ve korunması yazılıydı. Bu hareketleri gören MuhammedZâhid'in kalbini Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerine karşı muhabbet ve bağlılık kapladı. Fakat bir türlü Hirat'a gitme azminden de vaz geçemedi. Mektubu alıp yola çıktı. Yolda ilerledikçe bindiği hayvan yavaşladı. Bu sebepleMuhammed Zâhid yol almaktan âciz kaldı. Buhârâ'ya 36 km kadar mesâfe kaldığı sırada Muhammed Zâhid şiddetli bir göz ağrısına tutuldu. Günlerce orada kaldı. İyileşince yola çıktı. Bu sefer de Humma hastalığına tutuldu. O zaman eğer yola devâm ederse helâk olacağını anladı. Gitmekten vaz geçti. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin huzûruna dönüp sohbet ve hizmetinde bulunmaya karar verdi. Geri döndü.Taşkent'e vardığı zaman kitapları ile binek hayvanını bir arkadaşına emânet bıraktı. Bu sırada Taşkent'te bulunan bir şeyhin talebelerinden biriyle karşılaştı. Ona; "Gel berâberce senin hocanı ziyârete gidelim." dedi. O kimse Muhammed Zâhid'e; "Binek hayvanın ve kitapların nerede?" diye sorunca; "Bir arkadaşıma emânet bıraktım." dedi. O kimse; "Git onları getir. Benim eve bırak s...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kadı Muhammed Zahid
« Posted on: 19 Nisan 2024, 20:14:50 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kadı Muhammed Zahid rüya tabiri,Kadı Muhammed Zahid mekke canlı, Kadı Muhammed Zahid kabe canlı yayın, Kadı Muhammed Zahid Üç boyutlu kuran oku Kadı Muhammed Zahid kuran ı kerim, Kadı Muhammed Zahid peygamber kıssaları,Kadı Muhammed Zahid ilitam ders soruları, Kadı Muhammed Zahidönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes