> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Aile Dergisi > Değerlerimiz > İyilik yap ama söyleme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İyilik yap ama söyleme  (Okunma Sayısı 1238 defa)
04 Ekim 2011, 13:58:37
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 04 Ekim 2011, 13:58:37 »



İYİLİK YAP AMA SÖYLEME

Temmuz 2009 46.SAYI

Nice insanlar vardır, yaptığı iyilikle olur olmaz yerde övünür, onu hatırlatır ya da en azından imalarda bulunur. Öyle ki karşısındakine içinden, “Keşke yapmasaydın” dedirtir. Adeta iyiliğini muhatabının kafasına vurur. İyiliği dillendirmenin muhatap için dayanılmaz sıkıntısını, “Diyet” adlı hikayesinde ünlü yazarımız Ömer Seyfettin çarpıcı bir örnekle anlatır: Haksızlığa uğrayan kılıç ustası elinin kesilmemesi için diyetini ödeyen kasabın durmak bilmeyen aşağılamalarına, ikide bir “Ben senin diyetini verdim, elini kesilmekten kurtardım” demelerine dayanamaz. Sonunda usta yine iyiliğin tekrarlandığı bir gün, satırla bileğini kesip kasabın önüne atar. Elsizliği adamın bitmek bilmeyen başa kakmalarına tercih eder.
Hayatın içinde de benzer hikayeler mevcut ne yazık ki. Türkiye’nin kurra hafızlarından birini, zengin bir zat hacca gönderir. Döndükten sonra da meclislerde rastladıkça, “Benim hafızım, oku bakayım şunu” der. Rahmetli hafız bir gün dayanamaz artık ve sahip olduğu tek evi satar, adamın yanına gider. O yine bildik sözünü tekrarlayınca, nedenini soran hafıza, kendisini hacca gönderdiğini söyler. Hafız harcanan miktarı adama verir ve “Ben artık senin hafızın değilim!” der.

KARŞILIK İÇİN YAPILAN, İYİLİK DEĞİL ALIŞVERİŞTİR

Allah’ın rızasını kazandırabilecek iş olan iyilik, esasen yapanı da¸ yapılanı da mutlu ve huzurlu eder. Ancak her şey gibi o da edep ve adabına uygun yapılırsa... Tüm davranışları ibadete çeviren şey niyettir. Onun karşılığı ise Allah’a ait, kuluna değil. Olaya böyle bakarsak ne başkasının canı yanar, ne de kendimizin. Karşılık beklentisinin bulunmaması, her şeyden önce kişinin kendi gönlünün rahat kalmasını sağlar. Ayrıca bir karşılık umarak yapılan, iyilik olmaktan çıkarak alışverişe döner. Hele de muhatabını ezecek, minnet altına sokacak imalar iyiliği kötülüğe çevirir.

İYİLİK YAPMANIN DA BİR EDEBİ VAR

Ayet ve hadislerle iyilik teşvik edilmesine rağmen ayrıca, muhataba eziyet yapılmaması, başa kakılmaması, gösterişten kaçınılması da emrediliyor. Aksi halde iyilikten sevap yerine, günah kazanılır: Kamil bir ahlaka ulaşamayan genelde iyilikleri karşısında bir takdir ya da iyilik bekler. O tür bir şey göremediğindeyse küplere biner; ardından konuşur, ona buna uğradığı haksızlığı(!) anlatır. Dillendirmeler alışkanlık halini aldığında muhatap için bir işkenceye dönüşür. Böylece iyilik göreni yaka silktirecek, nefret ettirecek bir hale sokar. Neticede iyilik ne yapana, ne de yapılana bir hayır sağlar. Sıradan bir şey halini alır.

Önemli olan iyiliği yaptıktan sonra kaybetmemek. Allah Teala başa kakılan iyiliğin boşa gideceğini şöyle bildiriyor: “Ey iman edenler! Malını gösteriş için infak eden, gerçekte Allah’a ve ahiret gününe inanmayan kimseler gibi, başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle yaptığınız hayırlarınızı iptal etmeyin, boşa çıkarmayın.” (Bakara, 264) Efendimiz (s.a.v) ise Allah’ın iyiliği başa kakanla kıyamet günü konuşmayacağını, yüzlerine bakmayacağını, temize çıkarmayacağını ve onlar için can yakıcı bir azap bulunduğunu haber veriyor. Nasıl bir iyiliktir ki, Allah’ın gazabını çeker ve kişiyi azaba uğratır? Bu nasıl bir nasipsizliktir ki kişi iyiliğiyle kaybeder? Kaybetmemek için tüm sahteliklerden kurtulmak gerekiyor. Yoksa zahirdeki ibadet ve iyilik görüntüsü kurtuluş için yeterli değil. Allah kendisi için olmayan şeyi yok saydığı gibi, görünürdeki ibadet üzerinden başkaları zarar görüyorsa, onun da ayrıca hesabını soruyor. Madem her şeyi kendimiz için yapıyoruz o halde o iyiliğe kendileri sebebiyle kavuştuğumuz kişileri değil minnet altına sokmak, veli nimet olarak görmemiz gerekiyor.

SADECE ALLAH’IN BİLMESİ YETERLİ

Oysa iyiliği sadece Allah’ın bilmesi yeterli. Çünkü onu başkalarının öğrenmesi, o kişiye bir kazanç sağlamayacak. Yine bu, iyilikte bulunanın ihlasının bozulmamasına da sebep olur. Ayrıca gizlilik, iyilik gören kişiyi de bir derece mahcubiyetten kurtararak gündelik hayatına incinmeden devamını sağlar. Efendimiz de (s.a.v) “Bir elinin verdiğini, diğer elin görmesin” buyurarak iyiliği gizli yapmaya teşvik ediyor. Bunda bizim bilmediğimiz nice başka hayırlar da saklı hiç kuşkusuz. Şunu akıldan çıkarmamak lazım: Kullar bilmese, takdir etmese bile yapılan iyiliği Allah  mutlaka bilir. Zaten karşılık verecekse biri, bu O’ndan başkası olabilir mi? Hal böyleyken insanlara duyurmaya ya da insanların burnundan getirmeye ne gerek var ki?

İYİLİK DEDİĞİN BÖYLE OLUR

Bir zamanlar bir hoca, yıllar sonra bir talebesinin memleketine gitmiş. Ziyaret etmek istediğinde onun, bir borç sebebiyle hapse girdiğini öğrenmiş. Borcunu ödeyip hapisten çıkartmış ama, talebesine gözükmeden memleketten ayrılmış. Sırf o, iyiliğini öğrenince mahcubiyet duymasın diye. Soylu bir davranış şekli. Hazreti Aişe ve Ümmü Seleme (r.anhüm) validelerimiz de, fakirlere bir şey gönderdiğinde, götürene fakirin duasını ezberlemesini tembihler; kendileri de aynı duayı ona yapardı, duaları iyiliklerinin karşılığı olmasın diye.

TASAVVUF EHLİNİN İYİLİĞİ

Tasavvuf ehli ise, esasen ibadetleri için sevap kaygısı bile taşımaz. O sadece Allah için yapar yaptığını. Sadece O hoşnut olsun diye kendisinden. Böyle biri iyiliğini değil başa kakmak, iyiliği olduğunu bile unutur. İyiliği karşısındakinden önce kendine yapmıştır çünkü. Muhatabı onun için bir sebeptir sadece. Değil başa kakmak, bu iyiliğe vesile olduğu için ona minnet duyar. Şeyh Sadi der ki: “Seni hayır işlemeye muvaffak kıldığı için Allah’a şükret. Zira Hak Teala seni lütuf ve ihsanıyla boş bırakmadı. Padişaha hizmet eden ona minnet yükleyemez. Seni istihdam ettiği için sen ona minnettar ol.”

Kamil bir zata sorarlar: “Efendi, bu kadar hayır hasenat yaparken hiç gurura kapılmaz, kendinizi yardım ettiklerinizden üstün görmez misiniz?”; “O nasıl söz” der “hiç aşçının elindeki kepçe, ben insanları doyuruyorum diye gurura kapılır mı? Ben bir kepçeyim, Hak ihsanını kullarına benimle dağıtıyor!” Hoş bir benzetme. Allah Teala “…Kim bir iyilik kazanırsa, biz ondaki iyiliği arttırırız…” (Şura, 23) buyuruyor.  Sahip olduğumuz hiçbir şey gerçekte bize ait değil. Allah’ın ikramına ulaşmak ve iyiliğe vesile olmak bir şereftir. Bize düşen, bu şerefi verene şükretmek!

Ahsen Nur EREN

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İyilik yap ama söyleme
« Posted on: 29 Mart 2024, 11:58:57 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İyilik yap ama söyleme rüya tabiri,İyilik yap ama söyleme mekke canlı, İyilik yap ama söyleme kabe canlı yayın, İyilik yap ama söyleme Üç boyutlu kuran oku İyilik yap ama söyleme kuran ı kerim, İyilik yap ama söyleme peygamber kıssaları,İyilik yap ama söyleme ilitam ders soruları, İyilik yap ama söylemeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes