๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ => Diğer Yazılar => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 09 Ağustos 2015, 19:55:34



Konu Başlığı: İkinci kez gidilemeyen evler
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 09 Ağustos 2015, 19:55:34

İKİNCİ KEZ GİDİLEMEYEN EVLER

Ümmühan ATAK

Ağustos 2015 119.SAYI


Kapı açılmadan evvel hani gergin bir bekleyiş olur ya. İşte o gerginlikle ziline bastığım evin kapısının açılmasını bekledik. İçeriden, “Şşştt... Açıyorum hadi...” gibi yüksek fısıltılar geliyordu. Gülümsetti tabii ama gerginlik geçmedi. İlk kez adım atacağımız bu evde nasıl karşılanacağımız ve nasıl “kalabileceğimiz” üzerine düşünmek, sesleri gelen çocukların sevinçle karışık heyecanlarına tanık olmamızın önündeydi. Açıldı açılacak derken, en uslu ifadelerimizi takındık ve nihayet kapı açıldı! Kapı önü selamlaşmasından sonra önce oğlumu, ayakkabılarını çıkarıp içeri yolladım. Ardından kendim de bir adım attım ki... O da ne! Ayağım müthiş bir acıyla kendini hissettirdi. Üzerine bastığım bu minik sert şey her ne ise daha ilk adımda bana bu ev hakkında büyük bir bilgi taşıyor olmalıydı. Eğilip baktım ve evet, yanılmamıştım; bu ev tam anlamıyla “yaşanan” bir evdi ve kesinlikle ben bu eve defalarca misafir olabilirdim!
 
KELİMENİN TAM ANLAMIYLA HOŞ BULMUŞTUK

Üzerine bastığım şey bir lego parçasıydı. Bu; evde çocukların rahatça hareket edebildiği, orayı burayı oyun oynarken dağıtabildiği anlamına geliyordu. Bu minik “dağınıklık” bana düpedüz “Buyur şöyle geç sen, çocuk saatlerce kafasına göre takılır, hiç merak etme” diyordu. Bana bu evdeki çocukların özgürlüğünden, salona girmelerinin yasak olmadığından, makas da kullanabildiklerinden bahsediyordu. Yetmezmiş gibi koltukların yaylarına dikkat etmem gerektiğini de söylüyordu ki bunun gerekçesi olarak, evin çocuklarının koltuk tepelerinde zıplamasını gösteriyordu. Gerginliğim birden geçti, ev birden ısındı, ev sahibinin gülümsemesi yüreğimin üzerinde bir meltem gibi esti... Kelimenin tam anlamıyla hoş bulmuştuk.
Çünkü itiraf edin, bazı evlerde çocuğunuzun haşarılık etmesine ne kadar engel olmaya çalışırsanız çalışın sizi yetersiz bulan ve bunu hissettiren biri vardır. Siz çocuğunuz daha yeni yeni yürümeye başlayalı beri zaten fazlasıyla yorgun ve bitkinsinizdir. Çünkü sürekli çocuğunuzun kendine ve çevresine zarar vermesinden korkuyorsunuzdur. Düştü düşecek derken, oturmayı bile unutmuşsunuzdur ve misafirliğe gittiğinizde bu kaygılar kat kat artıyordur. Ne yediğiniz böreğin ne içtiğiniz çayın tadını alamazken bir de bakarsınız ki telaşınıza telaş katan bir başkası daha vardır: ev sahibi! “Yok yahu istediği gibi gezsin, yabancı mı bu ev” deyip çocuğun arkasından, “kıpırdattığı” her şeyi yerine yerleştirmeye çalışan bir ev sahibi. “Hiç önemli değil” dediği kırlentlerden biri azıcık yerinden oynadı diye kaşla göz arası gider kırlenti düzeltir. “Bizim çocuklar da çok hareketli” derken zaten mesajını net olarak vermiş de olur: “Amma zor çocuğun var yahu!”
Dilinde sürekli hoşgörü olan bu ev hanımlarıyla çocuğunuzun kısa da olsa baş başa kalmasına gönlünüz razı olmaz. Çünkü yaşça biraz daha büyük olan çocuğunuza mutfakta ev sahibinin sert bakışlarla, “Ağzını peçeteye sil” diyeceğini hissediyorsunuzdur. Bunu anlamak hiç zor değil. Evdeki yaşıtı çocukla neşe içinde girdiği bir odadan (mesela bir çocuk odasından) pısmış halde çıkması, başka ne anlama gelebilir? İşte, o evlere ikinci kez gitmek cesaret ister. Koltuğa dökülen bir kurabiye kırıntısının peşinden koşup gırgırla süpürerek o anda temizliğe başlayan ev sahibinin belli ki başka sorunları vardır. Hijyen hastasıdır, temizlik takıntısı vardır... Ya da en azından sizin o sırada, orada olmanızdan hiç de memnun değildir. İşte böyle durumlarda “Ocakta yemeği unuttum yahu” deyip acilen eve dönün. Ve sizi satır aralarında sırf bu gerekçeyle, “yalnız” davet edenlere pek itibar etmeyin. Belli ki “ayrı dünyaların insanları”sınız. (En azından çocuklarınız askerlik ya da gelinlik yaşa gelene kadar...)
Ayağınıza lego batan, oturduğunuz yerde aslında peluş bir ayıcığın olduğunu fark ettiğiniz, duvarlarında keçeli kalemle çizilmiş kafadan bacaklı “anne-baba-çocuk” figürlerinin olduğu evler; yaşanası evlerdir. O evlere istediğiniz zaman gidebilirsiniz. Çünkü o evlerde çocuklar mutlu, anneler rahat, babalar dingindir. O evlerde kimse sizin çocuğunuzun kusmak üzere olduğunu sizden önce tespit etmeye kalkmaz. Çocuğunuz halıya kusar yine de yüzünü asmaz, gider banyodan bezini getirir, siler. Siz elbette böyle bir durumda illaki mahçup olursunuz ama o ev sahibinin engin ferahlığı size samimiyet olarak geri döner. Aynı misafirperverliği ona da göstermek için günleri sayarsınız. Misafirleriniz gelir, evinize adımını atar atmaz ayağına bir uçağın kanadı batar, herkes şöyle bir rahatlar...


Konu Başlığı: Ynt: İkinci kez gidilemeyen evler
Gönderen: Pelinay üzerinde 09 Ağustos 2015, 20:58:24
Esselamu aleykum ve rahmetullah.cok dogru.butun soylenilenlere eksiksiz katiloyorum.tekrar gidecegimiz evler kendimizin ve ailemizin kendini manen rahat hissettigi evler olmali .Allah razi olsu.guzrl bir paylasim olmus.


Konu Başlığı: Ynt: İkinci kez gidilemeyen evler
Gönderen: Ceren üzerinde 09 Ağustos 2015, 21:06:43
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.İnsan bir eve tekrardan giderse orada huzur bulduğu ve rahat ettiği için gider.Kendini huzursuz ve eksik hissettiği yere gitmez....