> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Değerlerimiz > Son nefeste allah diyebilsek
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Son nefeste allah diyebilsek  (Okunma Sayısı 1508 defa)
06 Mayıs 2012, 20:07:16
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 06 Mayıs 2012, 20:07:16 »



SON NEFESTE ALLAH DİYEBİLSEK

Ekim 2011 73.SAYI

on nefes en saf halimizdir. Derler ki “İnsan kendisini en doğru şekilde son nefesinde tanır.” Hakikat böyle değil midir? İmanımızla, amelimizle yüzleştiğimiz o demde ne olduğumuz apaçık serilir ortaya. Yaşarken yapıp ettiklerimizle kendimizi anlattığımız, anlamlandırdığımız, tanımladığımız tonlarca söz ve davranış yanlışlanıp veya doğrulanıp yerini bulur. Ya üzerine hayatımızı kurduğumuz her şey anlamsızlaşır ya da ölümün dahi anlamsız kılamayacağı selamete ereriz. Üstad Necip Fazılın dediği gibi “O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner / Azrail’e hoş geldin diyebilmekte hüner!”

AH KALBİM, BEN SENDEN NELER ÇEKTİM!


Normal hallerde sıradan bir et parçası olarak gördüğümüz şu kalplerimizden neler geçmez. Halden hale girer; bir an tüm sorunlar içine boca edilir de “Neden ben?” der. Malı, mülkü yoksa “Benim neyim eksik” varsa “Fazlası göz çıkarmaz” der. Kıldığı iki vakit namaza tüm insanlığın ömrü kadar değer biçer de, elin tadil-i erkan üzere kıldığı beş vakit namazı hor görür. Ufacık bir övgüyle arşın üzerini kendine layık görürken, az bir nasihatte öfkesinden deliye döner. Sonra döner başka hal alır; sıkı tuttuğunu cömertçe verir, öfkesini hilm ile eritir, şikayeti atıp kanaate sarılır, sıkıntıyı, musibeti “amenna” ile baş üstü eder, suçunu kabul edip kabahatini özür ile teslim eder…
Kalplerimizi dinlediğimizde görürüz ki hemen hepimiz benzer halleri yaşarız. Müslüman’a yakışır tevekkül, rıza, sabır gibi güzel hasletler yanında uzak olunması gereken uzun emel, kibir, ucub, riya gibi hastalıklar da kalbimize gelip konar. Hatta Allah muhafaza kalbimizin ayarı iyice bozulduğunda yahut itikat esaslarımızı hakkıyla bilemediğimizde iman ile küfür arasında gidip gelebiliriz bile. “Acaba neden böyledir kalplerimizin hali?” diye düşündüğümüzde cevabını Rasulullah Efendimiz’den (s.a.v) alırız. Buyururlar ki; “Kalbe kalp denmesinin sebebi, çok değişken olduğundandır. Kalbin misali çöldeki bir ağacın üzerinde asılı kalan kuş tüyünün misali gibidir. Rüzgar onu bir o yana bir bu yana savurur.”

Kalbimiz Allah Teala’nın hükmü üzere evirilip çevrilen olsa da bu hal, zaaflarımızı, hata ve günaha düşmelerimizi “Kontrolü elimde değil” diyerek haklı çıkarmamıza sebep olamaz elbette. Sorumluluğu ötelemek yerine manevi yapısının dışında nefis ve şeytanın sultasından onu kurtarmanın çaresine bakmalıyız. Bu, bize verilen akıl ve iradenin üzerinde değil. Aksine şeytan ve nefis ile yapılacak mücadelenin ta kendisidir. Hasılı, amel ve ibadetlerimiz dışarıdan nasıl görünürse görünsün tam bir mümin kimliğine ve ahlakına sahip olabilmemiz ve bu esaslar üzerinde sebat edebilmemiz için kalbimize yönelmemiz, dinlenmesi gereken yerde onu dinlemeyi, susturulması gereken yerde ise sesini kesmeyi öğrenmemiz gerekmekte. Böylesi bir mücadeleyi “Nasılsa kalbimle ve dilimle İslam’ı ikrar ettim, bundan fazla ince eleyip sık dokumanın ne gereği var?” diyerek hafife almak “Rabbim son nefeste iman nasip et” niyazında bulunan bizler için akıl karı görünmüyor. Bu doğrultuda Rebi bin Haysem’in (rh.a) anlattığına kulak verelim; “Bir keresinde can çekişen bir adamın yanında bulunmuştum. Ben; ‘Lâ ilâhe illallâh’ deyip telkin verdikçe o, sanki kelime-i tevhidi duymuyor, para sayar gibi parmaklarıyla birtakım hesaplar yapıyordu.” Şimdi bu misalden hareketle hangimiz diyebiliriz ki “Kalbimde olup bitenler imanıma etki etmez.” Diyemeyiz, diyemeyeceğimiz gibi sahip olduğumuz karakterin, ahlakın, davasını güttüğümüz tüm gayelerin merkezinin kalp olduğunu kabul etmek durumundayız. Öyleyse vaziyet oldukça açık; kalbimizin ciddi bir terbiyeye ihtiyacı var. Ama nasıl?

İLLA ZİKİR DEDİLER

“Haktan gayrıyı katl için (LÂ) kılıncı çek / (LÂ) dedikten sonra, bir şey kaldı mı bir bak / (İLLALLAH)dan başka ne varsa, hepsi gitti / Sevin ey aşk! Hakk’a ortak kalmadı bitti.” Ne güzel der şair; son nefesimizde imanımıza delalet etmesi gereken haldir söylediği. Lakin bilemeyiz hangimiz yakındır, hangimiz uzak… Müslüman namaz ile, oruç ile, zekat, hac gibi farz ibadetlerle Rabbimiz’i hatırımızdan çıkarmamaya, O azze ve celleyi anmaya çalışsak da bunun yeterli geldiğini söylemek mümkün görünmüyor. Nefsimizin şerrinden kurtulamıyoruz; hasedimiz, kibrimiz, cimriliğimiz, müsrifliğimiz, kanaatsızlığımız, kıskançlığımız, öfkemiz, şehvetimiz. kalbimizde hastalık olarak arz-ı endam ediyor. İman ve amel ettiğimiz halde son nefesimizde bizi imandan etmeye çalışacak şeytanın vesvese ve şerrinden nasıl korunabileceğiz diye düşünmeden edemiyoruz. Fakat hamdolsun yolu gösterenlerimiz var ve buyururlar ki; “Sahih keşifle sabittir ki, kalbi zikredene, imanının gitmesi için şeytan musallat olamaz.” (Mevlana Halid-i Bağdadi (k.s))

“Kalpten şeytanın vesvesesini atmak, ancak o vesveseyi veren şeyden başkasını kalbe koymakla mümkündür. Allah’ı zikirden başka da kalbe her ne korsan, şeytanın vesvesesine yardımcı olabilir. Kalbi şeytanın vesvesesinden koruyan, ancak Allah’ı anmaktır. Allah’ı anmakta şeytanın nasibi yoktur. Her şey ancak zıddı ile tedavi edilir. Şeytan vesvesesinin zıddı da Allah’ı anmak ve Ondan yardım dilemektir” (İmam Gazali (k.s))

“Allah’ı anan daima diridir, ölmez. Bir hayattan öbür aleme geçer. Bir andan fazla ölüm acısı ona gelmez. Allah’ı anmak kalbe yerleşince, kul daima Allah’ı anar. Dilinden bir şey demese bile o, Allah’ı anmış olur. Kul Allah’ı andıkça Hakk’a uyar ve Onun işlerine muvafakat eder. Onun yaptığı işlere ses çıkarmaz” (Abdülkadir-i Geylani (k.s))
“Vird nurdur, ışıktır, aynen taksinin farı gibidir. Taksinin her şeyi olsa fakat farı olmasa yol gidemez. Kısa zamanda tepe taklak olur. Vird, zikir kalbin kirini pasını temizler. İnsan günah işlemeye başlayınca kalp yara alır. Bu durum, odanın içinde yanan bir sobaya benzer. Soba devamlı yana yana boruların içi kurum bağlar, temizlenmezse zamanla boruları tıkar, dumanı geri teper, odanın içindekileri zehirler ve öldürür. Aynen bunun gibi, zikir de kalbin isini (kurumunu) temizler. Zikir çekilmezse kalbe Allah’ın nuru gelmez. Ya ne gelir? Şeytanın vesvesesi gelir ve Allah’ı unutturuncaya kadar (vesvese) devam eder. Sonunda misaldeki boru gibi tıkanıp insanı (manen) zehirleyerek öldürür. Onun için virdinize dikkat edin.

İnsana gerektir ki zikrullah gibi manevi ilaçlara sarılsın. Zikrullahın sesi şeytanı kaçırır. O çok korkaktır. Bir ses gelse hemen kaçar. Fakat nefs-i emmare öyle değildir. İnsandan bir an bile gafil olmuyor. Kedinin fareyi beklerken takındığı tavır gibi, sessiz bir şekilde insanın hata yapmasını bekliyor. Ne ibadet yapsa mağrur oluyor. Çok dikkatli, uyanık olmalıdır. Çünkü nefsin gıdası zulmettir. Letaiflerin gıdası ise, muhabbet ve nurdur. Nefis ancak nefy-i isbat ile Müslüman olur” (Gavs-i Sani k.s)

Bu nasihatlere eklenecek başka ne olabilir? Son nefesimiz kalbimize değmeden çıkmayacağına göre zikredenlerden olabilmek düşer bize. “Ey kalpleri değiştiren, evirip çeviren Allahım! Kalplerimizi dinin ve taatin üzerine sabit kıl” buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v) gibi, Allah Teala’nın lütuf ve merhametini, dostlarının himmetini umarak bizim de duamızdır, “Ya Rabbi son nefeste iman nasip eyle!”

Huriye KARNAP

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Son nefeste allah diyebilsek
« Posted on: 28 Mart 2024, 18:06:41 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Son nefeste allah diyebilsek rüya tabiri,Son nefeste allah diyebilsek mekke canlı, Son nefeste allah diyebilsek kabe canlı yayın, Son nefeste allah diyebilsek Üç boyutlu kuran oku Son nefeste allah diyebilsek kuran ı kerim, Son nefeste allah diyebilsek peygamber kıssaları,Son nefeste allah diyebilsek ilitam ders soruları, Son nefeste allah diyebilsek önlisans arapça,
Logged
09 Mayıs 2012, 05:46:22
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 09 Mayıs 2012, 05:46:22 »



    Son nefeste iman isteriz elbet..Ama ondan önce;bu alemdeyken hakiki imanı kalbimizde duymak ve ölüme merdane yürümek isteriz..Rabbim lutfen kabul buyursun inşaallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes