Züleyhanın yanışı mezardan kalkışı ibretlik

Hayatımızda baş örtüsünün ne derece önemli olduğunu maalesef bir çok arkadaşımız bilmiyor… Bu konuda anlatmak istediğim bir hikaye var …(anlatacağım bu olay adapazarı’nda yaşanmış bir olay)

Kısa bir süre önce cehaletten hattini aşacak biçimde örtüsüz ve uygunsuz biçimde gezen züleyha kardeşimiz günün birinde kendisine hakkı ve doğru yolu gösteren bir arkadaşı aracılığıyla içtenlikle tesettüre girer.

Bunun üzerine züleyhanın annesi kızının kapanarak gerileyeceğini düşünerek kızının açılması konusunda sıkı baskılar yapar. Bu baskılara dayanamayan kız örtüsünü tekrar çıkarır. Annesi kızını süsler .düğün yerine getirir.çok güzel olan züleyha erkeklerin kollarında dans etmeye başlar.silahlar patlatılıyor gecenin geç saatlerine dek züleyha kendinden geçmiş birşekilde herkesle dans ediyor.düğünde atılan bir kurşunun sekmesi sonucu züleyha nın bşına isabet ediyor.oracıkta yereserilen züleyha hayatını kaybediyor

Züleyhanın ölümünden 3 gün geçmiştir. 3 gün sonra sabah ezanında züleyha annesinin kapısına dayanır. Haykıran bir sesle “anne aç kapıyı ben geldim” diye defalarca seslenir annesine. Mahalle halkı, annesi ve babası bu ürperten sesle uyanırlar.babası kapıya yaklaşıp kızım sen misin diye seslenir kızına. Züleyha haykıran bir ses tonuyla: “baba aç kapıyı ne olur ben geldim” der. ama anne ve baba korku içinde kapıyı açmaya korkarlar. Kapıyı açmadıkları için bir süre sonra züleyha gerisin geriye döner.

Bunun üzerine annesi ve babası korku içinde bu durumu yakınlarına anlatır. Yakınlarıda büyük alimlere hocalara giderek durumu anlatırlar. Herkes şaşkınlık ve dehşet içindedir. Anne ve babası korkularından eve yalnız gitmek istemezler. Bunun üzerine büyük alim ve hocalar aralarında anlaşarak anne ve babasının da ısrarlarıyla eve gidip beraber beklemeye karar verirler.

Züleyha ise ertesi sabah aynı saatte kapıyı vurmaya ve haykıran sesle “anne kapıyı aç ben geldim” diye bağırmaya başlar. Sesleri duyan alim ve hocalar korku ve panik içindedirler. “ne yapalım ne edelim” derken züleyhanın babası cesaretlenerek kapıya yanaşır. Ve “kızım züleyha sen misin” der. Züleyha ise “evet baba ne olur aç kapıyı ben geldim, annemi görüp gideceğim” diye haykırarak bağırmaya devam eder. Bunun üzerine züleyha’nın annesi korkudan evin en dip köşesine gidip saklanır. Alim ve hocalar kapıyı açma kararı alırlar. Ve kapı açılmıştır.

Kız içeri girmesiyle evin içini inanılmaz bir sıcaklık kaplamıştır. Kızın saçları yanmış, kolları omuzlarına kadar, bacakları baldırlarına, boğazı göğsüne kadar yanmıştır, yüzü simsiyah, gözleri alevler içindedir. Ayakları bastığı halıyı bile yakıp geçmektedir. Züleyha yolunu şaşırmadan direkt annesinin bulunduğu odaya doğru ilerler ve kapıyı kırarak annesinin bulunduğu odaya girer. Annesine haykıran bir sesle: “anne yaktın beni açılmamı isteyerek yaktın beni, şimdi ise ben seni yakacağım” diye annesine sarılır. Züleyha annesine sarılmasıyla annesinin yere düşmesi bir olmuştur. Apar topar annesini hastaneye götürürler . annesinin vücudu kızının değdiği her yeri yanmıştır. Anne her ne kadar ayılsa da her kalkışta aynı şokla tekrar bayılıyordur . kız ise evin odasında hala ateşler içindedir.olayın üzerinden 40 gün geçmiştir. kız aynı yerde aynı vaziyette 40 gün kalmıştır.41. gün ise sabaha karşı kız kaybolur. Kızın olduğu yere dokunanlar; kızın yığıldığı yerin hala sıcak olduğunu söylüyorlardır.

Bu olaydan sonra haber Türkiye’nin dört bir köşesine yayılmıştır. Türkiye’nin çeşitli illerinden olayın gerçekliğini gözleriyle görmek isteyenler olay mahaline gelirler. Bu arada kızın arkadaşı bu durumu fırsat bilerek bu insanlara gerçeği anlatmak için yüksekçe bir yere çıkar ve anlatmaya başlar:

“ey Müslüman din kardeşlerim burada yaşanan olay ’ın bizlere bir işaretidir, hak gün yakındır,  teala bize apaçık deliller göndermiş olmasına rağmen hala şaşkınlık içindesiniz, bu dünyaya ölmek üzere gönderildiniz ve tekrar döneceğiniz yer yine  teala’nın huzurudur.”der ve ashabı keyfi anlatarak ölüm ve dirilişin hak olduğunu insanlara anlatır.

Daha sonra yerinden hayranlık ve şaşkın bakışlar içerisinde ayrılır.bu olay gerçektir .dini yayın yapan radyolarda çok kez sohbeti anlatılmıştır.sohbet asetleri mevcuttur.



Evet kardeşlerim şimdi soruyorum: bu dünyada kapanarak havanın sıcaklığından yanmak mı? daha iyi, yoksa öldükten sonra kabirde ateşler içerisinde yanmak

alıntıdır
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın

Tabi ki de bu dünyada sıcakta yanmak.. Bu dünyanın sıcağı ne ki ... Bizler yanlışı bildiğimiz halde yanlış yapmayalım inşallah. Rabbim hepimize kalpten kapanmayı nasip etsin.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın

Esselamü aleykum; daha önce hiç duymamıştım...gerçek olup olmadığı hakkında da bir şey düşünemiyorum..GERÇİ  burası bizim için önem  arzetmiyor zaten...
bu ibtetlik kıssadan ziyadesiyle hisse almalıyız...güzel bir paylaşımsdı.Mevlam razı olsun....

son cümleniz yaktı içimiz,ürktüm:Evet kardeşlerim şimdi soruyorum: bu dünyada kapanarak havanın sıcaklığından yanmak mı? daha iyi, yoksa öldükten sonra kabirde ateşler içerisinde yanmak

Rabbim bu dehşetli azabtan hepimizi muhafaza eylesin...şu dünya ateşi ne ki...güneş bie cehennemin aateşinden Mevlamıza sığınıyoken nasıl dayanılır o yakıp kavuran sıcağa....
şu an birine milyonları versem şu ekmek pişirilen fırınlar var ya sokup çıkarıyorlar içeri ekmeği hemen pişiyor....ya sana milyonları vereceğim ama bir kez oraya gireceksin desem giren bir babayiğit çıkar mı acaba?tahminimce çıkmaz...çünkü akıll olan böyle bir delilik yapmaz...
ya peki saniyeliğine bie dayanamıyosun da ebediyen nasıl yanacaksın ...  Rabbinin emirlerini yapmak çok mu zor...değil
ama nefsimize ağır geliyor dimi...acaba ahite olan inancımız mı eksik... değilse şu üç günlük dünya için  ebedi bir ateşte yanmak akıl karı mı???
Mevlam bizleri hidayete erdirsin...cehennemin dehşetinden muhafa eylesin..MİN
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın