๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Dini makale ve yazılar => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Mayıs 2010, 14:00:00



Konu Başlığı: Sabret ki seni yükselteyim
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Mayıs 2010, 14:00:00
"Sabret ki seni yükselteyim!"



Sabır; emirleri yapmakta, yasaklardan sakınmakta, başa gelen bela ve musibetlere tahammül etmek, katlanmak demektir. Sabır; yüzü ekşitmeden başa gelen dert ve musibeti, yudum yudum içine sindirebilmektir. Cüneyd-i Bağdadi hazretleri; “Sabır, yüzü ekşitmeden, acıyı yudum yudum içine sindirmektir” buyurmuştur.

Es-Sabur; Allahü teâlânın Esma-i hüsnasından yani güzel isimlerindendir. Her şeyi vakti gelince yaratan, bu hususta acele etmeyen, kendisine şirk, ortak koşan ve başka günahları işleyerek isyan edenleri, cezalandırmaya kadir iken, ceza vermekte acele etmeyen anlamındadır. Yusuf Nebhani hazretleri; “Güneş doğduktan sonra yüz kere es-Sabur ism-i şerifini söyleyen kimse, belalardan kurtulur” buyurmuştur.

Başa gelen sıkıntılara, sebeplere yapıştıktan sonra, sabretmelidir. Bağırıp çağırarak isyan etmek, belayı, sıkıntıyı gidermez hatta günah olur. İmam-ı Rabbani hazretleri, bir talebesine hitaben; “İnsanların üzmelerine dayanmak lazımdır. Akrabanın incitmelerine sabretmekten başka yapılacak şey yoktur. Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine emir olarak, Ahkaf suresinde; (Peygamberlerden Ulül’azm olanların sabrettikleri gibi Sen de sabret! Onlara azab verilmesi için dua etmekte acele eyleme!) mealindeki âyet-i kerimeyi gönderdi” buyurmuştur.

Abdülkadir Geylani hazretleri de bir sevdiğine hitaben buyuruyor ki:
“Halinizden şikayette bulunmayın. Sabredin, feryat etmeyin. Doğruluk üzere devam edin ve ümitli olun. Allahü teâlâya, rızası için yapılan sabırlar, asla karşılıksız kalmaz. Onun için sabrediniz, mutlaka bu sabrın mükafatını görürsünüz. Ömrü boyunca kahraman lakabıyla meşhur olan bir kimse, bu lakabı, bir anlık cesareti neticesinde kazanmıştır. Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde Bekara suresinin yüz elli üçüncü âyet-i kerimesinde mealen; (Şüphesiz ki Allah, sabredenlerle beraberdir) buyuruyor.”

Sabır, insanı neticeye götüren çok kıymetli bir vasıtadır. Abdullah Mürteiş hazretleri; “Bütün işlerin neticesinin sıhhatli ve faydalı olabilmesi için iki şart vardır: Sabır ve ihlas” buyurmuştur.

Sabır, sadece gelen belalara, sıkıntılara katlanmak değil, Allahü teâlânın takdirine itiraz etmemek demektir. Ahmed-i Bedevi hazretleri; “Sabır, Allahü teâlânın hükmüne rıza göstermektir. Onun hükmüne rıza göstermek ve emrine teslim olmak demek, nimete kavuştuğunda sevinip ferahlık duyduğu gibi, musibet ve sıkıntı geldiğinde de aynı sevinç ve ferahlığı duyabilmek demektir” buyuruyor.

Bir insandan gelen zararı önlemeyip buna sabretmek, tevekküldür ve iyidir. Sure-i Ahzabda; (Kafirlerin ve münafıkların zararlarına, işkencelerine karşılıkta bulunma! Ben onların cezasını veririm. Onlardan korunmak, kurtulmak için Allahü teâlâya tevekkül et!) mealindeki âyet-i kerime bunu bildirmektedir.

Eyyub aleyhisselam, Şam civarında yaşayan İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Onları Allahü teâlâya iman etmeye ve ibadete çağırdı. Kendisine yedi kişi iman etti. Malı ve serveti çok olan Eyyub aleyhisselam, Allahü teâlâya çok şükrederdi. Allahü teâlâ onu imtihan etmeyi diledi. Mallarını, çeşitli vesilelerle elinden aldı. Çocukları bir zelzelede vefat etti. Şeytanın vesvesesine karşılık, şükür, sabır ve metanetinden hiçbir şey eksilmedi. Daha çok sabır ve şükretmeye başladı. Allahü teâlâ onun bedenine hastalık vererek imtihan etti. Eyyub aleyhisselamın hastalığı gün geçtikçe şiddetlendi. Bütün yakınları ve dostları onu terk etti. Hanımı onu şehrin dışına çıkararak hizmetine devam etti. Eyyub aleyhisselam, hastalığına rağmen, gelip geçen insanlara Allahü teâlâyı hatırlatarak sabır ve şükrü tavsiye etti. Yedi yıl dert ve bela içinde kaldığı halde, halinden hiç şikayet etmedi. Sabrı, darb-ı mesel oldu. Allahü teâlâ onu tekrar sağlığına kavuşturdu. Hastalıktan kurtulduğu gecenin seherinde ah edip ağladığında, sebebi soruldu; “Her gece seher vaktinde; ‘Ey bizim hastamız, nasılsınız?’ diyen sesi artık duymaz oldum. Onun için ağlıyorum” buyurdu. Malları kendisine yeniden ihsan edildi. Vefat eden çocukları kadar çocuğu oldu. Resulullah efendimize Eyyub aleyhisselamla ilgili sual edildiğinde ağladılar ve buyurdular ki:
(Allahü teâlâya yemin ederim ki, Eyyub aleyhisselam beladan inlemedi, sızlanmadı. Ayakta namaz kılmak istedi. Duramadı düştü. Hizmette kusur görünce; “Bana gerçekten hastalık isabet etti” dedi.)

Netice olarak Allahü teâlânın, bir hadis-i kudside buyurduğu gibi:
(Ey insanoğlu, sabret, alçak gönüllü ol ki, seni yükselteyim. Af dile ki, seni affedeyim! Benden iste, sana vereyim. Sadaka ver malını, yakınlarınla ilgilen, ömrünü bereketlendireyim. Benden sıhhat ve afiyet iste ki seni sıhhatli kılayım.)

ALINTI


Konu Başlığı: Ynt: Sabret ki seni yükselteyim
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 12 Mayıs 2010, 21:58:19
Rabbim sabredenlerden eylesin.
Ne güzel paylaşımlar böyle kardeşim MaşaAllah
Allah razı olsun...