> Forum > ๑۩۞۩๑ Bilim Dunyası ๑۩۞۩๑ > Bilim ve Teknolojileri > Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız  (Okunma Sayısı 757 defa)
22 Nisan 2012, 16:28:03
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 22 Nisan 2012, 16:28:03 »



Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız?

İnsan türü ne zaman yok olacak? İşte 8 temel soruyla derin geleceğin bize söyledikleri...

21. yüzyılda geleceğin çoktandır yaşanmakta olduğunu düşünebiliriz. Oysa, gelecek daha yeni yeni başlıyor. İnsanlar bugünlerde beklentileri konusunda karamsarlığa kapılma eğiliminde olsalar da, türümüz en az 100.000 yıl daha buralarda olabilir. Aşağıdaki satırlarda gelecek çağlarda konuşacağımız dilden soyumuzdan gelenlerin çöpleri nasıl değerlendireceklerine uzanan bir gezintiye yer veriliyor.

Neden hala burada olacağız?

İnsan türünün yok olmaktan kurtulma olasılığı ne kadar? 2008 yılında Oxford’daki Küresel Felaket Riski Konferansı’na katılanlar insanoğlunun 2100 yılına dek ayakta kalabilme olasılığının yalnızca %19 olduğu yönünde bir öngörüde bulundular.

Ancak konuya daha yakından bakıldığında bu aşırı karamsarlığın temelsiz olduğu görülüyor. İnsan türü, bırakın 2100 yılına dek ayakta kalmayı, en az 100 bin yıl daha varlığını sürdürebilecekmiş gibi görünüyor.

Princeton Üniversitesi astrofizik uzmanlarından J. Richard Gott’un hesaplamaları insanların 5100 ile 7.8 milyon yıl arasında bir süre daha varlıklarını sürdüreceklerini ortaya koyuyor. Fosillerle ilgili kanıtlar da, memelilerin yaşamlarını sürdürebilecekleri ortalama sürenin yaklaşık bir milyon yıl olduğunu gösteriyor.

Gelişmiş bir uygarlık için en büyük tehlike dizginlerini koparmış teknoloji olsa gerek. Nükleer silahlar, biyomühendislik ve nanoteknoloji gibi kavramlar hep umacıymış gibi ele alınıyor. Ancak felaket uzmanı ve coğrafyacı Jared Diamond artık soyutlanmış toplumlarda yaşamadığımıza, insanlığın artık uygarlıklardan oluşan küresel bir ağ oluşturduğuna ve güçlükle edinilmiş bilgi havuzunun tüm insanların korunmasına yardımcı olduğuna dikkat çekiyor.

İnsanların ölümcül bir virüs salgınıyla yeryüzünden silinmeleri olasılığı da pek yok. Çünkü tüm bir türün hastalığa bağlı olarak yok olması, ancak o nüfusun küçük bir alana hapsolması durumunda gerçekleşebilir.

Büyük bir volkan patlaması çok daha ürkütücü sonuçlar doğurabilir. Yaklaşık 50 bin yılda bir, bir yerlerde bir volkan patlıyor ve ortalığa 1000 kilometre küpten fazla kül saçılıyor. Ancak Londra University College Benfield Afet Araştırma Merkezi’nin yöneticisi Bill McGuire’ın da belirttiği gibi, insan nüfusunda çok ciddi azalmalara yol açan volkan patlamalarının meydana geldiği tarihlerde yeryüzünde çok daha az sayıda insan yaşamaktaydı ve bu insanların daha çok tropikal bölgelere yerleşmiş olmaları patlamanın yarattığı olumsuz etkileri daha da arttırmaktaydı.

Oysa, günümüzde geniş bir alana dağılmış olarak yaşayan insanlar için böyle bir durum söz konusu değil. Dahası, bilim insanlarının hesaplamaları önümüzdeki 100 bin yıl içinde dev bir volkan patlamasının meydana gelme olasılığının %10-20 kadar olduğunu gösteriyor.

En büyük yok olma tehlikesi uzaydan geliyor. Asıl güneş patlamaları, asteroit çarpışmaları ve süpernova patlamaları ya da çöken yıldızlardan kaynaklanan gama ışın patlamaları gibi tehlikelerin altından kalkmamız gerekiyor. Ne var ki, bu tür olaylara son derece ender tanık olunduğundan, önümüzdeki 100 bin yıl içinde insanların yeryüzünden silinmesine yol açacak bir olayın meydana gelme olasılığının sıfır olduğu belirtiliyor.

Bundan kurtulmak için şanslı olmak gerekiyor. 65 milyon yıl önce dinozorların yeryüzünden silinmelerinde 15 kilometre genişliğinde bir asteroit çarpmasının etkili olduğuna inanılır. 100 bin yıllık herhangi bir zaman dilimi içinde 10.000 megaton TNT’ninkine eşdeğerde bir etki yaratacak bu tür bir çarpışma beklenebilir. Gelgelelim, NASA’ya bağlı Gezegenlerle İlgili Savunma Grubu eşbaşkanı ve eski uzay adamı Thomas Jones böyle bir çarpışmanın tüm bir uygarlığı yok etmeye yeterli olmayacağını, ancak Fransa gibi küçük bir ülkeyi kesinlikle yerle bir edeceğini belirtiyor.

Neye benzeyeceğiz?

Bir Cro-Magnon erkeğini kaçırıp, yıkayıp sakalını tıraş ettikten sonra New York metrosuna bırakmakla ilgili ünlü bir düşünce deneyi vardır. Böyle bir görüntü karşısında kimse kılını kıpırdatır mı? Büyük bir olasılıkla kimsenin umurunda olmaz.

Cro-Magnon’lar yaklaşık 30 bin yıl önce yaşamış olmalarına karşın her yönüyle çağdaş insanlardı. Fiziksel açıdan biraz daha güçlü kuvvetli olsalar da, davranışları bizimkinden farklı değildi.

Şimdi yukarıdaki düşünce deneyini tersine çevirip çok uzak bir geleceğe uygulayalım. Günümüzde yaşayan bir kişi, 30.000- hatta 100.000 yıl sonrasının New York’una götürülse ne olur? O güne uygun giysiler içinde bile olsa, ortama uyum sağlayabilir mi?

Buna kesin bir yanıt vermek olanaksız. Dirimsel özelliklerin 1000 kuşak boyunca hiç değişmemiş olması bu durumun binlerce kuşak daha öyle süreceği anlamına gelmez. Kimi gelecekbilimcilere bakılırsa, beyinlerimizdeki protezler ve kanımızda dolanıp duran minicik robotlar (nanobotlar) sayesinde, zamanla sayborglara, yani insan ve robot karışımı sibernetik organizmalara dönüşeceğiz.

Hangi dili konuşacağız?

Binlerce yıl sonra torunlarınız bu sayfaları sararmış ve yıpranmış bir halde bulacak olsalar, İngilizceye egemen olduklarını öne sürseler bile, sözcüklerin birçoğunu anlamayacaklar. Ne de olsa, bizler de Beowolf gibi eski İngilizce ile yazılmış metinleri anlamaya çalışıyoruz.

İngilizce topu topu 1000 yılda tanınmaz duruma geldiğine göre, on binlerce yıl sonra bu dil neye benzeyebilir? Diller büyük ölçüde konuşmacılarının önceden kestirilemeyen istekleri doğrultusunda biçimlendirilmekle birlikte, dili etkileyen güçler incelendiğinde bizden sonraki kuşakların nasıl bir dil konuşacakları konusunda bir kestirimde bulunabiliriz.

Burada en önemli soru o insanların İngilizceyi konuşuyor olup olmayacakları. İngilizce dünyanın ortak iletişim dili olmakla birlikte, bu dilin böylesine yaygın kullanılıyor olması öncelikle Anglofon ülkelerin günümüzdeki ekonomik öneminden kaynaklanıyor. Dünya ticaretine başka bir ülkenin egemen olması durumunda bizden sonraki kuşaklar o ülkenin dilini öğrenmeye başlayabilirler. Bu durumda birtakım terimleri kendi anadillerine ekleyebilirler. Ne var ki, çok yaygın kullanılan diller genellikle bu tür kuşatmalara direnç gösterme eğilimindedirler. Bu yüzden, bölünmeler olsa ve yeni lehçeler oluşsa bile, İngilizcenin tümden yok olacağını düşünmek yersiz olur. Ancak eski metinlerden yola çıkıldığında dilbilgisi kurallarında birtakım değişiklikler olacağı düşünülebilir. Zamanla yeni yeni sözcükler türetilebilir, ya da başka bir dilden terimler ithal edilebilir.

Öyle ki, sonraki kuşaklar İngilizceyi bir biçimde konuşabiliyorlarsa bu sayfaların içerdiği anlamı kavramaları da işten değil.

Nerede yaşayacağız?

Son buzul çağından sonra dünya değiştikçe atalarımızın birçoğu yuvalarını terk etmek zorunda kaldı. Bırakın 100 bin yıl sonrasını, önümüzdeki 1000 yıl içinde de dünya yeniden çarpıcı bir değişimden geçerek milyarlarca insanı yeni yerleşim yerleri bulmaya zorlayacak. Kimi bölgeler deniz düzeyi değişmese bile ayakta kalmak için boğuşacak.

2000 yıl önce Mısır’daki Heraklion kenti üzerine kurulmuş olduğu delta kumlarının dibe çökmesi sonucunda Akdeniz’in derinliklerine gömüldü. Günümüzde aynı durum New Orleans ve Şanghay gibi kentler için de söz konusu. Miami ve kimi başka yerlerde deniz ve ırmaklar kentlerin üzerlerine kurulu oldukları toprakları giderek aşındırıyor. Dengeli bir iklimle bu kentleri kurtarmak mümkün olabilir.

Ancak dünyadaki ısınmanın sürmesi durumunda yükselen deniz düzeyleri çok sayıda kıyı kentinin yanı sıra tarım alanlarının çoğu da sulara gömülecek. Değişen iklim koşulları deniz düzeyinin çok üzerinde yaşayanları da etkileyerek bu alanları yaşanabilir olmaktan çıkaracak, ama başka yerlerde yeni olanaklar yaratacak.

Doğadan geriye birşey kalacak mı?

Görünüşe bakılırsa, doğal yaşamın geleceği hiç de iç açıcı değil. İnsanlar yeryüzü tarihinin en kötü kitlesel yok oluşlarından birine yol açıyorlar. Doğal yaşam alanları yerle bir ediliyor, hava, su ve toprak kirletiliyor.

Tüm bunlardan öncelikle biyolojik çeşitliliğin şiddetli bir darbe alması bekleniyor. Uzmanlar omurgalı türlerinin beşte birinin tehlikede olduğuna dikkat çekiyorlar. Bu durum 50 yıl içinde söz konusu türlerin büyük bir olasılıkla yeryüzünden silinecekleri anlamına geliyor.

Bunun asıl nedeni doğal yaşam ortamlarının yok olsa da, insan eliyle gerçekleştirilen iklim değişimleri giderek önem kazanacak.

Gelgelelim, eninde sonunda yaşam, her zaman olduğu gibi, yeniden belini doğrultacak. Geçmişte yaşanan kitlesel yok oluşlar ekosistemin zamanla kendini nasıl toparlayacağıyla ilgili birtakım ipuçları sunuyor. Bu tür toparlanmalar genelde iki aşamadan oluşuyor. Gelecekte de aynı sürecin işlediği varsayılacak olursa, ilk 2-3 milyon yıla hızla üreyen, kısa ömürlü “felaket taksonları” egemen olacak. Bunlar hızla yeni canlı türlerinin ortaya çıkmasına ve yeryüzündeki türlerin sayısının yeniden eski düzeyine ulaşmasına neden olacaklar.

Ne var ki, doğada bir yığın şey yine de eksik olacak. Ekosistemler benzer işlevlere sahip benzer türlerden oluşan basit ekosistemler olacak. Otçul türler eskisinden daha az bir çeşitlilik sergileyecek ve birçok yer başlıca avcı hayvanlardan belki de tümden yoksun kalacak.

Ancak böyle olmak zorunda değil. İyileştirme sürecine ne denli ivme kazandıracağımız tam olarak bilinmese de, şimdi devinime geçip bu durumu düzeltebiliriz. Koruma uzmanları canlı türlerini kendi başlarına gelişip büyüyebilecekleri başka yerlere taşımak gibi hiç akla gelmeyen çözümlere kafa yoruyorlar.

Bu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız
« Posted on: 25 Nisan 2024, 14:36:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız rüya tabiri,Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız mekke canlı, Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız kabe canlı yayın, Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız Üç boyutlu kuran oku Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız kuran ı kerim, Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız peygamber kıssaları,Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağız ilitam ders soruları, Ne kadar daha Yeryüzü'nde kalacağızönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes