> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Diğer Yazılar > Türk romanında memurların panoraması
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Türk romanında memurların panoraması  (Okunma Sayısı 957 defa)
15 Temmuz 2012, 15:04:50
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 15 Temmuz 2012, 15:04:50 »



Türk romanında memurların panoraması
Yakup ÖZTÜRK • 74. Sayı / DİĞER YAZILAR


Türk modernleşmesinin omurgasını oluşturan Tanzimat devrinden bu yana devletin kademelerinde olan değişiklikler, Osmanlı Devleti’nin altı asırlık tarihindeki değişikliklerden çok daha fazladır. Tanzimat’ın ilânıyla yeniden yapılanan devlet kademeleri, I. Meşrutiyet’in ilânıyla başka bir yöne, II. Meşrutiyet’in ilânıyla bambaşka bir yöne doğru akmıştır. Bu değişiklikler, devletin kurumlarından ve bürokrasisinden başlayarak ilerlemiştir. Devlet kademesi ve ona tâbi olan memur kesimi, siyasal hayatımızda önemli kararlara ya imza atmışlar ya da uygulayıcısı olmuşlardır. Devletin fizikî yapısındaki sık değişiklikler, devletin bürokratı ve memurunu da ayrıca önemli kılmıştır. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında baştan şekillenen devlet yapısının birincil tanıkları olan memur ve bürokratların dikkatle değerlendirilmesi, bu dönemler hakkında daha sağlıklı bilgi almanın bir yolu olarak görülebilir.

Tanzimat’la birlikte edebiyatımızdaki yerini alan roman, ilk döneminde çok başarılı örnekler veremese de, edebiyatçıların çevresine daha duyarlı olmasını sağlamıştır. Bu sebeple dönemin sosyal, kültürel, siyasal ve hatta ekonomik yapısını Türk romanı üzerinden takip etmek mümkündür. Tıpkı bunun gibi, memurlar ve bürokratlar da Tanzimat romanından 1950’lere kadar romanımızda yoğun bir biçimde işlenmiştir. Yeniden yapılanan bir devletin memuru ve bürokratı hakkında sağlıklı tespitler barındıran edebî eserlere müracaat etmek, bizim, devlet kademelerindeki hâlin durumunu içeriden gözlemlememize imkân verir. Bu yazı vesilesiyle biz de Tanzimat’tan, çok partili hayata geçtiğimiz 1950’lere kadar yayımlanmış belli romanlara yansıyan memur ve bürokrat portrelerine yer vereceğiz. Bunu yaparken de Dr. Levent Ali Çanaklı’nın konu hakkındaki henüz yayımlanmış eserine atıfta bulunacağız.

Memuriyetin romana konu oluş süreci

Memur, halk ile devlet arasındaki bir köprü. İki kesim arasındaki geçişi sağlayan kişi. Memurun, romanımızda sıklıkla söz konusu edilmesinin belli sebepleri var. Bunun en önemli sebebi Çanaklı tarafından şöyle vurgulanıyor: “Devlet dairelerindeki en basit günlük işlerden devletlerarası anlaşmalara, iktisat politikalarının belirlenip uygulanmasından kanunların hazırlanmasına kadar her taraftan hayatımızı kuşatan bürokrasi, bu yönüyle romancının göz ardı edemeyeceği kadar önemli bir malzeme kaynağıdır.” Tüm bu önemli kavşak noktalarında bulunan memurun hayatını kaleme almak, aslında devletin hayatını kaleme almaktır. Romancı da, bu hassas noktayı yakalayıp hemen her romanında memura yer verir. Romancıların bunu istemesinin yanında, biyografilerinde memuriyetin büyük bir pay tutması da dikkate değer. Ele alınan dönemde yetişen yazarların kahir ekseriyeti memuriyette bulunmuş isimler. Halid Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah’ındaki memuriyet hayatının canlı sahnelerinin, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu romanının, bu yazarların hayatlarından devlet kapısında çalışmış olmalarının tesirini kaldırarak değerlendirilmesi yetersiz kalır. Romanımızda, memurların sıkça söz konusu edilmesinin sebeplerinden birinin de, devletin ticari gücündeki zayıflamasıyla doğrudan bağlantısı var. Birbiri ardına gelen büyük savaşlar ve yenilgiler, şartları çok ağır olan antlaşmalar, yabancı tüccarların ülke içerisindeki özgür ticaret sahaları, Türk toplumunun ticaret yaparak geçimini sağlamasını zorlaştırmıştı. “Devlet kapısı”nda iş bulmak her kesimden insanın arzusu hâline gelmişti. Bu sebepten dolayı, toplumun sosyolojik bir analizini yapmak için memurun romana girmesi kaçınılmazdı.

Bir olumsuz figür olarak “memur”
Memurların, romanın karakter kadrosunda bu denli önemli yer tutmasına rağmen, onlar ekseriyetle olumsuz bir figür olarak ele alınmışlardır. Çünkü o dönem toplumunda, devlet kademelerinde görev alan kişilerin işlerini bihakkın yapmadıkları görüşü hâkimdir. Bu durum, memurların kötü gidişattan istifade eden kişiler olarak algılanmasını neden oluyordu. Ancak, ters açıdan baktığımızda da, bu durum memurların günah keçisi ilân edilmelerine de sebep olmuştur. Refik Hâlid Karay’ın “Şeftali Bahçeleri” adlı hikâyesi hemen burada akla gelebilir. Karay, devletin çiftliği hâline gelmiş bir devlet dairesindeki memurların ihanete varan hâllerini anlatır bu hikâyede. Roman üzerinde gittiğimizde de, Mizancı Murad Bey, Turfanda mı Yoksa Turfa mı adlı romanında devlet kurumlarından uzun uzadıya söz eder. Memurların, romanlarda olumsuz bir biçimde anlatılması birtakım başlıklar altında olur.

Devlet dairesinde esas olan mesai saatidir. Bozulma, memurların çalışma saatlerindeki düzensizliklerinden başlar. Romanlarımızın birçoğunda bu saatlere riayet etmeyen memurlara yer verilir. Kuşkusuz, kazanılan paranın hakkını teslim etmeyen memur, kendisine ettiği ihanetin yanında koca bir toplumun hakkına girme vebalini de üzerine almıştır. Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, İntibah, Eylül, Efruz Bey, İçimizdeki Şeytan adlı romanlarda biz bu türden memurlarla karşılaşırız. Yeşil Gece gibi romanlarda ise, bunlara ilaveten meslekî sorumluluklarını yerine getirmeyen memurlar vardır. Makamının gücünü kullanarak suçluları aklayan, düşman işgalinde memleketi terk eden memurlar bu sınıf altında değerlendirilir.

İltimas da romanımızda memuru tahlil ederken sıkça bahsedilen hususlardan biri. Romanlarda layık olmayanların, belli mevkilere getirilmesi yoğun bir biçimde işlenir. Peyami Safa Mahşer’de, Mithat Cemal Kuntay Üç İstanbul’da bu durumu ayrıntılarıyla ele alır. Rüşvet ve yolsuzluk da maalesef memurları ele alırken başköşede işlenmiştir. Çanaklı, üst düzey memurlardan, veznedarlara kadar her kademede rüşvetin yaygın olduğunu tespit ediyor. Çamlıca’daki Eniştemiz, Panorama I-II, Yakılacak Kitap, Kiralık Konak gibi romanlarda bu duruma yer verilir. Rüşvet ve yolsuzluğun toplumu ve devleti bir kurdun ağacı içeriden bitirmesi gibi nasıl felakete sürüklediğini bu romanlar üzerinden takip etmemiz mümkün. Memurları haklı çıkarmasa da, onları buna mecbur eden durum, maddi darlık içinde olmalarıdır. Bundan çok daha içler acısı olan ise, memurların ihtiyaçları olmadığı hâlde daha fazla para kazanma hırsından dolayı rüşvete ve yolsuzluğa zemin hazırlamalarıdır.

Kabaca “kırtasiyecilik” olarak isimlendirilen “bürokratik şekilcilik” de romanlarımıza eleştirel bir unsur olarak girmiştir. Sinekli Bakkal, Üç Kızın Hikâyesi, İçimizdeki Şeytan adlı romanlarda bu kıyasıya eleştirilir. Levent Ali Çanaklı, kırtasiyeciliği ele alan en önemli roman olarak Reşat Nuri Güntekin’in Değirmen adlı romanını verir. Romanlarda sınıflandırılan memurların ayrı bir kesimi de ahlâki çöküntü içerisindedirler. Gayrimeşru ilişkilerde bulunan memurlar yoğun bir biçimde işlenir. Üstelik bu memurlar her kademeden olabilmektedir. Vurun Kahpeye, Sözde Kızlar, Kuyucaklı Yusuf gibi romanlar bu mesele üzerinden okunabilir. Ahlâki bozukluklar sadece gayrimeşru ilişkiler üzerinden seyretmez. Aynı şekilde beslemeleri döven memurlar, ailesini sefil bırakarak işretlere para kaptıran memur babalar... Tüm bunlara rağmen baskın olan ahlâksızlık “cinsî ahlâksızlık”tır.

Osmanlı’da Batılılaşma yüksek memur zümresi arasında baş gösterdiği için, alafranga tip romanımızda memurlar üzerinden yürür. Züppe tipleri eleştirmek için memurlar ele alınır.

Türk romanında “ideal memur” profili

Romanımızda, örnek alınabilecek, meslekî sorumluluklarını bilen memurlara çok az yer verildiğini görürüz. Felâtun Beyle Râkım Efendi, Şık, Denizin Çağırışı gibi romanlarda ideal memurlara tesadüf edebiliriz. Bu memurların da birtakım genel özellikleri vardır. İlk başta hepsi çok iyi eğitim almışlardır. Devlete hizmette kusursuz olmayı dilerler ve vatanperverdirler.

Geleneğe bağlı kişilikleriyle öne çıkan memurlar da romanımızda yer alır. Geleneğe ayak uyduramamış, Doğu ile Batı arasına sıkışmış, genellikle yaşlı olan memurlardır bunlar. Kiralık Konak’ta Yakup Kadri, Naim Efendi karakteriyle bu açmazda kalan tiplere yer verir. Memur, ilk dönem romanlarımızda ve Cumhuriyet döneminde maddi sıkıntılar yaşayan insan topluluklarını imliyordu. Geçim derdi, ailelerin yok olmasına, dağılmasına bile sebebiyet verebiliyordu. Yaprak Dökümü, Acımak, Kuyucaklı Yusuf bu türden romanlardır. Birtakım romanlarda da memurların içinde bulunduğu maddi yoksunluk konu edilir. Sınıf Arkadaşları romanında, öğrencilerin getirdiği yiyeceklere yutkunarak bakan öğretmen, kuşkusuz en trajik olanıdır.

Devletin dokunulmazlığı
Son olarak romanlarda hiçbir şekilde devletin varlığına dair bir tartışmaya yer verilmediği söylenebilir. Çanaklı, bunu devletin “kerim devlet” düşüncesine dayandırır ki haklıdır. Türk toplumu için devlet daima, veren, koruyan, kollayan bir yapıdadır. Romanlarımızda, devletin varlık meselesi bu sebepten dolayı söz konusu bile edilmez. Gerçekte de, ilk dönem romanlarımızda herhangi bir konu hakkında felsefî veya düşünsel bir bütünlük ya yüzeysel bir biçimde verilmiş ya da hiç değinilmemiştir.

Türk romanında, memurların ahvalini kısaca derledik. Ancak, şu gerçek hiçbir zaman göz ardı edilmemeli: Edebî eserler daima siyasal konjonktüre paralel bir yapı arz eder. Romancılar da, çoğu zaman devlet ideolojisine iman etmiş kişiler olarak, bir karalamanın vasıtası olarak memurları kullanmışlardır. Reşat Nuri Güntekin’de memurları değerlendirirken, Güntekin’in siyasal yapıyla olan bağını göz ardı etmememiz gerekir. Her zaman bu türden meseleler çapraz okumalara tâbi tutulmalıdır. Elbette memurlar söz konusu romanların yazıldığı dönemlerde içler açısı hâller sergilemişlerdir. Bu tarihî bir gerçek fakat memur hakkında yorum yaparken yazarın ideolojisini ıskalamamak gerekir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Türk romanında memurların panoraması
« Posted on: 20 Nisan 2024, 14:13:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Türk romanında memurların panoraması rüya tabiri,Türk romanında memurların panoraması mekke canlı, Türk romanında memurların panoraması kabe canlı yayın, Türk romanında memurların panoraması Üç boyutlu kuran oku Türk romanında memurların panoraması kuran ı kerim, Türk romanında memurların panoraması peygamber kıssaları,Türk romanında memurların panoraması ilitam ders soruları, Türk romanında memurların panoramasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes