> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Başyazı > Ebedi Hayata Doğmak
Sayfa: [1] 2   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ebedi Hayata Doğmak  (Okunma Sayısı 4423 defa)
05 Kasım 2011, 21:33:02
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 05 Kasım 2011, 21:33:02 »



Ebedi Hayata Doğmak


Temmuz 2005 79.SAYI


Mübarek EROL
kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı.

Ölüm, yaşadığımız bu fani hayatın sona ermesi ve ebedi olan ahiret hayatına açılan kapıdır. Ruhun, bedenin ve cismin esaretinden kurtulması, hayatını cesetten bağımsız bir halde sürdürmesidir.

Ademoğlunun ilk yaratıldığı ruhlar aleminden ana rahmine, oradan da bu dünyaya gelmesi gibi, belli bir süre için kabre intikali, kıyametin vuku bulmasıyla birlikte tekrar bedenle birleşerek ahiret yurdunda yaşamaya başlamasıdır ölüm.

Ruh, bedeninden sıyrılıp dünyadan ayrılırken kendisine aykırı her şeyi atmaktadır. Bunun için kişinin son deminde imanını açıklamasına çok önem verilir. Zira kişi ölüm anında her şeyden sıyrılarak, benliğinde saklı gerçek kişiliğini açığa vurur. Yani kalbimiz, iç dünyamız çıplak yüzüyle bu anda ortaya çıkar, gerçekte nasıl yaşamışsak öyle ölürüz.

Dünya nasıl geçici ise, içinde bulunan bütün canlılar da geçicidir, ölümlüdür. Öleceğinin şuurunda olan tek canlı ise insanoğludur. Ölüm insanoğluna o derece yakındır ki, ölümsüzlüğü hayal bile edemez. Fakat garip bir tecelli olarak ölümü de tahayyül edemez. Zira bu konuda tecrübî bilgisi yoktur. Bu sebeple ölümü anlamak ve yorumlamak için ilâhi bilgiye, peygamberlerin bildirdiklerine başvurmak zorundadır.

Ömrün uzatılması mevzusu ne kadar heyecanla konuşulsa da, yaşlanma ne kadar geciktirildi dense de kesin olan şu ki, yolun sonunda mutlaka ölüm var. Hayat kadar gerçek olan, hatta hayattan daha gerçek olan şey o. Bu ilâhi bir kanundur ve asla değiştirilemez. “Her nefs ölümü tadacaktır.” ( Âl -i İmran, 185)

Vaktini saatini sadece Cenab -ı Mevlâmız'ın bildiği, her an her yerde önümüze çıkabilecek ecele karşı hazır olmaktan başka hiçbir yol yoktur. Bu hazrılığın nasıl olması gerektiği Mukaddes Kitabımız ve Sünnet'i Nebeviyye'de açıklanmıştır. Temel ilke şudur ki, dünya hayatında yapılan zerre kadar iyiliğin ve yine zerre kadar kötülüğün ahirette karşılığı vardır. Hiçbir şey unutulmaz, yok olmaz, hasıraltı edilemez. O halde kişi ömrünü sürekli bir kontrol ve murakabe içinde tamamlamalıdır.

Ebedi hayatın kapısı, hesaba giden yolun ilk durağı olmasının yanında, tek başına ölümün kendisi son derece düşündürücüdür. Ölen insan artık hiçbir şekilde geri dönemeyeceği bir yola girmiştir. Yapayalnız... Ne eş-dost, ne akraba, ne başka biri... Her şey ve herkes onun bir daha asla ulaşamayacağı bir yerde kalmıştır. Ailesi, sevenleri son kez veda etmişler, gözyaşları arasında uğurlamışlardır. Yıkanır, kefenlenir, tabuta konulur, cemaatten haklarını helal etmeleri istenir, nihayet üzeri toprakla örtülür. Telkini de yapıldıktan sonra, orada, kendi yalnızlığında bırakılır. Bundan böyle yaşayanlarla tek münasebeti, ruhuna ithaf edilen sureler, dualardan ibaret olacaktır. Münker ve Nekir adlı sorgu meleklerinin karşısındadır şimdi. Dünyadaki haline göre ya kabrini genişletip cennet bahçesine çeviren cevaplar verecek ya da cehenneme döndürecek cevaplar. Kıyamet kopuncaya dek orada, kabir aleminde bekleyecek.

Kıyamet bütün kainatın ölümüdür. Ve elbette bütün canlıların. Dört büyük melekten biri olan İsrafil a.s.' ın sûr'a ilk üfürmesiyle gerçekleşir. İkinci üfürmesiyle bütün ölüler tekrar dirilecek, ruhlar bedenlerle birleşip mahşer yerine toplanacaktır. Orada, her anı kayıtlara geçmiş olan dünya hayatının hesabı verilecektir. “En büyük mahkeme” de denilen o günde Hakimler Hakimi olan Allah'ın yargılaması sonucu, herkes ne yapmışsa onun karşılığını muhakkak alır.

Mademki ölmeden önce yapılanların hesabı öldükten sonra verilmektedir, o halde insan sürekli ölümü hatırlamalı, günlük hayatını ve davranışlarını ona göre ayarlamalıdır. Bu da ancak ölümü tefekkürle elde edilir. Dinimiz'in ziyaretgâh olarak gösterdiği yerlerden biri de kabristanlardır.

Ölümü, ahiret hayatını düşünen kişinin kalbinde bir yumuşama ve tabii bir hüzün hali oluşur. Bu da insanın kalbinin dünyevî hırs ve tutkularla katılaşmasını engeller. Yani ölümü tefekkür, insan için bir nevi ilaçtır. Nefsinin istek ve arzularına engel olur, maneviyatını geliştirir.

“Ölmeden önce ölünüz.” hadis-i şerifi, en yüzeydeki anlamıyla, müminden ölümü çok hatırlayarak kişinin nefsine gem vurmasını, süfli emellerden arınmasını tavsiye eder. Bu yola giren insan, bir noktadan sonra Allah için yaşamaya ba ş lar . Her nefesini O'nun için alır, O'nun için verir.

Kişi ölümü düşünmekle her an kendisini hesaba çeker ve kontrol altında tutar. Hayatının ilâhi kurallara uyup uymadığını, yaptıklarında samimi olup olmadığını, davranışları önüne konduğunda mahcup olup olmayacağını muhasebe eder. Nefs muhasebesi de budur zaten. Bu muhasebenin neticesi, yaşanan her anı, Allah'la birlikte olma idrakiyle yaşamaktır.

Nereden gelip nereye gittiğini bilen insan bir yolcu gibidir. Dünyayı yolculuğun kısa bir molası olarak görür. Bir ağacın altında gölgelenen, birazdan kalkıp gidecek bir yolcu hali içinde gideceği ebedi yurdunu düşler, orası için hazırlanır.

Bu hazırlığın en önemli unsurlarından biri, bu yolculukta bir rehber edinmek ve salihlerle birlikte olmaktır. Ancak böyle bir yolculuk insanı güvenle hedefine ulaştırır. Ayrıca kişinin ahirette sevdikleri ile beraber olacağı hatırlanırsa, dünya hayatında kimlerle bir ve beraber olunduğu büyük önem kazanır.

İnsanoğlu kendini hesaba çekmesiyle, tüm yaşantısını Kur'an'ın ahkâmına göre düzenlemesi, geçmişi ve geleceğini denetlemesiyle varlığını Rabbi'ne teslim eder. Her an, her nefes Allah'ın huzurunda olduğu idraki çok müthiş bir hesaptır aslında. Her müslüman günün sonunda hesabını yapıp, günahını sevabını gözden geçirmeli, o gece öldüğünü düşünmeli, ölüm döşeğinden kabre ve haşre kadar ölümü düşünüp yaşamalıdır. İslâm'ı daha güzel yaşayamamasına üzülüp hüzünlenmeli, böylece yumuşayan kalbiyle Rabbi'ne bol bol yalvarıp istiğfar etmelidir.

Ölüm karşısında insanlar farklı farklıdır. Kimi ölümden korkar; hatta bahsinin bile edilmesine tahammül edemez. Oysa ölümden korkulmamalı, ona hazırlıksız olmaktan korkulmalı ve hazırlanmalıdır. Çünkü mümin için ölüm zannedildiği gibi korkunç ve kötü değildir. Gidilecek yerde bu dünya ile mukayese edilemeyecek güzelliklerin beklediği ümit edilir.

Kul ölümle Rabbi'ne kavuşur. Nasıl O'ndan geldiyse yine O'na dönmüştür. Bu fani hayatın geçici tatlarıyla oyalanmak bitmiş, ebedi hayat başlamıştır. Dünya hayatı nice sıkıntı ve meşakkatlerle doludur. İman edip güzel ameller işleyenler ölümle bu sıkıntıları geride bırakır, asla bitmeyecek saadete ulaşır.

Hayatı da, ölümü de yaradan Allah Tealâ'dır . O'nun yarattığı her şeyde bir güzellik, bir hikmet vardır. Hayatı da ölümü de güzelleştiren şey, insanın yararlı ve güzel amelleridir. Eğer bu yoksa, ne dünyada ne de ahirette huzurdan söz edilebilir.

Öyle ise asıl olan ölümden korkmak değil, ona hazırlık yapmak, adeta ölmeden evvel ölmektir. Bunu başarabilenler, Cenab -ı Mevlâ'nın ölümsüzlüğü tatmış sevgili kullarıdır.

Rabbimiz tevfik ve inayeti ile...

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ebedi Hayata Doğmak
« Posted on: 29 Mart 2024, 08:55:06 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ebedi Hayata Doğmak rüya tabiri,Ebedi Hayata Doğmak mekke canlı, Ebedi Hayata Doğmak kabe canlı yayın, Ebedi Hayata Doğmak Üç boyutlu kuran oku Ebedi Hayata Doğmak kuran ı kerim, Ebedi Hayata Doğmak peygamber kıssaları,Ebedi Hayata Doğmak ilitam ders soruları, Ebedi Hayata Doğmakönlisans arapça,
Logged
22 Aralık 2013, 23:43:03
Yunus 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 593


« Yanıtla #1 : 22 Aralık 2013, 23:43:03 »

Ödevimi yaptım sağolun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı


Sımsıcak bir yuva.Aşırı samimiyet ve doğruluk içerir!
23 Aralık 2013, 00:49:14
Arife 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 410



« Yanıtla #2 : 23 Aralık 2013, 00:49:14 »

Evet çok yararlı bir site
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

GEÇMİŞİM İÇİN ;
... ESTAĞFURULLAH...
BUGÜNÜM İÇİN ;
... ELHAMDÜLİLLAH...
YARINIM İÇİN ;
... İNŞALLAH...
23 Aralık 2013, 02:43:02
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 23 Aralık 2013, 02:43:02 »

Hayatı da, ölümü de yaradan ALLAH Tealâ'dır . O'nun yarattığı her şeyde bir güzellik, bir hikmet vardır. Hayatı da ölümü de güzelleştiren şey, insanın yararlı ve güzel amelleridir. Eğer bu yoksa, ne dünyada ne de ahirette huzurdan söz edilebilir.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

24 Aralık 2013, 20:29:54
Yunus 8

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 593


« Yanıtla #4 : 24 Aralık 2013, 20:29:54 »

#2 Kardelen senmisin?

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı


Sımsıcak bir yuva.Aşırı samimiyet ve doğruluk içerir!
Sayfa: [1] 2   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes