๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Dinler Tarihi => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 02 Kasım 2010, 02:20:17



Konu Başlığı: Katolik Ve Ortodoks Kiliselerin Ayrılması (Skizma)
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 02 Kasım 2010, 02:20:17
13- Katolik Ve Ortodoks Kiliselerin Ayrılması (Skizma)


Skizma (ayrılma) deyimi, iki Hıristiyan grup arasında temelde doktrine dayanmayan bir bölünmeye işaret eder. Doğu ve Batı Kiliseleri arasındaki ayrılık yüzyıllar boyunca süren bir gelişmenin ürünüdür. Roma Kilisesi, Hıristiyan kiliselerinin birlikte hareket eden dünya piskoposları tarafından yürütülmesi ve piskoposlar topluluğuna Roma piskoposu olan Papa'mn başkanlık etmesi gerektiğini savunuyordu. Özellikle Romanın ilk imparatorluk merkezi olması sebebiyle Piskoposunun da diğer eyalet piskoposlarından önde olması gerektiği kanaatında idi. İstanbul Kiliselerinin kanaatına göre ise, Hıristiyanlığın 5 eski merkezi, Kudüs, Antakya, Roma, İskenderiye ve İstanbul eşit yetkiye sahipti. Kilisede yetki konusundaki bu görüş farkına rağmen 9. yüzyıla kadar kısmi bir birlik sürdü. İstanbul Patriği Fotius zamanında ilk geçici ayrılık meydana geldi. Daha sonraki yüzyıllarda Kiliseler kâh barıştılar, kâh ayrıldılar. İstanbul ve Roma arasındaki kesin kopma 1054 yılında oldu. Dil, kültür ve halkların karakterleri bakımından Doğu ve Batı birbirinden ayrıldı. Papalar Avrupa'da otoritelerini sürdürürken, krallar taçlarını onların ellerinden giyerlerken ve yine onların elleriyle vaftiz olurlarken, Bizans'taki gelişmeler başka yönde oldu. Burada Hükümdarlar kiliseye hükmettiler. Patrik, kralın bir nevi saray piskoposu oldu. Kralların hareketlerini tenkit edemezlerdi. Yalnız onları alkışlamak ve dua etmek zorunda idiler. Roma'da ise, dünyaya nüfuz etmek Kilise'nin bir özelliği olmuştur. Böylece, değişik görünüşte İki Kilise gelişmiş ve bugüne kadar devam etmiştir.

Doğu kilisesindeki pek çok husus Roma'dan eskidir. İnançları IV-IX. yüzyıllar arasındaki konsil kararlarına bağlı kalarak, fazla bir değişiklik göstermemiştir. Bu muhafazakarlık kendisine “Ortodoks” unvanına hak kazandırmıştır. Ortodoks kilisesinde dindarlık, Tanrı'nın dünyaya yakınlığını simgeleyen külttür. Kim bu kültü, nizamına uygun yerine getirirse Ortodoks sayılır. 726 yılında Bizans'ta çıkan aziz resimlerinin takdisi hakkındaki kavgalar, Doğu ve Batının arasındaki uçurumu daha da derinleştirmiştir. İkonalar, Tanrısal suretlerin ve hadiselerin vahiy edilen resimleri olarak kabul edilmiş, bunlara ibadet ve saygı tavsiye edilmiştir. Mesih'in, meleklerin ve azizlerin ikonalarıyla süslü kilise iç duvarları, mihrabı salondan ayırmıştır. 1054 yılında patrik hakları konusunda ortaya çıkan anlaşmazlık ise, iki Kilisenin birbirinden tamamen ayrılmasına sebep olmuştur.

İnanç bakımından “Credo” yani iman düsturunda yer alan filiogue (“ve Oğlun”) sözcüğünden dolayı, bir farklılık da girmiştir. Katolikler ve Protestanlar bu deyimi kullanmakla, Kutsal Ruh'un, birlikte hareket eden Pederden ve Oğuldan geldiğine işaret ederler. Ortodokslar ise, ilk ifade şekli uyarınca, Kutsal Ruh'un Tanrı'dan geldiğine inanır ve bu deyimi kullanmazlar.