> Forum > ๑۩۞۩๑ İslamda Bayanlar Dünyası (Tıbbi & İlmi Konular) ๑۩۞۩๑ > Müslüman Bayanlar ve İslami ilimler > Müslüman Bayanlar için Özel Haller > Hayız
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayız  (Okunma Sayısı 1735 defa)
06 Mart 2009, 23:19:58
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 06 Mart 2009, 23:19:58 »



Kadının rahiminden belli günlerde kan gelmesi, doğum veya hastalık söz konusu olmaksızın, belli yaşlardaki kadının rahminden belli günlerde gelen kanı ifade eden bir fıkıh terimi.

Türkçede "hayız" yerine, âdet, aybaşı, kirlilik, ay hali ve namazsızlık gibi kelimeler de kullanılır. Bir kadının cinsel organından üç türlü kan gelebilir.
a) Hayız kanı. Sağlıklı kadından belli yaşlar arasında gelir.
b) Özür (istihaza) kanı. Kadın hastalığı olanlarda görülür.
c) Lohusalık (nifâs) kanı. Doğumdan sonra belirli bir süre gelen kandır.

Âdet görme, yani hayız, kadını erkekten ayıran özelliklerden birisidir. O, anormal ve çirkin bir olay değil, normal ve kadının yaratılışının gereği olan doğal bir olaydır. İslâm'ın çıkış sırasında câhiliye devri Arapları âdetli kadına arkadan, Hıristiyanlar önden ilişkide bulunurlardı. Yahudiler ve Mecusîler ise, böyle bir kadından uzak durular, hatta temizlendikten sonra da bir hafta süreyle onlarla bir arada kalmazlar, birlikte yiyip, içmezlerdi.


İslâm, kadına rûhî ve fizyolojik sıkıntı veren ve onu küçük düşüren bu alışkanlıkları yasaklayarak koruyucu bazı hükümler getirdi. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Ey Muhammed, sana kadınların hayız halinden sorarlar. De ki: O, kadına eziyet veren bir haldir. Hayız halindeyken kadınlardan uzaklaşın ve temizleninceye kadar da onlara yaklaşmayın.
Temizlendikten sonra onlara Allah'ın emrettiği yerden yaklaşın" (Bakara;2/222).
Hadiste ise şöyle buyurulur:
"Bu hayız, Allah'ın Âdem (a.s)'in kızlarına yazdığı bir şeydir" 
Âdet gören kadından tamamen uzak mı kalınacağını soranlara Allah elçisi şu cevabı vermiştir:
"Cinsel ilişki dışındaki şeyler, normal zamanlardaki gibi yapılabilir".

Kur'ân da, âdetten "pislik" olarak değil, "eziyet" olarak söz edilmiş, bununla, sıkıntıda bulunan hayızlı kadın korunmak istenmiştir. Diğer yandan Hz. Peygamberin eşleriyle dizkapağı ve göbek arası dışındaki normal ilişkilerini sürdürdüğü bilinmektedir.
Âdetli kadının temiz olmayan yönü sadece âdet kanıdır. Onun tükrüğü ve teri pis değildir. Pişirdiği yenir ve yemek artığı da temizdir. Hz. Âişe'den şöyle dediği nakledilmektedir:
"Allah elçisinin isteği üzerine, ben adetli iken kucağıma yaslanır, Kur'ân okurdu"
"Adetli iken, kemikli eti ısırır, sonra O'na verirdim. Alır ve benim ısırdığım yerden ısırırdı. Yine âdetli iken su içtiğim kabı O'na verirdim, alır ve ağzını benim ağzımı koyduğum yere koyar ve içerdi"


Kadın, âdet görmeye yaklaşık dokuz yaşlarında başlar ve ellibeş yaşına kadar devam eder. Bu yaşların dışında cinsel organdan gelecek kan "özür kanı" sayılır. Âdet gören kadın artık namaz, oruç, hac gibi bütün şer'î emir ve yasaklara muhatab olur. Erkek çocuğun ihtilâm olması da aynı sonuçları doğurur. Âdet veya ihtilâm gecikirse, çoğunluk İslâm hukukçularına göre onbeş yaşın bitmesiyle her iki cins erginlik çağına girmiş sayılır.

Âdet görmenin üst sınırı için açık bir âyet veya hadis bulunmadığından İslâm hukukçuları tecrübeye dayanarak değişik yaşlar belirlemişlerdir. Ebû Hanîfe'ye göre elli beş yaş olan bu sınır, Mâlikilere göre, yetmiş, Hanbelîlere göre ise, elli yaştır. Şâfiîler âdetin devam edebileceği süreye bir üst sınırlama getirmemiştir, bu hâlin ömür boyu sürebileceğini, ancak çoğunlukla altmış iki yaşında sona erdiğini belirtmekle yetinmişlerdir. Bununla birlikte Hanefilere göre, nâdir de olsa elli beş yaşından sonra gelen kan, koyu kırmızı veya siyah renkte ise adet kanıdır.

Günümüz tıp bilimine göre, âdet; kadının ilk âdet kanaması (menarche) ile başlayıp, âdetten kesilene kadar (menepouse) her ay belirli süre devam eden kanamadır. Bu; âdet kanaması, aybaşı, kirlenme, meneses, regl gibi' kelimelerle de ifade edilir. Türkiye'de ilk âdet görme yaşı 12-14 yaşlarıdır. Daha erken de görülebilir. En erken görme yaşı dokuz olarak kabul edilir. Âdetten kesilme yaşı ise kırkbeş ellidir. Ancak en son altmış yaşına kadar devam edebilir.

Âdetin başlama, bitme ve düzenine etki yapan faktörler şunlardır: Şiddetli geçen hastalıklar, kronik (müzmin) hastalıklar, iklim ve çevre değişiklikleri, korku ve heyecan, aşırı bedensel faaliyet, dengesiz zayıflama rejimleri, aşırı gebe kalma isteği veya gebe kalma korkusu.

Âdet kanaması; rahmin en iç tabakası olan endometriumun 27-28 gün süreyle, hormonların etkisi altında gelişip, dördüncü hafta sonunda hormonların kandan çekilmesiyle, bu gelişen tabakanın bozulup dökülmesi olayıdır. Âdet kanı, genellikle kadını hamile olmadığının belirtisidir. Âdet kanının içinde bol miktarda doku artığı vardır. Akyuvarlar bakımından oldukça zengindir. Âdet kanında pıhtılaşma olmaz. İçinde bir takım enzim ve kimyasal maddelerin miktarı artmıştır. Genel olarak 3-5 gün devam eder, 28 gün arayla yenilenir. Akan kan yaklaşık 100 gram kadardır. Bu sulu kana; üreme yollarındaki akıntılar, bu yolun iç zarlarının döküntüleri ve yabancı mikroplar karıştığı için ağır bir koku verir. Bu yüzden kadının özellikle âdet günlerinde temizliğine dikkat etmesi gereklidir.

Hanefî ve Hanbelîlere göre gebe kadın âdet görmez: Zira Evtâs'ta esir edilen kadınlar için Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Savaş esirlerinden hiç bir gebe kadınla, doğuma kadar gebe olmayanlarla da hayız görünceye kadar cinsel temasta bulunulmasın"
Âdet hâlindeki eşini boşadığı zaman Allah elçisi onun hakkında şöyle buyurdu:
"Eşini temiz olduğu günlerde veya gebe iken boşasın" 
Mâlikîler ve son dönemdeki fetvasına göre imâm Şâfiî ise gebe kadının da bazan âdet görebileceğini kabul ederler. Onlar, âdetten söz eden âyetin mutlak anlamı ile, âdetîn kadının fıtratından olduğunu bildiren bazı haberlere dayanırlar.

Hanefilere göre, hayızın en kısa süresi üç gün üç gecedir. Bundan azı özür kanı sayılır. "Ortası beş gün, en uzun sûresi ise on gün on gecedir. On günü geçen kanamalar özür sayılır. Dayandıkları delil şu hadistir:
"Bekâr veya dul kadın için en kısa hayız süresi üç gün, en uzun süresi ise on gündür" Şâfiî ve Hanbelilere göre, en kısa süre bir gün, bir gece, en uzun süresi ise, altı veya yedi gündür. Mâlikiler, en az süre için bir sınır belirlemezken, en uzun süreyi kadının durumuna göre otuz güne kadar çıkarırlar .

Lohusalığın en kısa süresi için bir sınırlama yoktur. En uzun süresi Hanefi ve Hanbelîlere göre kırk gündür. Bundan sonra lohusa kadından gelecek kan özür kanı sayılır.

Âdet gören kadının bu hâli, doğum yapan kadının da lohusalık hali sona erince gusül abdesti alması gerekir (el-Bakara, 2/222)


Kaynak: Şamil İslam Ansiklopedisi

 



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayız
« Posted on: 29 Mart 2024, 17:27:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayız rüya tabiri,Hayız mekke canlı, Hayız kabe canlı yayın, Hayız Üç boyutlu kuran oku Hayız kuran ı kerim, Hayız peygamber kıssaları,Hayız ilitam ders soruları, Hayızönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes